25

1254 Words
Derin arabayı durdurduğunda bir süre direksiyon başında oturdu. Sakin kalabilmek için öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu. Oğlu aşık olduğunu söylediğinde böyle bir işe kalkışacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Birini severdin, o da severse evlenirdin olur biterdi. Düğün basıp kız kaçırmak ne demekti? Zamanında nasıl fark edememişti? Şimdi bir de evini basıp, karısına kızına silah çeken bu adamların önünde başını eğmek zorunda kalacaktı. İşleri kan dökerek halletmek kolaydı ama oğlu o kızla birlikte olmak istiyorsa ailesini ikna etmesi gerekiyordu. Bunu yapamazsa ve biri canından olursa birlikte olsalar da mutlu olamazlardı çünkü dökülen kan aralarına girerdi. Belindeki silahı çıkarıp torpido gözüne koydu ve arabadan indi. Önünde yükselen evin zilini çaldı ve bekledi. Kapı açıldığında bir kadın vardı. ‘’Merhaba, Haşmet Bey ile görüşecektim?’’ dedi. Ailenin hakkında yeterli araştırmayı yapmış, öğrenebileceği her şeyi öğrenmişti. Kadın kapıyı hafifçe örtüp içeri girdi. Bir süre sonra Baran’ın yüzü göründü. ‘’Ne işin var burada?’’ dediğinde sesi sertti. ‘’Oğlunla kardeşimi teslim etmeyeceksen defol git.’’ ‘’Haşmet Bey ile konuşacağım bir başkasıyla değil.’’ Ceketini hafifçe geriye alıp silahı olmadığını belli etti. ‘’Geldiğimi haber ver.’’ Baran bir süre hareketsiz kaldı. Düşündüğü belliydi. Sonunda kapıyı açıp içeri davet etti. Salona geçtiklerinde Haşmet Bey içerideydi. Oğluna el işareti yaptığında yalnız kaldılar. ‘’Buraya kavga edip, tehditler savurup, tartışmak için gelmedim. Çocuklarımız için ortak bir yol bulmak için geldim.’’ Haşmet Bey oturduğu yerde arkasına yaslandı. ‘’Konuşacak bir şey yok. Kızımı kendi ellerinle getirip verirsen belki oğlunun canını bağışlarım ama ikisini de kendimiz bulursak bulduğumuz yerde canlarını alırız.’’ ‘’Oğlumun yaptığını onaylamıyorum ama kızınızı sevmiş. Kızınız da oğlumu sevmiş ki bu yaptığında ona ortak olmuş. Mutluluklarını bozmak yerine destek olmaya hazırım ama bunu sizin rızanızla yapmak isterim.’’ ‘’Neye rıza vereceğim?’’ Haşmet Bey’in kızgınlığı sesine yansımıştı. ‘’Millete rezil olduk. Oğlun kızımı düğününden kaçırdı. Damadın ailesine karşı yüzümüzü eğdirdi. Namusumuzu beş paralık etti. Aferin deyip başkasıyla evlenmesine izin mi vereceğim? Onun yaşamaya hakkı yok.’’ Derin karşısındakini ikna edemeyeceğinin farkındaydı. Namus kelimesinin arkasına sığınıp kan dökmeye kararlıydı. ‘’Öldürünce ne olacak? Kendi canından, kanından olan evladını toprağın altına gömmeye vicdanın ne diyecek? Her şeyden önce o senin evladın, kızın.’’ ‘’Benim artık öyle bir kızım yok.’’ ‘’Oğulların evimi basmaya geldiğine göre bizi araştırıp kim olduğumuzu öğrenmişsiniz demektir. Benim nasıl biri olduğumu da duyduğunuza eminim. Buraya gelip karşınızda boynumu eğerek konuşuyorsam korkumdan değil Kamer’in ailesi olduğunuz için saygımdandır.’’ Durup soluklandı. Öfkesini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. ‘’Şu hayatta iki evladım var. Benim için oğlum nasılsa kızım da aynıdır. İkisi için de ölümü kucaklarım. Bu yaptınız ayrımı aklım almıyor. Bir baba olarak oğullarınıza her türlü hakkı tanırken kızınızı mutsuz olacağı bir hayata sürüklüyorsunuz ve o bunu istemedi diye öldürmeyi düşünüyorsunuz. Sizinle konuşup anlaşmaya geldim. Olanları beraber düzeltelim istedim ama tavrınızı devam ettirecekseniz şunu sakın unutmayın; Bu saatten sonra sizin istemediğiniz kızınız benim kızımdır ve aileme zarar verecek olanları da ben o toprağın altına diri diri gömerim.’’ ‘’Ben son sözümü söyledim.’’ diyen Haşmet Bey ile oturduğu yerden kalktı. Konuşarak anlaşmaya varamayacaktı. Evden çıktığında öfkeyle arabasına oturdu. Telefonu çaldığında babasının aradığını görünce birkaç derin nefes aldı. ‘’Efendim baba.’’ ‘’Bir şeyler duydum. Ne olduğunu anlat.’’ Babasına olanları kısaca anlattı. ‘’Torunun yedi haltları arkasını temizlemeye çalışıyorum.’’ Arabayı çalıştırdığında yola çıkmadan bekledi. ‘’El atayım mı?’’ ‘’Karışma baba.’’ dedi. Babası müdahale ederse dökmemek için uğraştığı kanı ilk anda dökerdi. ‘’Torunuma zarar gelirse o sülalenin kökünü kazırım.’’ Cemal Bey’in torununa düşkünlüğünü bilmeyen yoktu zaten. ‘’Halledeceğim.’’ Telefonu kapattığında yola çıktı. Oğlunu eline geçirdiğinde iyi bir dayak atacaktı. Onun yüzünden bu yaştan sonra millete boyun eğmek zorunda kalmıştı. ~~~~ ‘’Kazandım.’’ diyen Kamer’in sesi mutlulukla doluydu. Evde buldukları satrancı oynuyorlardı. ‘’Kazanmana izin verdim.’’ dedi Deren ama bu yalandı. Sevdiği kadın oyunda ezip geçmişti. ‘’Hı hı. Kesin öyledir.’’ Satranç takımını kutusuna geri topladı ve aldığı yere koydu. Birer kahve yapıp geri geldi. Genç adamın yanına kolunun altına kıvrılarak oturdu. ‘’Burada daha ne kadar kalacağız? Ya Yunus’un anne ve babası gelirse?’’ ‘’Ailenle ilgili mesele çözülseydi Azra haber verirdi. Bir süre daha bekleyelim baktık mesele hallolmuyor adımıza birer sahte pasaport ayarlayıp yurtdışına çıkarız.’’ ‘’Ailem ikna olmaz. Namuslarını kirlettiğimi düşünerek ikimizi de öldürmek istiyorlardır.’’ Deren genç kızın saçlarını okşadı. ‘’Bu onların saçma düşüncesi sen sadece mutsuz olacağın bir hayatın içinde kalmak istemedin o kadar. Bunun namussuzlukla ne ilgisi var?’’ Kamer sadece omuz silkti. Deren’in anlayışlı halini seviyordu. Ailesiyle tüm bağlarını koparıp onunla gelmişti, bu saatten sonra ondan başka gidecek yeri yoktu ama bu eve girdikleri günden beri sarılmak, elini tutmak ve birkaç masum öpücük dışında yaklaşmamıştı. Konuyu değişmek için doğrulup sevgilisinin yüzüne baktı. ‘’Sence Yunus’un kardeşinle ilişkisi tam olarak ne?’’ diye sordu. ‘’Bize sorgusuzca evini açtı.’’ Deren’in yüzünde kıskançlığın izleri belirmişti. ‘’Normal arkadaşıdır. Aksi zaten olamaz.’’ ‘’Ağabeylerime laf ediyorsun da senin de pek farkın yok. Kardeşinin sevgilisi olması fikrinden bile rahatsız oluyorsun.’’ Sözlerle genç adam gülümsedi. ‘’Kardeşim konusunda biraz takıntılı bir kıskançlığım var ama hak ediyor. Sürekli barlardan, kumarhanelerden topluyorum. Yunus iyi çocuk evet ama sevgili olsalar bile Azra onun gibi biriyle ciddi bir ilişki içine girmez. Alıştığı yaşam tarzına çok ters bir yapıda. Muhtemelen bir gün gittiği o barlardan birini tutup evleneceğim diye getirir karşımıza.’’ ‘’Azra’yı az çok tanıdım. Her yönden fazla rahat biri.’’ Bu defa Deren’in kahkahası yükseldi. ‘’Kardeşimi halam kendisine benzetti. Geri döndüğümüzde tanışınca söylemek istediğimi anlarsın. Onun rahatlığının yanında kardeşim utangaç kalır.’’ Kamer fazla üstelememişti ama Deren kardeşine düşkünlüğünden olanın farkında değildi. Azra için Yunus gibi biriyle birlikte olmaz ona ters yapıda dese de kendisi de yaşam tarzına tamamen zıt yönde birini sevmişti. Kalp yaşam standartlarına pek aldırış etmiyordu. Beraber kahvelerini içerken dış kapıdan iki kesik tıklatılma sesi geldi. Yunus geldiğinde belli etmek için bu yolu kullanıyordu. Deren gidip kilidi açınca içeri girdi. Elinde birkaç poşet vardı. Gelmeden alışveriş yapmıştı. Mutfağa ilerlediğinde diğeri de arkasından gitti. ‘’Evden haber var mı?’’ diye sordu. Yunus poşetleri tezgahın üzerine bıraktı. ‘’Dün ailesi sizin eve gitmiş. Azra eve baskın yaptılar dedi.’’ ‘’İyiler mi?’’ sesi endişeli çıkmıştı. ‘’Evet.’’ Deren sigarasından bir dal çıkarıp yaktı. ‘’Telefonunu verir misin?’’ Yunus telefonunu verdiğinde Azra’nın numarasını tuşladı. Kayıtlı olan ‘Efulim’ ismini gördüğünde kaşları çatıldı. Kendi hayatını yoluna koyunca Azra ile bu konuda ciddi bir konuşma yapması gerekecekti. Kardeşi telefonu ‘’Bir tanem.’’ diye açtığında telefonu tutan eli sıkılaşmıştı. ‘’Benim.’’ sesi dişlerinin arasından çıkmıştı. Kıskançlığı yine zirveye ulaşmıştı. ‘’Ağabey.’’ ‘’Hı, ağabey.’’ dedi sitemle. ‘’Dün zarar gören oldu mu? Ne boyuttaydı?’’ ‘’Ciddi zarar alan yok ama ağabeyiyle fena kapıştım. Kazadan kalan morluklara yenileri eklendi. Babam babasıyla konuştu onu da ikna edemedi.’’ ‘’Babam ne durumda?’’ ‘’Delirmiş durumda. Annem, seni geri getirmesi için babamı sıkıştırıyor. Babam da önce hangimizi öldüreceğine karar vermeye çalışıyor.’’ Deren biten sigarasını söndürdü. ‘’Azra, ailesi ikna olmuyorsa Burak ile konuş ikimize de farklı kimlikle pasaport ayarlasın. Geri dönüp ne sizi ne de Kamer’i bir çatışmanın ortasına atmayacağım.’’ ‘’Tamam.’’ Telefonu kapattığında Yunus’un eline sertçe bıraktı. ‘’Efulim ha!’’ dediğinde karşısındaki cevap vermedi. Gerçeği inkar etmezdi ama açıkça kabul da edemezdi. Kendisi için sorun yoktu da Azra arkadaşım deyip dururken ondan habersiz bunu yapamazdı. Arkasını dönüp mutfaktan çıktı. Biraz daha kalırsa o kıvırcık kafanın saçlarını ateşe verip yakacaktı. Dua etsin zor zamanında yardım eli uzatmıştı da şimdi sakinliğini koruyordu. Salona geldiğinde Kamer onu bekliyordu. ‘’Haber var mı?’’ ‘’Yeni bir gelişme yok.’’ dedi. Olanları söyleyip endişelendirmeye gerek yoktu. İşler iyice çıkmaza girmişti. Kamer’in ailesi ikna olmuyordu. Yurtdışına gidince yeni bir hayat kurabilirlerdi ama ömür boyu saklanmaları gerekecekti. Kimseden korkusu yoktu da ailesi Kamer’in yaşamasını istemezken açıkça onu alıp ortaya çıkaramazdı. Bunu göze alamazdı. En iyisi sessizce bu ülkeyi terk etmekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD