Yağızdan...
Bu kız çok tatlı ya bana ne biçim bakıyor. Farklı bir şey vardı. Dünkü tutkusu bana karşılık vermesi eli elime değince ikimizin arasında olan o elektriklenme çok farklıydı. Tamam çok güzeldi. Ama daha önce de güzel kızlarla birlikte olmuştum. Daha farklı bir şey aramızdaki çekim. Bunu anlayabilecek tecrübedeydim ve o masumiyeti beni yerle bir ediyordu. O tepkilerinde ki merak beni içine çekiyordu.
Dün çok zordu. Ona oracıkta sahip olamamak çok zordu. Kendimi tatmin etmem de zordu. O beni isterken elimi kullanmak baya zorladı beni ama başardım. Kahretsin ki başardım.
Kayserili bir ailenin tek veliahtıydım. Babaannemin baskılarına daha fazla dayanamam ve evlenmek zorundaydım. Ben de bu çözümü bulmuştum. Bir anlaşmayla evlenecektim. Bekarlık hayatımdan böylece feragat etmek zorunda kalmayacaktım.
Şimdi ailemin istediği bir kızla olmazdı. Yapamazdım ama bir anlaşma her şeyi çözebilirdi. Hem 26 yaşına kadar bakire kalmış bir kız ayrıldıktan sonra başımı belaya sokmazdı hem de bu kızda ki bir şey beni ona zorluyormuş gibi hissediyordum.
Böyle bir kız arıyordum aslında. Dün karşıma çıkınca ve kızı biraz araştırınca daha çok oturmaya başladı taşlar. Neden olmasın? Kız güzel ve bakire. Akıllı ve fakir. Üstelik paraya ihtiyacı var ve bende fazlasıyla var. Çocuk doğuracak kadar sağlıklı olursa gerisi halledilir. Ben ona derman olurdum o da bana.
Off ne göt ama.. Azmıştım iyice o kottan bile götü muhteşemdi. Bana şaşkınca bakıp tuhaf bir şekilde masaya oturdu.
- Benden ne istiyorsun. Saçmalamayı bırak da gerçekleri söyle dedi...
.
.
.
Gamzeden...
Bu adam manyağın tekiydi. Yakışıklı olduğu kadar gerizekalı da demek ki. Tımarhaneden mi kaçtı bee? Dün gece yaşananlar yetmezmiş gibi bir de evlilik diyor. Tamam elini bile tutsam vücuduma tuhaf şeyler oluyordu. O adamı istiyordum ama evlilik ne beee? Boynum da göğsüm de bıraktığı izleri mühür sandı herhalde paşamm..
- Bak borcun olduğunu biliyorum.
- Neeee sen onlardan birisin demi dedim iki elimi masaya vurarak. Bittim ben. Ben bitmedim bu adamı bitireceğim.
- Hayır saçmalama bir dinler misin?
- Kimsin o zaman adını bile bilmiyorum sen evleneceğiz diyorsun.
Güldü. Salak mısın gülünecek ne var bunda ?
- Benim hatam ama sen kışkırttın dedi çok naif bir sesle. Dün boşal hadi derken de bu ses tonunu kullanmıştı. Nereden hatırladım kahretsin. Yüzüm kızarmıştı ve bana bakıyordu.
Elini uzatıp bana baktı.
- Yağız ben dedi. Ben tip tip bakınca
- Yağız Karaman.
- Eee dedim. Elini indirdi. Futbolcu mu ? Bakan mı? Oyuncu mu? Bu adamı tanımam mı lazım ? Ünlü biri olabilir ? Manken belki de. Onlara benziyor, boy var, kas var, yakışıklı adam da. Kesin ünlü bu adam. Yoksa onu tanımam lazımmış gibi davranmazdı.
- Eee si kumar borcunu öderim kız kardeşini korur ve bakarım. Seni de karım yaparım. Sadece evlenmek istiyorum.
Çok sakince dinlemiştim. Ben sakin biri değilim ama sakince dinledim. Önce kendimi bir tebrik edeyim. Sonuçta iyi bir örnek oldum. Süper sakin durdum.
- Neden ben peki Yağız Karaman dedim onu taklit ederek. Sırıttı pislik.
- Çünkü bu evlilik sadece bir alışverişe dayalı olacak.
Şimdi benim alanımda konuşuyordu. Tabi ki de bu adam benimle evlenmek istemezdi. Bu işte bir bokluk olduğunu biliyordum. Tek kaşını kaldırdım. Zengin züppesi ne olacak?
- Sen benim çocuklarımı doğuracaksın. Benden de bir kocanın görevlerini beklemeyeceksin.
- Neymiş o kocanın görevleri dedim.
- Sadakat mesela.
Haaa şimdi anlaşıldı bunun derdi. Tımarhaneden kaçmış bu adam.
- Sen beni ne zannettin ya. Ben bu halimden memnunum.
- Aptal olma. İşinden de oldun. Kiminle dans ettiğini bilmiyorsun. O adamlar kardeşinle sana neler yapar dedi.
- Seni hiç tanımıyorum ki, doğru söyledin. Sen de beni hiç tanımıyorsun. Öyle iki bilgiyle de tanıyamazsın. Sen kimsin peki Yağız Karaman dedim sinirle.
- Araştır öğren bunu yapabilirsin. Seni yeterince tanıdım bence. Senden istediğim şeyleri yap. Evlen çocuk doğur ve istediğin kadar zengin ol. Tabi doğan çocuklar sadece bana ait.
Adam resmen beni damızlık hayvan sanıyordu. Çok sinirlenmiştim. Elimde kalacak bu adam.
- Çık evimden dedim. Bana baktı çok ciddi bir şekilde. Yüzüne sinirle bakıp gözümü bile kırpmadım.
- Çık evimden dedim bir daha söylemeyeceğim.
- Akşam saat 8 de burada olacağım. O zamana kadar düşün ve kararını ver. Belgeleri hazırlatırım.
- Hemen çık diye bağırdım. Bana son kez bakıp gitti.
Offffff başım patlıyordu. Hemen kendimi toplamaya çalıştım. Masada ilaç vardı. Kahretsin benim için almıştı. Ağlamak istiyordum. Hala ayılamamıştım ve dün geceye dair çok az şey aklımdaydı. Birden kapı çalındı. Sinirle açmaya gittim.
- Sana diye açarken sevgili kankam karşımdaydı.
- İyi misin dedi bana o da benden beterdi.
- İyiyim. Aslı mahçup bir şekilde bana bakıyordu.
- Ayılır ayılmaz geldim. Delikten bakıyordum.
- Geç.
- Ne oldu dedi içeri geçtik. Bende olayları anlattım. Başımı tutuyordum ama bu olayı kesinlikle Aslıya anlatmam lazımdı. Hayatımın olayı olabilirdi.
Nefesini tutmuş beni dinliyordu.
- Gerizekalı dedi bana
- Nee
Beklediğim tepki bu değildi. Şaşkınca ona baktım.
- Kızım niye kabul etmedin?
- Niye edeyim ki? O adam beni ne yerine koydu farkında mısın?
- Dur bir telaş yapma. Hemen kalkıp gitti evine. Ne olduğunu anlamadan bilgisayarını getirdi. Yağız karaman yazdı ve yuhh biraz araştırma yapınca adamın karun kadar zengin bir o kadar çapkın olduğu anlaşıldı.
- Asla yapamam bu adamla. Doğru olanı yapmışım. Şimdi daha iyi anlıyorum.
- Eğer o seni kullanmak istiyorsa sende kabul etmiş gibi davran veee sen onu kullan dedi Aslı karşılık olarak. Bu kız beni dinlemiyor.
- Nasıl olacakmış o dedim dalga geçerek.
- Karnım gurulduyor kalk bir kahvaltı hazırlayalım da anlatayım canım dediii....
Kahvaltı hazırlarken bir taraftan da Aslıyla tartışıyorduk.
- Gamze bak kızım gider iğne olursun hap falan alırsın adamdan hamile kalmamak için.
Sonra da olmuyor çocuğum der bırakırsın işte adamı. Borcun ödenir o adamlardan kurtulursun dedi.
- Saçmalama kızım bu adam salak mı anlamaz mı hiç. Araştırmış evime gelmiş ben hap kullanacam ama o anlamayacak öyle mi?
- Ne istiyorsun diye bağırdı resmen. Şaşkınca ona baktım.
- İşinden oldun beş parasızsın ve kardeşin tehlike de dedi.
Yüzüm düşmüştü.
- Ne yani çare bu mu? Kendimi bir adama satmak mı?
- Başka çare var mı söyle. Bak adam yaşlı çirkin ya da ağzında dişte olmayabilirdi. Bu para ödenecek mecbur. Ödediğin bedel bence fazla değil dedi.
Böyle düşünüyordu ama ben emin değildim. Şimdiye kadar kendimize hep yettik. Kimseye ihtiyacım olmamıştı.
- Ölene kadar sadece borç mu ödemek istiyorsun dedi Aslı.
- Haklısın dedim. Ölene kadar sadece borç mu ödeyecektim. Bunu istemiyordum ama o adamı da istemiyordum. Yalan olmasın vücudum farklı tepkiler veriyordu amuda kalkıyordu adamı görünce.
- Peki ben yani Aslı biliyorsun işte hiçbir şey bilmiyorum. Yaa hamile kalırsam dedim.
- O iş bende merak etme dedi göz kırparak.
Tam ikna olmamıştım ama yapacak bir şey yok sonuçta. Bende artık hayatımı yaşamak istiyordum. Para olmadan olmuyordu. Kafama koydum. Tek korkum hamile kalmaktı onu da Aslı halledecekti. Bunu saatlerce konuştuk. Konuştukça daha çok aklıma yatıyordu. Her şey daha mantıklı bir hâl alıyoruz. En fazla ne olabilirdi ki ?
- Eee geceye dair ne hatırlıyorsun. Tam olarak yapmadığınızdan emin misin dedi. Kan yüzüme hücum etmişti.
- Aslı yaaa!!!
- Hadi kızım naz yapma hem biraz benden faydalanırsın işte. Gözlerimi devirdim.
- Büyük mü küçük mü penisi dedi heyecanla. Tam yuh artık diyecektim ki geceye dair bir şey hatırladım. Yağız gitmeye çalışıyordu. Ben elini tuttum. Pantolonunun önü o kadar şişmişti ki yoksa çok mu büyük aletin merak ediyoruz da demiştim. Ahh kahretsin. O da önce şok olup sonra kahkaha atmıştı. Sarhoşsun yoksa merakını giderirdim güzelim dedi.
O sinsi sırıtışı üzerindeydi. Sonra sonrası yok ahh ya. Aslı bana tip tip bakıyordu.
- Ne oldu dedi.
- Senin yüzünden rezil oldum dedim.
- Ne yaptım ki dedi şaşkın bir şekilde.
- Adama şeyinin boyunu sordum.
- Neyinin ?
- Şey işte diyorum anlamamış gibi baktı.
- Haa birden kahkaha attı
- Şaka yapıyorsun dedi.
- Ne şakası manyak mısın off rezil oldum asla onu görmek istemiyorum.
- Saçmalama hem belki seni aydınlatır dedi. Bi tane omzuna yapıştırdım. Ahh diye ovaladı.
- Kızım sen çok cahilsin ya bu konularda seni hızlandırılmış bir kursa almam lazım dedi.
- İstemiyorum
- Hadi ya diye bana masum masum bakıyordu. Kahvaltımızı yapmıştık. Saat 5 e geliyordu. İslerimizi bitirdik. Birlikte oturduk. Bir plan yapmıştık. Birazda bilgi vermişti bana şeyle ilgili off ne yapacağımı bilmiyordum.
Kafamı dağıtmak için mutfağa gittim. Yemek yapmak bana hep iyi gelmişti. Böyle mi olacaktı hayatım. Bir yerden bir yere mi savrulacaktım. Aslı ve kardeşimden başka kimsem yoktu. Aslı gidince bile kendimi yalnız hissettim. Uzun zaman olmuştu. Düşünmeye bile fırsatım yoktu. Hayatımı yaşamak orada kalsın.
Yemek bitince pastaya geçtim. Basit bir şey yaptım. Maşallah adam iki aylık mutfak alışverişimi yapmıştı. Ben sabah kendime gelemedim. O neler neler yapmış. Dün gece hala bir muammaydı. Sadece hatırladıklarım bile yüzüme kan dolmasına sebep oluyordu. Bir de başka yerlerime. Orada bilmediğim bir dünya varda sanki o keşfetmişti.
Rosto köfte, mantar çorbası, salata, muzlu çilekli muhallebim hazırdı. Yemeklerime son rutüşlarını yapıp odama geçtim. Hızlı bir duş aldım. Su iyi gelmişti. Banyoyu hep sevmişimdir. Saçlarımı kuruttum. Ne giyecektim ki? Hem adamı kovala hem sen beni ne sanıyorsun de hem de hazırlan onun için iyice mallaştın sen haa.
Normal bir elbise seçtim. Terliklerimi giydim. Şimdi hazırdım. Saat sekizi otuz geçiyordu neredeyse. Nerede kaldı bu adam ya? Oturup beklemeye başladım. Kapı çalındı sonunda. Kalbim çok hızlı atıyordu. Derin bir nefes alıp yürüdüm. Kapıyı açtım usulca. Karşımda bir adet çok yakışıklı Yağız Karaman. Bu adamı görmemle bile ben de bir şeyler oluyordu. Beni baştan aşağı süzdü. Hafifçe sırıtıp
- Çok güzel olmuşsun dedi.
Kızardım.
- Misafir ağırlıyorum sonuçta pijamayla çıkamazdım dedim. Ciddi bir şekilde bana baktı.
- Ev sahibi sayılırım bence.
- Sencee dedim. Içeri geçerken kokusu burnuma doluyordu. Ahh o kokusu. Ne olduysa o koku yüzünden olmuştu.
İçeri geçtik. Utangaç bir şekilde
- Yemek hazırladım. Masaya geçelim mi ? Bir an şaşırdı. Sonra muzip bir şekilde
- Hiç bu kadar aç olmamıştım dedi.
Ahh yine kızarmıştım. Bu adam kelimeleri nasıl bu kadar müstehcen bir şeymiş gibi kullanabiliyordu ki.
Mutfağa geçerken arkamdan geliyordu. Ona dönecekken birden ayağım kaldı ahh tam düşecekken beni tuttu. Eli belimdeydi. Ikimizin de nefes alışverişi hızlanmıştı.
- Iyi misin dedi.
- E... şey eveet dedim. Nefes nefeseydim. Aramızdaki şey o kadar elle tutulurdu ki.
Beni ayaklarımın üstüne gelene kadar kaldırdı. Vücudunu bana yapıştırdı. Bilerek mi yapıyor bu adam.
- Bence de gayet iyisin dedi kulağıma doğru. Bir adım geri çekildi. Ben felç geçirmiş gibi orda duruyordum.
- Eee sen aç değil misin dedi. Ona baktım. Ciddi mi bu ?
- Açım dedim dudaklarımı yalayarak. Yüz ifadesi değişti. Gözleri karardı. Karşılıklı olması güzeldi. Aslının söylediği şeyleri tam zamanında hatırlamam güzel olmuştu. Yemekleri servis ederken yavaşça ona sürtünüyordum. Tabağını bırakırken iyice eğilip göğsümü omzuna sürttüm.
Ona dokunma arzum çok büyüktü. Elimi tuttu birden bende şaşırdım o da.
- Gamze iyi bir fikir değil ?
- Anlamadım dedim. Gözleri çakmak çakmak öyle koyuydu ki.
- Beni azdırma zaten sana açım sonuç senin için iyi olmaz dedi boğuk bir sesle. Kızardım.
- Ne söylemek istediğinizi anlamadım Yağız Bey dedim. Gözlerimi kırparak.
- Umarım öyledir dedi.
Usulca yerime oturdum. Yaramazlık yaparken yakalanmış çocuklar gibiydim. Sessizlik içinde yemeklerimizi yedik. Arada bakışıyorduk.
-Eline sağlık çok güzel olmuş dedi.
- Afiyet olsun. Çay içer misin?
- Gerek yok konuşalım mı artık.
- Tamam. Odaya geçelim mi dedim. Yavaşça kalktı. O da tedirgindi.
Kanepeye oturup yanına vurdu gel dercesine. Akıl sağlığım için karşısına oturdum.
- Aramızdakileri çözdüğünü ve artık bana güvendiğini düşünmüştüm dedi.
- Misafir ağırladım sadece. Sırıttı.
- Tamam baştan alalım o zaman. Şartları konuşalım. Karşılıklı anlaşmak benim için çok önemli dedi.
- Bunu neden istiyorsun ? Gözlerimin içine baktı. İyice ciddileşti. Bu adam kesin iş görüşmesinde milleti öldürüyordu.
- Ben buyum evlilik bana göre değil ama ailemin de bir beklentisi var.
Kendisi için değil ailesi için istiyordu. Bunu bir yere yaz, ailesini çok önemsiyor.
-Senin üzerinde hiçbir hakkım yok yani .
- Evet dedi usulca.
- Anladım.
- Senden bazı istediklerim var. Kaşlarını çattı.
- Ne gibi?
- Borcumu ödeyeceksin. Kardeşim kırmızı çizgi kesinlikle ona bir şey olmayacak dedim.
- Bunları yapacağımı biliyorsun, konuştuk.
- Bütün olacakları konuşmalıyız ve evlenene kadar bana elini sürmeyeceksin.
- Neee dedi. Ona yumruk atmışım gibi. İste şimdi oyunu benim kurallarımla oynamanın zamanı gelmişti...