3.BÖLÜM ÇİKOLATA

1138 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... -Nesli. Nesli Tekin. Kusura bakmayın dün toplantı da sizi gördüğümü hatırlamıyorum. -Aslında daha başlamadım. Birkaç evrak da sıkıntı olmuş. Yeniden gelmem gerekti. -Sizinde mi ilk yılınız? -Hayır. Zorunlu görevimi Mardin' de yaptım. Bu yıl görevim bitince Artvin 'e geri döndüm. -Buralı mısınız? -Evet. Hem bizimkiler burada, hem de üniversite falan derken yıllardır göçebe hayatı yaşıyordum. Artık buna son vermenin zamanı geliyordu da geçiyordu. -Anladım. -Sizin galiba ilk yılınız? -Evet. -Branşınız? -Okul öncesi... Ya sizin? -Matematik.... Aileniz? Yani burada tek başına mı yaşıyorsunuz? -Onlar İstanbul 'da. -Okul da denk gelir miyiz bilmiyorum ama bir şeye ihtiyacınız olursa seve seve yardımcı olurum. Okul grubundan numarama ulaşabilirsiniz. -Teşekkür ederim, sağolun. .... Müdürlükteki işlerimi hallettiğimde neredeyse ders saatinin geldiğini fark etmiştim. Müdürlükten çıktığım da gördüğüm ilk taksiye atlayarak okulun adını vermiştim. Dakikalar sonra okula vardığım da ücreti ödeyip inmiştim. Dersin başlamasına on dakika vardı. Evden çıktığım da kahvaltı yapmadığım için kantine yönelmiştim. Açtım ama canım bir şey yemek istemediği için kahve ve en sevdiğim çikolatayı alarak anasınıflarının olduğu kısıma yöneldim. Giderken bugün müdürlükte karşılaştığım öğretmeni görmüştüm. Neydi bu adamın adı? Unutmuştum, inşaallah yanıma gelmezdi. -Merhaba hocam. An itibari ile duamın kabul olmadığı kesinleşmişti. -Merhaba... Şey hocam ben derse geç kaldım da. -Kusura bakmayın. Görüşürüz. Adamı arkamda bırakıp hızlıca içeriye geçtim. Öğrenciler gelene kadar kahvemi içmiştim. ..... Gün içinde getirilen malzemeleri yerleştirdiğim için son öğrencinin de gitmesi ile hazırlanarak yan sınıfa Sude 'nin yanına gitmiştim. -Ben hazırım. Geçen gün ki kahve sözümü gerçekleştirmek isterim. -Aslında çok açım. Bir yere gidip yemek mi yesek? Eve gidip yemek yapmakla uğraşmak istemiyorum. -Olabilir. Çevre de bildiğin bir yer var mı? -Evet, ev yemekleri yapılan bir yer biliyorum. Saat daha erken bakarsın mantı vardır. Güzel bir mantı yeriz, böyle bol soslu olanından. -İyi olur... Hadi çıkalım öyleyse. Sude 'nin de hazırlanması ile beraber okuldan çıkmıştık. -Bahsettiğin yer nerede? Yakın mı buraya? -Yakın. Yürüme mesafesinde. On dakikalık yolumuz var. -Hmm, çok da yakınmış. Yemekleri güzelse artık her akşam oradan yerim. -Valla ben çok seviyorum. Hafta da en az iki gün geliyorum. Konuşa konuşa Sude' nin dediği mekana gelmiştik. Küçük ama bir o kadar da samimi bir mekandı. -Hava güzel arka tarafdaki masalara geçelim mi? -Olur. Bugün kaptan sensin. Sude yı takip edip arka tarafa geçtiğimde günlerdir dibimdeki güzelim yeri fark etmediğime yandım.  Gelen garsona mantı istediğimizi söylemiştik. Siparişlerimizin gelmesini beklerken ailelerimiz hakkında konuşuyorduk. -Dediğim gibi üç kardeşiz. Ablam üç yıl önce evlendi. Bir de Ali var. Aramızda iki yaş var. Evimizin tekne kazıntısı. -Keske benim de erkek kardeşim olsaydı. Ağabeyler hiç çekilmiyorda. -Aslında pek bir şey fark etmiyor ki. Bizim Ali de ağabeylik taslıyor. Hepsi aynı kafa da. Konuşmamız gelen garson ile yarı da kalmıştı. Garsonun tabaklarımızı getirip bırakması ile ikimizde tabaklarımıza yumulmuştuk. -Gerçekten de dediğin kadar varmış. Bayıldım. Mantı müthiş. Annem kadar olmasa da güzel yapıyorlar. -Arkadaşın seni kötü yerlere götürmez canım. Göz kırpıp önündeki tabağa geri dönmüştü. -Selam hanımlar. Gelen ses ile kafamı kaldırdığım da yeşil gözlü hocayı görmüştüm. -Selam. -Murat sen de bize eşlik etmek ister misin? -Olur. Yanımdaki sandalyeyi çekip oturduğun da kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Şuracıkta kalpten gitmezsem iyi olurdu. -Tabaklarınız bitmek üzere. Sanırım mantıyı çok beğendiniz. -Evet canm... Öhöm, evet çok güzel. Sen de sipariş versene. Murat hocanın da sipariş vermesi ile üçümüz yemeğimizi yemiştik. Şimdi de çaylarımızı içerken sohbet ediyorduk. Daha doğrusu onlar sohbet ediyordu, ben de ara sıra katılıyordum sohbetlerine. İkisi geçen yıldan birbirlerini tanıdıkları için samimi olduklarından kendimi geri de tutuyordum. Saatin dokuza gelmesi ile müsaade istemeyerek yanlarından ayrılmıştım. İkisi anladığım kadar çok iyi arkadaşlardı ve Sude' den çaktırmadan Murat hakkında bilgi alabilirdim. ..... Evi üstünkörü toparlayıp hemen çıkmıştım. Neredeyse iki hafta olmuştu ama oryantasyon eğitimlerimiz hâlâ bitmemişti. Sabah eğitime, öğleden sonra da okula gidince gün sonunu iple çekiyordum. Saat on ikiye gelirken günlük eğitim bitmiş, görev yaptığım okula doğru yola çıkmıştım. Şu yoğun tempo da tek tesellim eğitime gittiğim okulun görev yaptığım okula otobüs ile yirmi dakikalık mesafede olmasıydı. Otobüsten inip okul bahçesine geçmiştim. Kantinden kendime çikolata alıp anasınıfına yöneldiğimde içeriden çıkan Sude ile duraksadım. -Merhaba canım. -Merhaba... Hayırdır nereye? -Bizim fotokopi makinası bozulmuş, çocuklar gelmeden büyük binaya geçip oradaki fotokopi makinasını kullanayım dedim. -Bozulmuş mu? Tüh ya bugün için ben de fotokopi çekecektim. -Benim işim kısa. Hızlı gel de seninkini de halledelim. Çocuklar gelirse gidemezsin. -Sen geç, ben kağıtlarımı alıp geleyim. Sude 'nin gitmesi ile fotokopi çekeceğim kağıtları alarak büyük binaya yöneldim. Fotokopi odasına geldiğim de boş bir oda ile karşılaşmıştım. Demek ki Sude ben gelene kadar işlerini halletmişti. Renkli a4 kağıtlarını iki nolu kasede yerleştirip fotokopi çekeceğim kağıdı da yerine koydum ama büyük bir sıkıntım vardı. Ekranda oturum açmam için oturum açmam gerektiği ile ilgili bir yazı belirmişti. Oturum açmak için id şifresi isteniyordu ama benim şifrem falan yoktu. Anasınıfında kullandığımız fotokopi makinası böyle değildi. Direkt aktifleştirip fotokopi çekiyorduk. Çantamdan telefonu çıkarıp Sude 'yi aradığımda meşgul çaldığı için oylayarak aramayı sonlandırdım. Telefonu çantaya atacakken odanın kapısı açılmış içeriye şu ilçe milli eğitim müdürlüğünde karşılaştığım hoca girmişti. -Merhaba hocam. Kolay gelsin. -Merhaba. -İşiniz uzun sürer mı? -Aslında daha başlamadım. Oturum için id şifresi girmem gerekiyor. Bana şifre falan söylenilmedi. Anasınıfındaki fotokopi makinasında direkt çekiyorduk. -İsterseniz ben şifremi gireyim. İşinizi halledin. -Çok iyi olur. Telefonu çıkarıp saatte baktığım da dersin başlamasına on dakikadan az bir zaman kaldığını görmüştüm. -Öğrencilerim gelmeden halletmezsem yetişmeyecek. Başını sallayıp önümdeki ekrana şifresini girip geri çekilmişti. -Teşekkkür ederim. -Rica ederim. Bu arada id şifrem 5783. İstediğiniz zaman kullanabilirsiniz. -Çok naziksiniz. Teşekkür ederim ama şu id şifresi ne alaka? Yani niye fotokopi çekilirken şifre giriliyor? -Bütün öğretmenlerin kendilerine ait şifresi oluyor. Ay sonunda kullanılan a4 kağıtlarının ücreti ödeniyor. Daha doğrusu bir kısmı çocuklardan alınıyor. Diğer kısmını öğretmenler veriyor. -Çok saçma. Bu çocuklar kayıt olurken zaten a4 kağıdı falan alıyorlar. -İdare ne derse o. Göz devirip önüme döndüm. Hah sanki o demese idarenin böyle söylediğini bilmeyecektim. Öğrenci sayısı kadar fotokopilerimi çekip fazla kalan kağıtlarımı çıkardım. -Teşekkkür ederim hocam. Buyurun benim işim bitti. Başını sallayıp önümden geçince elimdeki kağıtları masaya koyarak çantamdan cüzdanımı çıkardım. Dışarı da çekilen fotokopi ücreti bir tl olduğundan cüzdanımdan elli tl çıkararak yalandan öksürdüm. Adını hatırlamadan beyefendinin dönmesi ile elimdeki parayı uzattım. -Yardımcı olduğumuz için teşekkür ederim. -Saçmalamayın lütfen. -Asıl siz saçmalamayın. Sizin şifrenizi kullanıp fotokopi çektim. İdareye ödeme yaparken bunun da ödemesini yapacaksınız. Adamın bakışları ile elimi yavaşça indirdim. Hani derler ya bakışları ile öldürdü diye, hah işte bu adam da şimdi öyle bakıyordu. Hem korkutucu hem de tuhaf bir şekilde sakinleştirici. -Lütfen... -Nesli hocam öğrencileriniz gelmiştir. Onları daha fazla bekletmek istemezsiniz diye düşünüyorum. Ukala herif. Cevap vermeden elimdeki cüzdanı çantaya atacakken kantinden kendime aldığım çikolatamı görmüştüm. Ne kadar vermek istemezsem de borçlu kalmak istemiyordum. Hele ki şu ukala herife asla. Çikolatayı çıkarıp hocaya uzatmıştım. -Bari teşekkür niyetine bu çikolatayı kabul edin. -Ta... -Aaa yeter be. Şurada kalkmış en sevdiğim çikolatayı veriyorum. Adam uzattıkça uzatıyor. İster ye ister yeme. Çikolatayı fotokopi makinesinin üstüne bırakıp toparlanıp hemen çıktım odadan. -Ah çikolata yarama merhem olsana... ??? "13.08.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD