10

1411 Words
Arabaya bindiğinde sevdiği adama gülerek baktı. ‘’Bugün çok vaktim yok. Öğleden sonra yine dersim var.’’ Genç kızın sözlerini başıyla onayladı. ‘’Öğle yemeğini beraber yeriz sonrasında geri getiririm.’’ ‘’Dışarıda olmaz.’’ dedi her zamanki gibi. ‘’Ay Işığım, önce anlaşalım. Seni bir yere götüreceğimde sadece ikimizin olacağı yerlere götüreceğim bu yüzden gidiyoruz dediğimde itiraz etme.’’ ‘’Peki ama kimse olmayacak.’’ ‘’Olmayacak.’’ diye güvence verdi Deren ve arabayı çalıştırdı. Çok geçmeden kendi işlettikleri restoranın önünde durdu. İçeri girdiklerinde tamamen boştu sadece çalışanlar vardı. Kamer’e ulaşabilmek için kalabalıktan uzak olması gerektiğini anlamıştı bu yüzden bugünlük müşteri almamalarını söylemişti. Hazırlanmış masaya geçtiklerinde oturması için sandalyesini çekti ve kendisi de karşısına oturdu. ‘’İçeride hiç müşteri yok.’’ ‘’Evet, rahatça yemek yiyelim diye bugünlük kapattırdım.’’ Yemekler masaya servis edildiğinde çalışanlar yanlarında uzaklaştı ve tamamen yalnız kaldılar. ‘’Okul bitince ne yapacaksın?’’ Soruya hazırlıksız yakalanmıştı. ‘’Bilmem.’’ derken sesi kısıktı ama içten içe suçluluk hissediyordu. Deren’i sevmişti, kalbini ona vermişti ama okul bitince olacak belliydi ve buna engel olamazdı. Sevdiği adamı bırakıp gitmek zorunda kalacaktı. Giderken veda edebilecek cesarete sahip miydi emin değildi. Ne diye arkadaş olmayı kabul edip sonrada ona karşı duygular beslemişti ki? Bunu yapmamalıydı ama kendine engel olamamıştı. ‘’Okul bitince yüz yüze görüşebilecek miyiz?’’ ‘’Bilmiyorum.’’ diyerek elindeki çatalı masaya bıraktı. ‘’Deren, söz hakkımın olmadığı bir ailede büyüdüm. Bu yüzden bana değil bir ay sonrasını yarını bile sorma.’’ Deren sandalyesini genç kıza yaklaştırdı ve uzanıp ellerini avucunun içine aldı. Buğulanmış hüzünlü gözlere baktı. ‘’Seni üzmek istememiştim.’’ Elini yanağına uzattığında diğeri o ele başını dayadı. ‘’Şu an okulun sayesinde görüşebildiğimizin farkındayım bu yüzden sormuştum. Aile yapını tam olarak bilmiyorum çünkü yeterli bilgiyi vermiyorsun. Nasıl davranmam gerektiğini anlayamıyorum.’’ ‘’Bunların hiçbirini sormasan ve önümüzdeki bir ayı sadece mutlu olarak geçirsek olur mu?’’ ‘’Olur.’’ dedi genç adam tebessüm ederek. Karşısındakine istese de karşı çıkamıyordu. Etkisi altına öyle bir girmişti ki sevdiği kadına boyun eğme konusunda babasından beter olmuştu. Elini kaldırıp işaret verdiğinde garson geldi. ‘’Bir kâğıt kalem getirir misin?’’ dedi. İstedikleri gelince kağıtla kalemi genç kızın önüne bıraktı. ‘’Bu kağıda yapmak istediğin ve yapamadığın şeyleri yazar mısın? Bu bir ay boyunca dilek perin olup her gün birini senin için gerçekleştireceğim.’’ Yüzüne dönen şaşkın bakışlarla gülümsedi. ‘’Acele et, derse geç kalmanı istemem.’’ Genç kız yavaşça kalemi eline aldı ve yazmaya başladı. Yazdıkları çok basit şeylerdi ama ailesinden dolayı hepsi onun için ulaşılmazdı. Listeyi bitirdiğinde yanındakine uzattı. Deren listeye hızlıca göz attı. Yapmakta zorlanacağı şeyler beklemişti ama hepsi bir gün içinde bile halledebileceği isteklerdi. Düşüncelerini yüzünden uzak tuttu ve hafifçe tebessüm etti. ‘’Dilek perin yarından itibaren işe başlayacak çünkü şu an sevdiği kadının güzelliğine dalmış durumda ve daldığı o yerden çıkamıyor.’’ Sözlerine karşılık olarak bir kahkaha aldı. Utanıp utanmadığını anlayamıyordu çünkü esmerliği diğer renklere baskın çıkıyordu. ‘’Bana ne yaptın böyle? Yanımdayken bile seni düşünüyorum.’’ ‘’Bir şey yapmadım.’’ dedi genç kız mutlulukla dolmuş sesiyle. ‘’Yapıp yapmadığına daha sonra karar veririz. Şimdi yemeğini ye seni aç bırakmak istemem.’’ Tabaktaki yemekten bir kaşık alıp genç kızın dudaklarına uzattı. Yemekleri bittiğinde Kamer’i okula bırakıp elindeki listeyle yola çıktı. Yapması gereken birkaç ayarlama vardı. Hepsini yapması yarım gününü bile almamıştı. Zaten bir kısmını uzaktan telefonla çözmüştü. Yarını sabırsızlıkla bekliyordu. ~~~~ ‘’Dilek perin bugün ilk dileğini gerçekleştirecek.’’ diyerek arabanın kapısını açtı. Kamer elbisesinin eteğini tutarak arabadan indi ve önünde duran lunaparka baktı. Beklediği gibi tamamen boştu. Deren sözünü tutmuştu ve sadece ikisi vardı. ‘’Listeye hız trenine binip haykırmak yazmışsın ama bugün burası tamamen bize ait. Yani istediğimiz tüm makinelere binebiliriz.’’ Elini uzattığında genç kız bekletmeden tuttu ve yavaşça yürümeye başladılar. ‘’Lunaparka bir kez ağabeylerimle gelmiştim. Yeğenlerimi getirmiştik. O zaman hız trenine binmek istemiştim ama izin vermemişlerdi. Binen herkes sevinçle çığlık atıyordu ve bir kadının herkesin içinde çığlık atmasının uygun olmadığını söylemişlerdi. ‘’Bizden başka kimse yok. İstediğimiz kadar çığlık atabiliriz.’’ diyerek karşılık verdi. Ağabeylerinin söylediği saçma demek istememişti. Ailesini eleştirmek ona düşmezdi. Hız trenine ulaştıklarında görevli oturup emniyet kemerlerini takmasına yardım etti. Yanlarından uzaklaştığında Kamer Deren’in elini sıkıca tuttu. ‘’Binmeyi ben istedim ama biraz korkuyorum.’’ ‘’Çok korkarsan durdururuz, rahat ol.’’ Tren hareket ettiğinde bir süre sonra tamamen hızlanmıştı. Engebeli raylarda yükselip hızla alçalıyordu. Kamer’in yüzünde geniş bir gülümseme vardı. Dudaklarından çığlık çıkıyordu ama bu tamamen mutluluktandı. Deren’in yaptığı tek şey sevdiği kadının mutluluğunu izlemekti. Onu bu şekilde görünce kendisi de mutlu oluyordu. Birkaç tur sonunda tren yavaşlayıp durduğunda genç kız rüzgarla dağılmış saçlarını düzeltti. ‘’Çok güzeldi.’’ ‘’Bence de çok güzel.’’ dedi Deren ama onun bahsettiği güzellik farklıydı. Düşüncelerini dağıtmak için ‘’Hangisine binmek istersin?’’ diye sordu. Kamer etraflarındaki makinalara baktı. ‘’Korku treni olabilir.’’ Adımları korku trenine doğru ilerledi. Yerlerine oturduklarında karanlık tünelde ilerlediler. Karşılarına çıkan ışıklı iskeletler, balkabakları ve yükselen sesler korkutmaktan çok komik gelmişti. Tünel bittiğinde gülmekten gözünden yaş gelmişti. ‘’Bu nasıl korku treni?’’ derken gözünden akan yaşı sildi. O güldükçe diğeri de onun gülmesine gülüyordu. ‘’Komedi tüneli deseler daha doğru olur.’’ ‘’Başka insanların korktuğuna eminim.’’ dedi Deren gülerek. ‘’Hadi gel başka bir şeye binelim.’’ ‘’Çarpışan arabalara gidelim.’’ Arabaya bindiğinde Deren hızlıca pedalları nasıl kullanacağını anlattı ve kendisi de ayrı bir arabaya bindi. Hareket ettiklerinde defalarca birbirlerinden kaçıp, defalarca çarpıştılar. Çarpıştıkları bir anda Deren oturduğu arabadan atlayıp diğer arabaya bindi. ‘’Ee Şoför Hanım bu yolcuyu nereye götüreceksin?’’ diye sordu. Onun bu yaptığıyla diğeri gülerek yüzüne baktı. ‘’Nereye götürmemi istersin?’’ Elini arabanın arkasına koyup genç kıza yaklaştı. ‘’Yüzünün güzelliğini aldığı aya.’’ Bakışları birbirine kenetlendiğinde etraflarındaki zaman durmuş gibiydi. Altlarında hareket eden araba durduğunda yüzleri biraz daha birbirine yaklaştı ve dudakları birleşti. Kamer başını diğerinin omzuna yaslamıştı ve sıcak dudaklarını kabul etmişti. Ailesi ne söylerse söylesin birini öptüğü için namussuz biri olmayacaktı. Buna inanmıyordu. Çenesinden tutan elin sıkılığı fazla sahipleniciydi ama bu onu korkutmuyor aksine hoşuna gidiyordu. Deren ona sevgisini ilk günden dile getirmişti ama kendisinde ne ara bu kadar yer etmişti onu bilmiyordu. Kalbine fazlasıyla işlemişti. İlgisi çok güzeldi. Son bir aydır onu zor durumda bırakacak hiçbir şey yapmamıştı ve her konuda anlayışla yaklaşmıştı. Bir ay birini sevmek için kısa bir süreydi ama sevmişti. O ürkek kalbi korkularını aşıp birine bağlanmıştı. ‘’Deren.’’ dedi o sıcak dudakların arasında. ‘’Efendim.’’ ‘’Seni seviyorum.’’ Yan yana gelmiş iki sözdü ama bunu dile getirmesi bile onun için çok zordu. Çocukluğundan beri bu tür şeylerin kötü olduğu söylenmişti. Bir kadın ailesi kimi isterse onunla evlenir ve kocası ne söylerse ona itaat eder diye öğretilmişti. ‘’Benden daha çok sevemezsin.’’ Deren dudaklarını bırakıp alnından öptü. Kamer sözlerin sıcaklığıyla başını sevdiği adamın omzuna gömdü. Ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Zamanı geldiğinde ayrılmak zorunda kalacağını biliyordu ama bunu dile getiremiyordu. Deren’i aldatıyormuş hissi vicdanını sızlatıyordu yine de arkasını dönüp gidemiyordu ve gidemediği gibi ona gerçekleri de anlatamıyordu. Ailesinin istediği adamla evlendiğinde bir ömür yaşadığı bu anları unutamayacaktı ve hayatının geri kalan cehenneminde bu anıların varlığıyla yaşama tutunacaktı. Eve dönme vakti gelene kadar lunaparktaki tüm makinelere tek tek binmişlerdi. Kamer hayatının hiçbir anında bugünkü kadar çok gülmemişti ve onun bu mutluluğu Deren’i de fazlasıyla mutlu etmişti. Kahkahaları gökyüzündeki bulutlara yerleşip yeryüzünü seyre çıktığında onlar hala gülüyordu. Genç adam her zamanki sınırında arabayı durdurdu. ‘’Bir sonraki dileğinde görüşmek üzere.’’ dediğinde genç kız uzanıp yanağından öptü. ‘’Görüşmek üzere.’’ diyerek arabadan indi ve hızlı adımlarla eve doğru yürüdü. Eve geldiğinde doğrudan odasına çıktı ve elindeki kitapları bırakıp yengelerine yardım etmek için mutfağa gitti. Yemekleri pişir, masayı hazır et derken saat iyice ilerlemişti. On sekiz kişiye yemek hazırlamak kolay değildi tabi. Yemek için oturduklarında hep olduğu gibi sessizdi. ‘’Çeyiz hazırlığına başladın mı?’’ diyen Azam ağabeyine baktı. İstemediği biri için çeyiz mi hazırlayacaktı? Bunu asla yapmazdı. Onun yerine cevabı annesi verdi. ‘’Çeyizi hazır. Eksiği yok. Şu okul hayırlısıyla bitsin de kendi yuvasını bilsin artık.’’ Konuşup çok şey söylemek istiyordu ama kelimeler oluştuğu gibi yok oluyordu. Ne diyecekti ki zaten hiçbiri düşüncesini sormuyordu. Konuşmaya babası devam etti. ‘’Rıza ile konuştuk bugün. Okulun son haftası istemeye gelecekler, okul bitince de memlekete gider hayırlısıyla düğünü yaparız.’’ Kamer elinde çatalı önündeki yemekle uğraşmaya başlamıştı. İstemiyorum diye bağırmamak için tutuyordu kendisini. ‘’Şu yüze bak. Sanki mezara yolluyoruz.’’ Baran ağabeyinin sesi biraz öfkeli çıkmıştı. ‘’Adamı tanımıyorum bile. Benim adıma konuşup duruyorsunuz.’’ dedi en sonunda. Karşılığını Babür ağabeyinden aldı. ‘’Tanıyıp ne yapacaksın? Babam sözünü verdikten sonra sana laf düşmez. O kadar merak ediyorsan evlenince tanırsın.’’ Karşılık verecekti ama babasının sesi baskın çıktı. ‘’Bana bak. Düğün zamanı geldiğinde böyle konuşup zorluk çıkartırsan seni mezara kendi ellerimle sokarım.’’ Daha fazla konuşmaya cesaret edemeyip sustu. Artık tanımadığı biriyle evlenmekten çok Deren’den ayrılmak zorunda kalacak olması canını yakıyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD