''Alfonzo, karanlık odada yarım kalan işini tamamlamak için
sevgilisiyle beraber yanmış ve yere atılmış film rulolarının üzerine uzanıyorlardı.
Film' lerin çıkardığı çatırdamalar, onlar için ''Aşkın jenerik tınlamasıydı.''
Beş gün sonrası...
Sabah erkenden uyanan Rebecca, gün içinde Napoli' ye tekrar gideceği hakkında plan yapar. Fotoğrafların hazır
olduğunu var sayarak uygun bir zamanı bekler. O zamanlar köylerden şehir merkezine giden araç sayısı çok azdı.
Sabah ve öğleden sonra hareket eden araçların dönüş saatleri de belliydi. Rebecca, Gerardo' nun evden çıkmasını
bekledi. Bu yüzden ancak ikinci araca yetişebileceğini düşündü. Çok belli etmeden hazırlıklarına başlar. Ses
yapmamak için çaba harcar, parmak uçlarında yürür. Fakat, diğer odadan tıkırtı geldiğini duyunca ,
kocasının uyandığını fark eder.
- Buon giorno ,
- Uyandın mı, Canım
- Si,
Gerardo'nun ağzından tek bir kelime çıktı. O da soğuk bir ' Evet ' kelimesi,
Gerardo, karısının yanağına öpücük konduran bir eş değil de, enerjisini tümüyle işine aktaran bir adam olmuştu.
- Mozzarella ile sandviç yaptım, kahve de var. ister misin?
- Hayır !, Dedim Rebecca, işim var.
Rebecca, bu cevabı alınca Gerardo'nun evden erken ayrılacağını garantiler.
Gerardo, hızlıca hazırlanıp giriş kapısına doğru yöneldi. Tam eğilmiş ayakkabılarının bağcıklarını bağlarken,
Rebecca yanına gelir.
- Bir şey yemiyeceğine emin misin?
- No!, Birşey yemiyeceğim. Söylemiştim.
İşim var.
-Si !, Vediamo
Hemen ardından Rebecca, acele ile hazırlanır. Bugün açık mavi bir elbise seçmiştir kendine hemde dolabın bir
köşesinde unutulan bir elbise, onu giyer,
Savio'yu uyandırır...
Ama, yanında götürmek istemez. O yüzden İmelda'ya bırakmak iyi fikir olacaktır. Mutfağa geçer ve büyük cam
biscotti kavanozunu alır. Keten peçetesini açarak İçine alabildiği kadar biscotto koyar ve dört bir ucunu birleştirip
yanına almak için hazırlar.
- Mamma,
- Buon giorno Savio,
- Hemen hazırlanıyoruz tatlım.
- Nereye mamma ?
- Senin çok sevdiğin bir yere,
İmelda ve Frencesco' desem
- Oley !
Rebecca, beyaz merserize hırkasını da almayı ihmal etmez. Elinde küçük bir çanta ve avucuna sıkıştırdığı biscotti
bohçası ile yanına Savio' da yanına alıp İmelda' nın kapısını çalar.
-İmelda, İmelda !
Kapı hemen açılır.
- Ciao Rebecca, Oh ! mavi elbiyle, deniz' e rakip olmuşsun, çok yakışmış !
- grazie İmelda,
Oh !, Ciao Savio, sende hoşgeldin,
İçeri gelsene,
- Af edersin !, İmelda biraz erken geldim.
Savio sende kalabilir mi? İki , üç saat için ?
- Tabii kalabilir. Peki, sen ?
- Napoli'ye gitmem gerekiyor.
Yani benim için, acil ?
- Napoli' ye mi?
Peki Gerardo?
O erkenden çıktı.
- Tamam kalabilir, Sen bak işine,
Frencesco da birazdan uyanır.
- Aa !, Enrico, evde mi?
- No, oda erkenden çıktı. Ne yaptığını bir bilebilsem?
- Üzülme, o işini bilir.
Rebecca, elindeki biscotto dolu küçük keten bohçayı İmelda' ya uzatır.
- Çocuklar için, bunları severler...
- Grazie Rebecca,
- " Bu iyiliğini hiç unutmayacağım."
Hemen derin düşüncelerle bahçe kapısına yöneldi. Kapıda bekleyen İmelda ve Savio' ya el salladı.
- Görüşürüz tatlım,
- Görüşürüz mamma!
Rebecca, Bunları söylerken gözlerinin içi parlıyordu. Beklentisinin acil olması, her zaman ızdırap
çekecek anlamına gelmiyordu. Sadece, Gerardo' dan önce evde olması gerekiyordu, o kadar...
Heyecanlıydı. Fotoğrafları bir an önce elinde görmek istiyordu. Yine de Rebecca için heyecanlı bir gün,
derin bir ''oh '' çekerek ahşaptan çit ile çevrili bahçe kapısını kapattı. Hızlı hızlı çarşıya yürüdü. Tamda Napoli' ye
gidecek ikinci araç haraket etmek üzere iken...
Hemen el sallayarak durdurabildi. En arkada boş bulduğu koltuğa oturdu. Gözlerini kapatıp sırtını koltuğa
dayadı. Artık yalnız başına gidebiliyordu. Ama yine de içi içine sığmıyordu.
"Ah işimi bitirip bir de geri dönebilsem. "
" Kutsal Meryem bana yardım et. "
Napoli meydanında indiğinde , hiç vakit kaybetmeden fotoğrafçının dükkanına gitmek istedi.. Zaten
dükkanın yeri Merkez Bankasinin iki bina ilerisinde, rahat ulaşılabilecek bir yerdeydi. Hızlı adımlarla karşıya
geçmek için bekledi. Gizli gelmenin heyecanıyla olsa gerek, Yüreği küt küt atar vaziyetteydi.
.Rebecca, Soluk soluğa dükkanın kapısına yöneldi. Kapı açıldığında çalan zil sesiyle içeri girdi.
- Ciao, kimse yok mu?
- Fotoğrafçı, yine yoktu.
Biraz sonra yan odadan , Buon giorno diyerek çıktı.
Herhalde İçeride özel işi vardı. Ağzının kenarını silerek ve üzerine çeki düzen vererek girdi içeriye,
- Oh!, Signorina
- Geçtiğimiz gün gelmiştim. Hatırladınız mı?
- Tabii ki, hatırladım güzel bayan , adınız Rebecca' ydı. Öyle değilmi?
- Si, Rebecca
İyice heyecanlanır, yanakları kızarır ve bu heyecanın farkındadırlar. Rebecca hemen sorar;
- Fotoğraflar hazır mı?
- Elbette Signorina,
Alfonzo, Standın çekmecesini açıp , Zarf içinde fotoğrafları Rebecca'ya sunar. Zarfı verirkende
el temasını unutmaz.
- Buyurun Signorina,
- Graise
Rebecca, eli değdiği için daha da heyecanlanır, Alfonzo'yu dikkatli olması için uyarmaz.
Zarfı hızlıca açmak ister.
İlk fotoğraflar çocuklara aittir. Bakmak için standın üzerine koyar.
- Savio ve Frencesco, ne güzel çıkmışlar.
Öyle değil mi?
" Tam da bir pantoloncini arkadaşlığı "
Bunlardan ikişer adet tablettiniz, öyle değil mi?
- Si, Signorina, ikişer adet yapıldı.
-Si, Grazie,
Rebecca, zarfın içine tekrar bakar, sekiz fotoğraf daha vardır.
- Bunlar kimin ?
- Sizin efendim. Aynı filmden tablettim Signorina,
Fotoğraflara tekrar tekrar baktı.
- Bunları Marco çekmiş olmalı,
Bir kaç orman manzarası ve çiftlik evi görüntüleri,
Marco bu fotoğrafları çekip , unutmuş olmalı, şaşırmış bakışlarla kardeşiyle yaptığı konuşmalarını hatırladı.
'' Bunlar o fotoğraflar olmalı''
- Neyse evde bakarım.
Şey !, ben ne kadar tuttuğunu merak ediyorum. Yani fotoğrafları kast ettim.
-O kolay Signorina, o kolay,
- Yalnız fotoğraf miktarı çoğaldı. Bir de yeni film var.
Diyerek, bozuk paralarla dolu cüzdanını çıkardı. Mutfak masrafından arta kalan paralarla yaptığı küçük bir
birikimdi bu,
Mavi kadife cüzdanına aktardığı bozuk paralarının yetip yetmeyeceğini düşündü
. Hiç hesapta olmayan sekiz fotoğraf daha vardı. Avucunun içinde cüzdanı sıktı ve, onu seyreden
Alfonzo' nun gözlerine bakarak;
-Şey, ben yalnızca çocukların fotoğrafını ve takılan filmi ödesem, çünkü; diğer fotoğraflara param yetmeyecek,
hem Amalfi' ye dönmek zorundayım.
O an kalan sekiz fotoğrafın bulunduğu zarfı ellerinde çekiştirerek karar veriyorlardı.
Çok tehlikeli bir durumdu. Fakat Rebecca fotoğrafların önemini yeterince anlayamamıştı.
Eğer kardeşi Marco orada olsaydı, kendisi için çok önemi olan o gizli fotoğrafları öncelikle alırdı.
Onların ortalık yerde durmaması gerekiyordu.
Rebecca, ısrarla onlar kalsın başka bir zaman alırım diyordu. Alfonzo ise tekrar gelmesini garanti etmek için
kalan parayı sonra getirirsiniz diyordu. Rebecca da parasının kalmayacağını biliyordu.
Evet, Rebecca, tam onun beğendiği kadın tipindeydi. üstelik ürkek ve yalnız kalmış bir kadın...
- Signorina. kaybolacak anılarımızı hatırlamak için fotoğraf çekiyoruz öyle değil mi?
-Evet, haklısınız,
-İnanın, sizde hatırlanmaya değersiniz.
Aslında sizinde fotoğrafınızı çekmek isterim. Uygun bir zamanda tabii,
- Grazie,
Tam Rebecca Kapıya doğru yönelecekken, Alfonzo' nun yine aklına birşey gelir.
- Oh!, Signorina izniniz olursa Savio ve arkadaşının fotoğrafını büyültmek isterim.
Yani, vitrin için, güzel olur kanısındayım.
Ne dersiniz ? Tabii, karar sizin?
-Bilmiyorum, nasıl olur?
Ya !, ''Gerardo, Napoli'ye geldiğinde fotoğrafa rastlarsa?'' diyerek içinden düşünür.
''Bence zor bir ihtimal''
-Bence harika olur Signorina. Ben fotoğrafı hazırlarım, gelip karar verirsiniz ?
Savio' nun resmi beğenilmişti. Bundan güzel daha ne olabilir ?
- Tabii, vitrine koyabilirsiniz.
-Peki, Si Vediamo,
Diyerek dükkanın kapısına gelir, başını çevirip bakmak ister. Ve dönüp bakar, göz göze gelirler.
-Mavi renk size çok yakışmış, tekrar giyin bence,
- Greize, Arivvederci,
Alfonzo, söylediği kelimelerle Rebecca'yı sırılsıklam yapmıştı. Çok yakında geleceğini biliyordu.
'' Onunda hoşuna gitti, hiç terslemedi beni '' diyerek, tavlama seansının başarılı geçtiğini düşündü.
Sonra aklına karanlık odada bıraktığı sevgilisi geldi. Hemen yanına gitti.
- Nerede kaldın Alfonzo
- Oh!, '' O sole mio''
Sevgilisi işaret parmağınla Alfonzo'nun dudaklarını kapattı.
- Zitto !
Ve onlar karanlık odada yarım kalan işini tamamlamak için yanmış ve yere atılmış film rulolarının üzerine uzanıyorlardı. Film' lerin çıkardığı çatırdamalar, onlar için ''Aşkın jenerik tınlamasıydı.''
Rebecca, hemen dükkandan çıktı, Yanakları al al olmuştu. Yolda tıpkı mavi bir kelebek gibi görünüyordu.
O kadar acelesi vardır ki, elindeki zarfı hemen kapatıp çantasının içine koydu. Hala Napoli' ye gizli gelmesinin sıkıntısını yaşıyordu.
Heyecanlanmıştı!
Amalfi'ye gidecek aracı kaçırmamak için koşar adımlarla ilerledi. Topuklu ayakkabılarının izin verdiği müddetçe tabii...
Bu mücadele kaldırım da bir iki kişiye çarpmasına engel olamadı. Şehir merkezinde ilerliyor ve görkemli binaların yanından geçerken , onların silüetleri karşısında kayboluyordu. Biraz ileride Merkez Bankasının tabelasını gördü. O civarda otobüsten indiğini anımsadı.
" Oh!, kutsal Meryem, sonunda, yaklaşıyorum. " diye düşünürken , topuzundan çıkan bir kaç tel saçını kulağının arkasına götürürken başını kaldırdı; Gözlerine inanamadı. Bir an olduğu yerde donup kaldı !
- '' Fakat Gerardo, nasıl olur?
" Gerardo ve Enrico birlikte bankadan çıkıyorlardı."
" Bu ikisi ne yapıyor olabilir?
Önünde beklediği binanın duvarına yaslanıp bir an için kendini saklamak ister.
" Gerardo'nun beni görmemesi lazım. " Bir daha eğilip bakıyor. Bir kaç adım atıp , onları takip ederek birşeyler öğrenmek istiyordu. Önde ; Gerardo ve Enrico konuşarak ilerliyor, biraz arkalarında Rebecca onları takip ediyordu. Bankanın iki bina ilerisinde tabelasında ' NOTAIO ' yazılı olan binanın giriş katındaydılar.
Rebecca, onları şaşkınlıkla izliyordu.
" Şimdi de Notere gittiler. Neler oluyor?
" Hemen eve dönmeliyim."
Amalfi köyünden Napoli' ye gelen Rebecca, yine aynı tempo ve kafasında binbir soru ile köyüne döneceği araca bindi. Zar zor yer bulabilen Rebecca, koltuğa oturduğunda şimdiden evde olacaklara kendini hazırladı.
Artık Gerardo' dan korkmuyordu. Bu heyecanlar onun maneviyatını güçlendirmişti.
Ama; Bugün Gerardo' ya rastlamasıyla evde hiç bir şeye dahil edilmediğini tekrar test etmiş oldu.
'' Kadın ruhundan anlamayan biriyle evli olmak berbat birşeydi.''