B-4

1079 Words
Bugün o yabancı adam işi olduğunu ve gitmesi gerektiğini söyledi, ama beyefendi gitmeden önce tehdit etmeyi de asla ihmal etmedi. "Sakın dışarı çıkma. Benim bugün biraz işim var, o yüzden gitmek zorundayım. Bunu fırsat bileyim deme, dışarıda korumalarım var. Ona göre davran, yaptığın tek bir hamlede yanında biterim bil bunu!" "Anladık, merak etme, çıkmayacağım bu senin zindan ettiğin cehennemden. O yüzden boş tehditler savurmana gerek yok." Bana doğru bir adım attı, ve bir adım daha. Bana yaklaşınca ondan uzaklaşmak için geri adım attım, o ilerledikçe ben geriye doğru gittim ve sonunda duvar bana engel oldu. Artık aramızda mesafe kalmamıştı. Kulağıma eğilince gözlerimi kapattım istemsizce, kulağıma fısıldadı. "Genelde kadınlar benimle aynı havayı soluduğu zaman böyle söylemezler, kendilerini şanslı hissederler. Sende ters çıktığına inanmalı mıyım?" Gözümü açmadım, kokusu çok hoşuma gitmişti. Beni sarmıştı sanki, ama hemen toparladım kendimi. "Git artık, uzamasın bu konu. Çıkmayacağım dedim, işine bak sende." "Yavaş yavaş akıllanıyorsun, bu iyi bir gelişme. Umarım dediğini yaparsın, yoksa seninle uğraşmak zorunda kalacağım." Gözlerimi zar zor açtım. Bana bakıyordu, yüzünde hiç çözemediğim bir ifade vardı. İstediği herşeyi saydıktan sonra evden çıktı, tam o esnada Nihan da odamdan çıktı. Dün gece ben o adamı kontrol ederken o sırada hanımefendi uyuyakalmış, konuyu fazla uzatmadım yinede. Yanıma gelip elinde duran telefonumu bana uzattı. "Biri az önce seni biri aradı, yetiştiremedim telefonu, yabancı numaraydı canım." "Kimmiş ki beni arayan?" "Bilmiyorum ben, açmadım. Aramadan ikimizde öğrenemeyiz." "Doğru, bir arayayım. Bakalım kimmiş?" Son aramalara baktım, arayan numarayı arayıp telefonu kulağıma tuttum. Uzun bir süre çaldı. Sonunda açtı. "Alo?" sesim soru sorar gibi çıkmıştı. "Esin hanımla mı görüşüyoruz acaba?" "Evet benim, siz kimsiniz acaba?" "Biz sizi Erdinç Holdingten arıyoruz, iş görüşmeniz için aramıştım." Heyacanlı bir şekilde salonda gezmeye başladım, Nihan hareketlendiğimi görünce birşey olduğunu sandı. Yanıma gelip ne oldu dercesine yüzüme bakmaya başladı. Bir dakika diye işaret yapıp konuşmaya devam ettim. "Buyurun sizi dinliyorum." "Esin hanım, bugün şirkete gelmeniz mümkün müdür acaba? Bugün Ural bey gelip asistan adaylarıyla görüşecek." "Ee, ben başka zaman gelsem olur mu acaba, bugün ufak bir işim vardı da." "Ural bey sadece bugün boş Esin hanım, bugünden sonra onu kolay kolay müsait bulamazsınız. Birkaç gündür şirkete gelmiyordu. Bugün asistanı seçmek için gelecek. Eğer gelemem diyorsanız iş için diğer adaylarla da görüşecek, ve bugün seçimini kesinlikle yapacak." Ne yapmam gerekiyordu, hiç bilmiyordum, en doğrusu kabul etmek olacaktı. "Anlıyorum beyefendi, ben o zaman bugün geleyim. Saat kaçta gelmem lazım?" "Öğlen ikide gelirseniz uyar." "Peki, ben o saatte orada olacağım, ilginiz için teşekkür ederim." Telefonu kapattım, Nihan başımda bekliyordu. "Esin, ne oldu? Arayan kimmiş?" "Ya ben geçen hafta iş görüşmesine gitmiştim, bana size sonra döneriz demişlerdi. O iş için aramışlar. Bugün görüşelim diyorlar. " "Peki, o zaman sen niye bu kadar üzgünsün?" "Çünkü o adam evin etrafına koruma yerleştirdi, evden çıkmayacağıma dair söz verdim ve ne yapmalıyım hiç bilmiyorum." "Ne yapacağın aslında açık. Esin sırf söz dinlemek için iki gün sonra hayatından çıkıp gidecek insan yüzünden işsiz mı kalmak istiyorsun gerçekten? Bu çok saçma bir hareket farkındaysan. Ayrı eve çıkacağım diyorsun, bir iş sahibi olman lazım. O saçma sapan adam için kendi hayatından olma lütfen. Sana tavsiyem bu iş görüşmesine gitmen olur." "Haklısın, onu dinlemek zorunda değilim. Bir an o uzak dursun diye hemen gitmesini isteyip söz verdim. Ama bir daha iş bulabilir miyim bilmiyorum, bu belki benim şansım olabilir. Neden onu dinleyip kendi hayatımı mahvedeyim ki?" "Hah şöyle. Haydi iş görüşmesi için hazırlan, güzel giyin, şık ol ve hızlı çık. Trafik kalabalık falan olur. Bende bir duşa gireyim, yerleşim iyice." Başımla onaylayıp koşar adımlarla odama girdim. Hemen hazırlanmam lazımdı. Peki ben nasıl dışarı çıkacaktım? Bunu atlamıştık işte. Korumalar anında baş belası adama haber verirdi. Of, ne yapacağım ben ya? Acaba güneş gözlüğü ve şal takıp mı çıksam? Aynen aynen, başka şansım yoktu. Dün hazırladığım çantamı aldım ve salona geldim. Nihan banyodaydı. Evden dışarı çıktım. Korumalar yoktu, nasıl oluyordu bu? Bu işte bir terslik vardı. Ya da o adam korumalar olmadığı halde evden çıkmayayım diye beni kandırdı. Ne olur ne olmaz, hızlı hareket etmeliydim. Hemen bir taksi çevirdim. Biner binmez gideceğimiz yeri söyledim. "Erdinç Holding'e lütfen." "Peki hanımefendi." Kestirmelerden giderek pek hızlı bir şekilde olmasa da sonunda Erdinç Holding'e vardım. Taksiciye parasını ödeyip indim. İlk geldiğimde gördüğüm kadın orada değildi, bende Orhan Bey'in odasına gitmeye karar verdim. Asansöre binip beşinci kata çıktım, asansörden inince Orhan beyin odasının önünde durdum Kapıyı tıklatıp bekledim ve gel sesiyle içeri girdim. Orhan bey yerinde oturuyordu. Beni görünce gülümsedi. Neden bilmiyorum, ama bende Orhan beye bakınca gülümsemeye başladım. Uzun zamandır gülümseyen insan görmemiştim resmen. Nasıl tarif etsem ki? Sanki aylarca denizde kalmışımda sonra bir anda karayı görmüşüm gibi bir duyguydu bu. "Hoşgeldiniz, Esin Hanımdı değil mi?" "Hoşbulduk, evet Esin ben. Nasılsınız Orhan bey?" "Ben iyiyim, ya siz nasılsınız?" "Ben de iyiyim, sizden gelen haberden sonra daha iyi oldum." "Esin Hanım, düşündük taşındık ve bu iş için sizi uygun bulduk. Ama asıl kararı Ural Bey verecek. Sizden memnun olursa işi size verir, ama bir kesinlik yok. Eğer Hazırsanız onun odasına gidelim." "Ben hazırım." "Peki, özgeçmişiniz yanınızda mı?" Gitmeden önce çantama koymuştum. Hemen çantamı aldım. Koyduğum gözde şalım ve gözlüğüm vardı. Özgeçmişimi çıkarırken şalım yere düştü. Orhan Bey eğilip yerden şalımı aldı. "Bu şal sizin mi Esin hanım?" "Şey, evet benim şalım. Ben bu şalı boynuma dolamak için kullanıyorum da." "Peki, alın bakalım. Bayağı güzelmiş." "Teşekkürler Orhan bey." "Özgeçmişinizi bulduysanız artık Ural beyin yanına gidelim." "Orhan bey, sizden bir şey rica edebilir miyim?" "Tabi ki edebilirsiniz." "Ben Ural beyi tanımıyorum. Sosyal medyada hiçbir şey bulamadım. Bana Ural beyden biraz bahseder misiniz? Açıkçası biraz çekiniyorum da." Orhan bey içten bir şekilde gülümsedi. "Ural bey sadece işleriyle ilgilenir. Sosyal medya onun doğasına ters düşer. Ural bey biraz tuhaftır, sekreter seçerken bayağı dikkatli davranır. Tüm işlerini asistanı yapacağı için güvenmesi gerekir, aynı zamanda onun için en önemli şey özgeçmiştir. Özgeçmişiniz zaten iyi olduğundan büyük ihtimalle işi size verir." "Teşekkür ederim Orhan bey, içimi rahatlattınız." "O zaman artık gidelim." Başımla onayladım. Odadan çıktık. Orhan bey önde, ben arkada ilerlemeye başladık. Bir odanın önünde durduk. Nedense kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Zaten bu günlerde kendimi iyi hissettiğim hiç olmamıştı ki. Orhan bey odanın kapısını çalarak açtı. Arkası dönük bir adam oturuyordu. "Ural bey size bahsettiğim aday, iş görüşmesi için geldi. Artık gerisi size kalmış." Böyle dedikten sonra odadan çıktı. Masaya doğru yürüdüm. Adam hâlâ dönmemişti. Sesim titriyordu garip bir şekilde, konuşmaya başladım. "Merhaba, ben Esin. Asistanlık görüşmesi için gelmiştim." Adam yavaşça dönmeye başladı. Tam döndüğünde bayılacağımı sandım. Gözlerim oraya kilitlenmişti, koltukta oturan adama. Bu, bu adam benim evimdeki yabancıydı. Bu şu demek oluyordu. Ural bey benimle aynı evde kalan adamdı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD