4

1238 Words
Deren teslimatın yapılacağı yerde malların diğer tıra yüklenmesini bekliyordu. Etraf karanlıktı bu yüzden kulağı gelecek bir sesteydi. Bazen malları kendilerine almak isteyen birileri çıkıyordu ve çatışma kaçınılmaz oluyordu. Eğer, böyle bir durum olursa ve engel olamazsa babasının bütün güvenini kaybederdi. Teslimat için babasının yerine kendi adamlarını getirmişti. Bunu yapacaksa tamamen tek başına yapmalıydı. ‘’Bitti ağabey.’’ diyen Burak ile kasasının kapısı kapatılan tıra baktı. Tıra yüklü bakliyat kutuları vardı ve onların içinde de gizli elmaslar. Buradan işleneceği yere doğru yola çıkacaktı ve sonra da müşterilere ulaştırılacaktı. ‘’Gidelim.’’ diyen Deren kendi arabasına bindi ve tırı teslim edecekleri adamların beklediği noktaya doğru yola çıktılar. Tırı hem önden hem arkadan koruyorlardı ama aradaki mesafeyi fark edilmeyecek şekilde ayarlıyorlardı. Çok yakın olurlarsa dikkat çekerdi. Yolun yarısından fazlasını geçtiklerinde kendilerine yaklaşan tek gözlü ışıkları fark etti. Davetsiz misafirleri vardı. Silahını çıkarıp hazır etti ve diğerlerine uyarı vermek için kornaya iki kez kesik kesik bastı. Motosikletler etraflarını çevirdiğinde camı açıp düşünmeden tetiğe bastı. Yakınındakini vurduğunda yerini hemen bir başkası aldı. Motosikletli önüne geçmeye çalıştığında direksiyonu hızlıca kırıp yandan çarptı ve yere devirdi. Diğer adamları da aynı şekilde karşılık veriyordu. Arabasını yolda ters çevirip geri doğru motosikletle gelenlerin üzerine gitmeye başladı. Birkaçını biçip geçti ve silahını durmadan ateşledi. Hepsini öldürdüğünde sona kalanı bilerek sağ bırakmıştı. Arabasından inip yaralı adamın düştüğü yerde tek dizinin üstüne eğildi ve yakasından tutup kendisine çekti. ‘’Kimin adamısın?’’ diye sertçe sordu. Karşısındaki cevap vermeyince silahını boğazına bastırdı. ‘’Nefesine son vermeden kimin adamı olduğunu söyle!’’ Yaralı adamdan gelen ‘’Selim.’’ ismiyle tetiğe bastı ve cansız bedeni yere bıraktı. Yanına gelen Burak’a baktı. ‘’Buraları toparlayın arkada iz kalmasın.’’ ‘’Tamam ağabey.’’ diyen sağ kolunu ardında bırakıp tır ile birlikte anlaşma yapılan yere ulaştı ve malları sorunsuzca teslim etti. Eve döndüğünde sabah olmak üzereydi ama babası uyumak yerine merakla onu bekliyordu. Oğlunu üzeri kanlı gördüğünde sorun çıktığını anlaması zor olmamıştı. ‘’Ne oldu? Anlat.’’ ‘’Selim diye birinin adamları yolda karşımıza çıktılar ama hallettim. Malları da eksiksiz teslim ettim.’’ Derin hep yaptığı gibi oğlunun ensesinden tutup kendine çekti ve sırtını sıvazladı. ‘’Aferin. Yüzümü kara çıkarmadın.’’ Babasından böyle şeyler duymak hoşuna gidiyordu. Övgüyü sonuna kadar kabul etti. ‘’Selim kim tanıyor musun?’’ diye sordu. Daha önce adını duymamıştı. ‘’İsmi bu alemde yeni yayılmaya başladı. Biraz belalı bir tip, yazılmamış kurallarımıza uymuyor. Kimseyle dost olamadan, herkesi düşman edinmeye başladı. Sen uzak dur karıştığını duymayayım. Öyle biri için fazla acemisin.’’ ‘’Sağol ya. Oğluna ne kadarda güveniyorsun öyle.’’ Sesi alaycı çıkmıştı ama babası bu tavrına sadece tebessüm ederek karşılık verdi. Oğlu fazla sabırsızdı. Her şeyi istediği an başarabilmek istiyordu ama çok tecrübesizdi. ‘’Sözümden çıkma ve gidip üstünü değiş annen bu halde görmesin. Sonra bir de onun sitemiyle uğraşmayayım. Zaten seni bekleyeyim derken bütün geceyi onsuz geçirdim.’’ Deren gözlerini devirerek iç çekti. ‘’Baba, yalvarırım anneme yaptığın kurları bizden uzak tut. Hiç yaşından da utanmıyorsun.’’ sözleriyle ensesine sert bir tokat geldi. ‘’Ne varmış yaşımda? O kadar şikâyetçiysen git başka evde yaşa. Karımla kendi evimde istediğimi yaparım.’’ Babasının sözleriyle kahkaha attı. ‘’Oğlunu evden kovduğunu karın duymasın. Sonra bütün geceleri salonda geçirirsin.’’ ‘’Yürü git. Elimde kalacaksın şimdi.’’ Babasının sahte öfkesiyle güle eğlene eve girip odasına çıktı. Üzerindeki kanlı kıyafetlerden kurtulup hızlıca duş aldı ve dinlenmek için yatağa uzandı. ~~~~ ‘’Hadisene kızım. Bir saattir seni bekliyoruz.’’ Deren kardeşine bağırıp duruyordu. ‘’Çatladın ha.’’ diyen Azra merdivenlerden inmeye başlamıştı. Anneleri ve babaları çoktan arabaya binmiş onları bekliyordu. Cemal Bey’in her yıl olan klasik doğum günü yemeğine gideceklerdi. Ağabey kardeş birbirlerini ite kaka arabaya bindiklerinde annelerinden gelen azarla sustular. ‘’Kaç yaşına geldiniz bir türlü büyüyemediniz. Yıllardır babanızla halanızın kavgalarını çektim onlar bitti siz başladınız.’’ ‘’Ama anne bu oğlun hep benimle uğraşıyor.’’ diyen Azra ile Deren kardeşinin saçını çekti. ‘’Bir saattir ağaç ettin hepimizi. Şeytan diyor su dolu kovaya başını sok da makyajın öylece birbirine karışsın.’’ ‘’Yeter!’’ diye bağırdı Derin. ‘’Annenizin sözünün üstüne söz söylediğinizi duymayayım.’’ İkisi de sessizliğe gömüldü ama ayaklarıyla birbirini itip duruyorlardı. Yol bittiğinde ve eve vardıklarında Efsun Hanım yaşına rağmen oğlunu ve ailesini bahçede karşıladı. ‘’Hoş geldiniz.’’ dediğinde torunlarına sıkı sıkı sarıldı. ‘’Özlettiniz kendinizi.’’ diye küçük bir sitem yolladı hepsine. İçeriye geçtiklerinde Cemal Bey yaşlılığına teslim etmediği heybetiyle koltuğunda oturuyordu. Derin babasının elini öptüğünde onu Alev takip etti ve en son torunları dedelerinin elini öptü. Yemek faslı sessizce geçip gittiğinde ve salonda karşılıklı koltuklarda oturmaya devam ederlerken Cemal Bey Deren’e bir araba anahtarı uzattı. ‘’Al bakalım.’’ dediğinde Deren anahtarı yavaşça aldı. ‘’Bu ne için dede?’’ diye sordu. ‘’Öyle içimden geldi aldım.’’ Azra dedesinin bu hallerine alışkındı da insan azıcıkta kız torununu düşünürdü değil mi? Dedesi cebinden çıkardığını kendisine uzattı. ‘’Al bakalım bu da senin.’’ Genç kız şaşırmıştı. Dedesinin sevgisini alıyordu ama bu konuda ağabeyi hep ön planda oluyordu. Yaşlı adamın uzattığını aldı. Banka hesap cüzdanıydı ve adına yatırılmış yüksek bir miktarda para vardı. ‘’Dede, bu çok fazla.’’ dedi. ‘’Kız çocuğuna ne alınır bilemedim. Kendin istediğini alırsın.’’ Ağabey kardeş ikisi de dedelerinin ellerini öpüp teşekkür etti. ‘’Ölmeden ikinizden birinden bir erkek torun daha görsem benden mutlusu olmazdı ya neyse.’’ ‘’İkisi de henüz küçük baba.’’ diye araya girdi Derin. ‘’Zamanı geldiğinde kurarlar yuvalarını.’’ ‘’Nereleri küçük? Biri yirmi beş yaşında diğeri yirmi üç.’’ Derin daha fazla uzatmamak için sessiz kaldı. Cemal Bey’in sözleriyle Deren’in aklına tek gelen Kamer olmuştu. O günden sonra bir daha görmemişti ama aklından da hiç çıkmamıştı. Kolu nasıl olmuştu acaba? Babasının verdiği işlerden vakit bulamamıştı ama düşecekti peşine aklına koymuştu yoksa daha çok bölünürdü gece uykuları. Kız resmen işlemişti beynine gitmiyordu yüzünün görüntüsü. Eve gitmek için yola çıktıklarında Deren dedesinin garajından yeni arabasını çıkarmıştı. Son çıkan modellerden biriydi ve oldukça pahalı bir arabaydı. Kardeşi gelip yanına kuruldu. ‘’Böyle bir araba aldığına inanamıyorum. Adam resmen bütün parasını sana harcıyor.’’ ‘’Ben senin halamla olan ilişkini kıskanmıyorum sen de benim dedemle olan ilişkimi kıskanma.’’ dedi Deren keyifle. Arabayı çok sevmişti. ‘’Kıskandığımı nereden çıkardın? Dedem gibi birinin ilgisi senin olsun ben halamla mutluyum.’’ Ayaklarını ön cama doğru uzatıp koltuğu arkaya yatırdı. ‘’Bas gaza da hakkını ver bu kızın.’’ dediği an ağabeyi gaza bastı ve araba yolda kayarcasına hızla ilerledi. Eve geldiklerinde babalarından önce varmışlardı. Çok geçmeden onlarda geldiler. ‘’Yavaş kullansana arabayı oğlum. O kadar hız yapılır mı?’’ dedi Alev. ‘’Karışma Güzelim.’’ diyen kocası çoktan yanına gelmişti. ‘’Kanları deli akıyor işte.’’ ‘’Aman kıymetli oğluna laf söyletme hiç.’’ dediğinde Derin karısını arabasıyla arasına sıkıştırmıştı. ‘’Sen boş ver onları düşünmeyi de kocanı düşün. Yandım özleminden.’’ ‘’Allah aşkına baba!’’ diyen Azra araya girdi. ‘’Git odanda seviş karınla. Görmek zorunda mıyız?’’ Alev gülerek kocasına baktı. ‘’Hadi Ada’yı babana göndermekle tehdit ediyordum, bunları neyle tehdit edeyim ki sussunlar? Hayır, evlat sonuçta atılmıyor ki öylece.’’ ‘’Valla kocan birkaç gün önce beni evden kovmakla tehdit etmişti.’’ Deren’in sözlerine babası karşılık verdi. ‘’İkinizi de kapının önüne koymadan sesinizi kesin ve odanıza defolun. Sabaha kadar da dışarı çıktığınızı görmeyeyim kötü olur.’’ ‘’Yürü kardeşim yürü.’’ diyen Deren kardeşinin omzuna kolunu attı ve birlikte eve doğru adımladılar. Azra bilerek yüksek sesle konuştu. Sitem ediyor gibiydi ama sesi keyifliydi. ‘’Anne baba dediğin evlatlarını düşünür ama bunlar sadece birbirlerini düşünüyor.’’ Derin’in sesi kızının sesini bastırdı. ‘’Siz hala burada mısınız?’’ ‘’Gerçekten bir gün ölürsem sizin bu konuşmalarınız yüzünden öleceğim.’’ Karısının sitemine bir tebessüm yolladı. ‘’Ölmeden önce beni öldür.’’ Dudaklarına uzandığında anında karşılığını aldı. Kaç yaşına gelirse gelsin bu kadına duyduğu aşk bitmeyecekti. Bir ömür diye söz vermişlerdi öyle yaşayıp, öyle öleceklerdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD