Yürürken beni de yanında sürüklüyordu. ‘’Bırak!’’ diye defalarca bağırdım. Uçurumun kenarına geldiğinde kolumdan savurunca bedenim boşlukta sallanmaya başladı. Ayaklarımın ucuyla yere basıyordum ama kolumu bıraktığı an tutunamaz düşerdim.
Esen sert rüzgar bedenime çarptığında nefesim kesilmişti. ‘’Lütfen yapma.’’ dediğimde gözümden yaşlar akmaya başladı.
‘’Benden kurtulmak istiyorsan bunun için tek yol bu.’’ Kolumu tutan eli gevşediğinde korkuyla çığlık atmıştım.
‘’Yalvarırım yapma.’’ derken ağlamam şiddetlenmişti. Ayağımın biri kaydığında düşecekken engel oldu. Bir kez daha ‘’Lütfen!’’ dediğimde geri çekip yere savurdu. Dizlerimin üzerine düştüğümde olduğum yerden hareket edememiştim. Hissettiğim korkuyu geri itmeye çalışırken gözlerimden akan yaşları sildim.
Önüme geçip durduğunda tek dizinin üzerine çöktü ve telefonunu önüme bıraktı. ‘’İyi bak!’’ dedi.
Ekran ikiye bölünmüştü ve iki farklı görüntü hareket halindeydi. Telefonu yerden alıp dikkatlice baktım. Birileriyle görüntülü görüşme açıktı yani ekrandakiler canlıydı. Görüntülerle nefesim tamamen kesilmişti.
Bölünmüş ekranın birinde annemle babam vardı alışveriş merkezinin içindeydiler diğerinde ise kız kardeşim bir kafede arkadaşlarıyla gülüp sohbet ediyordu. Eli aileme kadar uzanmıştı! Nefes almaya çalışıyordum ama olmuyordu. Ağlamam şiddetlendiğinde konuşmaya başladı.
‘’Gülçiçek sana iki seçenek sunuyorum; Ya buradan beraber Titanların evine gideriz ve Tanju’ya artık onu istemediğini bana aşık olduğunu söyleyip ilişkini bitirerek yanıma gelirsin ya da ailenin ölümlerini izlersin.’’
Gece yarısı olup patlama gerçekleştiğinde işler başkanların istediği gibi gitmişti ama küçük bir pürüz çıkmıştı. İki gezegenin insanlarının anıları silinip yerine sahteleri konulurken bedenlerindeki ruhlar yer değiştirmişti ve böylece iki gezegen arası büyük bir ruh göçü olmuş tüm insanlar kendi benzerleriyle ruhlarını takas etmişti.
Beş yıl sonra bir kaza sonucu kendi benliğine kavuşan İsilya gerçekleri anladığında yarım kalan isyanını tamamlamak için grubunun kalan üyelerini bulup özgür bir gezegen hayalini gerçekleştirebilecek midir?
Ya canını ortaya koyup savaşacaksın ya da silinmiş benliğinle duyguların olmadan hayatına devam edeceksin!
Düşmana karşı güç birliği yapmak için görücü usulü evlendirilen iki mafya çocuğu. Bir tarafta Hunili lakabıyla tanınmış deliliğiyle nam salmış Şirin AL diğer tarafta ağırbaşlılığıyla ve acımasızlığıyla bilinen Ayberk TİTAN. Bu iki zıt kutup bir arada yapabilecek mi?
Berdel diye evlendirildiklerinde biri dokuz aylıktı diğeri altı aylık. Düğünleri olduğunda ise artık yirmi üç yaşında iki gençlerdi.
.
*‘’Evlenmeyeceğim işte istediğinizi yapın umrumda değil.’’ Nur Melek ağlayarak bağırmaya devam ediyordu.
‘’Öldürürüm seni!’’ diye bağıran babasını amcası tutup geri çekti.
Annesi araya girip, ‘’Ben hemen hazırlarım.’’ diyerek kocasının gözlerine baktı. ‘’Sorun çıkmayacak.’’
Özdemir Bey kolunu çekip kardeşinin elinden kurtuldu ve karısını kenara itip dizinin üzerine çöktü. Belinde usluca yatan silahı eline geçmiş kızının başına dayanmıştı. ‘’Allah yukarıda şahidim en küçük bir zorluk daha çıkarırsan gelinliğinle seni mezara kendi ellerimle koyarım.’’
.
*Dansları bittiğinde genç adam tuttuğu eli öptü ve biraz geri çekildi. Cebindeki minik kutuyu çıkardığında önünde diz çöktü. Hazal beklemediği hamle karşısında bir adım gerilemişti.
Han teklifini yaparken telefonu masanın üzerinde durmadan titriyordu. Hazal afallamış halde ne cevap vereceğini düşünürken telefondaki babam yazısını görüyordu. Daha fazla dayanamamış telefonu alıp açarak hoparlöre almıştı.
Birinin konuşmasına gerek bile kalmadan Şahin Bey’in gür sesi içeri yayıldı. ‘’Han, ilk uçakla buraya gel Nur Melek ile düğününüzü yapacağız.’’
Han telefonu alıp hızlıca çağrıyı sonlandırdı ve diz çöktüğü yerden kalktı. ‘’Bunun bir önemi yok. Hazal, seni seviyorum ve senin için bütün dünyayı karşıma almaya hazırım.’’
Genç kız gözünden akan yaşlı sildi. ‘’Sen dokuz aylıkken evlenmiş bir adamsın benimle tekrar evlenmeyi nasıl düşünebiliyorsun!’’
Liseyi bitirdikten sonra kazandığım üniversiteye gitmek yerine çalışıp aileme bakmak zorunda kalmıştım. Çalıştığım mağazaya gelen Sarp benim için her zamanki müşterilerden biriydi fakat karşıma geçip evlenmek istediğini ve aileme bakacağını söylediğinde sevmesem de ailem için teklifini kabul etmiştim. Gösterdiği sevgisi güzeldi zamanla bende severim sanmıştım, aradaki yaş farkını görmezden gelmiştim ama yanıldığımı anladığımda içine hapsolduğum hayattan kurtulup ikinci şansımı elde edip yeni bir başlangıç yapabilmek için kendime güvenli bir kaçış yolu bulmalıydım.
Herkes ikinci bir şansı hak eder mi?
Ya senin yakaladığını düşündüğün ikinci şans bir başkasının sonuysa?
Bir yanda işitme engelli, buzlar üzerinde harikalar yaratan buz patencisi, aldığı altın madalya ile ülkesini gururlandıran Kardelen...
Diğer yanda trafik kazasında çok sevdiği karısını kaybeden, yaşadığı acı ve vicdan azabını yanlış yerlerde, yanlış şekilde dindirmeye çalışan Çetin...
Bir resepsiyonda Çetin ile yolları kesişen Kardelen kendini bir anda sapkın oluşumun elinde yapayalnız ve çaresiz bir kurban olarak bulduğunda hak ettiği ikinci şansı yakalayabilecek midir?
Efsanevi dövüş sanatları ustası Arınç Şeker'in efsane kızı Ahsen Şeker! Ailesini kaybettiği yangının kaza değil cinayet olduğunu öğrendiği an intikamlarını almaya yemin etmişti. Baş düşmanı Hamit Kılıçhan'a ulaşabilmek için ilk adımı atıp oğlunun yanında özel koruması olarak işe başladı.
İntikam ve aşk birbiriyle kördüğüm olurken kimin galip geleceğini yapılacak seçimler belirleyecekti!
"Yeter!" diye çığlık attım. "Evet, ben senin adamlara para karşılığında satmak istediğin kızınım. Ben senin doğuştan fahişe olan kızınım. Ben senin iki yaşında terk edip gittiğin kızınım. Ben senin hayatını mahvettiğin kızınım. Tamam mı? Lanet olsun ki ben senin kızınım ve bu gerçeği değiştiremiyorum."
Ben bir fahişeden dünyaya gelen gayrimeşru bir kızdım.
Ben annemin de söylediği gibi doğuştan fahişeydim.
Sadece buydum daha fazlası değil.
*Cinsellik, şiddet, küfür içerir.
Bir adama aşık oldum. Bu aşk beni alıp karanlık rüzgarlarla savurdu. Acılarla dolu denizde yüzdürdü. Tüm benliğimi yavaş yavaş yok etti. Onu severken karanlık dünyasından habersizdim ama öğrenince de bırakıp gidemeyecek kadar bataklığına batmıştım.Yaşadığım mutluluklar da ondandı, çektiğim acılarda. Ve ben o acılardan kurtulabilmek için ne ondan vazgeçebildim, ne de kendimden.
Kamer ay demekmiş
İnsan sevdiğine ayın on dördü gibisin dermiş
Ayın on dördü dolunay evresiymiş
Ay tutulması hep dolunayda gerçekleşirmiş
Benim ayım da sensin on dördüm de
Tutulduğum da sensin yandığım da...
*Derin Acı kitabının devamı olup birbirinden bağımsız okunabilir.
*Cinsellik, şiddet, küfür içerir.*
Bir kadın iki adam... Ela'nın istediği tek şey hayatına yeni bir sayfa açıp mutlu olmaktı ama kendisini mafya dünyasında cehennemi yaşarken buldu. Birbirine düşman iki mafya arasında tutsaklık yaşarken istediği tek şey özgürlüğüne kavuşmaktı. Düşmanının düşmanı gerçekten dost olacak mıydı, yoksa daha fazla yıkım mı getirecekti?
Serkan ve Öykü karşılıklı evlerde doğup büyümüş, birbirinden nefret eden komşu çocuklarıdır. İkisi de annelerinin evlilik baskılarından bunalmış bir haldedirler. Aynı gün biri sevdiği adam tarafından aldatıldığını öğrenmiş diğeri elinde yüzük evlenmek istediği kadın tarafından terk edilmiştir. Her yönden birbirine zıt bu iki insanın sadece acıları aynıdır bir de durmadan konuşan anneleri.
Sonunda annelerinden kaçabilmek için sahte bir evlilik yapmaya karar verirler. Aynı evin içinde durmadan kavga edip dururlarken kalpleri bu anlaşmaya ne kadar sadık kalacaktır?
Sahip olduğu küçük büfeyle geçimini sağlayan kendi dünyasında sessizce yaşayan biriydi Fırat ta ki o fırtınalı geceye kadar. Sadece yardım edebilmek için büfesine davet etmişti tanımadığı o yabancıyı. Nereden bilebilirdi ki onun ünlü bir oyuncu olduğunu ve o fırtınalı geceden sonra hayatının tamamen değişeceğini.
Sevmişti hem de çok sevmişti. Karşılıksız kalmamıştı bu sevgisi Hayal’i ne onun parasız oluşuna aldırış etmişti ne de kendisinin zengin oluşuna.
Tüm gözler artık onların üzerindeydi, gazetelerde, dergilerde haklarında durmadan haberler yayınlanıyordu ama bunlar onları durdurmadı ve sevgilerini doyasıya yaşadılar. Mutlu sona ulaşmak üzereydiler ama bilmiyordu Fırat acılarının en büyüğünü yaşayacağını. Düğün gecesi karıştıkları trafik kazası Hayal’ini ondan ayırmıştı ve geriye sadece anıları kalmıştı. Peki, şimdi ne yapacaktı? Kaybolduğu o anılardan geriye nasıl dönecekti?
Bir uçurumun kenarında aynı anda, farklı yerlerde, iki yaşamla, tek nefesle... Biz biriz, biz ayrıyız, biz iki farklı yaşama sıkışmış tek vücuduz. Hangimiz gerçeğiz, hangimiz değiliz? Her şeyi bitirecek tek bir adım gerekli! Adımı atmak kolay, zor olan o adımı kimin atacağı. Sen mi? Ben mi? İkimiz de biriz ama aynı zamanda farklıyız.
Fazla düşünmeye gerek yok. Ben senim, sen ise bensin. Biri gittiğinde diğeri de gidecek ya da gitmeyecek... Dedim ya; önemli olan gerçek olanı bulmak.
Hadi bir karar verelim. Tek bir hayat yaşadık fakat iki hayata tanıklık ettik. Hangisini yaşamak isteriz, hangisini istemeyiz? Önemli olan gerçeklik mi? Yoksa kalpten gelenler mi?
Karşılıklı iki uçurum, ikisinin de ucunda birer nefes ve atan tek bir kalp. Gerçek kim? Hayal kim? Tik tak vuran saniyeler hangisi için son bulacak?
Bu hayatta yalnızsan tek başına kal. Ölmek istiyorsan sessizce son nefesini ver ama sakın o hastaneye gitme!
Hayata yeniden gözlerini açtığında kendini bilmediğin bir dünyada bulsaydın ne yapardın?
Acımasız bir Koruyucu'nun yönetiminde, acımasız bir halka senden sökülüp alınan kişiliğin ve köleleştirilmiş bir zihninle hizmet etmek zorunda kalsaydın bir kaçış yolu bulabilir miydin?
Özgürlüğün için savaşmaya hazır ol!
Nimbars yakışıklılığıyla olduğu kadar duruma göre renk değiştiren kanatlarının güzelliğiyle de fazlasıyla dikkat çekmektedir ve imeyrus kızlarının gözdesidir. Henüz yirmi beş yaşında iken yeteneği ile dikkat çekmiş ve genç yaşta göreve atanan ilk imeyrus olmuştur. Duyguları kontrol etmek onun için çok kolay ve eğlencelidir. Görevlendirildiği zengin bir işadamı olan Mr. David'e aldırdığı yanlış kararlar ile iflas etmesine sebep olmuştur ve buna dayanamayan Mr. David intihar etmiştir.
Bunun üzerine Nimbars'a yeni bir görev verilmiştir. Dünyada bulunan, Türkiye adlı ülkede yaşayan, yirmi üç yaşında, arkeoloji öğrencisi olan Güneş! Hayata daima olumlu yönleriyle bakan, yüzünden gülücükleri asla solmayan Güneş!
Nimbars, işinin kolay olduğunu düşünsede gerçekler çok farklıdır. Güneş, Kalkus ırkının yönlendirmeleri olmadan da mutlu olabilen bir genç kızdır.
İnsanlarla birebir iletişime geçmeleri yasak olsa da Nimbars ve Güneş arasında yaşananlar farklı bir boyuta taşınacaktır. Tarifsiz acılar çekilecek ve kurallar baştan yazılacaktır.