4. Bölüm: Evlilik Teklifi!

1746 Words
#Ladin Yiğit Bey ofisimden ayrıldıktan sonra söylediklerini düşünmemek için kendimi dava dosyasına odaklamaya çalıştım. Fakat ne yaparsa yapayım bir türlü söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. En iyisi temiz hava almak olduğuna karar verip kendimi hızlıca dışarıya attım. Her zamanki yerime gitmek için taksi beklerken aklımda Yiğit Bey’in söylediği -Hayalin!- kelimesi kulaklarımı şenlendiriyordu. Gerçekten olabilir mi? Bu hayal benim zayıf noktamdı ve Yiğit Bey’de tam oradan vurmuştu. Doğru hamle yapan insanları severim. Kartını çok açık ve cesurca kullandı. Yiğit Bey şu an gözümde bir numara olsa da bir yandan da beni araştırdığını hatırladıkça sapıklıktan ötesini geçemiyor. Gelen taksiyle elimi kaldırıp durmasını bekledim. Taksiye binip adresi verdikten sonra düşünce girdabında kurtulmak için kendimi müziğin akışına bırakmaya çalıştım. Fakat en rock müziği açmama rağmen bir türlü müziğin havasına giremedim. Çünkü aklımda -Hayalin!- kelimesi çınlarken bunu başarmam pek mümkün değildi... Verdiğim adrese taksinin durmasıyla geldiğimi anladım. Taksiciye ücretini ödeyip taksiden indim. Gözlerimi kapatıp temiz orman kokusunu derince içime çektim. Etrafı gözlerimle kolaçan ettikten sonra en sakin ve ıssız yeri bulup adımlarımı o yöne doğru atmaya başladım. Yere oturup çantamdan telefonumu çıkardım. Hafif fonda müzik açıp dizlerimi kendime çektim. Başımı dizlerimin üzerine yaslayıp kollarımı dizlerime doladım. Böylelikle kafamı daha rahat dinleyip düşüncelerimi doğru mantık süzgecinde geçirip anlamlı bir karar verecektim. ♡♡♡♡♡ Yanımda oluşan hareketlilikten sonra müziğim kapanmıştı. Kafamı dizlerimden kaldırıp soluma döndüğümde karşımda tahmin edemeyeceğim aslında tahmin etmem gereken birini gördüm. Gördüğüm kişiyle şaşkınlıkla açılan gözlerime dudaklarımdan firar eden “Yiğit Bey?" kelimesi eşlik etti. Yiğit Bey sabahki çarpık gülüşüyle bana bakarken ben ona bu sefer sabahki sinirle bakmaya başladım. Bakışlarıma eşlik eden ses tonumla “Sizin burada ne işiniz var?” diye sordum. Yiğit Bey ise sanki ona söylemiyormuşum gibi gülümsemeye devam ederek “Ladin Hanım sakin olun. Bu kadar çabuk sinirlenirseniz erken yaşta kırışırsınız.” dedi. Adamın söyledikleriyle başımdan aşağı kaynar sular dökülmeye başladı. “Size ne be, kırışacak olan benim!” diye tepki gösterdim. “Şahsen karımın genç yaşta kırış kırış bir yüze sahip olmasını istemem.” diye bilmiş bir tavırla gülümsedi. “Bunu karınıza söyleyin!” deyip teklifini kabul etmeyeceğimin sinyalini açık ve net bir şekilde belli ettim. “Zaten şu an gelecek zamandaki karımla konuşuyorum.” dedikten sonra içtenlikle gülümseyip “Yani sizinle.” dedi. Yani kendimi bilmesem adamın teklifini kabul etmişimde adam bundan dolayı bu kadar rahat derdim! “Teklifinizi kabul edeceğimden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?” diye meraklı bir tavırla sordum. Başını sağa sola sallayıp yere baktıktan sonra gözlerini gökyüzüyle buluşturdu. Ardında gün ışınında kısılan yeşil gözlerini bana döndürüp her zamanki gibi hafifçe gülümsedi ve “Yeşil gözlü, yakışıklı, işi gücü yerinde, kültürlü, akıllı, kibar erkekleri tercih eden her kızın hayalini süsleyecek altın tepside sunulan, ağzı tatlandıracak bir ikram olduğumu biliyorum.” dedikten sonra çapkın bir şekilde göz kırptı. Ov! Adamdaki kendini beğenmişliği şu an tarif edecek bir kelime bulamıyorum. Resmen kelime dağarcığıma boykot uygulanmış gibi ağzımı açmama rağmen dudaklarımdan sadece sinirli bir “Ukala!" kelimesi döküldü. “Hanımefendi bu kadar sinirli olmayın biraz rahat olun. Ayrıca kendini bilmek ukalalıksa ben ukalanın önde gideniyim.” Ha, bir de kendini haklı çıkarmaya çalışması yok mu ya! “İlk öncelikle zaten ben rahat bir insanım. Sizin gibi ayarsız insanlar ayarlarımla oynamadıkça sinirlenmem.” dedim kararlılıkla. Yiğit Bey gözümün içine gözümü delercesine bakıp yüzündeki çarpık gülüş serseri bir hâl alıp gözleri avını köşeye sıkıştırmış pis avcı gibi kısılıp “Ladin Hanım!” dedi. Yeminle ismimden şüphe ettim desem yalan olmaz! “Ne var?” diye sorsam da elin yedi kat yabancı bir adamla ormanda olduğumu hatırlamak yerine beni araştıran bir sapık olduğu gerçeği kafama dank edip elimle çantamı yokladım. “Büronuzda rahat insanlardan hoşlanmadığınızı belirttiniz ama burada şu an rahat bir insan olduğunuzu iddia ediyorsunuz!” dedikten sonra alt dudağını arsızca ısırıp “Kendinizle mi çelişiyorsunuz!” demesiyle gözlerim kocaman oldu. “Siz ne diyorsunuz be!” diye bağırdığımda “Gayet açık konuştuğumu düşünüyorum!” diye devam etmesiyle çantayı kafasına geçirmek için kaldırdığımda benden hızlıca uzaklaşıp “Lütfen sakin olun sonuçta siz sakin bir insansınız!” diye benimle dalga geçmeye devam edince hızlıca yerimden kalktığım gibi o da yerimden kalktı. “Sakın üzerime gelmeyin sapık var diye bağırırım!” demesiyle şaşkınlıkla yüzüme bakıp sinirle gülmeye başladı. “Ben ve sapık!” demesiyle başını onaylar biçimde sallayıp “Evet siz!” diye sesli onayda verdim. “Öldürürüm seni!” dediğimde eliyle etraftaki insanları işaret ederek “Derin derin nefes alıp halka açık bir alanda olduğunuzu hatırlayın!” dedi. “Umurumda olduğunu mu zannediyorsun!?” diye bağırıp dibinde durduğumda ellerini teslim olurcasına kaldırıp “Pardon haklısınız, unutmuşum!” dedi. “Hatırlatmış oldum!” dedikten sonra ona bir adım yaklaşıp dizimi karnına geçirecekken “Ne düşünüyorsunuz?” diye sormasıyla duraksadım çünkü az önce onu boğazlamayı düşünürken şimdi kurduğu cümleyle hayalimi düşünmeye başladım. Yiğit Bey ise az önce kalktığı yere çömelince ben de yerime geri çömeldim. “Sinirli bir insan olsanız bile bu teklif için en uygun kişi sizsiniz!” demesiyle az önce dinen sinirlerim tekrar gün yüzüne çıktı. “Sinirli değilim!” diye üstüne basa basa konuştum. Gülüşü yüzünde genişleyerek hafif dalga geçen bir tonla “Kesin öylesiniz.” dedi. Bu adam ne kadar sinir bozucu ya!? Hayalimin bu adam sayesinde gerçekleşme ihtimali olduğuna inanmak istemiyorum. Yüzümü karşıya çevirip başından beri sormam gereken soruyu onun densizliği yüzünden sormamış olduğumu fark edip “Beni mi takip ediyorsunuz?” diye kızgınlıkla sordum. Yiğit Bey düşünür gibi olup başını olumsuzca salladıktan sonra kollarını arkaya vererek gerinip ayaklarını çimene doğru uzattı. Başı yete eğik bir şekilde bana baktı ve konuşmaya başladı. “Hayır hanımefendi, sadece gerçekleştirdiğimiz hararetli konuşmadan sonra buraya geleceğinizi tahmin ettim. Ben de gelip size vereceğiniz kararda eşlik edeyim dedim.” “Ne iyi ettiniz ya, ben de teklifinizi düşünüyordum.” diye alayla konuştum. “Beni düşünmemek imkansız hanımefendi.” Duyduğum cümleyle adamdaki kendini beğenmişlik buradan bizim eve yol olacağına karar verdim. “Sizi değil bana sunduğunuz teklifi düşünüyordum!” diye kendisini beğenmişliğine gölge düşürmeyi hedefledim. “Sonuçta teklifi size ben sundum. Yani bir şekilde aklınızdayım hanımefendi.” diye ısrarla kendini hedef göstererek konuşmasıyla adamdaki kendini beğenmişliğin bizim eve yol olmasından vazgeçtim çünkü adamdaki kendini beğenmişlik Narcissus ile yarışır! “Sormayın siz gittikten sonra aklımdan bir an olsun çıkmadınız.” diye dalga geçmeyi de ihmal etmedim. “Teklifimi kabul ederseniz 3 yıl boyunca bu yakışıklı yüzü düşünmekle kalmaz her gün görme fırsatı bulursunuz.” diyerek göz kırptı. Göz kırpmayı alışkanlık haline getirdi beyefendi! “Beyefendi asıl ben teklifinizi kabul edersem benim gibi bir afeti devranı 3 yıl boyunca görmüş olursunuz.” dedim gülümseyerek. “Kendinize güvenimiz tam. Güzel. Özgüven sahibi kadınlar çok çekici oluyor. Benim de ilk tercihim olurlar.” “Çok çekici bir kadın olduğumu biliyorum. Fakat tercihinizle ilgilenmiyorum.” diye gülümsemeye devam ederek konuştum. “Benden mi bulaştı? Hani bileyim de dozumu düşüreyim. Maazallah bir yere çakılıp kalırsınız.” Adamın söylediğine gözlerimi kocaman açarak baktım. Adama tip tip baktıktan sonra kendimi daha fazla tutamayıp gülmeye başladım. Resmen onun kendine duyduğu özgüvene karşı misilleme yaptığımı düşünüyor. İşte buna katıla katıla gülünür. Karnımı tutarak gülmeye devam ederken adamın beni sarsmasıyla gülüşümü kontrol altına almaya çalıştım. Adamın yüzüne baktığımda bana deli görmüş gibi bakıyordu. Bu hâli o kadar komikti ki daha çok gülmeme neden oldu. Sonunda gülüşümü zapt edebildiğimde adamın gözlerinin içine bakarak “Yiğit Bey şimdi ben size misilleme yapmak ya da laflarınızın altında kalmamak için kendimi övdüğümü düşünüyorsunuz değil mi?" diye emin olmak istercesine sordum. Adam bana şaşkınlıkla bakmaya devam ederken "Doğru anladım söylediklerinizi değil mi?” diye sorumu yenileyip adamın gözlerinin içine bakarak onaylamasını bekledim. Adamın cevap vermekte tereddüt ettiğini görünce “Hayırdır özgüveniniz içinize mi kaçtı?” deyip göz kırptım. Adam ilk önce göz kırpmama şaşırsa da kendini hemen toparlayıp “Ne alakası var hanımefendi? Size vereceğim cevabın siz de yaratacağı hasarı düşünüp iyiliğiniz için sessiz kalmayı seçtim.” dedim. Adamın söyledikleriyle dudaklarımı alay biçimini alacak şekilde yukarıya doğru kıvırıp alt dudağımı ısırıp gülümsedim. “Siz istediğinizi söyleyin beyefendi. Bana bir şey olmaz." "Öyle söyleyenlerin hasarı daha büyüktür hanımefendi." Bu adam dengelerimi altüst etmek için mi geldi!? "Diyelim ki hasar oluştu ama hasar ben de oluştuğu için orasını ben düşünürüm." diye kendimi koruma ve savunma içgüdüsüyle konuştum. Yiğit Bey susmaya devam edince "Sizin vicdan azabı çekmenize neden olmam. İçiniz rahat olsun!” diye sinirle konuştum. Yiğit Bey başını sallayıp boğazını gıcık tutmuş gibi birkaç defa öksürdükten sonra konuşmaya başladı. “Avukatlık duygunuz sizi savunmaya ittiğinden dolayı bana cevap veriyorsunuz.” İşte bu benim asla kabul edip tahammül edemeyeceğim bir cevaptı! Kararlılıkla Yiğit Bey’in gözlerine bakarak “Bakın Yiğit Bey, beni araştırırken ya da gözlemlerken bir şeyi gözden kaçırmışsınız; ben Ladin KÖKSAL, yanaklarımda ki allık mübarek gülü kıskandıracak derecede kırmızı, gözlerimde ki güzellik nergis çiçeğini uykusunda uyandırır, boyumda ki uzunluk selvi ağacını gölgede bırakır. Bir kere gören bir daha görmek için servetini önüme döker de ben dönüp bakmam. Yani afeti devran gözlerim seyran. Kimseye misilleme yapmak ya da ego tatmini için kendimi övmem veya savunmam! Karakterim, fikrim neyse dilimden firar edip hadsizlerin önce kulaklarını sonra dillerini bağlar!” dedim. Yiğit Bey şaşkınlıkla yüzüme bakarken ben zaferle yüzüne bakıyordum. Şaşkınlıktan aralanan ağzına sinek girmesini istesem de “Salyalarınızı akıtırken dikkat ediniz ağzınıza sinek girmesin!” deyip zaferimi ona belli edip göz kırpmak beni daha mutlu etmişti. Yiğit Bey bana tuhaf tuhaf bakmaya devam edip sonunda başını sağa sola sallayarak kendine gelmeye çalışınca “Sonunda!” demekten kendimi alamadım. “Egonuzdan dolayı sizi göremiyorum Ladin Hanım!” diye laf sokmaya çalışmasıyla dişlerimi göstererek gülümsedim ve “Gözlerinizi bir doktora götürün Yiğit Bey." dedim. Yiğit Bey, beni anlamsız bakışlarla süzerken zaferle "Çünkü egom olsa dahi benden önce görünemez.” diye sözümü tamamlayıp adama tekrardan göz kırptım. “Anlatıldığından da ukala birisiniz.” diye bezginlikle soluyunca rahatlıkla bacaklarımı çimene uzattım. “Anlatanlar eksik anlatmışlar.” dedim. "Teklifim?" diye asıl konumuza dikkat çekince gerçek duygumu dile getirdim. "Size güvenmiyorum." "Güvenmeniz için ne yapabilirim?" Yiğit Bey’in sorusuyla düşündüm ve geçmişim gözümün önünde belirlenmeye başladı. Bacaklarımı kırıp karnıma doğru çekerek başımı dizime yasladım. "Bilmiyorum." diyebildim. "Sizin güven probleminiz var." dedi haklı bir tespitte bulunan doktor edasıyla. Evet. Başımı dizimden ayırıp yüzüne baktım. "Beni ne kadar araştırdınız?" diye sordum. "Fazla derine inmedim." "Nasıl araştırdınız?" diye açıkça ifade etmesi için sorumu tekrar sordum. "Annenizin, babanız ve komşularıyla olan konuşmaları, arkadaşlarınızın size karşı olan tavırları, Zehra Hanım’ın düşünceleri, kardeşiniz Lila Hanım’ın düşünceleri ve en önemlisi sizin görücülerinizle olan iletişiminiz, yalnız kaldığınızda döktüğünüz gözyaşlarınız, haykırışlarınız..." Yiğit Bey’in söyledikleriyle bir yanım sinirlenirken bir yanım yıllardır herkesten sakladığım sırlarımın bir şahidi olduğunu ve yalnız olmadığımı fısıldıyordu. Çelişkili duygular yaşarken Yiğit Bey’in susmasıyla derinden gelen yorgunlukla soludum ve yüzüne baktım. "İzninizle." dediğimde Yiğit Bey’in bir şey demeyeceğini bildiğimden dolayı ayağa kalkar kalkmaz koşarcasına yanından uzaklaştım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD