Yatağında yatmaya devam ederken kapı tıklatılınca ‘’Gel!’’ diye seslendi. Ağabeyi içeri girince yattığı yerden ‘’Ne var yine?’’ diye sordu.
‘’Bir kez insan gibi konuş kızım.’’ Çalışma masasının önündeki sandalyeyi çekip yatağın kenarına götürdü ve oturdu. ‘’Senden yardım istemeye geldim.’’
Azra ağabeyinin sözleriyle alaycı bakışlarını yüzüne çevirdi ve yattığı yerden doğruldu. ‘’Kıyametin ne zaman kopacağı mı keşfedildi?’’
‘’Dalga geçeceksen gideyim.’’
Ağabeyinin yüzündeki ciddiyeti görünce alaycı tavrını silip attı. ‘’Ne oldu?’’
‘’Biri var.’’ diyen ağabeyiyle gülümsedi.
‘’Onu fark ettim. Her gün üniversitenin önünde keyfine kamp kurmuyorsun ya.’’
‘’Aile yapısını tam anlayamadım ama hepsinden çok korkuyor. Hayatın içinde tek başına kalmış gibi. Neyse işte onu mutlu edebilmek için bir dilek listesi yapmasını istemiştim ve yazdıklarını onun için gerçekleştireceğimi söylemiştim.’’
‘’Ooo.’’ diyen Azra’nın gülümsemesi genişledi. ‘’Sen aşık mı oldun? Ben öylesine biriyle takılıyorsun sanmıştım.’’
‘’Dalga geçip durma valla yanına geldiğime pişman ediyorsun.’’
‘’Dalga geçmiyorum. Sadece bu kadar ciddi olduğunu fark etmediğimi söylüyorum.’’
Deren iç çekti. ‘’Neyse ne işte. O listedeki maddenin birini nasıl yapacağımı bilemedim. Aklıma gelen şeyler var ama tam olarak emin olamadım. Kadın gözüyle senden fikir almak istedim.’’
‘’Ne yazmış?’’ diye sordu genç kız.
‘’Hayatında sadece kendisine ait olacak bir gün istemiş.’’ Bu isteği ne tarafa çekeceğini bir türlü anlayamamıştı. Aklına birlikte yapacakları aktiviteler gelmişti ama bunları birlikte yapacakları için o gün ona ait olmayacaktı. Kardeşinden yardım isteyip istememe konusunda kararsız kalmıştı. Bir saatte bu konuda kendisiyle savaşmıştı.
Kardeşine söylerse eline dalga geçebileceği bir koz vereceğini düşünmüştü ama sonuç olarak sevdiği kadını mutlu etmek için gelmişti. Neyse ki kardeşi beklediği kadar aşırı bir tepki vermemişti de ciddiyetle dinlemişti.
‘’Yapamazsın.’’ dedi Azra. ‘’İstersen dünyanın bütün güzelliklerini önüne ser o gün onun olmaz. Ona bir gün vermek istiyorsan bu sensiz olur senli değil.’’
‘’Dolambaçlı konuşma açıkça ne yapacağımı söyle.’’
‘’Sen değil ama ben yapabilirim.’’ Genç kız ağabeyiyle bulduğu her fırsatta dalga geçiyor olsa da bu konuda yapmayacaktı. Kendisi de aşık olmuştu ve bu hissi tatmıştı. Ağabeyine sürekli sinir olsa da yapmak istediğini takdir ediyordu ve yardım edecekti. Hem böylece tanımadığı gelin adayıyla da tanışmış olurdu.
‘’Nasıl yapacaksın?’’
‘’Orasını bana bırak ama yarın için arabanı alırım. O güzel kızı biraz da ben süreyim değil mi?’’
Deren kardeşini kendisine çekip alnından öptü. ‘’Sen bu isteği gerçekleştir, araba senin kölen olsun.’’
Genç kız alnını sildi. ‘’Abartma be gıcık.’’ Sözlerine karşılık karışan saçları eklendi. Ağabeyinin elini ittiğinde saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. ‘’Defol odamdan. Uyuz.’’
‘’Seviyorum seni.’’ diyen ağabeyi odadan yüzünde bir gülümsemeyle ayrıldı. Ne kadar kavga edip dursalar da aralarındaki sevgi bağı güçlüydü. Birinin yardıma ihtiyacı olduğunda diğeri sorgusuzca koşardı.
Azra yatağa geri uzandığında yarın ağabeyinin sevgilisini nereye götüreceğini biliyordu. Halasının meşhur yeri olan bakım merkezine gideceklerdi ve böylece sadece kendileri için bir şey yapmış olacaklardı.
Sabah olduğunda ailece yapılan kahvaltıdan sonra Azra dedesinin ağabeyine hediye ettiği arabaya kuruldu. Ağabeyi arabanın yanında bekliyordu. ‘’Kaçta bitiyor dersi?’’
‘’Bugün perşembe on bir de bitmiş olur.’’ Bütün ders saatlerini ezberlemesi biraz abartı olabilirdi ama kapısında bekleye bekleye öğrenmişti işte.
‘’İyi. Saatlerimiz tutuyor da devamsızlık yapmak zorunda kalmayacağım.’’ Arabayı çalıştırdığında ağabeyine baktı. ‘’Başta sormam gerekeni sormadım. İsmi ne?’’
Soruyla Deren’in yüzünde aşık adamlara yaraşır bir gülümseme oluştu. ‘’Kamer.’’
‘’Değişikmiş. Daha önce duymamıştım. Neyse, hadi görüşürüz.’’ diyerek gaza bastı.
Arabayı ağabeyinin her gün beklediği yerde bırakıp derse girdi. Sıkıcı ders saati sonunda dışarı çıktığında Yunus’u onu beklerken görünce yüzünde bir gülümseme oluştu.
‘’Merhaba.’’ diyerek yanağından öptü.
‘’Merhaba.’’ El ele tutuşup yürümeye devam ettiler. ‘’Yarın gidiyoruz değil mi? Kararını değiştirmedin.’’
‘’Hayır, değiştirmedim.’’
‘’Güzel çünkü annemlere gideceğimizi haber verdim.’’
Azra sevgilisinin yüzüne baktı. ‘’O haberi tam olarak nasıl verdin?’’
‘’Gelinini el öpmeye getiriyorum dedim.’’ Sözleriyle omzuna bir yumruk yedi. ‘’Acı biraz vicdansız.’’ dediğinde genç kızı kendisine çekti. ‘’Sadece takılıyorum. Arkadaşımla geleceğim dedim boyutunu sen belirle.’’
‘’İyi. Akıllı ol yoksa o kıvırcık saçlarını yolarım.’’
Yunus gelen tehditle kahkaha attı. ‘’İnanırım. Neyse işin var mı, bir şeyler yapalım.’’
Bahçenin çıkışında durdu. ‘’Ağabeyimin bir işini halletmem gerek. Bu yüzden şimdilik senden ayrılıyorum. Yarına kadar beni çok özle.’’ Uzanıp dudaklarından öptü.
‘’Özleme kısmını düşünürüz.’’ dediğinde dudaklarına karşılık verdi.
Gülerek birbirlerinden ayrıldıklarında Yunus bir kaç adım sonra geri dönüp genç kızı bir kez daha öptü. ‘’Özle dedin özledim.’’
Azra ‘’Şapşal.’’ derken gülüyordu.
Bir kez daha ayrıldıklarında ağabeyinin arabasına oturup beklemeye başladı. Çok geçmeden kapı açıldı ve Kamer koltuğa oturdu. ‘’Merhaba.’’ dediğinde Azra ile göz göze geldi. Yanlış arabaya mı binmişti? ‘’Özür dilerim. Sanırım arabayı karıştırdım.’’ İnecekken Azra engel oldu.
‘’Kamer sensin değil mi?’’ diğeri başıyla onayladı. ‘’Ben Azra, Deren’in kardeşiyim.’’
‘’Deren nerede?’’ Kardeşi neden gelmişti anlayamıyordu. Bir sorun mu vardı?
‘’Senin bir dileğin varmış. Bir gününün tamamen sana ait olmasını istiyormuşsun. Onu gerçekleştirmem için beni gönderdi.’’
‘’Ama…’’ İtiraz etmeye hazırlanıyordu ama Azra izin vermedi.
‘’Emniyet kemerini tak. Bu kızın biraz hakkını verelim.’’ Yüzünde gülümseme arabayı çalıştırdı ve son sürat yola çıktı.
Halasıyla defalarca geldiği güzellik salonunun önünde durduğunda Kamer kapı kolunu sıkıca tutuyordu. O kadar çok hız yapmıştı ki kaza yapacaklarına inanmıştı. ‘’Hadi bakalım bugünü kendimize ayıralım.’’
Kamer geldikleri yere baktı. İçeri girip çıkan insanlar vardı. Deren ile her gittikleri yerde tek başlarınaydı bu yüzden rahattı ama burada ağabeylerinden biri görür diye korkuyordu.
Azra ondaki çekingenliğin farkındaydı çünkü ağabeyi bu konuda uyarmıştı. ‘’Rahat ol. Buraya ailenden birinin gelmeyeceğine eminim ki gelse de yanında ben varım ağabeyim değil.’’
Arabadan inip içeri girdiklerinde Senem onları girişte karşıladı. Bu mekanı annesinden devraldığından beri en iyi müşterilerinden biriydi Azra bu yüzden ilgisi de ona göre oluyordu.
‘’Hoş geldiniz.’’ dediğinde Azra gülerek başını salladı.
‘’Hoş bulduk. Bizim oda hazır mı? Okuldaki sınavlar bitti ama bizi de bitirdi. Rahatlamak istiyorum.’’
‘’Hazır. Özel mi olsun?’’ dediğinde genç kız kahkaha attı.
‘’Hayır, o devri kapatıyorum.’’ Yunus hayatındayken rahatlatıcı masajını erkeklere yaptırmaya devam edemezdi. ‘’Kızlardan gönder.’’
Kendileri için hazırlanmış odaya girdiler. ‘’Burada ne yapacağız?’’ diye sordu Kamer etrafına bakarken.
‘’Cilt bakımı ve masaj. Hadi üzerini değiş ve rahatla.’’
İkisi de kıyafetlerini çıkarıp havluya sarındılar ve yatağa uzandılar. ‘’Halam buraya sürekli gelirdi. Önce annemi alıştırdı sonra da beni. Rahatlamak için birebir.’’
Kamer biraz rahatsız hissediyordu. Üzerinde sadece bir havluyla yatmak garipti. Son zamanlarda yaptığı her şey ailesinin ona öğrettiklerinin tam zıddıydı. Azra hakkında ne düşüneceğini de bilememişti. Konuşması çok rahattı. Sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibi bir konudan girip öbüründen çıkıyordu da çoğu anlattığını anlayamıyordu.
İçeri giren iki kız başuçlarında oturduklarında yüzlerine bakım yapmaya başladı. ‘’Ağabeyimle nasıl tanıştınız?’’
Gelen soruyla Kamer’in yüzünde bir gülümseme oluştu. ‘’Arabasıyla çarptı.’’
‘’Ciddi olamazsın. Bir şey oldu mu?’’
‘’Kolumdaki kemik çatlamıştı. Bir ay sargıda kaldı.’’
‘’Kötü olmuş.’’ dedi Azra. Gözlerini kapamış kendini rahatlatıcı ellere bırakmıştı. ‘’Hep böyle sessiz misin? Tek taraflı konuşuyormuş gibi hissediyorum kendimi. Sonra adım kötü görümceye çıkacak.’’ Yol boyu gelirken ne yaparsa yapsın iki kelimeden fazla konuşturamamıştı.
Kamer, ‘’Genelde.’’ dedi. Fazla konuşmaya alışkın değildi. Kalabalık bir ailede olmanın getirisiydi bu. Konuşunca sesini duyurmak zor oluyordu bu yüzden işlerini sessizce halletmeyi öğrenmişti.
Azra’ya da nasıl yaklaşması gerektiğini bilmiyordu. Kendisinin de dört yengesi vardı yani hepsinin görümcesiydi ama onlar yaşça büyük olduğu için bir durum olduğunda azar işiten yine o oluyordu. Deren’e yaptıkları için minnettardı. Dileklerini gerçekleştireceğim demişti ve bunu yapıyordu. Şu an burada olmak bile güzeldi. Daha önce hiç kendisi için bir şey yapmamıştı ve şu anı tamamen ona aitti. Bu durum hoşuna gitmişti. Yaşadığını hissediyordu. Aldığı nefesi duyumsuyordu. Her zaman böyle yaşamak daha güzel olmalıydı. İstediği her şeyi rahatça yapabileceği bir hayatı yaşamak isterdi.
Cilt bakımı bittiğinde masaj yapacak kişiler geldi. Yattıkları yerde yüz üstü döndüklerinde Azra başını kollarına dayayarak diğer yatakta yatan genç kıza baktı. ‘’Ağabeyim gibi birini nasıl sevdin? Bence çekilmez biri.’’ deyince diğerinin yüzünde bir tebessüm oluştu.
‘’Ağabeyin olduğu için sana öyle geliyor. Benim de dört ağabeyim var o duyguyu iyi biliyorum.’’
Gözleri kocaman açıldı. ‘’Oha!’’ dedi. ‘’Dört ağabeyle yaşanılır mı kızım? Arkana bakmadan kaç o evden. Valla ben biriyle zor baş ediyorum.’’
Kamer gelen tepkiye gülmüştü. ‘’Dört ağabeyden mi kaçayım? Sence şansım ne kadar olur?’’
‘’Haklısın pek yok gibi. Hele onlarda ağabeyim gibiyse. Mesela kendisinin peşime taktığı bir adamı var. Nereye gitsem takip ediyor.’’ Sözleriyle diğerinin değişen yüz ifadesini görünce hemen açıklama yaptı. ‘’Korkma, onun tavrı bana özel.’’ Kamer’in duyduklarıyla yüz ifadesi değiştikçe değişiyordu. ‘’Sanırım konuşmaya devam edersem kaçıp gideceksin sonra da ağabeyim beni oyacak.’’
‘’Senin anlattığın Deren ile benim tanıdığım Deren çok farklı.’’
‘’Ağabeyim iyi biridir Kamer. Sen söylediklerime aldırış etme. Ben biraz rahat bir karaktere sahibim. Aklıma eseni öylece yaparım o yüzden bana tavrı biraz kıskançlık dolu. Hangi erkek kardeşini kumarhanelerden, barlardan toplamak ister ki? Ona yaptırdığım tam olarak bu. Sonrasında da kedi köpek gibi didişip duruyoruz işte.’’
‘’Baban kızmıyor mu?’’
‘’Babam bana bir şey söylemiyor ama bence yaptıklarımın farkında, O ağabeyimden daha korumacıdır. Başımı belaya sokmadıkça da bu konularda konuşacağını sanmıyorum.’’ Kamer, Azra’nın her konuşmasıyla şaşırıyordu. Kendisi gidip kumar oynayacak olsa ya da bir bara gidip içki içecek olsa babası diri diri mezara sokardı.
Masaj bittiğinde gitme vakti gelmişti. Kıyafetlerini giyip dışarı çıktılar. Arabaya yerleştiklerinde saat biraz ilerlemişti.
‘’Dileğin kabul oldu mu yoksa farklı yollar deneyeyim mi?’’ derken gülüyordu Azra. Gülümsemesine gülümsemeyle karşılık aldı.
‘’Çok güzeldi. Teşekkür ederim. İçerideki zamanı tamamen kendime ait hissettim.’’
‘’O zaman eve gitme zamanı.’’
Yola çıktığında Kamer’in gözü saate kaydı. ‘’Çok geç kalmışım.’’ Sesi korkuyla doluydu.
‘’Hızlı gidiyorum. Varırız birazdan eve.’’ Azra basabildiği kadar basıyordu gaz pedalına. Araba son hızda ilerledi. Eve yaklaştığında ‘’Burada dur. Seni görmesinler.’’ dedi Kamer.
‘’Bir şey olmaz.’’
Kamer’in itirazlarına aldırış etmeden evin önünde arabayı durdurdu. Biraz geç kaldığı için neden bu kadar korktuğunu anlayamıyordu. Arabadan telaşla indiğinde evin dış kapısı açıldı ve iri yarı bir adam dışarı çıktı. ‘’Kamer!’’ derken sesi gök gürültüsü gibiydi. ‘’Bu saate kadar neredesin sen?’’
Kamer başını önüne eğmiş sessizliğe bürünmüştü. Azra daha fazla dayanamayıp arabadan indi ve kapıda bekleyen öfkeli adama yaklaştı. ‘’Merhaba Efendim.’’ dedi nazikçe. ‘’Özür dilerim. Kamer’den anlamadığım bir dersi anlatmasını istemiştim. Eve daha erken gelmek istedi ama konu bitmeden gitmemesi için çok ısrarcı oldum. Eğer sınavdan bir kez daha kalırsam okulu bitiremeyeceğim ve senem uzayacak.’’ Sınavlar biteli çok olmuştu ama karşısındakinin bunu bileceğini pek düşünmüyordu.
Baran’ın öfkesi biraz yatışsa da tam dinmemişti. ‘’Sen kimsin?’’ dedi bu defa kabaca.
‘’Kamer ile aynı üniversiteye gidiyorum. Adım Azra.’’ Adamın kaba konuşmasına rağmen sesini ve hareketlerini nazik tutuyordu. Normalde olsa aynı şekilde karşılık verirdi ama Kamer’i zor durumda bırakmak istememişti.
Baran bir kardeşine bir Azra’ya baktı. Azra’nın sürdüğü arabanın pahalı bir araba olduğunun da farkındaydı. Kardeşinin nasıl insanlarla arkadaş olduğunu merak etmişti. Kızacağı bir durum var mıydı yoksa gerçekten sadece ders mi çalışmışlardı?
Ne olduğunu tam olarak anlamak için ‘’Madem arkadaşısınız, buyurun akşam yemeğinde ağırlayalım.’’ dedi.
‘’Teşekkür ederim ama gitsem iyi olacak.’’ Azra diğerinin yapmaya çalıştığının farkındaydı. Onun gibileriyle daha önce de karşılaşmıştı.
‘’Israr ediyorum.’’ dediğinde gönülsüz kabul etti. Çekip giderse Kamer iyice zor durumda kalacaktı ama kalırsa o öfkeyi yatıştırma imkânı vardı. Ağabeyi nasıl birini sevmişti böyle? Ağabeyini de geçti Kamer nasıl bir ailenin kızıydı? O gözlerindeki hüznün sebebini ilk dakikadan anlamaya başlamıştı.