When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Nefesim kesilmişti. Engel olmaya çalışıyordum ama olmuyordu, hareket edemiyordum. Başım dönüyordu, biraz ayılınca ittim hemen. Sanki o da ne yaptığını yeni fark ediyordu. Ne yapacağım diye düşünürken ansızın tokat attım, istemsiz ya da istemle. Yaptığı şey çok yanlıştı, midem bulanıyordu. "Ne yapıyorsun ya sen? Sana beni öpme hakkını kim veriyor? Sakın bir daha bana dokunmaya kalkma. Ben seninle arkadaş gibi konuşmaya çalışıyorum bu şartlara rağmen. Ama sen bunu resmen fırsat biliyorsun. Beni tehditle bu evde tutuyorsun, ama bu beni öpeceğin anlamına gelmez. Sakın Ural, sakın bir daha bana dokunma!" "Ben ne yaptığımı bilmiyorum. Aklım başımda değil, kafam çok karışık." "Bu açıklamayla affedilecek birşey değil Ural. Senden tek isteğim bir daha bana yaklaşma. Bir daha benimle temas falan