3. KEREM ABBAS

1759 Words
Kerem sabah yavaş yavaş kendine geldiğinde başındaki ağrı inanılmaz derece de yüksekti. İpek çarşafların içindeki bedeni gerilirken gözlerini sıkıca kapatıp "Siktir" diye küfrederek alnını ovaladı. Bir şeyler hatırlamak istedi. Zonklayan beynine rağmen ne zaman odaya geldiğini düşündü. En son içiyordu ve arkadaşları ile yarışa girmişti. Onu ikna eden dostu Haşmet’e sıkı bir küfür savurmayı ihmal etmedi. Her şeye rağmen şu an çıplak bir şekilde yatağındaydı. Kaşları sertçe çatıldı. Ne ara soyunmuştu? Peki saçlarındaki nem de neyin nesiydi? Anlık soluğunu tuttu. Karanlık irislerinin önüne bazı görüntüler üşüşürken boğazının kurduğunu hissetti. Yüzünü anımsamıyordu ama kızıl saçları beyaz teni ve çikolata tadında dudakları hissediyordu. Sağa sola bakındı. Su sesi duymayı umdu ama odada yanlız olduğunu biliyordu. Geceyi bir kadınla geçirse en azından şu an yalnız olmazdı. Çünkü biliyordu ki dış görünüş ve para olarak kadınların hayallerindeki erkek modeliydi. Yalnız bırakmayı kimse aklına bile getirmezdi. Sonra anında aklına gelen şey yataktan fırlamasına neden oldu. Beyni kafatasının içinde resmen takla atsa da kendini anında giyinme odasında buldu. Gözlerini kısarak her şeyi kontrol ettiğinde sadece bir çift pijama takımının olmadığını anladı. Bir an kaşları şaşkınlıkla kalktı. O kadar pahalı saat ve daha bir çok şey varken yanındaki her kimse sadece basit pijama takımı mı almıştı. Odaya geri dönmeden önce üzerini giyindi. Ayna karşısında tişörtü başından geçirirken omzuyla boynu arasındaki noktanın morarmaya yüz tuttuğunu gördü. Hafif yan dönüp sırtında ya da her hangi bir yerinde başka iz olup olmadığına baktı. Hafif kırmızı çizikler vardı ama abartılacak kadar yoğun değildi. Rüya gördüğünü düşünmek için tüm hevesi çöp olmuştu çünkü biri ile bir şeyler yaşadığı aşikardı. Ama kim? Odaya geçtiğinde yatağa yeniden yattı ve telefondan hemen resepsiyonu aradı. Daha ilk çalışta cevaplandığında “Hemen odama ağrı kesici su ve atıştırmalık gönderin.” diyerek kapadı. Gözlerini kapatıp kapı çalınana kadar öylece durdu. Sonunda tıklanan kapı sonrası kalkıp açmak için oturma kısmına geçtiğinde kapı dibindeki lekeleri görünce artık gerçekten gece ne yaşadığını öğrenmenin zamanı gelmişti. Görevli yemek aracını içeri bırakıp “Başka bir isteğiniz var mı Kerem Bey?” sorusuna “Şurayı hemen temizletin” dedi. Kapalı tabakların ağzını açıp birkaç lokma yuttuktan hemen sonra ilacı içti ve odaya geri döndü. Yatağa kendini bırakıp komodinin gözünden tabletini aldı ve açtı. Saniyeler sonra odanın içini gösteren gizli kameralara bağlanmıştı. Genelde aktif olmazdı ama içki içeceğini bildiğinden herhangi bir hırsızlık durumunda kimin yaptığını da bilmeliydi. Bir nevi kendini koruma olayıydı. Dubai'de evinde de bu sistem vardı ki oldukça faydasını görmüştü. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Sırtını yatağın başlığına dayayıp hızlıya alarak izlemeye başladı. Bir süre sonra görüntüye kızıl saçları topuz yapılmış üzerinde otelin personel üniforması bulunan bir kız girdi. Ufak tefek olduğunu anlaması için bir süre izlemesi yetmişti. Kız önce oturma alanını toplamış ardından yatak odasına girmişti. Tek kaşı havada izlemeye devam ettiğinde gözüne çarpan diğer detaylardan biri iri göğüsler ve belirgin kalçalardı. Yatak odasında bir müddet çalışan kız etrafa bakıp giyinme odasını fark edince o yöne gidiyor ve içeri giriyordu. Hemen oranın görüntü sistemini açtı. Bir süre hayran hayran etrafı izleyen kız bir şeyler mırıldanıyordu ama tam net belli olmuyordu. Odada olan her şeyi inlemesi “Acaba hırsızlık mı yapacak?” sorusunu Kerem’in aklına getirse de yatak çarşaflarının olduğu kısımdan aldıkları ve odaya geri geçip değiştirmesi bu düşüncesini sonlandırmasına neden oldu. Hemen yatağın örtüsünü değiştirdi. İpek kumaş üzerinde ellerini hareket ettirirken yüzüne yansıyan o garip haz boğazının kurumasına yetmişti. Alt dudağını ısırmaya başladığı anda kız kirlileri koyduğu çamaşır arabasını dışarı çıkardı. Geri geldiğinde etrafa bakındı ve tam çıkacaktı ki kapıdan içeri giren kendisinden başkası değildi. O kadar sarhoştu ki ayakta durmakta zorlanıyordu. Kız yine konuşup gitmek için hareket ettiğinde Kerem eğilip kusmuş ortalığı batırmıştı. Giysilerini de aynı şekilde. Yüzü buruşan Kerem bu şekilde birinin önünde kalışına kızsa da kızın yüzündeki ifade kaşlarının kalkmasına yetti. Sanki film izliyor gibi geri kalanı izlerken iri bedeni altında ezilme tehlikesi atlatan kızın banyoya taşımasına güldü. Arada neredeyse yirmi beş santim falan vardı. Göğsüne zor geliyordu ve minyon tipi değişik şekilde hoş gösteriyordu onu. Üzerini soyan kızın karşısında bir kez daha kustuğunu izlediğinde elini alnına vurup “Rezillik” diye sızlandı. Sonrası daha da beter bir hal almasına yetmişti. Kızın onuna ıslanması, ayak üstü sevişmeleri ve beyaz tenine dökülen kızıl tutamların ateş gibi tenine değişi muazzamdı. Kırmızı tutkunu bir adama olabilecek en büyük hediye bu kız olabilirdi. Sevişme ikisi içinde öyle şiddetliydi ki boşalmalarını gözlerini büyüterek izledi. Hele kızı yutmak ister gibi öpüşlerini görünce kendine inanamadı. Normalde her sağlıklı erkek gibi cinsel hayatı aktifti ama bu sevişme gözünde çok başka bir yerdeydi. Birlikte olduğu bazı kadınların onu sertleştirmek için dakikalarca ağzına alıp emmesi küçük oyunlar yapması gerekirken bu kız nasıl becermişti de içine gömülmeden boşaltmıştı hayret etti. En son biraz daha suyun altında kaldıklarında kız yine zorlukla çıplak bedenini yatağa kadar götürüp yatırıyor ve giyinme odasına girip oradan pijama takımı alarak banyo da soyunuyordu. Beyaz teni öyle pürüzsüz görünüyordu ki kadınların kasık bölgelerindeki hafif tüylenmeyi çok sevmesine rağmen tertemiz kadınlık sertçe yutkunmasına yetmişti. En son kız odadan çıkmadan önce onun uyuyan çıplak bedenine bakıyor ve kameraların görüş alanından uzaklaşıyordu. Kerem, artık net bir şekilde gördüğü yüzle dudağının ucunun havalandığını hissetti. Hoş havalanan sadece dudağı değildi. Kızıl hatun erkekliğini de sadece görüntüleriyle uyandırmayı başarmıştı. Tableti yanına bırakıp yatağa tamamen uzandığında kendi kendine kahkaha attı. Koca Kerem Abbas kendinin yarısı bir kızla neler yaşamıştı öyle. Bir an gözlerinin önüne o bedenin kırmızı kadife jartiyerle hemen karşısında eğilmiş masa silerken geldi. Dolgun kalçaları her hareketinde kımıldıyor onu kendine davet ediyordu. Hele göğüsleri. Sıkı kumaşın kenarlarından taşmış ve dudakları için yalvarıyordu. Görüntüleri yok etmek ister gibi başını sallayıp soluğunu bıraktı. Gözleri tavana çevrildiğinde düşünmeye başladı. Ne yapmalı ya da nasıl bir yol izlemeliydi? Tam da belli başlı fikirler kendini belli edecekken telefonu çaldı ve ses odaya yayıldı. Hala ağrıyan başı yüzünden suratını buruşturup çağrıyı cevapladı. Gelen “Dostum bok gibiyim” serzenişine karşılık “Sen kaşındın Haşmet” karşılığını verdi. “Ya yemin ederim tüm ülke şu an beynimin içinde türlü fantazilerle çiftleşiyor.” “Ben biraz toparlandım gibi ayrıca sana dört farklı sert içkiyi karıştırıp yarışla içme fikrini veren beynini sikeyim.” Haşmet gür bir kahkaha atıp başı zonklayınca “Sikerler” diye mırıldandı. Ardından “Neyse, bugün ne yapıyoruz? Öğlenden sonra şirket binası için birkaç yer bakacağız unutma.” dediğinde kaşları çatılan Kerem “O da vardı değil mi? Benim aklımdan tamamen çıkmış.” deyip ofladı. “Kerem, abicim sen iyimisin? Koskoca Dubai’den buraya geldin. Otel aldın. Benimle ortak iş yapmak istiyorsun ve bina bakacaksın, hayatını neredeyse sıfırdan inşa ediyorsun ama sen unuttun öyle mi? Akşam odaya giderken kafana darbe mi aldın?” Genç adam yataktan kalkıp odasında bulunan üçüncü kapıya yürüdü ve balkona çıktı. Boğaz manzarası tam da ayakları altında serilmişti ve büyük bir soluk alıp olan biteni anlattı. Bazı noktaları yüzeysel hatta oldukça yüzeysel anlatınca önce aldığı yanıp “Hasiktir, oha, çüş, yuh” olsa da sonrasında “Abi bu işte bir iş olmasın? Seviştim diyorsun kız sana hastalık falan bulaştırmış olabilir. Soymak istediği için önden gözünü bu şekilde boyayabilir. Yani düşünsene kaç otel çalışanı müşterisiyle böylesine bir fantezi kurup uygular ki?” dediğinde kaşları çatılan Kerem arkadaşının haklı olabileceğini düşündü. Konu hakkında biraz daha konuşup telefonu kapadığında gece üstün körü yıkansa da yeniden üzerindekileri çıkarıp banyoya girdi. Kirli sepetinde kendi giysileri onu gecenin şahidi olarak selamlıyordu. Aynada kendine bakıp kabine girmek için adım attığında yerde hemen köşede siyah bir yün yumağı fark etti. Kaşlarını çatıp eğildiğinde elini uzatmaya önce çekinmedi değildi. Ardından avucuna aldığında bunun lastikli toka olduğunu anladı. Üzerinde birkaç tel kırmızı saç teli vardı ve anlaşılan geceki kızıl afet düşürmüştü. Lavabonun üzerindeki aynalı dolaba koyarken içinden gelen anlık dürtü ile burnuna götürdü. İncecik gelen çikolata kokusu tüm sinir uçlarına dokunurken sertleşmesine sinirlendi. Sadece bir kokuydu hissettiği ama nedense şimdi ayık kafayla o beyaz tenli kızıl afeti kucağında inletmek en derinlerine gömülmek istiyordu. Kabine girip suyu açtığında başından akan damlaların ayaklarına kadar inmesine izin verdi. Kasıkları sızlarken küfredip suyun altından çıkıp havluyu beline sardı ve yatak odasına geçti. Tableti alıp kızla duşakabinde seviştiği kısmı açıp banyoya geri döndü. Suyun gelmeyeceği bir yere ayarlayıp sesini açtı ve bir anda kızın incecik iniltisini duydu. Eli kendini kavrarken solukları usuldan değişmeye başlamıştı. Dakikalar içinde tıpkı o an da olduğu gibi müthiş bir kasılma hissetti ve rahatlamak adına duvara doğru her şeyini akıttı. Sonunda toparlandığında kendiyle alay edip kahkaha atmak istedi. En son en zaman boşalmak için bir videoya ihtiyaç duymuştu hatırlamıyordu bile ama bu yaşta tanımadığı bacaksız bir kızıl yüzünden kendini böyle rahatlatıyordu. Yıkanırken kafasında belli başlı şeylerin yerini kurmuş oynayacağı oyuna genç kızın katılıp katılmayacağını merak etmeye başlamıştı. Kabuk ettirmek için çok iyi yöntemleri vardı ve kullanmaktan çekinmeyecekti. *** Miray, sabah otelden çıkıp eve geldiğinde yüzündeki aptal gülümsemeyi kesemiyordu. Üstelik o anları hatırladıkça bacak arası ıslanıyor hiç huyu olmasa da kendine dokunma isteği artıyordu. Odasına geçtiğinde yatağa sırt üstü yattı ve gözlerini kapadı. Sanki hala teninde onun dudakları geziyordu. Yıllardır giriştiği ilk ve tek delilik buydu ve şimdi peşini hayallerinde bırakmayacak gibiydi. Üzerini değiştirip mutfağa geçtiğinde hazırlanmış ama büyük bir kısmının yendiği kahvaltı sofrası ile karşılaştı. Büyük ihtimalle babası işe gitmiş annesi de hala yatıyordu. Erkek kardeşi ve abisi ise sabahın köründe kim bilir neredelerdi. Küçük tost makinesini çıkarıp biraz peynir ile iki dilim ekmekten yiyeceğini hazırladı. Isıtıcıyı açıp suyu beklerken kendi sallama çaylarından birini çıkardı. Kupasına suyu doldurup meyve çayını yaparken dudaklarında İrem Derici’den dantel şarkısı vardı. Sağa sola hafif hafif sallanırken hayallerinde çoktan yeniden onun kollarına koşmuştu. O ki erkeklerden zamanında çok korkarken deli halleri yüzünden bir erkeği hayal ediyordu. Eskilerin tabiriyle kudurmuştu belki de. Yarım saate karnını doyurup lavaboya gitti. İşini halledip aynanın karşısına geçtiğinde boynunda ve göğüslerindeki izlere bakıp alt dudağıı ısırdı. İç çekip yeniden kendiyle göz göze geldiğinde irisleri hemen burnunun altına takıldı. Gözleri irileşirken kısık küfürleri kulağına doluyordu. Bıyıkları gelmişti. Çok belli olmasa da beyaz teninde sırıtıyordu. Aklına gelen düşünce ile ofladı. Gece büyük ihtimalle Kerem’in de dduaklarına batmıştı ama sarhoş haliyle anlamamıştı. Kendi kendine gülerken kendi dolap bölmesinden cımbızını alıp kılları yolarken “Adam o kadar sarhoştu ki benim şu üç tel bıyığım umurunda olmamıştır.” dedi. Zihninde “Tabi canım, o senin üç tel kılını hissetmemiştir ama sarhoş olsa da sen adamın sap gibi aletini çok iyi hissettin” diyen iç sesiyle göz devirdi. “Nolmuş yani? Bu dünya da götüren götürene, ben de payı büyük tutup koca arap emirlerinden biriyle ayak üstü seviştim. Adamı içime almadım ya.” “Onu da yapsaydın tam olurdu.” “Susacak mısın?” “Bence sen beni sustur az rahat ver manyak azgın karı.” Miray son teli de aldığında gözleri yaşarmış şekilde kendine baktı. Eliyle başına vurup “Delirdim. Çok net hastanelik moda düştüm hatta.” derken elini yüzünü yıkadı ve odasına geçti. Yatağına girip uykuya dalarken akşam başına geleceklerden habersizdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD