6. Bölüm: Veda

1271 Words
#Şilan Nikâh kıyılıp bir gece Demirhanoğulları konağında kalınmasına karar verilse de anamla konuşup ağabeyimin beklediğini söyleyerek Emrah ve Cemile'yle yola çıkmıştım. Şükür olsun ki yatsı ezanında konakta olmuştum. Konağa varır varmaz oturma odasına geçmiştim. odaya gelmesini beklerken Dilda'nın dik dik bakışları gözümün önünden gitmiyordu. “Kendini bir şey zanneder amma Gevher'in yanında hiçbir şey!” Gevher bizim kanımızdı! Dilda'ysa ağabeyim Yusuf'u sakat bırakanın kanıydı! Kanımız dururken kanlımıza kucak açmayacaktım! “Ağabeyim babam hakkı için evlenmeye razı oldu amma bu bir defa daha evlenmeyeceği manasına gelmez!” Yolda gelirken hep aklımdaydı. Dilda kasığında vurulmuştu! Bizim buralarda aileler kavga ederken bir kadın kasığında yaralanmıştı ve bir daha da çocuğu olmamıştı! “İnşallah Dilda’nın da çocuğu olmaz!” İşte o zaman Demirhanoğulları bir şey diyemezdi ve Gevher gelinimiz olurdu! “Şilan!” Ağabeyimin sesiyle kafamı yerden kaldırdığımda ellerini arkasına vermiş bana bakıyordu. Yerimden kalkıp eline uzandığımda diğer eliyle beni durdurmasıyla “Nasılsın ağabey?” diye sordum. “Tek mi geldin?” Başımı salladım. “Avşar ve Serhat Ağa bir gece kalmamızı istedi. Anam ve babam ayıp olmasın diye kaldılar amma ben!..” Susup başımı önüme eğdim. “Ne oldu!?” Öfkeli sesiyle başımı yerden kaldırmadım. “Daha yeni evlen-” “Şilan!” Bağırmasıyla başımı yerden kaldırdım. Gözlerinden geçen öfkeyle “Diyeceğim amma bana-” “Konuş!” “Dilda!” Susmam üzerine daha da öfkelenirken üzerime yürümesiyle kalktığım yere geri oturdum ve konuşmaya başladım. “Dilda bizi küçük gördü ağabey!” Bir şey dememesiyle başımı kaldırdığımda gözlerinde büyüyen öfkeyle “Biz kan dökülmesin diye kanımıza verdiğimiz sözü yarı yolda bırakıp Gevher’i Midyat’ın diline verirken Demirhanoğulları’ndan bedel olan kız bizi hakir görüyor!” dedim. “Ne dedi!?” Bağırmasıyla derince yutkundum. “Ona dedim ki ağabeyimin gelmeyişinden bedelden yana gönlü olmadığını anlamışsındır dedim! O da gelininiz olduktan sonra bana sözünüz olur dedi!” “Sözümüz yoktur!” Başımı aşağı yukarı salladım. “Bedelden yana rızan olmadığını söyledim. Dilda'ysa Eroğlu aşiretini hakir gördü! Gelinimiz olmadan Demirhanoğulları’na söyleyecek sözümüz olmadığını söyledi!” Eli belindeki silahına giderken elini tuttum. “Ağabey elini o eksik için kana bula diye söylemedim! Sade geldiğinde güzel yüzüne aldanma diye-” “Şilan!” Bağırmasıyla yerimden sıçradım. Öfkeyle bana bakarken başımı önüme eğdim. “Ağabey beni yanlış anlama amma Dilda’nın bedenindeki yaralar azdır! Yüzü de çok güzeldir amma dili zehirdir!” “Çık!” Ayağa kalkıp arkası dönük ağabeyime baktım. Elindeki silahı sıktığını görünce “Ağabey kan dökmeye-” “Çık!” Bağırmasıyla gözlerimi yumdum. Babamda Dilda’yla gelecek o vakit ağabeyim kan dökmez. Odadan çıkıp odama yürüdüm. Kapıyı açıp içeriye girdim. Gaz lambasını yakıp odayı aydınlattım. “Sulh olmuşken ağabeyim babamı çiğneyip kan dökmez!” Yatağa oturduğumda içimi saran şüpheyle ellerimi açıp kafamı yukarıya kaldırdım. “Allah’ım ağabeyimin elini kana bulama!” Elimi yüzüme sürüp yataktan kalktım. İçimdeki şüpheyi atmak için cama gittim. Camı açıp serin havayı içime çektim. “Ağabeyim kan dökmeyecek amma o şeytanın da güzel yüzüne aldanmayacak!” Gevher’in kınalığını yırttığı gözümün önüne gelince başımı önüme eğdim. “Gevher, Dilda’nın güzelliğini görünce kahrolacak.” Gözlerim dolmuştu. Gevher küçüklüğünde beri ağabeyimi severdi. Hep de ağabeyimi bekledi şimdiyse elin zehirli eksiği ağabeyimi Gevher’den alır. “Keşke sulh ağabeyim Yusuf’la olsaydı!” Camı kapatıp dolaba yürüdüm. Dolaptan giyeceklerimi çıkarıp üzerimi değiştirdim. ★★♠︎★★ #Dilda Dün kıyılan nikâhtan sonra eşyalarımı hazır etmek için bugün sabah kahvaltıdan sonra yola çıkacaktık. Bu evlilik bedel evliliği olduğundan düğün yapma kararı Eroğlu’na aitti. Riyad Ağa nikâhta olmak istemediği gibi düğünde istememişti. Ben de düğün istemiyordum. “Allah’ım bu kadar şey istememişken bana dokunmakta istemisin!” Yanağımdan süzülen yaşı silip derin bir nefes aldım. Bu isteğim zor kabul olurdu, biliyorum ama bir umut bana dokunmamasını istiyordum. “Berat’tan başkasını istemiyorum!” Bana dokunmak isterse zaman isteyecektim. Belki o zamana kadar vaktim gelir ve giderim. İşte o vakit düğünüm olacaktı. Son nefesime kadar Berat’a ait olacaktım! “Hazır değil misin!?” Anamın sesiyle yüzümü silip başımı kaldırdım. Hızlıca yanıma gelip “Ne diye yine burada oturursun!?” diye kızdı. Kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Gülümseyerek yüzüme avcunun içine aldı. “Evde kalacaksın diye çok korktum amma şimdi Eroğlu aşiretinin ağasının karısı oldun!” Bir şey demedim. Ne desem de beni anlamayacaktı. Elimi tutup beni yatağa oturttu. Karşıma geçip oturdu. “Bak kızım orada kaynananda sana söyleyecek amma her şeyi bilirsin, bilirim!” Başımı öne eğip gözümden akan yaşı saklamaya çalıştım. “Kocanı sev ve say. Kadınlık görevini yerine getir!” Tane tane konuşurken zorla yutkundum. “Kocandan habersiz bir şey yapıp ne kendinin ne kocanın ne de kanının başını el alemin önüne eğdirme!” Yüzüme dokunup başımı kaldırdı. “Artık Riyad Ağa’nın karısısın! Berat’la ilgili tek kelâm edip kocanı hiçe sayma!” Berat içimdeydi ve içimde hep de kalacaktı! “İnşallah bu bedel senin mutluluğun olur!” Gözleri dolup beni kendine çekince sesimi çıkartmadan gözümden akan yaşlarla bekledim. “Er olsaydın bu ocağın başı olurdun amma babandan sonra bu ocağın başı ağabeyindir! Ağabeyine bir şey olmasına müsaade edemezdim!” Geri çekilip yüzüme baktı. “Evlendin artık beni daha iyi anlayacaksın!” Yataktan kalktığımda kolumu tutup yataktan kalktı. “Ananla konuşmayacak mısın?” “Er olan oğlun sana bir Dilda daha verir. Onunla konuşursun.” Elini kolumdan çekince yüzümü silip odadan çıktım. Fatma kapıda beklerken “Atımı hazırladınız mi?” diye sordum. “Evet hanımağam.” Merdivenden aşağıya indim. Emin Ağa ve Süreyya hanımağa kapının önünde beklerken babam ve abim yanlarında duruyordu. Babama yönelip elini tuttum. Elini öpüp başımın üzerine koydum. Babamın gözleri dolarken babama sarıldım. “Seni böyle düğünsüz evlendirmek istemezdim! Affet!” Sımsıkı sarılıp geri çekildim. “Düğünüm evinden başım dik alnım ak çıkmamdır! Bırak kadınlar zılgıt çalmasın çocuklar etrafta oynamasın!” Başını sallayıp gülümseyince ben de gülümsedim. Babamdan çekilip abime baktım. Ona sarılmak istemesem de ele laf veremezdim. Eline uzandığımda elini geri çekmemesiyle babam için dişimi sıktım. Elini öpüp başımın üzerine koydum. “Sağlıcakla kal.” “Evinde rahat dur! Mesele çıkarma! Artık evlisin” Dişlerimi sıkıp “Merak etme abi, meselem olursa bundan sonra meselen olmaz!” dedim. Babam döndüğümde ters ters abime bakarken elini tutup “Baba!” dedim. Bana dönüp “Kapım her zaman sana açıktır! Evlendin diye kapım sana kapanmış değildir!” demesiyle gülümsedim. “Var olasın Avşar Ağa’m!” Kendine çekip sarılınca sımsıkı sarıldım. Babamın yeri ben de başkaydı! Benim yerim onda başka olduğu gibi. Geri çekildiğimde Emin Ağa yanıma geldi. Babama bakıp “Merak etme Avşar Ağa, kızını kızım bildim. Evinde nasıl rahatsa Eroğlu konağında da öyle rahat olacak!” dedi. “Sözün içimi rahatlatırdı.” Babamın cevabıyla Emin Ağa yüzündeki tebessümle bana döndü. “Gidelim mi kızım?” “Amcam, yengem ve Ani gelecekti!” “Geldiler, dışarıda seni beklerler.” Babamın dediğiyle kafamı salladım. Elimle Emin Ağa’ya yol gösterip “Buyurun.” dedim. Emin Ağa, karısına dönüp beraber dışarıya çıkarken ardında babam ve abim çıktılar. Ben de kapıdan çıktığımda arabalara yüklenen eşyaların yanında gördüğüm amcam, yengem ve Ani’ye doğru yürüdüm. İlk önce amcamın yanına varıp elini öptüm. Hemen yanında duran yengemin elini de öpüp vedalaştım. Ani’yle karşı karşıya geldiğimde Ani bana sımsıkı sarıldı. “Tanrıdan dileğim yaşadıklarımı yaşamaz mutlu olursun!” Duasıyla gözlerimi yumdum. “Kendine dikkat et!” Berat demek yerine ilk kez Ani’ye dikkatli olmasını söyledim. Geri çekilip gözleri dolu dolu bana baktı. “Sen de kendine dikkat et ve ziyaretime gel. Berat gelince ilk fırsatta ziyaretine geleceğim.” Başımı sallayıp geri çekildim. Emin Ağa ve Süreyya hanımağanın yanına gittiğimde anam elinde bir tas suyla bekliyordu. Yengemde yanına giderken elimi kaldırıp “Sağlıcakla kalın.” dedim. “Sen de kızım!” Babama gülümseyip önüme döndüm. Açılan araba kapısından içeriye geçtim. Kapı kapanırken son defa ait olup nefes aldığım ocağıma baktım. Araba çalışıp yol almaya başlayınca gözümden yaş süzüldü. Anam elindeki suyu ardımdan dökerken önüme dönüp sessizce gözyaşlarımı akıttım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD