''PANTOLONCİNİ ARKADAŞLIĞI''

1291 Words
''Portmantonun yanındaki boy aynasına birlikte durup baktılar. Frencesco önde annesi arkasında ellerini oğlunun omuzuna koyarken;Ayna' ya baktığında değişime uğramış giysilerle mutlu olan bir çocuk ve geride tükenmiş bir kadın gördü.'' Frencesco ile Savio, Buradaki dar sokaklar, bu iki küçük yürekten sorulurdu. O yıllarda Akran olmaları ve evinin penceresinden birbirine el sallayacak kadar yakın komşu idiler. Artık birbirini tamamlayan iki arkadaş olmuşlardı. Yaşlarının aynı olması hayallerini de benzer yaptı. İkisi de kurduğu hayallerde, sahip olacakları bisikletin tekerleklerini döndürüyordu. Ama yanlızca düş balonlarını dolduruyorlardı. Bisiklete sahip olmak şu an için imkansız bir durumdu. Savio' nun abisi; Zeno da varlığını onlara hissettirmeden yaşıyordu. Bir hırsız gibi eve girer ve üzerini değiştirir, birşeyler alıp çıkardı. Bu el çabukluğunu da nereden öğrenmişti? Ne iş yapıyordu. Kim bilir? Sevgili anneler; İmelda ve Rebecca, Yoksulluğun ağır bastığı gelir dengesizliği yaşanan bu iki evde birbirleriyle dayanışma halinde olan iki anne idi. Ya, babalar! Eli sıkı olan Gerardo, sevdiği para ile duygusal bencilliğini beraber yürütebilen,.. Enrico ise, yetersizliğinin yanına, işlemeyen planlarını da katıp başarmayı umut eden bir baba idi. İki annenin bu sıkıntılı dönemde çocuklarını mutlu etme çabaları bir çok konuda problemleri gün yüzüne çıkarıyordu. İmelda' nın evde yoksullukla verdiği mücadele küçümsenemezdi. Sürekli makarna pişirmek, çocuklarını birbirinin eşyası ile büyümek daha ne kadar sürecekti. Bilinmez? Kocasının eski pantolonunu eline alıp, " bunu daha kaç şekle çevirebilirim" diyerek terzi yamağı gibi davranıp, bir şeyleri pekiştirmeye gayret ediyordu. Kocası Enrico'nun kullanamadığı bir pantalon' du. Biraz içten dikerek bedenini küçülttü. Bu haliyle bir kez de olsa büyük oğlu Zeno giydi. Paçaları yıpranmış olan pantalonu Francesco için yeniden düzenlemeyi istedi. Makası eline aldığı gibi pantolonun diz hizasından göz kararı makası geçirdi ve kesti... Dikiş makinesi bozuk ve tamirciye götürülmesi de olanaksızdı. O da el dikişi ile paçalarını bastırdı. Bel kısmına bir şey yapamadı ama; '' pantalon askısı ile idare edebilir. '' diye düşündü. İmelda, evlenmeden önce genç kızların hayran olduğu ama zor bulabildikleri Hollywood dergilerinden edinmiş, onları okuyarak moda terimlerinin bir kaçını öğrenmişti. Konuşmalarına dikkat ederek oğlunun bu zor günleri travma yaşamadan atlatmasını istiyordu. Az önce alel acele hazırladığı kıyafeti göstermek için yumuşak bir ses tonuyla oğluna seslendi. - Frencesco, annenin sana sürprizi var! - Mamma, makarna mı? -Yo! no, no, no Bu yiyecek değil, Frencesco! Bir giyecek, - Mamma? - Bak!, Frencesco, Bu bir " pantoloncini" bir dergide görmüştüm., -Ama, mamma bu Zeno' nun ..? Derken, annesi lafını kesti, - No no no Frencesco, - Artık senin, İmelda, çok uzak olmasa bile , kalbinde iz bırakan bir olay için derinlere daldı. Huzursuzluk yaşadığı günlerden yalnızca biriydi. Kocasının pantalonunu Zeno için daraltmayı düşündüğünde, İmelda hüsrana uğradı. Zeno pantolonu yanlızca bir kez giydi. O da arkadaşları dalga geçene kadar üzerinde kaldı. Üstelik pantalonu beğenmediğini annesinin yüzüne fırlatarak göstermişti. Kötü bir gündü; ama geçti. İmelda, Hemen mabet yeri olan ''Niş'' içindeki Meryem Ana tasvirinin yanına gelip çömeldi. Avuçlarını birleştirdi. - ''Oh, Tanrım, istavroz çıkarırken yüreği de küt küt atıyordu. Zeno yine eve gelmedi. O'nun kötü birşey yapmasından korkuyorum. Bize yardım et! Küçük oğlunun varlığı için de, İyiki varsın Frencesco'' diyerek Meryem Ana' ya şükranlarını sunuyordu. İmelda, oğluna yeni bir şeyler alamadığı için bu yolu seçmişti. İşte, dergileri karıştırırken aklına geldi. yedi yaşındaki oğluna, '' Pantoloncini'' diyerek hayatına bir yenilik getirmek istedi. Belkide mağazadan yeni alınmış gibi ,sanılmasını istedi. Bu o günün şartlarında iyi bir fikirdi. İmelda, heyecanı yarım kalmasın diye oğlunu giydirdi ve saçlarını yana doğru taradı. - Bu saçınla "Cary Grant' a benzedin Francesco, - Bana inan - O kim mamma? - ''Amerikalı ünlü bir aktör, hem de çok yakışıklı, tıpkı senin gibi,'' diyerek, Francesco'nun yanağına bir öpücük kondurdu. O da annesinin yüzüne bakıp gülümsedi. Sonrada portmantonun yanındaki boy aynasına birlikte durup baktılar. Frencesco önde, anneside arkasında ellerini oğlunun omuzuna koyarken; Ayna' ya baktığında değişime uğramış giysilerle mutlu olan bir küçük çocuk ve geride tükenmiş bir kadın gördü. Annenin gözleri dolar gibi oldu ve eliyle gözünde akmayı bekleyen göz yaşlarını sildi. Frencesco' nun, belini biraz çekiştirdiğini görünce, _ Bekle biraz tatlım, hemen geliyorum, İçeriden, Zeno' nun pantolonundan askıyı çıkarıp getirip taktı. -Şimdi nasıl, Frencesco! Francesco o an taranmış saçlarına bakıp eliyle üzerinden geçiyordu. Anlamadı?.. - Pantaloncini Francesco , beğendin mi? Francesco gözlerini saçlarından aşağıya doğru kaydırdı. -Mamma, Zeno pantolonunu tekrar giymek isterse ? Annesi, gülerek cevap verdi. - Oh , Francesco! neden istesin ki, o artık bir ergen, - Peki ben ergen olunca ne giycem mamma ? - Onu o zaman düşünürüz, tatlım. Francesco, annesinin yanağına kondurduğu öpücükle, memnuniyetini tekrarladı. Abisi Zeno' nun eve gelmemesi annesini çok üzüyordu. Buna küçük yüreği ile içten içe kızan Francesco, çare olarak annesini kırmamaya özen gösterdi. O yüzden hiç itiraz etmedi. - Üzerimdekiyle dışarı çıksam olur mu? Mamma, - Tabii ki, tatlım. Francesco, hemen Savio'nun yanına gitmek istedi. Evleri yan yanaydı nasıl olsa! Koşar adımlarla arkadaşının yanına gitti. Üzerindeki siyah üzerine beyaz çizgili ''pantolonicci'' ile farkında olmadan Gangster tarzı giyinmenin temellerini atmış oldu. Savio, sokaktaydı. Elinde bir dal parçasını ufaladığı topraklarda ileri geri oynatıyor, daireler çiziyordu. Besbelli onun da canı sıkılmıştı. -Savio, Savio!, Bekle, Uzaktan isminin söylenmesiyle o yöne baktı. Gelen Frencesco idi. - Hey!, Francesco! Nerelerdeydin, bugün gelmedin. Kısa pantalonu ile koşan Francesco , arkadaşının yanında ancak durabildi. - Evdeydim. Annemle birlikte, -Annenle ne yapabilirsin ki?¹ Bahçeden 'roka' toplamanı istemiştir? Öyle değil mi? - Hayır, istemedi? Yere eğilmiş olarak konuşan Savio, başını yukarı kaldırırken Francesco'nun kısa pantolonunu gördü. - Pantolonun güzelmiş, tıpkı baban gibi olmuşsun. - Zeno'nun, ama artık benim oldu. Savio'da arkadaşı gibi giyinmek istedi. - Gel benimle Francesco! diye koşarak ikisi de Savio'nun evine doğru gittiler. Savio annesine seslendi. - Mamma, mamma! Rebecca mutfakta işleri ile uğraşıyor, Dolaba yerleştirdiği porselen tabakların tıkırtısı, etrafın sessiz oluşundan sokağa kadar geliyordu. Bir ara çocukların seslerini duyar gibi oldu. Pencereden uzanıp baktığında oğlunun seslendiğini gördü. - Ne oldu Savio? -Mamma, bak! Frencesco'nun kısa pantolonunu gösterdi. -Mamma, benim bundan var mı? -Evet, Savio olmalı, ama aynısı imkansız! - Giyebilir miyim ? - Bekle tatlım, hemen bakıyorum. Rebecca, içeriye geçerek Savionun eşyalarının arasına bakar. Fakat bulamaz. Pencereyi açıp, başını her iki yana sallayıp, - Üzgünüm Savio, Bunları duyan Savio'nun yüzü asılır. Annesinden bir daha ses çıkmayınca boynunu bükerek oyun alanına geri dönmek isterler. - Hadi !, Gidelim Francesco! İki arkadaş, yavaş adımlarla geri dönerken, Rebecca, oğlunun arkasından bakarken onun üzülerek gitmesine dayanamaz. Savio'nun ailesinin durumu, Francesco'ya göre çok daha iyiydi. O yıllarda bir çok evde olduğu gibi onlarda da kıyafet için fazla bütçe ayrılmazdı. Yalnızca gerekli olduğu zamanlarda ve tabii ki, Gerardo izin verdiği müddetçe... Yine de , kararından dönmediği anlar olur, üçüncü bir pantalon alınmasına karşı çıkardı Sinirli ve disiplinli tavırlarını ev içinde ailesine daha çok yansıtırdı. Hele o para, kısa bir pantalon için isteniyorsa ... Rebecca, kararını verip tercihini yaptı. Gerardo'yu sinirlendirme pahasına Savio' ya ait iki siyah pantalonu yatağın üzerine yan yana koyup, hangisini gözden çıkarsam diye düşündü .Elinde makasıyla hızlı bir seçim yaptı. Sonrada birini kesip kısa pantalon modeline çevirdi. Fakat öyle acele ile kesti ki paça kısımlarını öylece bıraktı. Bir an evvel Savio'ya ulaştırmak istiyordu. pencereyi açtı; Elindeki kısa pantolonu sallayarak seslendi. - Hey!, Savio, Savio, Geri gelmelisin ? Annesinin seslendiğini duyan Savio, hemen koşar adımlarla geri döndü. Evlerinin önüne geldiğinde ise annesinin elindekini görünce sevinçten gözlerini kocaman açarak, - Mamma, benim için mi? - Elbette Savio, senin için İçeriye gel , hadi! - Bekle beni Francesco, - Peki! ama çabuk ol, Savio, heyecanla içeriye girip, annesinin hazırladığı kısa pantolonu giyer. Pantalon askısını takmayı da ihmal etmez. Savio, O kadar sevinmiştir ki, paçalarından sarkan iplikleri bile fark etmez. -Teşekkürler, Mamma Annesine kocaman bir öpücük kondurur. Francesco' nun yanına gelir. Annesi , bir daha seslenir. -Savio, Francesco bekleyin! Rebecca, eline aldığı biscotto dolu tabağı çocuklara uzatır. - Çocuklar bakın çok taze az önce fırından çıkardım.- - Mamma! - Bayan Rebecca, çok güzel kokuyor, - Tarçınlı da ondan - Çok severim - Ben de, .- Hey !, Durun daha bitmedi, bekleyin ! Mutlaka fotoğrafınızı çekmeliyim... Mutlaka! -Çocuklar, hemen geliyorum...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD