1
‘’Ben size işlerle ilgili her bilgiyi bana vereceksiniz demedim mi? Ne diye hala babama rapor veriyorsunuz?’’
‘’Babanız öyle istiyor.’’ diyen Asım ile iç geçirdi genç adam. Babası altmış yaşına gelmişti hala işlerden elini çekmiyordu tabi alışmıştı her şeyi kontrol etmeye de kendi oğluna da biraz güvenseydi keşke.
‘’Bir dahaki raporunun sonuna babama selamımı da ekle.’’ Mekandan öfkeyle çıkıp arabaya bindi ve gaza sonuna kadar bastı. Bir süre sonra telefonu çalmaya başladı. Sağ kolu Burak arıyordu. ‘’Söyle Burak.’’
‘’Ağabey, Azra yine rahat durmadı.’’
Bu kız bir gün elini kana bulayacaktı. ‘’Konum at.’’ diyerek telefonu kapadı. Burak’ı kardeşini takip etsin diye peşine takmıştı ve kardeşi bunu bildiği halde yine de bir gün uslu durmuyordu.
Konumdaki mekana ulaştığında gözlerini devirdi. Azra’yı böyle yerlerde gördükçe halasını öfkeyle karışık çok güzel anıyordu. Hep o alıştırmıştı zaten. İçeri girdiğinde etrafa bakındı. Azra masanın birine erkeklerle oturmuş kumar oynuyordu. Ağzında sigara, önünde içki bardağı, elinde oyun kartları vardı.
Deren masaya ulaştığında kardeşinin elindeki oyun kartlarını çekip masanın ortasına fırlattı. ‘’Bitti oyun.’’ dedi sertçe.
Yeşil bakışlar yüzüne döndüğünde öfkeyle bakıyordu. ‘’Defol git başımdan. Sana hesap verecek değilim.’’
Oyunları yarım kalanlar söylenmeye başlayınca silahını çıkarıp masanın üzerine çarptı. ‘’Çenenizi kapayın yoksa ben kapatacağım.’’ Tekrar Azra’ya baktı. ‘’Kalk, gidiyoruz.’’
‘’Senin benden başka işin yok mu?’’
Kardeşini kolundan tutup oturduğu yerden kaldırdı. ‘’Bir taraflarını kırmadan yürü elimde kalacaksın.’’ Silahını masadan geri aldı ve kardeşini peşinde sürükleye sürükleye kumarhaneden çıkardı.
Arabaya oturttuğunda hâlâ söyleniyordu. Kopartacaktı dilini anlamıyordu. Kendisi de arabaya oturduğunda kardeşine ‘’Kes sesini.’’ diye bağırdı. ‘’Bir daha seni erkeklerle içip, kumar oynarken göreyim elimden kurtuluşun olmaz.’’
‘’Benden alt tarafı iki yaş büyüksün. Karışamazsın hayatıma.’’
‘’Ağabeyinim kızım ben senin. Bir şey söylüyorsam dinleyeceksin, sözümden çıkmayacaksın.’’ Azra öfkeyle arabanın torpidosuna tekme attığında Deren umursamadan gaza bastı.
Eve geldiklerinde çoktan akşam olmuştu. Kardeşi arabadan indiğinde hâlâ söyleniyordu. ‘’Azra sus. Gerçekten kötü olacak.’’ sözüyle daha çok diklendi.
‘’Pisliğin tekisin. Nefret ediyorum senden.’’
Deren’in eli havaya kalktığında ‘’Çarpacağım bir tane göreceksin pisliği.’’ dedi. Öfkesi kardeşinden daha fazlaydı.
‘’O elini hemen geri indir.’’ Annesinin sesiyle istemese de eli geri indi. ‘’Kardeşine bir daha el kaldırdığını görmeyeyim.’’
‘’Kıymetli kızını kumarhanelerden topluyoruz. Fazlasıyla hak ediyor.’’
‘’Sizinle nasıl baş edeceğimi şaşırdım. Biri babasına benzedi diğeri halasına. Biraz acıyın annenize.’’ Alev arkasını dönüp eve girdiğinde ikisi de susmuştu.
‘’Hep senin yüzünden.’’ diyen Azra ağabeyinin yanından çekip gidince diğeri sakinleşmek için olduğu yerde kaldı.
Öfkesini kontrol altına almayı başardığında eve girdi. Salonda sessizce oturan annesinin arkasından yaklaşıp yanağından öptü. ‘’Güzel annem.’’ dedi başını omzuna dayayarak.
Alev oğlunun öpücüğüyle yüzünde oluşan gülümsemeyi hemen sildi. ‘’Tatlı çocuk ayaklarına yatma.’’ dediğinde Deren kollarını omuzlarına sardı.
‘’Haksız mıyım annem? Azra’yı bilmiyorsun sanki. Aynı halam işte. Her gün bir yerden topluyorum.’’
‘’Sen nesin peki oğlum? Sana babanın izinden gitme dediğimde beni dinledin mi? Gerçi senin aklına babandan çok deden girdi ya neyse!’’
Deren’in ‘’Aman, senin o sevdiğin kocan zaten kopamıyor işlerden ki bana izi kalsın.’’ Sözlerinin üzerine arkadan bir el ensesine vurdu.
‘’Arkamdan konuşacağına yüzüme söyle.’’
Genç adam annesinden ayrılıp babasına baktı. ‘’Adamınla selamımı yollamıştım, bir sonraki raporla gelir.’’
Derin karısının yanına geçip oturdu. ‘’İşleri tamamen devralman için öfkeni dizginlemeyi öğrenmen gerek. Kafan attığı an silahına sarılıyorsun. İşleri sana bırakayım da kendini çok geçmeden öldürtmene izin mi vereyim?’’
‘’İyi.’’ dedi oğlu sitemle.
‘’Sen hala burada mısın?’’ diyen babası çoktan annesine sarılmıştı. Geçen yıllara rağmen aralarındaki sevgi de istek de asla azalmıyordu.
‘’Sizin yaşınızdakiler torunlarıyla vakit geçiriyor. Azıcık utanın be.’’
Alev’in bakışları Deren’e döndü. ‘’Evlenip ver bir torun ben onunla da vakit geçiririm.’’ Torun fikri güzeldi ama şu an için Derin’in önceliği başkaydı. ‘’Acelen ne güzelim? Bu iki sıpa büyüyene kadar aramıza girdiler girecekleri kadar. Biraz rahatlığın keyfini sürelim.’’ Karısının dudaklarına uzandığında oğulları arkasını döndüğü gibi odasına kaçtı.
Genç adam yatağına uzanıp telefonuyla uğraşmaya başlamıştı ama içi rahat etmeyince kalkıp Azra’nın odasına gitti. Kapıyı vurmadan içeri daldığında kardeşi ‘’Oha ağabey.’’ diye beklediği tepkisini yolladı. ‘’Bir kadının odasına kapı vurmadan girilir mi? Hangi dağdan indin?’’
Deren, ‘’Kızacağım iş üzerindeysen suçüstü yakalayayım dedim.’’ dese de kardeşi çalışma masasının başında sadece ders çalışıyordu. Bu yaptığını biraz garip bulmuştu. Sonuçta kardeşini birkaç saat önce kumarhaneden getirmişti şimdi de uslu uslu ders çalışıyordu.
Azra her zamanki gibi sitemini yolladı. ‘’Kendine bir sevgili yapsana. Sen onunla uğraşırsın ben de azıcık rahat ederim.’’
‘’Çok komiksin.’’ Genç adam birkaç adımda aradaki mesafeyi kapatıp çalışma masasının kenarına oturdu. ‘’Ne çalışıyorsun?’’ Kitabı kapayıp kapağına baktı. Kpss sınavına hazırlık yazıyordu. ‘’Ciddi olamazsın?’’ dedi. ‘’Memur mu olacaksın? Aklından zorun mu var? Paraya ihtiyacın varmış gibi bu sınav merakı ne?’’
‘’Ağabey, bence senin derdin benim yaptıklarım değil doğrudan benim. Sizin gibi hayat sürüyorum diye bağırıp çağırıyorsun sonra oturup uslu uslu ders çalışıyorum gelip söyleniyorsun. Nefes alsam batıyor sana.’’
‘’Söylenme hemen.’’ Kardeşinin saçlarını karıştırdığında elini itti. ‘’Başka bir işe girecek olsan dedemin elinden kurtulamazsın biliyorsun değil mi?’’
‘’Umursamıyorum. Onun emirleri sizi bağlar beni değil. Ayrıca sevgili erkek torunu sensin ben değilim. O yüzden biri öfkesini çekecekse sen çek. Sonuçta sevgisini sen alıyorsun.’’
Erkek olarak dünyaya gelmeyi Deren seçmemişti bu yüzden dedesinin yaptığı cinsiyet ayrımına yapabileceği bir şey yoktu. Hem Azra’ya da veriyordu sevgisini ama yine de Deren’in nazı biraz fazla geçiyordu Cemal Bey’e.
Azra elindeki basmalı kalemle uğraşıp duruyordu. ‘’Hafta sonu yurtdışına gideceğim.’’
‘’Halamın yanına mı?’’
Başıyla onayladı. ‘’Evet, bilmem kaçıncı sevgilisinden ayrılmış gel iki gün depresyonda takılalım dedi.’’
‘’Ülkede el atmadığı erkek kalmadı biraz da gittiği ülkeyi kurutsun. Yaşından da utanmıyor.’’
‘’Kaç yaşında kadın, istediğini yapar.’’ dedi genç kız hemen halasını savunmak için. Hala kızdan ziyade anne kız gibiydi aralarındaki ilişki. Annesinin söylenmelerine rağmen onun elinden almıştı suyunu.
‘’Neyse.’’ dedi genç adam oturduğu yerden kalkarak ‘’Sen bu sınav konusunda ciddi misin?’’
Azra arkasına yaslandığında bakışlarını bayarak baktı. ‘’Okulunu okuduğum işi yapacağım. Babamın işlerini istemiyorum. O işler yüzünden annemin çektiği acıları biliyorsun. Bir gün birini seversem onu da aynı şekilde tehlikeye atmak istemem.’’
Ağabeyi uzanıp yanağını sıktı. ‘’Oy benim güzel kardeşim. Bu senin dert edeceğin bir konu değil çünkü hayatına birinin girmesine asla izin vermeyeceğim. Hiçbir erkek sana o gözle bakamaz.’’
Genç kız yanağını sıkan eli vurarak itti. ‘’Sen elbet bir gün birine aşık olacaksın. O zaman görüşeceğiz seninle.’’
‘’Seviyorum seni.’’ diyen Deren kardeşinin yanından ayrıldı.
~~~~
Genç adam sabah kahvaltı için yemek odasına girdiğinde annesiyle kardeşinin kendisinden önce geldiğini gördü. Alev’in şalı omzundan kaymış D harfi şeklindeki yanık izi ortaya çıkmıştı.
Oğlu yaklaşıp yanık izinden öptü. ‘’Günaydın, güzel annem.’’
‘’Baba, oğul şu yanık izini öpmekten ne anlıyorsunuz?’’
‘’Çünkü o yanık iziyle beni kızından daha çok sevdiğini göstermiş oluyorsun. Sonuçta D harfi şeklinde A harfi değil.’’ O D harfi babasına özeldi ama üstüne alınıp kardeşini sinir etmeye bayılıyordu.
Kardeşi ağabeyine dil uzatırken anneleri araya girdi. ‘’Birincisi o D harfi Deren’in değil Derin’in baş harfi. Eğer senin için yapılmış olsaydı acısını umursamadan diğer omzuma da A harfini yapardım. İkincisi seni ne kadar seviyorsam kardeşini de o kadar seviyorum. Aranızda bugüne kadar hiç ayrım yapmadım.’’
‘’Aldın mı cevabını?’’ diyen kardeşiyle yerine geçip oturdu.
Derin içeri girdiğinde o da oğlunun yaptığı gibi karısının omzundaki yanık izinden öptü. ‘’Güzelim.’’ dediğinde çocukları gülmeye başlamıştı.
Kahvaltıya başladıkları Alev ‘’Biriniz beni ailemin mezarına götürsün.’’ dedi. Beş yıl önce kaybetmişti annesini ve ailesinden geriye kimse kalmamıştı. Kocası olmasa girdiği yastan asla çıkamazdı. Onun sevgisiyle toparlamış hayata geri dönmüştü.
‘’Ben götürürüm.’’ diye kocası karşılık verdi.
Deren anne ve babasının bu sevgisine imrenerek bakıyordu. Aşklarına şahit olarak büyümüştü ve bir gün hayatına biri girecekse babası gibi sevebilmek isterdi. Sevdiği kişi tarafından da annesinin babasını sevdiği gibi sevilebilmek isterdi. Bu yüzden hayatına hiçbir kadını almamıştı çünkü böylesine büyük bir sevgi verecek birini bulamamıştı.
Kahvaltıya devam ederlerken Azra ‘’Ağabey, beni bugün okula sen bıraksana.’’ diyerek oluşan sessizliği bozdu. Ağabeyinden bunu istiyorsa kesinlikle başı belada demekti ve yardım gerekiyordu. Kim bilir yine kimlere bulaşmıştı da destek istiyordu.
‘’Olur.’’ diyen ağabeyini babasının sorusu takip etti.
‘’Kaldığın ders var mı, üniversite bu yıl bitiyor mu?’’
‘’Bitiyor. İki ay kaldı.’’ dedi Azra.
‘’Sana o kadar git işletme oku sonrada otellerin, restoranların başına geç dedim dinlemedin.’’
‘’İşlerine oğlun meraklı ben değil.’’ Genç kız biraz halası gibiydi. İçkiydi, kumarıydı, rahatça takılıyordu ama ilkokul öğretmenini zamanında o kadar sevmişti ki o zamandan aklına koymuştu onun gibi olmayı ve hayalini gerçekleştirmek için sınıf öğretmenliği okuyordu.
‘’Tartışmayı bırakın.’’ diye anneleri araya girince ikisi de sustu. Derin’in adı bile insanları korkutmaya yetiyordu ama karısının tek sözüne boyun eğiyordu. ‘’Deren senin izinden gelmek istedi kabul ettim sen de Azra’nın istediği yolda yürümesini kabul edeceksin. Onları bu konuda zorlamayacağına söz vermiştin. Zaten ikisinin de eline küçük yaşta silahı tutuşturdun, öğretmek istediğini öğrettin.’’
‘’Ah be güzelim şunu çocukların önünde yapma bari. Bir sözüne boyun eğiyorum bütün karizmamı yerle bir ediyorsun.’’
Sözlerine ağabey kardeş gülerken anneleri kahkaha atmıştı. ‘’Bana boyun eğen gururunu senden biraz daha fazla seviyor olabilirim.’’
‘’Sevmediğin yanım var mı?’’ Derin karısının sandalyesini kendine çekip iyice yakınına girmişti. Kaç yaşına gelirse gelsin bu kadına duyduğu istek bir zerre olsun azalmıyordu. Yaptığıyla Azra bir iki kez öksürdü.
‘’Çocuklarınızdan utanın azıcık.’’
Derin kızına bir bakış attı. ‘’Sen nasıl dünyaya geldin acaba!’’
‘’Sussana.’’ diyen Alev’in yine utangaçlığı tutmuştu.
‘’Ne, yalan mı? Kaç yaşına gelmiş sanki nasıl dünyaya geldiğini bilmiyor.’’
Deren ‘’Siz bu ateşinizle nasıl iki çocukla yetindiniz şaşıyorum.’’ dediğinde annesi önündeki tabaktan aldığı zeytini kafasına attı.
‘’Sus, terbiyesiz.’’
‘’Terbiyesiz birini arıyorsan yanındaki kocana bak.’’ dedi. ‘’Daha yataktan çıkıp geleli bir saat olmuş hala kur yapmaya devam ediyor.’’
‘’Baba oğul birbirinizden farkınız yok. Ada gitti yerine siz geldiniz.’’
Terbiyesiz olma konusunda kimse Ada’nın eline su dökemezdi. Kadın rahatlığın vücut bulmuş haliydi.
Kahvaltı tatlı atışmalarla bittiğinde Deren kardeşini üniversiteye götürmek için yola çıktı. ‘’Ee, söyle bakalım. Seni neden ben götürüyorum?’’
Azra bir şey isteyeceği zaman yaptığı gibi tatlı tatlı ağabeyinin yüzüne baktı. ‘’Dün birkaç çocukla atıştım. Serseriler üniversitenin önünde kızlara laf atıp duruyorlardı ben de dayanamadım biraz dövdüm. Muhtemelen bugün karşılık vermek için kalabalık gelecekler.’’
‘’Adam döveyim diye götürüyorsun yani.’’
Rahat rahat, ‘’Evet.’’ dedi genç kız. ‘’Ağabeylik taslayıp duruyorsun. Bir işe yara.’’
‘’İyi, gidelim bakalım.’’ Gaz pedalına sonuna yüklendi.