Bakım merkezinden çıktıklarında gün geceye dönmeye başlamıştı. Hep beraber Azra’nın söylediği mekana girdiklerinde gürültülü bir ortam onları karşıladı. Boş bir masaya geçip oturdular. Tavanda yanıp sönen renkli ışıklar her yeri aydınlatıyordu. Birkaç farklı yerde dans eden dansçılar vardı ki hepsi de erkekti ve yarı çıplaktı. Azra siparişleri verdiğinde masaya içki şişeleri konuldu.
Bardaklara boşalan içkiden birer yudum içtiler ama içmeyen tek kişi Kamer’di. İlk defa böyle bir ortama giriyordu ve fazlasıyla gerilmişti. ‘’Sen içmiyor musun?’’ diyen Reyhan’ı başıyla reddetti.
Zaman geçtikçe içerisi kalabalıklaşıyordu ve dans edenler artıyordu. Boşalan içki bardakları aralıksız doluyordu. Üç kuzen kalkıp oynamaya başladığında Azra Kamer’i kolundan tutup zorla kaldırdı ve oynaması için yanına aldı. ‘’Yapamam.’’ diyen genç kızı duymazdan geldi.
‘’Ortama uy.’’ dedi Azra. ‘’Kimse nasıl dans ettiğine bakmaz. Herkes kendi eğlencesinde.’’ Kamer istemediğini söyleyip geri oturmuştu.
Azra bir süre sonra yanına döndü ve masanın üzerindeki içkiden iki kadeh doldurdu. Birini gelinine uzattı. ‘’İç hadi. Biraz gevşe.’’
Bu defa ‘’İçki içmem.’’ diye diretti.
‘’Kamer, daha önce çok sıkıcı olduğunu söyleyen oldu mu? Biraz ortama uy. İç şunu.’’ Kadehi genç kızın ellerine zorla tutuşturdu ve dudaklarına götürdü. ‘’Sarhoş değilim, ayığım. Sarhoş olursan söz aptalca bir şey yapmana izin vermeyeceğim.’’
Kamer içmek istemese de Azra’nın bitmeyen ısrarına dayanamayıp içmek zorunda kalmıştı. Kadeh boşaldığında kendisini biraz tuhaf hissediyordu. Ayıktı, düşünceleri netti ama hareketleri biraz kontrolünden çıkmış gibiydi.
Azra ikinci kadehi içirdiğinde çekingenliği, utangaçlığı tamamen buhar olup uçmuştu. Oynarken diğerlerine eşlik etmeye başladı. Fazlasıyla eğleniyordu. Saatlerce birlikte eğlendiler. Gitmeye yakın Azra genç kıza iki kadeh daha içki içirdi. Kamer tam olarak istediği kıvama gelmişti. Kendindeydi, yaptığı her şeyi bilinçli olarak yapıyordu ve yarın uyandığında hepsini hatırlayacaktı ama aynı zamanda biraz uyuşmuş bir haldeydi. Korkuları tamamen yok olmuştu, utangaç kız gitmiş yerine içkinin verdiği cesarete sahip biri gelmişti.
Eve geldiklerinde saat epey geç olmuştu. Ağabeyi bahçede onları bekliyordu. Azra arabadan indiğinde diğer tarafın kapısı açıldı ve Kamer yere bir adım attı. ‘’Bunu daha sonra yine yapalım.’’ dedi Azra’ya bakarak. Yüzünde geniş bir gülümseme vardı. ‘’Çok eğlenceliydi.’’
‘’Yaparız.’’ diye karşılık verdi diğeri.
‘’Karıma ne yaptığını sorabilir miyim?’’ dedi Deren kardeşine.
Azra yanına yaklaşıp kulağına fısıldadı. ‘’Dünde söylediğim gibi efendiliğini bir kenara bırak. Sarhoş değil gayet kendinde sadece biraz alkolün etkisinde ve bu da cesaret veriyor.’’
Kardeşine kızıp kızmayacağına karar vermeye çalışırken Kamer yanına gelip koluna girdi. ‘’Hadi odamıza gidelim seni özledim.’’ dedi. Yürürken ayakları biraz birbirine dolanıyordu. Deren kardeşinin kahkahalarını duymazdan gelerek karısının beline kolunu doladı ve yürürken düşmemesi için destek oldu.
Odaya çıktıklarında kapıyı kapattığı gibi karısı dudaklarına yapıştı. ‘’Seni çok seviyorum.’’ dedi sıcak dudaklarının arasında. ‘’Kardeşinin götürdüğü yerde dans eden yarı çıplak erkekler vardı ama hiçbirine bakmadım.’’ dediğinde Deren iç çekti. Bunun hesabını daha sonra kardeşine soracaktı. ‘’Ama sana bakmak istiyorum.’’ Karısı üzerindeki tişörte uzandığında çıkarmasına izin verdi. Dudaklarını bıraktığında göğsünden öptü. ‘’Karı koca olalım mı?’’ dedi kocasının gözlerinin içine bakarak. ‘’Belki minik minik Deren’ler yaparız.’’
Deren’in dudaklarından bir kahkaha çıktı. ‘’Minik minik Kamer’ler olsa olmaz mı?’’ dedi.
‘’Olmaz. Kız olursa seni severler ama erkek olursa annelerini severler. Böylece bir sürü Deren tarafından sevilmiş olurum.’’
‘’İstiyorsan yapalım.’’ dedi Deren karısını kendisine çekerken. Diğeri başıyla onayladığında dudaklarından öpmeye başladı ve geri geri yürütüp yatağa yaklaştırdı. Azra haklıydı. Karısına normalde bu kadar yaklaştığında titremeye başlardı ama şu an fazlasıyla rahat ve utanmazdı. Yatağa yatırmadan önce üzerindeki tişörtü çıkardı. Boynundan öperken genç kızı yavaşça yatırdı ve sonrasına pantolonunun düğmelerini çözdü. Bacaklarından çıkarırken açıkta kalan yerlerden yavaş yavaş öpüyordu.
Yaptığı ne kadar doğruydu düşünmek istemiyordu. Onun bu halinden faydalanıyor gibiydi ama sonuçta karısıydı ve yaptığını fark edemeyecek kadar sarhoş değildi. Bunun için kızacaksa da daha sonra sitemini çekmeye hazırdı.
Tekrar üzerine uzandığında sütyenini açıp çıkardı ve dolgun göğsünü avuçladı. Yaptığıyla genç kızın dudaklarından bir inilti çıktı.
Başını boynuna gömdüğünde sıcak boynunu doyasıya öptü. Eli yavaşça küloduna uzandı ve onuda çekip çıkardı. Kadınlığını okşamaya başladığında Kamer hissettikleriyle kendinden geçmişti. Olanın farkındaydı ama gelmesini beklediği korkusu yoktu. Utangaçlığı yoktu. Tamamen gevşemiş haldeydi. Kocası ona her dokunduğunda daha fazlasını istiyordu.
Nasıl bu kadar rahat olduğunu anlayamıyordu ama düşünmeyi bırakmıştı. Kocası pantolonunu çıkardığında tamamen üzerine uzandı. Yüzünün her yanını öperken hissettiği zevkle karşılık verdi.
Dakikalarca birbirlerini öpüp bedenlerini keşfettiler. Genç kız kendini tamamen kocasına bırakmıştı. Deren karısının bacaklarını açtırdığında Kamer devamında geleceği biliyordu ama bunun için hazırdı. Korkusu her nereye saklamışsa ortaya çıkmamakta kararlıydı. Kocası, "Canını acıtmayacağım." dediğinde sadece başını salladı. Kadınlığına sürtünen sertliği hissettiğinde ardından keskin bir acı duyumsadı. Üzerindeki adamın kollarını tüm gücüyle sıkmıştı.
Ne kadar acıyı hissetse de korkularını süsleyen acı kadar çok değildi. Hep dayanamayacağı bir acı çekeceğine inanmıştı.
Acı geri çekilirken içindeki hareketlerle hissettiği zevk katlanarak arttı. Bir aydır kocasından kaçmıştı ama şimdi çekmeyi beklediği acılar yerine sadece güzel duygular hissediyordu.
İçinde kaybolduğu zevki sonuna kadar tattığında yorgun bir halde kocasının kollarına sokuldu ve gözlerini kapattı.
~~~~
Sabah uyandığında tamamen çıplak halde kocasıyla sarmaş dolaş yatıyorlardı. Gecenin anıları kendini hatırlatınca yüzü hissettiği utançla alev almış yanıyordu. Kocasına bildiğin sarkıntılık etmişti. Tüm bu yaptıklarını nasıl yapmıştı? Tabi bir de birlikte olmuşlardı. Bir aydır korkup kaçarken dün öylece sevişmişti ve korkuya dair bir şey hissetmemişti.
Aklına içtiği içkiler geldi. Sebebi o olmalıydı. Azra'ya uyduğu için kendisine kızsa mı yoksa içki içmeye zorladığı için görümcesine teşekkür mü etse karar veremiyordu. Kollarında yattığı adam uyanmaya başlayınca gözlerini kapadı. Yüzüne bakmaya utanıyordu. Ne diye böyle uyumuştu ki? Kıyafetlerini giyse olmaz mıydı?
Yanağında hissettiği dudaklarla yüzünde bir gülümseme oluştu ama hemen gülümsemeyi geri sildi. Bu yaptığıyla kahkaha sesi yükseldi. "Uyuma numarası yapmaya devam mı edeceksin?"
Sözlerle yüzünü yastığa gömdü. "Rahat bırak beni."
Bu defa çıplak omzundan öptü. "Ay ışığım, hani minik Deren'ler, Kamer'ler yapacaktık?"
"Yok öyle bir şey. Rüya görmüşsün sen."
Sözleriyle Deren daha yüksek sesle kahkaha attı. "Rüyaysa bile neden gerçek olmasın?" Karısını kendisine çevirdi ve dudaklarına kapandı. Yıllardır babasına annesi için yaptığı kurlara söyleniyordu da şimdi onu daha iyi anlıyordu.
Kamer karşı koymadı. Dün geceyle korkuları yok olup gitmişti. Birlikte olmanın acı vermediğini artık biliyordu. Hatta verdiği hisleri sevmişti. Kocasının kendisine dokunması hoşuna gitmişti.
"Artık kaçmak yok mu?" dedi öpmeye devam ederken.
"Hayır."
"Güzel çünkü bu odadan uzun bir süre çıkmayı düşünmüyorum." Karısını tamamen altına çektiğinde bedeninin her noktasını öpmeye başladı. Bir aydır ayrı geçirdiği gecelerin acısını çıkarmaya kararlıydı.
Söylediğini yapmıştı ve odadan çıktıklarında akşam yemeği saati gelmişti. Azra ağabeyini yalnız yakaladığında gülüyordu. "Erken çıktın odadan. En az üç gün yüzünü görmeyiz diye düşünmüştüm."
"Sus!" diye tersledi kardeşini. "Ağzından tek kelime çıkmasın kötü olur."
Azra dudaklarına fermuar çeker gibi yaptı. "Aramızda."
Akşam yemeğine oturduklarında hepsinin yüzü gülüyordu. Derin masadaki turşu tabağını alıp karısının önüne koydu. Yemeğe inmeden odada üçüncü çocuğu istiyorum diye biraz sıkıştırmıştı Alev'i. Onunla uğraşmak hoşuna gidiyordu. "İhtiyacın olur belki." dediğinde karısı masanın altından ayağına tekme attı.
"Öldürürüm seni. Yaşından utanmıyorsun, çocuklarından utanmıyorsun bari gelininden utan."
Derin, sesli bir kahkaha attı. "Yavrum, ne utanacağım! Sana neredeyse her gün diyorum bunlar olmamış yapamamışız. Ustalık eserimiz üzerinde itinayla çalışalım diye."
Alev oğluna baktı. "Oğlum, sen babamı boşa ben sana bakarım diyordun değil mi?"
Deren elindeki su dolu bardağı hafifçe kaldırdı. "Teklifim hala geçerli."
"İyi, al bu babanı koy kapının önüne. Belki çenesini kapatmayı öğrenir."
Derin karısının sandalyesini kendisine çekti ve yüzüne doğru eğildi. "Alev, ben sana yıllardır ne diyorum; sen ya benimsin ya benimsin. Ötesi yok."
"Öyleydi değil mi?" dedi Alev'de kocasına doğru eğilirken. Yüzleri fazla yakındı. Masadakileri tamamen unutmuşlardı. Azra'nın yalancı öksürme sesiyle gülmeye başladılar.
"Baba düşmanları." dedi Derin geri çekilirken.
Kamer kayınvalidesi ile kayınbabasına bakarken kocasına doğru eğilerek fısıldadı. "Bunlar hep böyleler mi?"
Deren gülüyordu. "Bir aydır alışamadın mı? Birbirlerini gördüler mi dünya yansa umurlarında olmuyor."
"Bence çok tatlılar." dediğinde kocası yüzüne uzanıp gözlerini kapatan kahküllerini yana itti.
"Sen daha tatlısın." Kamer'in yine yüzü yanmaya başlamıştı. Ailesinin önünde böyle konuşmak zorunda mıydı?
"İmdat!" diye bir çığlık attı Azra ve masadan ayağa fırladı. "Şimdi kusacağım. Babam anneme yürüyor hatta ne yürümek resmen koşuyor. Ağabeyim karısına asılıyor. Benim bu evdeki zamanım dolmuş. Hadi bana eyvallah." deyip yemek odasından çıkıp gitti.