bc

TOPRAK KARASI

book_age12+
735
FOLLOW
4.1K
READ
BE
second chance
others
drama
tragedy
sweet
straight
realistic earth
slice of life
like
intro-logo
Blurb

Sahip olduğu küçük büfeyle geçimini sağlayan kendi dünyasında sessizce yaşayan biriydi Fırat ta ki o fırtınalı geceye kadar. Sadece yardım edebilmek için büfesine davet etmişti tanımadığı o yabancıyı. Nereden bilebilirdi ki onun ünlü bir oyuncu olduğunu ve o fırtınalı geceden sonra hayatının tamamen değişeceğini.

Sevmişti hem de çok sevmişti. Karşılıksız kalmamıştı bu sevgisi Hayal’i ne onun parasız oluşuna aldırış etmişti ne de kendisinin zengin oluşuna.

Tüm gözler artık onların üzerindeydi, gazetelerde, dergilerde haklarında durmadan haberler yayınlanıyordu ama bunlar onları durdurmadı ve sevgilerini doyasıya yaşadılar. Mutlu sona ulaşmak üzereydiler ama bilmiyordu Fırat acılarının en büyüğünü yaşayacağını. Düğün gecesi karıştıkları trafik kazası Hayal’ini ondan ayırmıştı ve geriye sadece anıları kalmıştı. Peki, şimdi ne yapacaktı? Kaybolduğu o anılardan geriye nasıl dönecekti?

chap-preview
Free preview
TK-1
Havada uçan beyaz tül yerdeki kanların üzerine konarken geleceğe uzanan acıları beraberinde getirdi. Kahverengi gözlere yansıyan tek şey görünmez tokaların tutsaklığından kurtulan sarı saçların yavaşça kırmızıya boyanışıydı. Kendisine bakan boş yeşil gözler artık canlılıktan çok uzaktı. Hep sevdiği o dudakların arasından sızan ince sıvı beyaz tenine kötü bir lekeydi. Amaçsız hareket eden adımlar asfalt zeminle temas hâlinde olan kulağına dünyanın en kötü ritmini ulaştırıyordu. Oluşan gürültüler son bulmak yerine gittikçe artıyordu. Kırılan camlar yağmur olup üzerlerine yağarken ‘pat, küt,’ sesleri feryat ediyordu. Parmakları hafifçe titredi ama sahip olmak istediğinden çok uzaktı. Bilinci gerçeklik bağını koparmıştı. Karanlığın bile olmadığı boşluğa doğru yola çıkarken hisler artık yoktu.             SONSUZ GECE Dün gece saat 03.00 sularında Taş Yol olarak bilinen şehrin en işlek caddesinde meydana gelen trafik kazasına on aracın karıştığı ve çok sayıda yaralı ile ölü olduğu bildirildi. Kazaya karışan araçlardan birinin Hayal Akman’a ait olduğu anlaşıldı. Ünlü oyuncu Hayal Akman yeni eşi Fırat Coşkun ile düğün gecesi kalacakları otele gitmek için seyir halindeyken karıştıkları bu zincirleme trafik kazası sonucu olay yerinde hayatını kaybederken yeni eşi Fırat Coşkun yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Gözler hastaneden gelecek habere çevrilirken Hayal Akman’ın hayranları derin bir üzüntü içerisinde ve akıllarda tek bir soru var, Fırat Coşkun hayatına nasıl devam edecek? Bilindiği üzere sıkça haberlerde adı geçen Fırat Coşkun’un sevgisinin Hayal Akman’ın şöhretine ve servetine olduğu yönündeydi. Hayal Akman’ın annesinden bu yönde bir açıklama gelmezken cenaze töreninin yarın yapılacağı bildirildi. Cenazeye yurtdışında yaşayan son dört yıldır konuşmadığı ağabeyinin gelip gelmeyeceği şimdilik büyük bir sır.   Elindeki dünden kalan gazeteyi yırtıp attığında yüzünü kapayan ellerini gözyaşları ıslattı. Evrendeki tüm acılar toplanmış ve kalbine yer edinmişti. İki gün önce hayatının en mutlu gününü yaşarken şimdi alevler arasında kavruluyordu. Bedeninde göz kırpan morluklara ve yaralara baktı. Bu haksızlıktı. Kendisi birkaç yarayla kurtulurken Hayal’inin ölmesi haksızlıktı. Birlikte bir ömür geçireceklerdi ve çok mutlu olacaklardı. Verdikleri söz böyleydi o hâlde neden bırakıp gitmişti? Kalbindeki alevler bir kez daha yükselirken attığı çığlıklar gözyaşları ile yıkandı. Kolundaki serumu söküp atarken üzerini örten örtüyü parçalara ayırdı. Sesini duyan arkadaşı telaşla odaya girdiğinde viraneye dönen yaralı adamı sakinleştirmeye çalıştı ama bütün sözler yetersizdi. Üzerinde yırtılmış ve kana bulanmış damatlığıyla duran bu adamın hissettiği acıyı ne geçirebilirdi ki? Sevdiği kadının en son kendisine bakan cansız gözlerinde kaybolduysa onu geri getirebilmenin bir yolu var mıydı? O bilinmeyen diyarlarda yolu sadece kendisi bulabilirdi ama bunu istediği şüpheliydi. Acılarına aldırmadan yattığı yataktan kalkan bu yitik ruh etrafındaki eşyaları kırıp parçalarken daha da kayboldu.  Üzerindeki kanlı damatlığa aldırmadan çıplak ayaklarla hastane odasından çıkıp cenazenin yapılacağı yere gitmek için koşmaya başladı. Hastanenin önünde adım attığı an yüzünde patlayan flaşlarla göz kapakları hızlıca açılıp kapanmaya başladı. Hiçbirini umursamadı. Zaten hakkında yeterince haber yapılmıştı birkaç tanesinin daha önemi yoktu! Bekleyen kalabalığı yarıp koşmaya başladığında Deniz arabasını alıp yetişmişti. Fırat’ı arabaya oturtup cenazenin yapılacağı yere doğru yola çıktı. Büyük mezarlığa vardıklarında arabadan inip kalabalığın olduğu yere doğru yürüdü. Toprağın içine karışmış taşlar ayaklarına batıyordu ama hissetmiyordu. Bakışları Gül Hanım’a kaydığında gözlerindeki acıyı paylaştı. Kendisini cenaze için bile beklememişlerdi! Kenarda duran tabuta yaklaştı ve titreyen elleriyle kapağını açtı. Gözyaşları bir kez daha sel olup akarken etrafında patlamaya devam eden flaş ışıkları onun için görünmez olmuştu. Sevdiği kadını yattığı yerden yavaşça kaldırdı ve toprağın düşman kollarına teslim etti. Bunu yapmak ölümü ölümle aldatmak, cehennemde cenneti yaşamaktı. Derin çukurda beyazlar içinde yatan cansız beden en son beyaz gelinlik içerisinde kendisine doğru yürüyordu şimdi ise geriye gelinlik gitmiş beyazı kalmıştı. Toprak yavaşça dökülmeye başladığında direnmeye çalıştı ama patlayacak volkan durdurulamazdı. ‘’Durun, hayır!’’ diye bağırırken çıplak elleriyle dökülen toprağı geri boşaltmaya çalıştı. Sevdiği kadını burada bırakamazdı. Kimse bilmezdi ama o karanlıktan korkardı. Şimdi burada tek başına korkmadan nasıl yatardı? Kollarından tutan eller geri çekerken direnebildiği kadar direndi ama gidecek olanı durdurmaya hiçbir güç yetmezdi. Toprak küçük bir tepe oluşturduğunda ne akan gözyaşı dinmişti ne de gökyüzüne gönderilen feryatlar. Fırat’ın etrafında algıladığı tek şey evlat acısına dayanamayan Gül Hanım’ın bayıldığı ve gelen ambulansla hastaneye götürüldüğüydü. Fırat kabul etmek istemese de içten içe biliyordu ki artık sevdiği kadının sadece anıları vardı ve bir de ondan geriye kalan toprak karası acısı. Güneş acıklı gökyüzünü terk ederken insanlar birer birer korunaklı evlerine çekildiler. Geriye sadece taze toprağa sarılıp yatan ruhu yaralı adam kaldı. Ne üzerindeki yırtık damatlıktan kurtulmak istiyordu ne de eskiden evim dediği o dört duvara dönmek. Biliyordu ki buradan giderse Hayal’i gece korkardı. Deniz arkadaşını bu hâlde bırakmak istememiş ama rahatsız etmekten de korkmuştu. Varlığını hissetmeyecek ama güvenini duyumsayacak kadar uzakta sessizce oturuyordu. Kim ne derse desin onların aşkının en büyük şahidiydi o. Fırat kollarını sardığı toprağa başını dayayıp yatmaya devam etti. Kalbi sevdiği kadını hissediyordu ve gözyaşlarıyla toprağını suluyordu. ‘’Sakın korkma, ben buradayım. Seni bırakmayacağım.’’ Dinmeyen yaşlar toprağa süzülmeye devam etti. Gökyüzü acılı adama karşılık verdi ve soğuk damlalar birer birer dökülmeye başladı. ‘’Bak yağmur yağıyor. Hatırlıyor musun o günü?’’ dudaklarında ince bir tebessüm belirdi ve geçmişin kapıları zihninde sonuna kadar açıldı. 

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

GECE GÜNEŞİ

read
4.5K
bc

Zor Ajanlar

read
1.1K
bc

O KIZA ŞİMDİ BAK

read
5.8K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
10.2K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
3.1K
bc

KARANLIĞIN GÖLGESİ

read
2.8K
bc

GİZ

read
7.6K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook