AD-21

1418 Words
Günler akıp giderken evdeki yaşama hala uyum sağlamaya çalışıyordum. Sanırım onlardan çok ben zorlanmıştım. Hepsi kalabalık bir aile olarak yaşamaya alışkındı ama ben yıllardır tek başımaydım ve şimdi kurallarına uyum sağlamakta zorlanıyordum. Bahçeye sigara içmeye çıktığımda Uğur ağabeyimi telefonla uğraşırken gördüm. Sessizce arkasından yaklaşıp telefona baktım. Birine hızlı hızlı mesaj yazıyordu ve o kadar dalmıştı ki geldiğimi fark etmemişti. O anlayana kadar telefonu elinden alıp öteye kaçtım. Arkamdan öfkeyle "Ver telefonu." diye bağırdı. "Yine hangi kızın peşindesin." dedim ekrandaki mesaja bakarak. 'Ben bittim. Babam duyduğunda canıma okuyacak. Ne yapacağım bilmiyorum.' "Ne halt yedin?" dedim yüzüne doğru. "Sanane!" Telefonu almak için uzandığında geri çekildim. "Anlat yoksa doğruca babama giderim." "Gidersen git zaten öğrenecek." Üzerime yürümeye devam etti. "Uzatma da anlat işte. Belki yardım ederim." Daha fazla zorlamadan telefonu eline verdim. "Anlat!" dedim gözlerine bakarak. "Babamın verdiği işi batırdım." dedi. Ayağıyla yerdeki toprağı eşeliyordu. "Ne işi?" "Birkaç ay önce tamamen bana devrettiği bir yer vardı. Hep ağabeyimin yanında çalıştığım için tek başıma sorumluluk almamı istediğini söylemişti. Orayı satın almak isteyen biri vardı. Bu alemden belalı bir tip. Adamı da tehditlerini de bir şekilde idare ediyordum. Bir hafta önce bir kadınla tanıştım. Çok içmiştik, nasıl yaptığımı bile hatırlamıyorum ama o arada bazı belgeler imzalamışım ve iki gün önce adam mekana geldi. Elindeki belgeleri göstererek burası artık benim defol git dedi." Eliyle saçlarını geriye taradı. "Babam duyunca beni öldürecek." Gerizekalı gerçekten bu numaraya inanmış mıydı? Bu erkeklerin neden aklı penisleriyle orantılı çalışıyordu ki? "Belgeleri geri almak yeterli mi yoksa mekanı sana geri sattığına dair onun imzalaması gereken yeni bir sözleşmemi gerek." "Geri sattığına dair sözleşme gerek." "İyi." dedim ve omzuna vurdum. "Bana o sözleşmeyi hazırlayıp ver ve adamın takıldığı mekanları söyle." "Ne yapacaksın? Adamı tatlı dilinle mi ikna edeceksin?" diyen sesi alaycıydı. "Babam yaşında ki o adamların kucağına zevk için oturmuyordum değil mi? Sen iki güzel söze nasıl kandıysan hepsi aynı şeye kanıyor. Sözleşmeyi hazırla ver. Yarın akşam hallederim." Yüzüme bakışları şüpheciydi. "Gerçekten halledebileceğine inanıyorsan bu gece hallet yoksa babam yarına öğrenmiş olur." "İyi ben hazırlanayım sen de o arada sözleşmeyi hazırla." Cevap vermesine fırsat tanımadan eve ilerledim ve odama girdim. O çok iddialı elbiselerimden birini alıp çantama koydum. Bunu giyip evden çıkamazdım. Makyaj malzemelerini ve peruğumu da çantaya atıp dışarı çıktım. Hülya anne ki zor da olsa ona anne demeye alışmıştım ve bu durumdan diğerleri pek memnun olmamıştı salonda gelini, büyük oğlu ve eşiyle oturuyordu. Yanlarına gittiğimde "Dışarı çıkıyorum." dedim öylece ortaya. "Bu saatte ne işin var dışarıda? Otur oturduğun yerde." Yiğit ağabeyim biraz fazla sertti. "Birlikte çıkıyoruz." Sesinin ardından kendisi de yanıma geldi. "Hadi gidelim." diyen Uğur ağabeyimle çıkışa yöneldik. Arabasına bindiğimizde o sürerken ben bilerek arkaya oturdum. "Sakın bakayım deme." dedim çantamdan elbisemi çıkarırken. "Kendi kardeşime bakacak değilim." dedi ki haklıydı üzerimi değişirken bakışları olduğum yere bir kez bile dönmemişti. Elbiseyi giyince koltukta öne geçip yanına oturdum ve makyajımı yapmaya başladım. "Kardeşimi kendi ellerimle bir adama götürüyorum. Yaptığıma inanamıyorum." Yüzüme bir gülümseme yerleşti. "Önüne her gelenle içip sarhoş olmasaydın sen de. Ayrıca ilk defa bana gerçekten kardeşim dedin, farkında mısın?" Makyajımdan sonra saçlarıma sarı renkli peruğumu geçirdim ve son olarak özel silahım olan yüzüğümü parmağıma taktım. "Gerçekten öyle oldu değil mi? Sanırım kabullenmeye başladım." "En son kabullenmesi gereken kişi annendi ama hepinizden önce o kabullendi." Bu defa onun yüzünde bir gülümseme oluştu. "Annem bu dünyadaki en anaç insandır. Fazla sevgi dolu bir kalbi var ve seni kendi işim için kullandığımı öğrenecek olursa canıma okur." "Sessizce halledelim ve öğrenmesin." Mekanın önünde durduğunda geldiğimiz yere baktım. Burayı biliyordum. Sadece babamın işi için bir kez gelmiştim ve yolda bile karşılaşmak istemeyeceğiniz insanların takıldığı bir yerdi. İşim zor olacaktı. Yanımdaki sözleşmeyi uzattığında katlayıp göğsüme sıkıştırdım ve diğer göğsüme de telefonumu sakladım. Adamın fotoğrafını gösterdiğinde dikkatle inceledim. "Eğer sana boş mesaj atarsam ya da sadece çağrı bırakırsam başım belada demektir ve yanıma gelirsin." "Tamam. Burada bekliyor olacağım." "Uzun sürebilir." dediğimde başıyla onayladı. Arabadan inip mekana girdim. İçeriyi bir süre inceledim ve sonunda aradığım adamı buldum. Ağabeyim burada olduğunu kimden öğrenmişti bilmiyordum ama istihbaratı sağlamdı. Beni görebileceği bir yere oturup içki istedim. Arkama yaslanıp bacak bacak üstüne attığımda elbisenin yırtmacı tamamen açıldı ve bacağım ortaya çıktı. Göğüs dekoltemi içine sakladıklarım görünmeyecek kadar açtırdım. Gelen içkiyi sadece içer gibi yapıp avıma kaçamak bakışlar atıyordum. Biraz uzun sürdü ama sonunda fark etti. Yüzünde iğrenç bir gülümseme oluştu. Yanında iki kız vardı, elleri onların üzerindeydi ama gözü bendeydi. Elimdeki içkiyi tek dikişte içtim ve ikinciyi söyledim. Bakışlarımı yüzünden hiç ayırmıyordum. Gelen ikinci içkiyi de bitirdiğimde boşalan bardağımı hafifçe havaya kaldırıp yere çevirdim ve boşaldığını anlamasını sağladım. Bu yaptığımla garsona bir şeyler söyledi ve çok geçmeden önüme bir şişe içki geldi. "Karşıdaki beyefendinin hediyesi." diyerek gitti. Gözlerimi üzerinden ayırmadan şişeyi alıp kapağını açtım ve boşalan bardağıma doldurup masanın diğer tarafına ittim. Şişeyi de kafaya diktim ki gerçekten içmiyordum sadece içtiğimi düşünmesini istiyordum. Adam daha fazla dayanamadı ve yanındaki kızları kovalayıp uzaklaştırdı. Davetini bekletmeden içki şişesini, bardağı alıp masasına ilerledim ve bardağı önüne bırakıp karşısına oturdum. Yine bacak bacak üstüne atmıştım ki yırtmaçtan dolayı açıkta kalan kısmı özellikle görmesini istemiştim. İçki şişesini dudaklarıma götürdüğümde dilimi hafifçe şişenin kenarında gezdirdim ve bir yudum içtim. Kolumdan tutup kendine çektiğinde karşı koymadan dizine oturdum. Elim gömleğine doğru gitti ve düğmesini açtım. Yüzüme uzandığımda dudaklarımdan öpmesine izin verdim ki bunu yapmaktan gerçekten tiksiniyordum. Geri çekildiğimde içki bardağını uzattım. Hepsini içti. Bu şekilde kaç bardak içki içirdim sayamadım ama herifte sarhoşluk belirtisi yoktu. "Burada yalnız kalıp içki içebileceğimiz bir yer var mıdır?" diye kulağına fısıldadım. "Sen iste yeter yavrum." dedi ve elimden tutup ayağa kalktı. Garsona birkaç şey söyledi ve çok geçmeden ofis benzeri bir odaya girdik. Kenarda duran içkileri gördüğümde oraya yöneldim. Arkam dönük bir şekilde bardağa içki doldurdum ve yüzüğümün içindeki uyuşturucuyu bardağa boşalttım. Geri dönüp üzerine doğru gittim. Çoktan deri koltuğa kurulmuştu. Bacaklarımı iki yana açıp kucağına yerleştim ve bardağı eline tutuşturdum. Bardağı tutan elinde elim gezindi. "Yüzüğün var. Evli misin?" diye sordum. "Öyleyim ama ne fark eder?" dedi. "Kaçamak bir gece, fazla heyecanlı." diyerek kulağının biraz altından öptüm. Dudaklarından bir inilti çıktı ve hissettiği sıcaklığı söndürmek için eline tutuşturduğum içkiyi kafaya dikti. Bardağı kenara bıraktığında elleri bacağıma oradan da yukarı kalçalarıma doğru kaydı. Sadece on dakika dayanmam gerekiyordu. Sonrasında istediğim kıvamda olacaktı. O iğrenç ellerine ve dudaklarına dayanmak zor olsa da dayandım. Zihni yavaşça uyuşturucunun etkisine girmeye başladı ve mantığı tamamen uçup gitti. Üzerinden kalktığımda hareketleri artık beyaz tozun etkisindeydi. Göğsümdeki sözleşmeyi çıkardım ve odada bulduğum kalemi eline tutuşturdum. "Hadi üzerime imzanı at." diye kulağına cazibe dolu bir sesle fısıldadım. Gerizekalı neyi hayal ettiyse yüzündeki şehvet dolu gülümsemeyle istediğim yerleri güzelce imzaladı. Sonrasında pantolonunu çekip çıkardım ve gömleğini de açtım. Tekrar kucağına yerleştim. Kıyafetimi biraz açarak farklı açılardan fotoğraflarımızı çektim. Bunu yaparken kendimi öyle açılardan çekiyordum ki çıplak gibi görünüyordum ama asla açıkca hiçbir yerimi göstermiyordum. Bir fotoğrafta elbisemin omuzlarını tamamen çıkarmıştım ve göğüslerimi zoraki örtüyor gibiydi. Elbiseyi biraz yukarı toplamıştım ve kalçalarım başlangıç yerine kadar açıktı ama diğerini her türlü sergiliyordum ve benimle sevişiyor gibi duruyordu. İşim bittiğinde adam tamamen kendinden geçmiş kafası güzelken sızıp kalmıştı. Kıyafetlerimi toparlayıp onu olduğu gibi çıplak bıraktım ve dışarı çıktım. Garson açılan kapıdan içeridekini o halde görmüş olsa da başını çevirip yoluna devam etti. Bu tür durumlara alışkınlardı. Mekandan ayrıldığımda vakit çok ilerlemişti. Neredeyse sabah olmak üzereydi. Uğur ağabeyimin olduğu yere ulaştığımda arabaya bindim. "Gidelim." dediğimde bir şey sormadan arabayı çalıştırıp gaza bastı. Olduğumuz yerden iyice uzaklaştığımızda arabayı yol kenarında durdurunca göğsümdeki sözleşmeyi çıkarıp kucağına bıraktım. Alıp içine baktı. İmzaları görünce yüzünde rahatlamayla kocaman bir gülümseme belirdi. "Sen gerçekten muhteşemsin." dediğinde uzanıp sarıldı ki bunu beklemiyordum. "Kemiklerimi kırman bittiyse gidelim mi? Çok yorgunum." dedim. Geri çekildiğinde hala gülümsüyordu. Telefonumu çıkarıp çektiğim fotoğrafları telefonuna gönderdim. "Bunlarda benden sana hediye olsun." dedim. Fotoğraflara baktığında hızlıca telefonu kapadı ve yüzüme sert bir bakış attı. "Kızım beni delirtecek misin? Bunlar ne böyle? Bir de utanmadan bana gönderiyorsun." "Abartma, her zaman yaptığım işler. Adam evli. Başına musallat olursa tehdit eder kurtulursun." Eliyle direksiyona sertçe vurdu. "Babam bunları sana nasıl yaptırıyordu? Sarhoş et, işi bitir ama ötesi aşırıya kaçıyor." Sesli bir kahkaha attım. "Her iş alınacak bir imzayla olmuyor. Erkek milleti hep aynısınız. Evde karınız varken sağda solda aranıyorsunuz. Ayrıca sen de aynı tuzağa düştün. Şimdi konuşma da eve sür. Duş alıp uyuyacağım." "Bu sondu Afet. Bir daha seni bir adamla bu şekilde görmeyeceğim." "Ağabeylik damarın mı tuttu?" Öfkesiyle fazlasıyla eğleniyordum. "Evet!" diye sitem etti. "Ve bu uyarımı ciddiye alsan iyi olur. Seni sadece adamı sarhoş edip imza al diye gönderdim. Koynuna girip çıplak halde fotoğraf çekil diye değil. Bunu bir daha asla yapma." "Hı, hı olur." dedim keyifle. Gerekirse yine yapardım ama onun bu şekilde ağabeylik taslaması hoşuma gitmişti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD