4.BÖLÜM KAHVE

1069 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... 4 AY SONRA -Öğretmenim bunu sana aldım. -Teşekkür ederim birtanem. İkra 'nın yanağını öpüp uzattığı çikolatayı almıştım. İkra koşarak yerine oturunca elimdeki çikolatayı masaya koydum. Miniklerim neredeyse iki haftadır hergün biri en sevdiğim çikolatayı alıp getiriyorlardı. İlk başlarda normal karşılaşam da artık normal gelmemeye başlamıştı. Başlarda içlerinden geldikleri için ailelerine aldırdıklarını düşünüyordum. Ama hergün birinin getirmesi sanki ben kendim istiyormuşum gibi görünüyordu benim nezlimde. Akşam velileri bu konu hakkında uyarmayı not ettim aklıma. .... Çocukları serbest zaman etkinliği kapsamında kendi hallerine bırakırken bugün yaptıracağım sanat etkinliği için hazırlık yapmaya koyuldum. Birkaç gün sonra ilk dönemi bitirecektik ve benim akıllı miniklerim de tam da beklenilen perfonmansı gösterdikleri için konularda ilerlerken asla geri kalmıyorduk. Bugün de bunun faydasını bir kere daha yaşıyordum resmen. İlk dönemin konularını toparladığımız için onların eğlenebileceği etkinlikler buluyordum ve üstüne de bir oyun ekledim mi bir taş ile iki kuş vuruyordum. Miniklerim kendi hallerinde eğlendiklerini düşünselerde farkında olmadan yine konu tekrarı yapıyorduk. Tabi aralarındaki bazı uyanıklar hemencecik farkına varıyorlardı. Etkinliğim ile ilgili hazırlığımı bitirince çocukların serbest zaman süreleri dolmuştu. Beslenme saatinden önce birkaç sayfa kitap çalışması yapmaya karar vermiştim. Sınıfımızın bugun ki minik nöbetçisi arkadaşlarının kalemliklerini verirken ben de kitapları dağıtmıştım. Beslenme saatinin gelmesine kadar beş sayfa yapmıştık. -Kitap çalışması bugünlük bu kadar yeter. Hadi bakalım, herkes kitabını masama bırakıp kollarını yukarı sıyırarak sırayı girsin. Dümdüz bir tren görmek istiyorum. Anlaştık mı? -Anlaştık öğretmenim. Kalemliklerini çekmeceye koyup dediğim gibi sıra olmuşlardı. Elimdeki işi bırakıp sıranın en önüne geçerek konuşmaya başladım. -Önce lavaboya gidip tuvaletimizi yapıyoruz. -Benim yok. -Ben evde gittim. -Benim var. Her ağızdan farklı bir ses çıkınca gülmemi bastırmak için elimle ağzımı kapattım. Günlük rutin konuşmalarımızdan biri olmuştu bu konu. Ne zaman el yıkamak için sıraya girsek önce lavaboya gidip diyordum, miniklerim de her zaman ki gibi cevap veriyorlardı. -Tamam... Tuvaleti olanlar tuvalete gidip ellerini yıkayarak sınıfa gelip beslenmelerini hazırlasınlar. Yalnız koridorda koşmak ve bağırmak yok... -Diğer arkadaşlarımız dersteler. Cümlemin devamını onlar getirmişti. -Aferin size. Erkeklerden Ömer, Eymen kızlardan İkra ve Miray ellerini yıkamaya gidebilirler. Miraycım beslenmeni hazırladıktan sonra yanıma gel, bugün ki yemek duasını beraber yapalım. -Tamam öğretmenim. Miray bana cevap verip yüzündeki gülümseme ile arkadaşlarına dönmüştü. -Duydunuz mu bugün ben dua okuyacağım size. Cümlesini bitirdiği gibi sınıftan çıkarken masama bıraktıkları kitapları yerine kaldırmıştım. Biraz sonra hepsinin ellerini yıkayıp gelmesi ile önce beslenmelerini hazırlamışlardı, sonra da Miray 'ın öncülüğünde yemek duasını etmiştik. -Bismillahirrahmanirrahim. Yemeğimi yemeden el açtım Allah’ım sana. Akıl, sağlık, doğruluk, iyi huylar ver bana. Yemezsem büyüyemem. Okuluma gidemem, güzel güzel yiyelim, okulumuza gidelim. Bizi yaratan Allah’a her zaman şükr edelim. Amin.” ..... -Anneciğim şunun şurasında kaç gün kaldı yanınıza gelmeye. Boşuna gelmeyin. Cuma akşamı ben yola çıkacağım zaten. İki hafta bol bol hasret gideririz. -Sen bilirsin kızım. -Anne lütfen, böyle konuşuyorsun kendimi kötü hissediyorum. -Bir şey demedim ki kızım. -Bir şey demedim derken bile alttan altta imalarda bulunuyorsun.... Sultanım sizin iyiliğiniz için söylüyorum. Hem boşa masraf yapacaksınız hem de gelseniz bile bir gün sonra geri döneceksiniz. -Tamam bir şey demedim. -Anlaştığımıza göre geldiğim de bana hangi yemekleri yapacaksın? -Allah ne verdiyse. -Yaa, anne. -Sen bi gel de. Gerisine karışma. Son çocuğun da gitmesiyle annem sanki anlamış gibi aramıştı. Sınıfı bir yandan toparlamış, diğer yandan da annemle konuşmuştum. Annem yemek yapacağını söyleyip telefonu kapatınca ben işlerimi halledip ayakkabılarımı değiştirip sınıftan çıkmıştım. -Bugün yine geçe kaldın. Duyduğum ses ile yerimde sıçramıştım. -Allah seni ne yapmaya. Ödüm koptu. Öyle sessiz sessiz ne duruyon? -Valla ben gayet normal geldim. Sen dalgınsın. Hayırdır ne iş? -Bir şey yok. Gelişin raporları, pano hazırlığı derken çok yoruldum. Kısaca klasik şeyler. -Dert etme. Birkaç güne herşey bitecek. -Hadi inşaallah.... Ee sen bu saatte niye hâlâ buradasın? -Sınıfı toparlanmam uzun sürdü. Ayaküstü biraz sohbet ettikten Sude ile vedalaşıp okula yakın cafelerden birine gitmiştim. Yemek siparişi vermiştim. Yemeğimi beklerken Ali ile konuşup telefonu kapatmıştım. Sosyal medya da takılırken yemeğimin gelmesi ile telefonu kenara bırakıp yemeğine yumulmuştum. Hiç kibar davranacak halim yoktu. Sabah ki kahvaltının üstüne duruyordum, açlıktan midem sırtıma yapışmıştı resmen. -Merhaba. Gelen ses ile kafamı kaldırdığım da okuldaki hocayı görmüştüm. Barış hocayı. Artık o adam demiyordum, adını öğrenmiştim öğrencilerimden biri ile adaş olduğu için de öyle aklımda kalmıştı. Ağzımdaki lokmayı bitirip karşımdaki ikiliye dönmüştüm. -Merhaba. -Kusura bakmayın rahatsız ettik. Kardeşim ile yemek yerken sizi görünce selam verelim dedik. -Estağfirullah ne rahatsızlığı. -Lafınızı bal ile bölüyorum ama ağabeyimin tanıştırmaya pek niyeti yok. Ben Gamze. -Nesli. Tanıştığıma memnun oldum. -Kuru kuruya tanışma olmaz. Bir kahve içerek birbirimizi daha yakından tanıyabiliriz bence. -Tabi ki. Benim de yemeğim bitmişti. -Akşam akşam rahatsız etmeyelim değil mi Gamze? -Aman ağabey iki dakika otursak ne olacak? Bir daha nerede karşılaşacağız sanki. İkisi ayaküstü tartışma yaşayacakken araya girmemle mecburen kardeşi gibi oturmuştu Barış hoca. Gamze karşımdaki sandalyeye kurulurken, o da hemen kardeşinin yanına oturmuştu. Kahve içme niyetiyle oturmuştular masaya ama üçümüzde çay ve tatlı siparişi vermiştik. Gamze sıcakkanlı ve samimi biri olduğundan sebep çabuk anlaşmıştık. Benim de tuhaf bir şekilde kanım kaynamıştı. Gerek onun üniversite hayatı, gerek bizim okuldan bir sürü konu hakkında konuşmuştuk. Konu bizim okula gelince Barış hoca da konuşmalara dahil olmuştu ama onun dışında masa da sesi bile çıkmamıştı. O kadar sessizdi ki gören iki kişi olduğumuzu sanacaktı. O derece. Saat ona gelirken Barış hocanın anlamsız ısrarlarına rağmen kendi yediklerimin parasını ödemiştim. O kimdi ki yediklerimin parasını verecek? Saçmalık. -Evin yakın mı buraya? -Evet. İki sokak ileride. -Aaaa. Hadi canım. Bayağı yakınmış. İstersen eve kadar beraber yürüyelim? Saat geçti. Havalar soğuduğundan pek kimse yoktu sokaklarda. Bu yüzden Gamze' nin teklifini hiç düşünmeden kabul ettim. Konuşmaktan saatin bu kadar ilerlediğini fark etmemiştim. Gamze ile önden yürürken ağabeyi de arkamızdan geliyordu. -Biz beraber gidelim dedik de ağabeyin pek memnun görünmüyor. -Nereden çıkardın bunu? -Ne bileyim hem masa da çok sessizdi hem de şimdi arkamızdan yürüyor. Benim yüzümden yolunuzdan ettim sizi. -Yok ya. Alakası yok. O hep böyle. Daha doğrusu karşı cins ile pek samimi olmaz. Gerekmedikçe iletişim kurmaz. -Anladım. Sohbet ederek evimin önüne gelmiştik. -Bu gece çok güzeldi. Bence tekrarlamalıyız. O yüzden telefon numaranı istiyorum. Numaramı söylemiştim. Gamze' nin çaldırması ile çantamdan telefonu çıkarmıştım. Telefonu çıkarırken İkra 'nın bugün verdiği çikolatayı görünce çıkarıp Gamze 'ye uzattım. -Tanışmamızın şerefine, benden miniminnacık bir hediye. -Yaaa çok teşekkür ederim. Gamze ile sarılıp Barış hocaya bu akşam için teşekkür edip, iyi akşamlar diyerek binaya girmiştim. GAMZE 'DEN -Ya çok tatlı biriydi. Keşke daha önce karşılaşsaydık... Baksana apartmana girmeden önce bana ne verdi. Elimdeki çikolatayı gözünün hizasında sallayınca yüzü düşmüştü. -Ne oldu ağabey? Yüzün düştü, çikolatayı bana verdi diye kıskandın mı? -Sana versin diye sanki çikolata alıyorum. ??? "13.08.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD