27

1833 Words
Derin eve döndüğünde bakışları kardeşindeydi. ‘’Haşmet Bey ile görüşmeye gittiğini biliyorum. Ne konuştunuz? Yarın gelsin görüşelim demiş. İyice ortalığı karıştırmadın umarım.’’ Ada rahatça arkasına yaslandı. ‘’Karıştıracak olsaydım şimdiye çoktan silahıyla bu kapıya dayanırdı. Ona sadece kızının ne hissettiğini anlattım. Sonuçta bunu benden iyi bilen tek kişi yine Kamer’in kendisi.’’ Sözlerle Derin sessiz kaldı. Aradan asırlar geçse de yaşananları kardeşi yüzlerine vurmaktan asla vazgeçmeyecekti. Gecenin geri kalanı sakindi. Ertesi gün Derin vakit kaybetmeden Haşmet Bey’in evine geldi. Zamanı geldiğinde oğluna kız istemek için bir evin kapısını aşındırması gerektiğini biliyordu ki zamanında Alev ile evlenmek için de annesinin kapısına az git gel yapmamıştı ama bu böyle olmak zorunda mıydı? Bu kapıya ailesiyle birlikte çiçeklerini tatlılarını alıp gelseydiler daha güzel olmaz mıydı? Olurdu ama işler çok farklı ilerlemişti. Geçen defa yaptığı gibi silahını arabada bırakıp evin zilini çaldı. Kapıyı Seymen açmıştı. Konuşmadan misafirini salonda bekleyen babasının yanına aldı. Kardeşleriyle bu durumdan memnun değillerdi ama babaları ne söylerse ona uyum sağlamak zorundaydılar. Haşmet Bey oğluna baktı. ‘’Bize iki kahve yapsınlar.’’ ‘’Gerek yok.’’ diye araya girdi Derin. ‘’Önce konuşalım sonra lüzum olursa içeriz.’’ Seymen gittiğinde içeride yalnız kaldılar. ‘’Gelsin dedin ayağına kadar geldim.’’ Haşmet Bey hafifçe başını salladı. ‘’Sizin de tahmin ettiğiniz gibi ailenizi yeterince araştırdık, öğreneceğimizi öğrendik. Oğullarım evinize geldiğinde alacağımız karşılığın daha çok olmasını beklemiştik ama siz aksine sakin kaldınız. İkna edebilmek için kapıma gelip gittiniz. Yalan yok kız kardeşin gelmese ikna olmazdım ama benim gibi sabit düşünceli adamın aklına girmeyi başardı.’’ Derin’in yüzünde bir tebessüm belirdi. Ada yapmıştı yine yapacağını. O ikna edemeseydi de kendisi ikna etmeyi yine deneyecekti. Bu konuda ailesine zarar gelmedikçe kan dökmeyi hiç düşünmemişti. ‘’Haşmet Bey, biri oğlum diğeri onun sevdiği kızınız. Siz kabul etseniz de etmeseniz de ben onları birlikte kabul ettim. Şu an nerede olduklarını bilmiyorum bilsem sizden korumak için çoktan tutup evime getirmiştim.’’ ‘’Ben vermesem de kızımı çoktan gelininiz diye kabul etmişsiniz. Şimdi soruyorum size kızımı artık aldık diye mi görüyorsunuz yoksa bunu rızamla, usulüne uygun mu yapmak istiyorsunuz?’’ ‘’Rızanız olacaksa usulüne uygun yapmak isterim ama rızanız olmayacaksa o artık oğlumun karısıdır.’’ İki adam birbirine bakıyordu. Kader dudaklardan çıkacak kelimelerde saklıydı. Haşmet Bey oturduğu yerde biraz dikleşti. ‘’Kamer’in sözünü başka bir aileye verdik, başlık parasını aldık anlaşmayı yaptık ama oğlun gelip düğünden kızımı kaçırdı. Diğer aileyle görüştüm. Kan dökmeden bu işten vazgeçmek için verdikleri başlık parasının üç katını geri istiyorlar. Ödemeye razı mısın?’’ Derin sakin kalmak için kendisini zorluyordu. Her türlü pis işle uğraşabilirdi ama bir kadın üzerinden bu şekilde pazarlık yapmak ona tersti. Yine de öfkesini zincirlemeyi başardı. ‘’Öderim.’’ dedi. Haşmet Bey yine başını salladı. ‘’O aileye vereceğin paranın bir üç katını daha başlık parası olarak alırım.’’ ‘’Miktarı söylemeniz yeterli.’’ Haşmet Bey istenilen paranın miktarını söylediğinde Derin hâlâ öfkesini bastırmaya çalışıyordu. İstenilen miktar fazlaydı ama yapacak bir şey yoktu. Oğlu için yine boyun eğecekti. ‘’Kızımı bu eve geri getir. Sonra usulünce gel iste.’’ Derin karşısındakine keskin bakışlarla baktı. ‘’Kızını bu eve geri getirdiğimde ona zarar vermeyeceğine nasıl güvenebilirim?’’ ‘’Çünkü onun ailesi biziz.’’ ‘’Yabancı birinin evine bıraksam daha çok güvenirim.’’ Koltukta biraz ileri kayıp oturmaya devam etti. ‘’İstediklerinizi yaparım ama kızınızı bu eve öylece bırakıp arkamı dönüp gitmem. Eğer, bunu istiyorsanız benimde bir şartım var.’’ ‘’Ne şartı?’’ diye sordu Haşmet Bey. ‘’Kızınız bu evde kaldığı süre boyunca kızımda yanında kalacak. Böylece ona zarar vermediğinizden emin olacağım.’’ Sözleriyle karşısındaki gülmeye başladı. ‘’Zarar vermek istesem kızın buna engel mi olacak? Kendi kızını bırakmaya nasıl güvenebiliyorsun?’’ Derin’in duruşu gururlu bir babanın duruşuydu. ‘’Çünkü kızımı ben yetiştirdim. Gücünü biliyorum. Zarar vermek isterseniz hem kendisini hem de kızınızı koruyacağına eminim.’’ ‘’İyi öyle olsun bakalım. Para işini hallet, kızımı getir sonra oğlunla gel iste.’’ ‘’Tamam. Halledeceğim.’’ Derin evden çıktığında vakit kaybetmeden evine döndü. Kızını karşısına aldı. ‘’Ağabeyini ara hangi delikte saklanıyorsa çıkıp gelsin. Kamer’in babası ikna oldu.’’ ‘’Ciddi misin?’’ Azra şaşırmıştı. Haşmet Bey’in ikna olacağına pek ihtimal vermemişti. ‘’Evet. Bu söyleyeceklerim aramızda kalsın ağabeyin şimdi duyarsa yine bir delilik yapar. Kamer’i gelince babasına geri götüreceğim.’’ ‘’Ama baba.’’ diyen kızını susturdu. ‘’Hemen diklenmede dinle. Her şey usulünce olacak ve düğüne kadar babasının evinde kalacak ama bunun için bir şart koştum ve onlarda kabul etti. Güvenliğinden emin olmak için senin de Kamer ile kalacağını söyledim. Hazırlığını ona göre yap.’’ ‘’Ciddi olamazsın. Beni koruma diye başına nöbetçi mi dikeceksin?’’ Genç kız için bunu yapmak sorun olmazdı ama sınavı kaçırdığı için ağabeyine içten içe hala sinirliydi. Tabi bir de o aileyle aynı evde yaşamak işkencenin acısız haliydi. Babası konuşmadan bakışlarıyla her şeyi anlatıyordu. Sonunda ‘’Tamam.’’ dedi. Babası gittiğinde telefonunu çıkarıp Yunus’u aradı ve haberi verdi. Diğerlerine haberin ulaşması çok gecikmedi. Kamer ailesinin ikna olmasına inanmak istemiyordu. ‘’Dönmeyelim geri.’’ dedi Deren’e korkulu gözlerle bakarken. ‘’Ailem asla ikna olmaz. Yalan söylemişlerdir.’’ Deren genç kızı kolları arasına aldı. ‘’Korkma. Babam ikna oldu dediyse gerçekten olmuşlardır. Yalan bile söylüyorlarsa seni korurum. Bana güven. Tamam mı?’’ ‘’Yurtdışına gideriz diyordun. Gidelim işte.’’ ‘’Kamer, sana zarar vermelerine izin vermem.’’ Genç adam sevdiği kadının yüzünü elleri arasına aldı. ‘’Gidip bakarız söylediğin gibiyse o zaman yurtdışına gideriz. Sadece bana güven.’’ Genç kız başını tamam anlamında salladı ama korkusuna engel olamıyordu. Bir saat içinde saklandıkları evden ayrılıp yola çıktılar. Eve varmaları ertesi gün sabah saatlerinde olmuştu. Bahçeden içeri girdiğinde arabayı durdurdu. ‘’Sen arabada kal. Babamla önce ben konuşayım.’’ dedi Deren. O arabadan inerken ailesi de geldiğinin haberini almış evden çıkıyordu. Babasının karşısına geçtiğinde yaptığını affettirebilmek için itiraz etmesine fırsat vermeden elini tutup öptü. Ardından yüzüne sert bir tokat geldi. ‘’Oğlum sen ne yaptığının farkında mısın?’’ Babası bağırıyordu ama eh biraz hak etmişti. Hepsinden habersiz öylece bir düğünü basmıştı onları da zor durumda bırakmıştı. Belki yardım isteseydi geri çevirmezdi ama sevdasına kendi sahip çıkmak istemişti. Babası attığı tokadın ardından kendine çekip sarıldı. ‘’Yüreğimizi ağzımıza getirdin be oğlum. Madem böyle bir durum vardı gelip açıkça yardım isteseydin.’’ ‘’Sizleri zor durumda bıraktığım için özür dilerim baba ama sevdiğim kadına tek başıma sahip çıkamayacaksam onu da hak etmiyorum demektir.’’ ‘’Oğluma kızmayı bırak.’’ Alev’in sesiyle Deren babasından uzaklaşıp annesinin elini öpmek için yaklaştı ama annesi bu yapacağına engel olup sadece sarıldı. ‘’Bir kez daha beni böyle korkutma.’’ ‘’Korkutmam.’’ dediğinde geri çekilip halasına baktı. ‘’Seni görmeyi beklemiyordum.’’ dediğinde başına bir şaplak yedi. ‘’Bacaksız velet, sen ne ara büyüdün de kız kaçırır oldun?’’ ‘’Aman hala.’’ dediğinde gülerek halasına sarıldı ve sonra uzakta duran kardeşine baktı. En çok onun başını belaya sokmuştu. Kardeşine yaklaştığında babasının tokadından sonra kardeşinin yumruğu yüzüne indi. ‘’Yuh ama kızım.’’ dediğinde burnundan akan kanı sildi. ‘’Senin yüzünden sınava giremedim.’’ dedi Azra. ‘’Daha fazlasını hak ediyorsun da dua et Kamer var. Gözünün önünde karizmanı daha fazla yok etmeyeceğim.’’ ‘’Sınav ağabeyinden daha mı önemli?’’ Sözlerin üzerine Azra’nın yumruğu bir kez daha havaya kalktı. ‘’O yüzündeki kemikleri kırmadan kes sesini.’’ ‘’Tamam, tamam sustum.’’ Birlikte diğerlerinin beklediği yere ilerlediler. Kamer arabada olanları sessizce izliyordu. Deren’e vurduklarını görmüştü ama yine de yüzleri gülüyordu bu yüzden ne hissedeceğini pek bilememişti. Azra’yı az çok tanımıştı ama anne ve babası nasıl insanlardı bilmiyordu. Onlardan korkmalı mıydı? ‘’Ee,’’ dedi babası oğluna bakarak. ‘’Uğruna hepimizi belaya sürüklediğin kızı kendine mi saklayacaksın yoksa bizimle tanıştıracak mısın?’’ Deren yüzünde gülümsemeyle arabaya ilerledi. Kamer’in oturduğu tarafın kapısını açtı ve elini uzattı. ‘’Gel, ailemle tanış.’’ Kamer uzanan eli tutarken biraz gerilmişti. Ailesinin karşısında el ele tutuşmak biraz tuhaf geliyordu. Arabadan dışarı çıktığında esen rüzgâr alnındaki kâküllerini havalandırdı. Karşısında durduklarında Deren hepsini kısaca tanıştırdı. İlk olarak babasının elini öptü. Annesinin eline uzandığında Alev oğluna yaptığı gibi elini öpmesine izin vermek yerine sarıldı. ‘’Demek oğlumun aklını başından alan meşhur Kamer sensin.’’ dedi tüm sevgisiyle. Genç kız cevap vermek yerine sadece hissettiği mahcubiyetle başını önüne eğdi. Ada her zamanki rahatlığıyla genç kıza sıkıca sarıldı. ‘’Ailemize hoş geldin.’’ dedi. ‘’Hadi içeri geçelim. Güzel bir kahvaltı yapalım.’’ Derin’in sesiyle hep beraber eve girdiler. Kahvaltı için yemek masasına oturacaklarken Kamer diğerleri anlamadan Deren’in elini tutup kenara çekti. ‘’Ben yanlış mı anladım yoksa sizinle o masaya mı oturacağım?’’ ‘’Kahvaltı yapmak istemiyor musun?’’ Mesele kahvaltı yapıp yapmamak değildi ama kendi kültüründe evin gelini o masaya oturmaz aileye hizmet ederdi. Bunu Deren’e söylediğinde karşısındaki sadece tebessüm etti. ‘’Bu evde kimseye hizmet etmeyeceksin. Çıkar aklından bu düşünceleri.’’ Genç kızı masaya doğru yürütüp oturması için sandalyeyi çekti. Hep beraber kahvaltı yaparlarken Kamer utangaçlığını atamıyordu. Bu masada oturup yemek yemek çok garip geliyordu. Rahatlaması için hem Deren hem de Azra elinden geleni yapıyordu. Sohbetlerine onu da dahil etmeye çalışıyorlardı ki anneleri de onlara uyum sağlayıp oldukça ılımlı yaklaşıyordu ama yine de rahat olamıyordu. ‘’Alev’e yıllarca utangaç diyerek haksızlık etmişim.’’ dedi Ada. ‘’Kamer onun on katı çıktı.’’ O gülerken genç kızın başı iyice öne eğilmişti. ‘’Hala!’’ diye sitem etti Deren. ‘’Kız bu eve yeni geldi senin yağmurunla ıslanması için biraz erken değil mi?’’ Bu defa Azra gülerek araya girdi. ‘’Sence halam dinler mi?’’ ‘’Kapayın çenenizi.’’ dedi Ada keyifle. ‘’Ben olmasam siz hâlâ saklanıyor olurdunuz.’’ ‘’Orası doğru.’’ Bu defa Derin konuşmuştu. ‘’Babasını ikna eden halandı.’’ ‘’Teşekkür ederim.’’ diyen Deren halasına bir öpücük gönderdi. Güle eğlene kahvaltıyı bitirdiklerinde Derin başıyla kızına işaret verince Azra sessizce odasına çıkıp hazırladığı çantasını arabaya bıraktı ve Kamer’in yanına gitti. ‘’Kamer, benimle gel.’’ dediğinde genç kızı alıp dışarı çıkardı. Ağabeyi duyduğunda kıyameti kopartacaktı. Derin oğluna baktı. ‘’Oğlum seninle biraz konuşalım.’’ ‘’Neler oluyor?’’ dediğinde sesi endişeliydi. Dışarı çıkan Kamer ile kardeşinin ardından bakıyordu. ‘’Kamer’i ailesine geri götüreceğime söz verdim.’’ ‘’Sen delirdin mi baba?’’ Sesi bütün evde yankılanıyordu. ‘’Böyle bir söz nasıl verirsin?’’ Dışarı çıkacakken babası engel oldu. ‘’Delirmede dinle oğlum. Azra yanında olacak. Sonra gidip usulünce isteyeceğiz. Düğününüzü yapacağız.’’ ‘’O eve götürmene asla izin vermem.’’ Babasını geçmek istedi ama Derin oğluna engel olmaya devam etti. ‘’Sen kabul etsen de etmesen de böyle olacak. Yedin bir halt bırak da düzelteyim. Ailesi kızlarını kabul etmişken tekrar sorun çıkarma.’’ ‘’Baba o eve giderse sağ bırakmazlar.’’ Derin oğlunu ensesinden kavrayıp yüzüne bakması için zorladı. ‘’Babana biraz olsun güven.’’ ‘’Güveniyorum ama…’’ ‘’Aması yok. Bu iş böyle olacak. Kendi kardeşinin gücünden şüphen mi var? Kamer’in yanından ayrılmayacak.’’ ‘’Baba kardeşimi biliyorum da çok kalabalıklar.’’ Derin oğlunu sakinleştirmeye çalışıyordu. ‘’Oğlum, ailesi bu eve baskın yaptıklarında burada değildim. Kardeşin hepsiyle tek başına baş etti. Biraz bize güven.’’ ‘’En azından bırak da göreyim.’’ dediğinde oğlunu dışarı çıkması için bıraktı. Kamer dışarıda ağlıyordu. Azra geri gideceklerini söylemişti ve kalbinde dinmeyen korku fırtınası iyice hızlanmıştı. Deren’i gördüğünde koşarak yanına gitti ve kollarına sığındı. ‘’Gitmem. Lütfen, gönderme. Beni sağ bırakmazlar.’’ ‘’Ay ışığım.’’ Deren sarılırken saçlarını sevgiyle okşadı. ‘’Sorun olmayacak. Bana güvendiğin gibi Azra’ya güven.’’ Kamer başını olumsuz yönde sallayarak ağlamaya devam etti. ‘’Gitmem.’’ Deren’de göndermek istemiyordu ama babasına güvenecekti. ‘’Bana ve aileme güven. Kimse sana zarar vermeyecek. Eğer, saçının teline dokunurlarsa o zaman o evi başlarına yıkarım.’’ ‘’Gidelim.’’ Derin’in sesiyle Kamer istemese de sevdiği adamdan ayrılıp arabaya ilerledi. Arabaya bindiğinde Deren’i arkalarında bırakıp yola çıktılar.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD