7.BİR BABANIN KORKUNÇ PLANI

1458 Words
Ahen, dışarı çıkmış orman havası alırken aklında çok fazla şey vardı. Alınacak intikamlar ve bitirilmesi gereken bir liste. Ona acımasız diyorlardı. Bu lakabı hak ediyordu çünkü zamanında kimse ona acımamıştı. Hani derler ya insanı kötülüğün denizine attıktan sonra neden iyi biri olmuyorsun diye sorgularlar ya onu da öyle sorguluyorlardı. Öyle bir acımasızlığın tam ortasındaydı ki kadın çocuk masum suçlu ayırmıyordu. Raşit’in arabası diğerlerinin yanında yerini aldığında güneşin ilk ışıkları çoktan ağaçların uçlarına vurmaya başlamıştı. Elinde kalın ve büyük bir zarfla gelen adam patronuna uzattığında sonraki emri bekliyordu. Genç adam zarfı alıp çardak tarzı etrafı filelerle çevrili yere oturduğunda önüne konan şey bir bardak demli çaydı. Bardağı dudaklarına değdirip bir yudum aldığında şekersiz çay geceden beri sadece bir kadeh içkinin ve puro dumanının geçtiği boğazını biraz yakmıştı. Zarfın içindekileri masaya döktüğünde kızla ilgili belgeler kendini gösterdi. Çekilmiş fotoğraflara uzanıp inceledi. Kaldığı ev uzaktan çekilmişti. Daha sonra da evin içi tek tek resmedilmişti. Onun nezdinde köpek kulübesi gibi bir yerde yaşayan kız acınacak haldeydi. Tek kurtuluşu ise başkalarının altına yatıp keyiflendirmekte bulmuştu. Yüzü buruştu. Sonra belgeleri inceledi. Soy ağacına kadar hepsi vardı. Ailesinin bile o kadar kısa sürede resimleri uzaktan çekilmiş dosyaya eklenmişti. Başı ile Raşit’e git işareti yaptığında adam içeri girdi. Salonun önünden geçerken açık kapıdan baktığında örtünün altındaki kızı gördü. Dudaklarını birbirine bastırırken üzülmeden edemedi. İçinden “Yazık” dedi. Çok yazık. Saat onu geçerken yeniden uyanan Lila adamı yeniden koltukta otururken bulmayı beklese de kimse yoktu. Hemen camın önünden gelen sesle irkildiğinde ise dümdüz bir surat ifadesi onu karşıladı. Serum iğnesi kolunda değildi ve takılan yere bant yapıştırılmıştı. Duran “Yarım saat sonra yola çıkacağız. Kahvaltını yap.” dediğinde akşamki gibi sehpada olan kahvaltı tepsisini gördü. Canı bir şey istemese de zar zor bir iki lokmayı ağzına attı. Ardından koltuktan yere indirdiği ayaklarının üzerinde durmaya çalışırken dönen başıyla geri oturdu. Biraz bekleyip yeniden denediğinde bu defa ayak ucunun önüne atılan spor ayakkabı ile başını kaldırdı. “Giy, çıkıyoruz.” Duran aslında genç kıza yardım etmek istiyordu ama evin her yerinde kamera vardı ve patronu bu durumdan hoşlanmaya bilirdi. O yüzden Lila dişlerini sıkıp inleyerek zorla ayakkabıyı giyerken dudaklarını birbirine bastırdı ve elini yumruk yapıp cebine soktu. Sonunda biraz daha kendine gelen kız kalktığında sağa sola bakındı. “Şey, benim çantam vardı ama.” “Eşyaların arabada. Hadi oyalanma.” Başını eğip tamam anlamında salladığında usul usul adımlar atarak salondan çıktı geneli siyah boyalı ahşap ve koyu kahve tonlarda olan parkede yürürken canı yansa da bir an önce buradan gitmek adına sesini çıkarmadı. Arabaya bindiğinde gözleri dağ evine çevrildi. Ahen denen adam orada değildi. Yoksa aşağılamak için çoktan karşısına çıkardı. Yola çıktıklarında arka koltukta oturduğu için yanında olan çantasını karıştırdı. Telefonunu eline aldığında sessizde olduğunu ve onlarca çağrı geldiğini gördü. Çağrılara bakıp mesajlara geçtiğinde Okşan’ın merak ettiğine ve nerede olduğuna dair mesajlarına göz devirdi. Sırf para için yanında olan biriydi ve verdiği lanet hap yüzünden o adamla sanki kendi isteğiymiş gibi sevişmiş gibiydi. Gözlerini sinirle kapayıp açarken başını geri yasladı ve akıp giden yolu izledi. Gecekondunun olduğu mahalleye geldiklerinde sokaklarda çocuklar koşturup duruyordu. Hava güneşliydi. Kadınların bazıları kapı önlerinde çekirdek çitliyordu. Köşe başlarında delikanlı grupları ellerinde tesbihler ve ağızlarında sigaralar tekin tipler olmadıklarını gösteriyorlardı. Evin önüne geldiklerinde nefesini tutan Lila bundan sonrası için endişeliydi. Duran dikiz aynasından bakıp “Çantanın içinde pansuman malzemeleri ve sizin için alınan eşyalar var. Artık inseniz iyi olacak geri dönmek zorundayım.” dediğinde yutkunan genç kız “Tamam. Ben yardımlarınız için teşekkür ederim. Onların içinde en insancılı sizdiniz. Hakkınızı helal edin.” dedi. Sesi kısık ve sokağa atılan bir çocuğun çaresizliğinde çıkmıştı. Genç adam “Hak helal edecek bir şey yapmadım. Görevimdi.” derken bakışlarını kaçırdı. Lila kendine acır bir tonla “Haklısınız, yoksa bir eskort parçasına yardım etmek sizin gibilerin işi değil. Kusura bakmayın” deyip siyah ve büyük çantayı eline aldı ve kapıyı açıp indi. Yarasının olduğu kısmı tutarak döküntü evine doğru yürürken sol göğsündeki kalbi kasılıp kalıyordu. Aklında hep şu soru vardı. Şimdi ne olacak? İçeri girdiğinde Duran da hareket edip geri dağ evine döndü. Elindeki çanta eve girdiğinde yere düşerken duvara tutundu. “Allah belanı versin Ahen Açıkel. Allah hepinizin belasını versin.” Küçük adımlarla küçük salona geçtiğinde gözleri çoktan dolmuştu. Dudakları titrerken odasına doğru ilerledi ve tek kişilik yatağına yarası üste gelecek şekilde cenin pozisyonunda uzanıp ağlamaya devam etti. Yanan canına ağladı. Hayatının katilinin altına yatışına ağladı. Korkaklığına çaresizliğine ve kukla gibi oynatılmasına ağladı. Lila aslında aldığı her nefese ağladı. O gün o patlamada arkadaşı Nevin değil de kendi ölseydi şimdi bunları yaşamamış olacaktı. Babasının bu sayede onu öldü gösterebildiğini sonradan öğrenmişti. Aslında Lila Delice yaşamıyordu. Babası olacak kansız adam ise düşmanına karşı kanından birini yem etmişti. Gözlerini kapadı. Hava iyi olsa da esen ılık nisan havası evin içini soğutmaya yetse de bedeninin üzerine hiçbir örtü almadı. Diğer yandan büyük salonda şömine başında oturmuş adam içkisini içerken korumasının verdiği bilgileri dinliyordu. “Efendim tahmin ettiğimiz gibi Açıkel araştırma yaptırdı. Lila Hanıma kurduğumuz sahte hayatın tüm bilgileri elinde. Yani onun Köksal Delice’nin kızı olduğunu ima edecek ya da şüphelendirecek tek bir bağlantı bilgi kırıntısı kalmadı.” “Neredeler şu an?” “Bıçaklanma olayından sonra kızla birlikte dağ evine gittiler. Belli bir noktaya kadar takip edebildik. Sonrasında fark edilmemiz olağan olduğu için geri döndük.” “Lila’nın evinin etrafında adamlar duruyor mu?” “Evet efendim. Eve yakın iki başka ev satın alındı ve adamlar yerleşti. Yedi yirmi dört izleme olacak.” Köksal bir yudum daha içki aldı ve başını dikleştirdi. Nisan ayında olmalarına rağmen kalın kütüklerle dolu şömine kış soğuğunu önlemek ister gibi yanıyordu. “Peki, şu Çakır denen adam. Onun Lila’ya takıntısı Ahen’in dikkatine takılacak tür de mi?” “Köksal Bey uzun süredir izliyoruz efendim. Ahen ne yaparsa ya tam tersini ya da daha iyisini yapmaya çalışan bir taklitçi Çakır. Yattığı kadınları özellikle kendine istiyor. Girdiği ihalelere giriyor. Yeni bir araba alıyorsa eğer gidip daha pahalısını ve iyisini edinmek için el altından milyonlar ödüyor. Yarış halini geçip takıntı halinin de üst seviyesini yaşıyor şu an da. Lila Hanım’ı da mutlaka kendine ulaşması gereken bir hedef olarak görecektir.” Dudağının ucu hastalıklı biçimde kıvrılan Köksal “Görsün, sorun yok. O aptal kız bir şekilde Ahen denen piçin yakınlarında yanında olmalı. Yoksa planı devreye sokamayız. Annesi kılıklının aklı bir işe yaramıyor bari bedeni güzelliği bir şeyleri başarsın.” dediğinde korumanın telefonu çaldı. “Mahalleden arıyorlar efendim.” “Aç. Sesi de dışarı ver.” Koruma telefonu açtı ve sesi telefona verip “Köksal Bey sizi dinliyor konuşun” dedi. Bu konuşmanıza dikkat edin demenin farklı bir yoluydu. “Efendim az önce Açıkel’e ait araçlardan biri Lila Hanımı getirdi. Sonra da gitti ama başka bir araç evi izlemeye başladı.” Dişlerini sıkan Köksal “Demek geri getirdi.” derken gözleri resmen ateş saçıyordu. Elindeki kadehi sıkarken düşünüyordu. Ahen'i Lila’ya nasıl çekecekti? Dakikalar geçerken aklına gelenle dudağının ucu kıvrılırken “Birkaç gün bekleyin. Daha sonra Ahen’e isimsiz bir notla Lila’nın saçını yollayın. Kanlı olsun. Notta ne yazacağını ben size söyleyeceğim.” dediğinde telefonun ucundaki adam “Tamam Köksal Bey sizden haber bekliyoruz” dedi ve telefonu kapadı. Gözlerini ateşten çekmezken “Lila’nın daha önce görmediği daha çok at hırsızı kılıklı adamlardan en az elli kişi ayarla. Sonra da bizimle asla bağlantının kurulmayacağı bir mekan ayarlayın. İşkence aletlerinin büyük bir bölümü olsun. Bir de cam bir kafes getirtin. Fanus gibi. İki metre civarı. Üst kapağı şifreli kapakla kapatılacak şekilde hazırlansın. Tüm bunlar olduktan sonra Ahen denen o başı bozuğa notu ve kanlı saçı gönderin. Lila’yı hazırladığınız mekana götürüp oradan da resimler atın. Ben sizi oradayken telefonla yönlendireceğim. Anladın değil mi?” dediğinde koruma şaşırmaması gerektiğini biliyordu ama bir babanın kızına bunca şey yapabileceğini de düşünmemişti. Yutkunurken “Anladım efendim. Hemen hazırlıklara başlıyoruz.” deyip baş selamı vererek yanından ayrıldı. Bacak bacak üzerine atan adam “Bakalım babanın o son getiren anneninse aptal vicdanından ne kadarını aldın.” diye kendi kendine söylendi. Lila yatağında iki büklüm ağlamaktan yorulmuş halde uyurken başına geleceklerin bunlarla sınırlı olmadığını biliyordu ama bu kadarı aklına gelmezdi. Kimin aklına gelirdi ki? CANLARIM. SİZE BAZI HABERLE GELDİM. GÖRDÜĞÜNÜZ VE BİLDİĞİNİZ ÜZERE YENİ BİR YARIŞMA BAŞLADI VE TEMASI İKİNCİ ŞANS İLE ALAKALI. 1 MAYIS VE SONRASINDA İMZALANAN, BU TEMAYA UYAN KİTAPLAR KATILABİLİR. BENİM DE MAFYANIN LİLASI BU TEMAYA UYGUN. BİR DE DELİ SERİSİNİN İKİNCİ KİTAP OLAN BENİM RENGİM SENSİN KİTABI UYGUNDU. ŞÖYLE BİR KARAR ALDIM. ÖNCELİKLE BENİM RENGİM SENSİN KİTABININ İSMİ MAFYANIN KARASI OLARAK DEĞİŞTİ. SONRASINDA SERİ DE 2. DEĞİL 3. KİTAP OLACAK VE ONA DA HAZİRAN AYINDAN İTİBAREN BÖLÜM GELECEK. AYRICA MAFYANIN LİLASI DA DELİ SERİSİNE KATILACAK VE MAFYA DELİSİNDEN SONRAKİ 2. KİTAP OLACAK. ELİMDEN GELDİĞİNCE BU İKİ KİTABI HER GÜN BÖLÜM GELECEK ŞEKİLDE YAZACAĞIM. 31 EKİM 2024 DE SON BULACAK YARIŞMA İÇİN SİZLERDEN DESTEK BEKLİYORUM. MÜMKÜN OLDUĞUNDA YORUM VE İLGİ BANA YETERLİ OLACAKTIR. SİZLERİ SEVİYORUM. BEKLEDİĞİNİZ KİTAPLAR VAR BİLİYORUM AMA ELİMDEN GELDİĞİNCE SIRAYLA HEPSİNE FİNAL VERECEĞİMİ BİLMENİZİ İSTERİM.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD