bc

Fakir Yürek

book_age18+
11.3K
FOLLOW
48.2K
READ
playboy
CEO
prince
billionairess
bxg
male lead
office/work place
first love
shy
stubborn
like
intro-logo
Blurb

+18 YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER VAR...

Kitap FİNAL vermiştir...

UYARI: BU KİTAP 2 KADININ 1 ADAMA KARŞI OLAN KARŞILIKSIZ AŞKINI KONU EDİNİYOR. SİNİRLERİ ÇABUK GERİLEN VE OBJEKTİF OKUMADAN UZAK KALIP KADIN TARAFTARLIĞI AĞIR BASAN KİŞİLERİN DİKKATİNE...

“Dokunma bana!” diye bağırıp bana deli gibi dokunmasını istediğim ellerden uzaklaştım.

“Ben annemin evine dönüyorum! Boşanmak istiyorsan boşan! Amerika’ya gitmek istiyorsan git! Umurumda bile değilsin! Elbet spermlerini bana verecek birini hemen şimdi bile bulurum!” dememle kapıyla onun arasında sıkışmam bir oldu. Yeşiller sinirden kopkoyu olurken yutkundum.

“Niye sinirli bakı-”

Hırsla öpülen dudaklar bana söylediğim kelimeleri hazmedemediğini fısıldayınca ben de az önce duymaktan nefret ettiğim -Sizi Sevmiyorum!- sözünün intikamını almak istercesine yüzünü avuçlayıp öfkeyle karşılık verdim. Belime dolanan eller beni kendisine bastırırken bilerek kendimi ona sürttüm. Öpüşü hızlanırken yatakla buluşan sırtımla üzerime eğilmesi bir oldu. Ağırlığını hissetmezken hissettiğim sertlik zaferle gülümsememe yetiyordu! Beni arzulamaktan deliye dönersin inşallah! Elleri yanlarda sabit dursa da dudakları dudaklarımdan ayrılıp çenemi oradan da boynumu bulunca seslice inledim.

“Ah!!!”

Başka sperm bulacakmış! Ben varken başka kimse olamaz! Ladin Hanım kıvrandıkça kıvranırken beni üzerinden itmesiyle haddimi fazla aştığımı düşündüm. Fakat üzerime çıkıp arzulu kahvelerle hafifçe gülümsedi.

“Birazda sen kıvran!” diyerek elini eşofmanımın içine sokup penisimi kavramasıyla “Ladin Hanım!” diye hırlasam da o gülümseyerek okşamaya devam edip üzerime doğru eğildi.

“Kendime hazır hâle getiriyorum diyeceğim ama çoktan hazır! Sımsıcak ve sert!” diye zafer konuşmasıyla gülümsedim. Elini biraz daha gezdirip gözlerime baktı.

“Bu sadece benim!” diye kararlılıkla konuşunca cesaretine hayran kaldım.

“Sizinki de benim!” dememle yüzüme eğildi.

“Sadece senin!” der demez dudaklarıma sarıldı. Ona karşılık verirken aldığım hazzın haddi hesabı yoktu. Usulca elini penisimden çekmesiyle dudaklarından ayrılıp onu altıma aldım. Kollarını boynuma dolayıp beni kendine çekince “Sadece sizin!” dedim.

“Her zaman benim olacak!” demesiyle güldüm.

“Cesaretinize hayran kaldım.”

“Hayran kalmakla kalmayacaksın deli divane olacaksın!” diye meydan okudu.

“İddialısınız!”

Eliyle tişörtümü kavrayıp “Göreceksin!” dedi.

Burnuna bir öpücük bırakıp “Ben de bana hazır halde olana dokunmak görmek isterdim.” dedim.

Alayla gülüp “Şansına küs!” demesiyle başımı olumsuz anlamda salladım ve bilerek başımı boyun girintisine gömüp öpüp ısırmaya ve emmeye başladım.

Pislik herif resmen beni delirtiyor. Boynumdan öpmesi yetmezmiş gibi bir de ısırıp emiyordu. Arzudan daha da kıvranırken yüzünü avuçlamaya çalıştım ve başarılı oldum. Yeşil hareler beni istediğini bas bas bağırırken daha çok isteyeceğini anlatmak istercesine yüzüne baktım.

“Boşuna eziyet etme!” diye uyarıda bulundum.

Alnını alnıma yaslayıp “Siz de istiyorsunuz!” dedi.

“Asla inkâr etmedim!”

Gülümseyen yüzüyle ben de gülümsedim...

♡♡♡♡♡

Aşk neydi?

Ladin için aşk Yiğit Ali'nin sadece ona ait olmasıydı. Sadece onu sevmesiydi...

Yiğit Ali için aşk yoktu sadece güven vardı. O da yatakta başlayıp yatakta biten bir güven...

Cemre için aşk Yiğit Ali'nin gözlerindeki yeşillerde saklı! Cemre meyhanede gördüğü ilk andan beri tutuklu kaldığı yeşil gözler onun diyarıydı. Fakat Yiğit Ali, Ladin'le evlendiği için ondan uzak durmak zorundaydı ama başarılı olamıyordu...

Ladin gün geçtikçe Yiğit Ali'ye bağlanırken Yiğit Ali, Ladin'i sadece evlilik anlaşması yaptığı eşi olarak mı görüyordu?..

Peki Ladin evlilik anlaşmasının arkasına sığınıp bu 3 yılı sevdiği adamla mutlu olarak mı geçirecek yoksa Yiğit Ali'nin ona aşık olmayacağını anladığı her gün sudan sebep bir bahaneyle Yiğit Ali'yi kırıp geçecek mi?...

Sizce bu aşkın kazanı Ladin mi Cemre mi olacak yoksa hiç kimse mi?..

Soruların cevabı kitapta saklı...

Türkçe Hikâye / Türkçe Hikâyeler / 18 / Yetişkin

Kapak tasarımı @theguldesign aittir...

chap-preview
Free preview
1. Bölüm: Ladin KÖKSAL Sahada
Sessizliğin arkasında gizlidir çığlıklar... #Ladin Karşısında oturduğum insan tüm sinir sistemlerimi ve sınırlarımı allak bullak edecek potansiyeline sahip potansiyelsiz bir insan. Burnu Kaf Dağı’nda olduğundan burnundan fışkıran kılları kendisine hayran olan insanlar olduğunu düşündüğü için kesmeye ya da aldırmaya kıyamıyor. Ellerinde ve gömleğinin ilk iki düğmesinden fışkıran kıllar sss ormanıyla yarışır ve kaybetmesinin tek bir nedeni olur o da kendisindeki kıllarının yanmış ağaca benzetilmesidir. Daha fazla bu görüntüyle ilişkimi devam ettirmeyeceğim için adamı baştan aşağı süzdükten sonra “Üzgünüm benimle olamazsınız.” deyip masadan kalktım. Adam bana şaşkınlıkla bakmaya devam ederken çantamı alıp seri adımlarla kafeden çıktım. Bundan sonra anneme kriterlerime kılsız erkek maddesini koymasını isteyeceğim. Ya kıllı insan mı olur? Teknoloji almış başını gidiyor, lazere gir temizlen kardeşim. Kış ayında üşürsen de battaniyeyle ısın kıllarınla değil! Düşüncelerimi kıllarla harcayamayacağım için kulaklığımı kulağıma takıp kendimi müziğin akışına bıraktım. Eve gideceğim otobüs gelince elimi kaldırıp beklemeye başladım. Bazen durakta olmamıza rağmen gaza basıp gidiyorlar mübarekler. Otobüs kapısı açılınca burnuma doluşan ter kokusu değil insanların ağır parfüm kokusu oldu. Bazen insanlar öyle bir parfüm kullanıyorlar ki burnumuz ter kokusunu hasret kalıyor. Oturacak bir yer bulamayınca ayaktaki en iyi konumu bulmaya çalıştım. Çalışmalarım boşa çıkınca kara talihime boyun eğmeye karar verip otobüsün biraz içine dalarak teyzelerin kısır partisine eşlik ettim. "Bu zamane gençleri hep kendilerini düşünür. Yaşlı biniyor kalkıp yer veriyim diyen yok. O kulaklığı takıp kalmamak için ya görmezden geliyor ya da uyku numarası yapıyor." "Haklısın valla canım. Bizim zamanımızda böyle miydi? Büyüklerimiz içeriye girince hemen ayağa kalkar onlar otur demeden oturmazdık. Saygı da kusur etmemek için ağzımızı açmazdık..." Bu tür konuşmalar almış başını gidiyor. Ben de otobüste müzikle ne kadar az kafa bulunduğunun kanıtına varıp kulaklığı kulağımdan çıkarttım. Ben Ladin KÖKSAL, 23 yaşında Hukuk Fakültesi mezunu, kendi halinde mini minnacık bir kızım desem inanmayın. Ben kim miyim? Boş verin ya da size sadece şunu söyleyeyim; yanaklarımda ki allık mübarek gülü kıskandıracak derecede kırmızı. Sağ olsun annemin kıymetli genleri. Gözlerimde ki güzellik nergis çiçeğini uykusunda uyandırır, boyumda ki uzunluk selvi ağacını gölgede bırakır. Yani afeti devran gözleri seyran. Annem okula bir yaş erken yazdırdığı için 20 yaşlarında mezun oldum. Ultra zeki değilim ama çalışarak ve inatla her şeyi yapabilecek bir insanım. Şu an annem evde kaldığımı düşündüğü için kendi çapında bana koca arıyor. Bana sorsanız -Evlenmek istiyor musun?- diye sizlere sadece şu cevabı veririm: Gençliğimin baharında yüzüme, saçıma yaşlılığın belirtileri düşmemişken insan evliliği ne yapsın? Kısacası evliliğe karşıyım. Fakat annemi kıramadığım için el mahkum kafe kafe koca bulmaya çalışıyorum. Bakarsınız hayatımın siyah atlı prensini bulurum. Kendimle dalga geçmekte bir mimarım. Zaten hayatı dalgaya almazsan boğulursun. ♡♡♡♡♡ Otobüsün evimize yaklaşması üzerine ultra zeki düşüncelerime ara verip şoför amcanın arkamdan saydırmaması için hemencecik arka kapıya doğru ilerlerdim. Mübarek otobüsten değil sanki mahşer alanından geçiş yapıyordum. İnsanlar resmen tek beden tek yürek olmuş bir durumdalar. Zar zor yardığım aralıklarla sırat köprüsünü geçtim. Şimdi sıra sorgu defterinin açılmasında ardında annemin meşhur terliği ve mübarek sözleri. Allah’ım sana geliyorum. Gerçeği daha gençliğimin baharında körpecik fıstık gibi kızım fakat annemin gazabı sonucunda erkenden transfer olacağım. Bari cennetteki en güzel köşe bana verilsin ki döndüğüme değsin. Amin... Mahalledeki durağa yaklaşınca düğmeye basıp otobüsün durmasını bekledim. Otobüs durunca açılan kapıyla otobüsten inip evime emin adımlarla değil ağır aksak adımlarla yolu tepmeye koyuldum. Annemi düşündükçe içim bir ürperiyor. Sanırım alacağım tepkiyi bildiğimden olsa gerek. Mantıken insan bildiği şeyden korkmaması gerekir. Fakat ben de tam tersi işliyor. Ben de hangi şey rayında illerdeki bu olsun... Evin önüne geldiğimde annemi balkonda çamaşır asarken gördüm. Astığı çamaşırları gördükçe deliresim geliyor. İnsan içlikleri bayrak niyetine asar gibi asar mı? Bu sorunun cevabı belli ama yine de kendime sormadan edemiyorum. Ben ne kadar dil dökersem dökeyim bu durum değişmeyecek. En iyisi bundan sonra kendi işimi kendim göreyim. Daha fazla yukarıdaki benle bakışmamak için seri adımlarla kapının ziline ulaşıp uzun uzun zile basmaya başladım. Annem kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açarken birazdan duyacağı -Hayır!- cevabından sonra yüzünün alacağı şekli tahmin ederek gülümsemeye başladım. "Yoksa bu sefer oldu mu? Abdulsıtar’a hayır diyemeyeceğini biliyordum." Allah'ım benim bahsettiğim -Hayır!- bu -Hayır!- değildi! Annemin kendi kendine yaşadığı sevinç buhranından yakışıklı, döşü kıllı pert erimin adını da öğrenmiş oldum. İsmi de baya farklıymış. Bunu orada öğrenmiş olsaydım kıllarla ilişki yaşayamadan adamın ismine odaklanıp gülmemek için üstün bir çaba sarf ederdim. Gerçeği insanlar benim ismimi ve soy ismimi duyunca da farklı tepki vermiyor değiller. Neyse konumuz bu değil, konumuz annemin yaşadığı yanlış sevinç buhranından onu çekip çıkaracak sihirli sözcükler. “Anne bir şey olmadı.” dedim. Annemin birden dönen bakışları hayra alamet olmasa da doğruyu söylemek her zaman en iyisidir. “Nasıl bir şey olmadı? Yağız gibi delikanlının neyini beğenmedin?” Anneme gözlerimi devirmek istesem de sadece “Kılları!” dedim. Annem bana uzaydan inmiş gibi bakarken “Kızım sen manyak mısın? Kılsız insan mı olur?” diye sordu. "Anne kılsız insan olmaz elbette ama sss Ormanlarından fırlamış gibi kıllarda olmaz. Şu an hatırladıkça bile bana bir şeyler oluyor. Bana bir daha koca bulmaya kalkışırsan bence en iyisi kılsız olsun ki bari bir oluru olur.” dedikten sonra annemin şaşkınlıktan dinmeyen bakışlarıyla daha fazla kapıda bekleyemeyeceğim için konuşmaya başladım. “Bir de anne her şeyi kapıda konuştuk. Keşke içeriye alsaydın, ayakta sana lâf anlatıyım derken beklemekten ağaç oldum. Bari meyve vereyim de verimsiz bir ağaç olmayayım. Aslında meyve vermezsem bile verimsiz bir ağaç olmam ki. Çünkü insanlara temiz oksijen salgılıyorum..." Ben kendimi övmekle meşgulken annem bana ters ters bakmayı ihmal etmeyip kapıdan hafif çekilerek beni içeriye aldı. Eminim ki şu an -Bu kız bu akılla kesin evde kaldı.- diye içinden kasırgalar koparıyordur...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

ÇINAR AĞACI

read
4.8K
bc

Dilsiz Yürek

read
11.7K
bc

HÜKÜM

read
170.0K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
129.2K
bc

PERİ MASALI

read
6.1K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.3K
bc

Leyl Tutkusu

read
438.6K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook