Akşam yemek vakti geldiğinde ev oldukça kalabalıktı. Bahçede uzun bir masaya kurulmuştu ve iki aile hep beraber yemek için toplanmıştı. Bahçe etrafta koşturan çocuklarla dolmuştu. Kamer ailesi geleceği için yine elbiselerinden birini giymişti. Konuşma sesleri bir araya gelip büyük bir gürültü oluşturuyordu.
Yemekler yendiğinde bahçede oturmaya devam ettiler. Kadınlar bir köşede çay kahve eşliğinde sohbet ederken erkekler ayrı bir köşede sohbetlerini içki eşliğinde yapıyordu. Bu yemek iki aile içinde iyi olmuştu. Aralarındaki olan buzlarda tamamen erimişti.
Azra minik Sinan’ı kucağına almış onunla ilgileniyordu. O gün hastaneye götürdüğü için ufaklığa farklı bir sevgisi oluşmuştu. Kucağında bebekle bahçede yürürken ‘’Yakıştı kucağına.’’ diyen sesle başını çevirdi. Bartu birkaç adım ötesinde duruyordu.
‘’İşine bak bacaksız.’’ dedi alayla. ‘’Senin uyku saatin gelmedi mi hâlâ buradasın?’’
‘’Aramızda alt tarafı beş yaş var. Abartmıyor musun? Annemle babamın arasında tam on üç yaş var. Gerçi babam büyük ama olsun.’’
Sözleriyle Azra gülmeye başladı. ‘’Büyüde gel.’’ dedi arkasını dönüp giderken. Kucağındaki bebeği annesine verdi ve çalışanlardan birini yanına çağırdı. Kulağına bir şeyler fısıldadığında kadın başıyla onaylayıp uzaklaştı. Çok geçmeden elinde büyük bir bardak meyve suyu vardı tabi içinde birazda alkol. Babası onlar birkaç adım ötesinde içki içerken kendisi burada çay ile idare etmeyecekti. Annesinin bakışlarını yakaladığında sadece omuz silkti. Anlamıştı tabi, kızını tanıyordu.
Gecenin sonunda misafirler gittiğinde hepsi yorulmuştu. Odalarına çekildiklerinde Kamer üzerini değişmek için elbise dolabından pijamalarını çıkardı. Son birkaç gündür Deren ile araları biraz huzursuzdu. Evleneli bir ay olmuştu ve hâlâ iki arkadaş gibi uyumaktan öteye adım atamamışlardı. Kocası hep anlayışlıydı ama artık bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştı, bunu hissediyordu.
Deren yanına geldiğinde karısına yardım etmek için elbisesinin arkasındaki fermuara uzandı ve yavaşça açtı. Açıkta kalan sırtına bir öpücük bıraktı ve kollarını beline dolayıp başını omzuna dayadı. ‘’Çok güzelsin.’’ dediğinde genç kızın yüzünde bir tebessüm oluştu. ‘’Bu gece de uyuyacak mıyız?’’
Soruyla Kamer gerilmişti. Kocasının kolları arasında dönüp yüzüne baktı. Bunu yapmazsa evlilik bağları zayıflayacaktı farkındaydı. ‘’Bilmem.’’ dedi ve kocasının dudaklarına uzandı. Korkularını bir kenara bırakması gerekiyordu. Daha fazla bu şekilde devam edemezdi.
Öpüşüne karşılık alırken kocası üzerindeki elbiseye uzandı ve yavaşça kollarından sıyırıp yere düşürdü. Üzerinde sadece iç çamaşırlarıyla kalmıştı. Diğer günlerde olduğu gibi yine titremeye başlamıştı ama durmamak için kendisini zorladı.
Belindeki eller sıkılaştığında kocasına tamamen dayandı. Sertleşmiş erkekliğini hissettiğinde bastırmaya çalıştığı korkusu bir anda gün yüzüne çıktı ve istemsizce geri çekildi. ‘’Kamer, bilmediğim bir sorun mu var?’’ diyen kocasına baktı. ‘’Daha önce başka biri olduysa açıkça söyle bunu sorun haline getirecek biri değilim.’’ Bir aydır karısına her türlü alanı sağlamıştı ama o korkularını aşmayı bir türlü başaramamıştı.
‘’Bunu nasıl düşünürsün?’’ diye sitem etti genç kız. ‘’Ben öyle biri miyim?’’
‘’O zaman sorun ne?’’ Yumruk haline gelen eli elbise dolabına sertçe indi. ‘’Bir aydır alışman için bekliyorum. Senin için beklemeye devam da ederim ama artık anlayamıyorum. Bu kadar korkmana sebep olan şeyi söyle en azından bunu bileyim.’’
Kamer ağlamaya başladığında Deren öfkesine daha fazla hakim olamayacağını bildiğinden arkasına bakmadan odadan çıktı. Azra uyku tutmadığı için bahçeye çıkmış telefonda sevgilisiyle konuşuyordu.
Ağabeyinin evden öfkeyle çıktığını görünce bakışları üzerinde sabitlendi. Bahçe koltuğuna oturup bir sigara yakmıştı ve öfkeyle dizini sallayıp duruyordu. Sigarasından birkaç nefes çektiğinde önündeki koltuğa tekmeyi bastı. ‘’Yunus, seni daha sonra arayayım.’’ deyip telefonu kapattı ve ağabeyinin yanına gitti.
‘’Sakin ol.’’ dedi yere devirdiği hasır koltuğu geri kaldırırken. ‘’Hayırdır, ne bu sinir?’’
‘’Git başımdan.’’ diye tersledi Deren. Biten sigarasını yere atıp bir tane daha çıkardı. Azra elindeki paketi çekip bir tane de kendine aldı ve ağabeyinin çakmağıyla yaktı.
‘’Anlat. Bekliyorum.’’
‘’Azra, defol.’’ diye bağırdı bu defa.
‘’Karınla mı kavga ettin? Konuşmamı ister misin?’’
Genç adam kardeşine öfkeyle bakıyordu. ‘’Sen kendi işine baksana. Ne diye geldin dikildin tepeme?’’
Azra sigarasının dumanını ağabeyinin yüzüne üfledi. ‘’Kaçtınız gidip sevgilimin yanına sığındınız, ben ise burada iki ailenin de öfkesini göğüsledim. Üzerine ağabeyleri evi bastı tek başıma karşı koydum, kaç gün her yerim morarmış halde gezdim ki o gün bu yüzden sınava giremedim. Sonra geri döndüğünüzde karın için evlenene kadar evinde kalıp özel koruması oldum. Şimdi gelmiş bana defol diyorsun. Evliliğinde senden çok emeğim var be azıcık saygı göster.’’
Kardeşi haklıydı da bu kadar özelini de anlatamazdı. ‘’Zorlama işte anlatabileceğim bir konu olsa anlatırdım.’’
‘’Seni böyle dertli görmeye alışkın değilim. Birkaç gündür Kamer ile aranızda bir huzursuzluk var bunu dışarıya da yansıtıyorsunuz. Annemlerde anlamış durumda ama karı koca arasına girmemek için bir şey söylemiyorlar.’’
Deren dişlerinden arasından konuştu. ‘’Aralarına girecekleri bir karı koca var sanki.’’
‘’O ne demek şimdi?’’ diye sordu Azra. ‘’Ağabey, sen bu kızı düğününden kaçırdın. Evleneli daha bir ay oldu. Şimdiden sıkıldım mı diyeceksin?’’
‘’Boş konuşma. Sevdiğim kadından ne diye sıkılayım!’’ diye geri tersledi Deren.
‘’Aralarına girecekleri bir karı koca var sanki, bu sözden ne anlamam gerek?’’
Ağabeyi susup sigarasını içmeye devam ediyordu. Azra ise söylenen sözden bir çıkarım yapmaya çalışıyordu. Aklına gelen düşünceler vardı ama pek ihtimal vermiyordu. Öyle bir şey olmazdı herhalde?
‘’Aklıma bir şey geliyor ama…’’ dediğinde ağabeyinin öfkeli bakışlarıyla karşılaştı.
‘’Kovuyorum neden gitmiyorsun? Başkalarının aile hayatına burnunu sokmasana.’’
‘’Ciddi olamazsın ağabey?’’ dedi. ‘’Aklıma gelen doğru mu?’’
Ağabeyi sessiz kalınca anlayacağını anlamıştı. ‘’Hadi kaçtığınızda yapmadınız. Evleneli bir ay oldu. Aklınızdan zorunuz mu var? Böyle evlilik mi olur?’’
‘’Git onu gelinine sor.’’ dedi öfkeyle. ‘’Ne derdi var bir anlasam.’’
‘’Ağabey, ne olduğunu doğru düzgün anlatsana.’’
‘’Bilmiyorum Azra, ne zaman dokunacak olsam korkuyor, kaçıyor. Nasıl yaklaşmam gerektiğini anlayamıyorum. Ailesinin nasıl insanlar olduğunun farkındayım, zorla başka biriyle evlendireceklerdi yaşadığı korkuları anlıyorum. Alışması için zaman tanıdım ama bir aydır aynı evin içinde yaşıyoruz, aynı yatakta uyuyoruz. Ona zarar vermeyeceğimi bilmesi gerekir. Biraz olsun güvenmesi gerekir.’’
‘’Kim bilir kıza zamanında nasıl anlatmışlardır da şimdi böyle korkuyordur.’’ Azra elindeki sigaradan son nefesi çektiğinde yere atıp üstüne bastı. ‘’Ben Kamer’i hallederim ama yöntemime karışmayacaksın.’’
‘’Aklından ne geçiyor?’’ dediğinde bakışları keskinleşmişti.
‘’Saçma şeyler düşünmeyi bırak.’’ dedi gülerek. ‘’Sen kıza bir şey söyleme yarın halledeceğim ama sen de o efendiliğini bir geceliğine bırakacaksın.’’
‘’Azra, sen karışmasan nasıl olur? Abuk sabuk konuşuyorsun. Kim bilir neler planlıyorsun.’’
Genç kız bir kahkaha attı. ‘’Ben olmasam siz ikiniz ne yapardınız acaba? Hayır, annemle babama diyorum sizin en akıllı çocuğunuz benim diye anlamıyorlar.’’
Deren kardeşine cevap vermedi. Odaya geri döndüğünde saat epey geçmişti. Karısı uyuyordu. Yanına yattığında yüzündeki ıslaklığı fark etti. Uyumadan önce ağlamış olmalıydı.
Kendine çekip sarıldığında karısının ince bedeni göğsüne kedi gibi kıvrıldı ve uyumaya devam etti. Gözlerini kapadığında Azra’nın ne yapacağını bilmiyordu ama işe yaramasını umuyordu. Karısına kızmış olsa da bu konuda onun ne kadar zorlandığını görebiliyordu. Birçok akşam ilk adımı atan o oluyordu ama devamını getiremiyordu. Daha fazla düşünmemek için gözlerini kapattı ve uyumak için kendisini zorladı.
~~~~
Deren sabah erkenden işler için evden çıkıp gitmişti. Kamer tek başına bahçede oturmuş kitap okuyordu. Azra yanına geldiğinde koltuğun üzerinden atlayıp yanına oturdu. ‘’Bırak kitabı da hazırlan. Sıkılmadın mı evde oturmaktan?’’
‘’Nereye?’’ diye sordu Kamer.
‘’Benim birkaç arkadaşla buluşacağız. Önce cilt bakımı, masaj sonra gece eğlencesi.’’
‘’Gece eğlencesi derken?’’
‘’Sorup durma hadi git hazırlan. Sürekli evde mi oturacaksın?’’
Kamer elindeki kitapla odaya çıktığında Deren’i aradı. Evde oturmaktan sıkılmıştı ama Azra gece eğlencesi falan demişti bu yüzden izinsiz gidemezdi. Zaten dün gece olanlardan sonra nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu.
Telefonu açtığında yatağın kenarına oturdu. ‘’Kardeşin, arkadaşlarıyla buluşacakmış. Benimle gel dedi ama anladığım kadarıyla gece de dışarıda olacaklar. İzinsiz gitmek istemedim.’’
‘’İzin istemene gerek yok. İstediğin gibi gidip eğlen.’’ dedi Deren. Kardeşinin aklından geçenlerden korkuyordu ama yine de güvenmeyi deneyecekti.
‘’Tamam. Görüşürüz.’’ deyip telefonu kapadı.
Üzerini değişip bahçede bekleyen görümcesinin yanına gitti. Beraber evden ayrıldılar ve bakım merkezine geldiler. Girişte onları bekleyen iki genç kız daha vardı. Azra hızlıca tanıştırdı. ‘’Reyhan’’ diyerek sağ taraftakini gösterdi. Saçları pembe siyah karışık bir renkte boyanmıştı. Kaşında bir piercingi vardı. Sol taraftakini gösterdi. Saçları sarıydı ama onunki de boyaydı. Yüzünde ağır bir makyaj vardı. ‘’Hatice.’’ Kamer Reyhan’a yaptığı gibi Hatice’ye de elini uzatıp tokalaştı. ‘’Kuzen çocuklarıyız. Reyhan’ın babasıyla Hatice’nin de annesiyle babam kuzendir. Eh Kamer’i zaten tanıyorsunuz.’’ dedi kızlara.
Reyhan gülerek Kamer’in koluna girdi. ‘’Tanımaz mıyız? Deren’in düğün basıp kız kaçırdığı bütün ailenin dilinde.’’ Hepsi gülüyordu ama Kamer yine utanmıştı.
Hatice karşılık verdi. ‘’Derin dayımın oğlundan daha azını beklemek olmazdı.’’
Hep beraber kendileri için ayarlanan odaya geçtiler ve hazırlanıp yataklara uzandılar. Hepsi yüzüstü yatmış masajın keyfini çıkarıyordu. ‘’Harika bir mekan buldum. Buradan çıkışta sizi oraya götüreceğim.’’ dedi Azra.
Hatice gülerek başını çevirdi ve Azra’ya baktı. ‘’Nasıl bir yer? Sevgilimle aramı bozma sonra.’’
Cevabı Reyhan verdi. ‘’Öyle bir yer olsa Kamer’i götürür mü? Deren çamaşır gibi sıkar suyunu çıkarır.’’
‘’Ne bileyim? En son yeni bir mekan buldum dediğinde gittiğimiz yeri hatırlamıyorsun sanki.’’ Hatice’nin sözleriyle Azra kahkaha attı. Kamer konuşulanları şaşkınlıkla dinliyordu. Azra’nın ortamlarına pek alışabileceğini sanmıyordu.
‘’Güzel bir yer işte, bana güvenin.’’
Reyhan’ın sesi yükseldi. ‘’Bu konularda güvenilecek son kişi bile değilsin. Ada halamla nasıl takıldığınızı bilmeyen yok. Derin amca ikinizi kaç defa barlardan sarhoş halde topladı.’’
‘’İyi siz bilirsiniz, ister güvenin ister güvenmeyin ama yeni bulduğum mekana gideceğiz.’’