Bölüm 10: Ayyaş Rüzgarlar Öpüyor Dudaklarımı

973 Words
Selim’den Arkadaşlarla takılıyoruz yine, canım çok sıkkın. Bu Mustafa salağı, sünepe sevgilisine sahip çıkacağına gitti bir güzel kafayı çekti. Bu kız da yapıştı kaldı bana. Bir şeye benzese, içim alsa, Mustafa salağına ders olsun diye atacağım eve ama yok. Benim midem almaz bir kere. On ton boya var kızın yüzünde ve o boyadan tenine ulaşmak için kazı çalışması yapmak lazım. Sıkıldı bizimkiler, bara gidelim dediler. İlk başta umursamasam da bir süre sonra benim de canım sıkılmaya başlamıştı. Bizim okulun öğrencilerinin takıldığı bir bar var, ara ara gider takılırız biz de. Bugün de gider şenlendiririz barı. Kızlardan biri tekrar “Sıkıldım ben,” dedi. Ben de onaylayınca kalktık geldik. İçeri girdik, her zamanki yerimizde bir kız oturuyor. İçiyor salak, az sonra yıkılacak kalacak masaya. Murat gıcık olmuş belli ki... Gitmiş dedem zamanından kalma tekilayı koymuş kızın önüne. Kız da güzel bir şey, yazık olacak. “Selimmm...” diyen maymunu umursamamaya çalışsam da pek başarılı olamamıştım. O nasıl bir ses ya! “Hay sokayım o sesine! Bu sesle ne diye konservatuvar okursun ki sen? Kulak tıkacım nerede benim?” diye saydırarak kolumdaki maymun ile arama mesafe koymaya çalıştım. Beraber içeri girdiğimizden beri bir dakika rahat bırakmadı, yolda da bırakmadı ya neyse. Bir ayılsın soracağım ben bunların hesabını o mal Mustafa'dan. Bir de mal dediğimizde canı sıkılıyor. O kalabalık ne ya? Kız öldü galiba, Murat'la uğraşılır mı kızım? Kızı tekrar gördüm. Yaşıyor hâlâ, Murat 'a bak, kızın etrafında kan kokusu almış köpek balığı gibi dönüyor. Ya da sahibini görüp sevinmiş bir köpek gibi... Bir köpek demek hafif kalır; bir golden gibi demek gerek netleştirmek için. E, ne demişler bükemediğin bileği öpeceksin. Bu kızın bileği de ne zarif ya. Bileği de öpülür, başka yeri de... Gözlerim dudaklarına kayınca içim yanmaya başladı. O nasıl bir gülüştür, o nasıl bir yudumlamaktır. Erkeklerin akıl sağlığını korumak adı altında bu kıza halka açık yerlerde alkol alma yasağı, hatta su içme yasağı bile konulması gerekiyor bence. Dudağından kayıp çenesine, oradan da boynuna süzülen bir damlayı takip ederken transa girmiş gibiydim. Kuruyan boğazımdan havanın geçmesi için yutkundum. Hava geçsin ki oksijen beynime de gitsin değil mi? Yanımdaki salaklar şarkı söylemeye başladı. Bizim adamlar da salak. Hiç mi kız kalmadı kampüste de gittiniz bu kargaları buldunuz? Benim ne suçum var? Şu kızı izlemeye devam edeyim ben. Hem çok daha eğlenceli, hem de göze hitap ediyor. Küçük gösteriyor bayağı, alkol içmeye yaşı tutuyor mu ki bunun? Tutuyordur tabii. Kontrol etmeden vermez Murat o içkiyi. Kızın etrafı kalabalıklaştı, birilerini çağırıyor. Köşede bizim okuldan çömezler var. Heh, çömez demek ki ben de neden okulda görmedim diyordum. Çocuklara gülümseyip bir şeyler soruyor şimdi de Tamer'le konuşuyor. Tamer salağı yine kaybedeceği bir iddiaya girmiş herhalde. Oha kız nasıl güzel gülümsüyor. Taş gibi hatun, bir de şu yanımızdakilere bak. Hepsini geçtim ben neden bunlarla takılıyorum? Açarım telefonu birini eve çağırırım diyordum, piçlerin ısrarı yüzünden nerelere, kimlerle geldik? Aklıma sokayım ben! Ben de biraz kafa olsa burada ne işim var der şu an basar giderim, giderim de hatun dikkatimi çekti işte. Bana kolumdaki asabımı bozan maymunu unutturdu kadın. O ne lan Murat'a küfür mü etti bu hatun, ne yaptı? Ne yaptı da bu kadar kızdırdı acaba? Bira bardağı ve meşhur tekiladan üç şişe daha geliyor. Hatun son hızla içmeye devam ederken iyice ısınmaya başladım valla. Burası eskiden de böyle sıcak mıydı? Murat ben senin amk oğlum. Belki ileride tavlar, yenge yapardım size de harcamayın lan taş gibi hatunu. Tüm şişeyi bira bardağına dökmek nedir! İçti lan, teklemeden içti, tüm şişeleri bitirdi! Tamer'e döndü çok güzel bir şekilde gülümsedi. Evet gülümsedi ve o gülünce istemsizce benim de dudaklarım kıvrılmaya başladı. Allah'tan bizim çocukların kafası güzel yoksa iyi dalga geçerlerdi şu halimle. Cidden gözlerimi kızdan alamıyordum. Çocuk iddiayı kazansın diye en sert erkeğin, iki kadehten fazla içemediği içkiden dört şişe içti. Bravo kız! El mi etti o Murat'a. Murat, yengen lan o senin, ne sırıtıyorsun sen gevşek gevşek. Tamam henüz farkında değil ama yengeniz o. O kadar! O kokteyle soktuğun şemsiyeye çevireceğim oğlum seni, ne getiriyorsun hâlâ, kıza kokteyl yapmış hayvan bir de. Eve atmayı falan planlıyorsa sikerim ben bu Murat'ı. Siz bakmayın sayıp sayıştırdığıma normalde sessiz biriyimdir ben. İçimden sayıp sayıştırsam da hâlâ tek kelime etmedim, dışarıdan bakan kızların deyimi ile bir odun görüyor şu anda. Şu anda ve çoğu zamanda. O zaman neden kucağıma atlıyorlar, sülük gibi yapışıyorlar anlamıyorum zaten. Bana mı baktı o gülümseyerek? Yok be öyle gözü takılmıştır. Cidden bana bakıyormuş. Tabii bakılmayacak gibi değilim. Umarım baktığı yerden kolumdaki maymunu fark etmiyordur. Karizmam yerle bir olur yoksa. Tanıyor gibi ara ara bakıyor hâlâ. Fark etmedi ya da umursamadı. Başka yerde görsem unutmam ben böyle bir şeyi. Unutulacak gibi değil. Hatta insan, kadın bile değil bu. Melek gibi... O gözler ne renk? Biri beni durdursun, yoksa gidip burnunun dibinden gözlerinin içine bakacağım. Dudaklara bak ya nasıl güzel içiyor yine. Lan iyi içiyor yalnız, bu kız beni bile devirir. Gene el etti, Murat piçi de sırıtarak gitti hemen kızın yanına. Kız eğitmiş bizim iti! Helal valla, ıslık çalsa koşarak gelecek kıvama getirmiş. Bir şeyler söyledi, bizim piç gitti ardından müdürle geldi. Şarkı mı söyleyecek bu kız? Sahnedeki kızı da kaçırttı yanımdaki karga sesliler! Yeminle utanıyorum bunları yanımızda tutmaya. Laboratuvara falan kapatılmalı bence; deney faresi gibi kullanmalı bunları... Siktir, o nasıl güzel bir sestir ya. “Lan bir susun kargalar!” dedim umursayan var mı? Yok amk. Kız mükemmel şarkı söylüyor! Şimdi hesabı ödedi, nakit! Müdür kartını verdi. O kart yerine başka bir şey verirdim ama ben sana neyse. Çıkıyor işte. Benim bu yavruyla konuşmam lazım! “Bıraksana maymun kolumu, bırak lan..." Bağırıyordum ama beni tınlayan yoktu; kafa bir milyondu piçlerin. Mustafa kendine gelir gibi oldu geri sızdı. “Sokayım bir kız kadar olamıyorsunuz lan!” dedim. Kolumdaki zilliyi ittim yere düştü. Bir de sızlanıyor kaldırayım diye… Çok bekler! Koştum kapıya. Kız, Tolga'ya da hayvan gibi bahşiş bıraktı. Vay amk, o ne lannn! Arabaya bak! Bunu bu kız mı sürüyor? Kalkışa bak!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD