Genç kız sabah uyanmamak için direnirken annesiyle babası mutfağa kapanmış konuşmaya dalmıştı.
‘’Dün akşam Şahin aradı ağzımdan biraz laf almaya çalıştı.’’ diyen Özdemir Bey çıkmazda hissediyordu. Bir yanda evliliğe karşı çıkan karısı ve kızı vardı diğer yanda töre diyen büyükler.
Güler Hanım anında karşı çıktı. ‘’Yirmi iki yıldır bıkmadılar bu meseleden. Kızımı kardeşinin yediği bir halt yüzünden kurban etmeyeceğim. Okulu bitiyor bu üniversiteden sonra yüksek okul gibi bir şey okuyorlar ona başlasın hatta yurtdışında okusun iyice gözden uzak olsun sonra kızım orada öldü dersin umudu kessinler.’’
Karşısındaki beyazlamış saçlarını eliyle geriye taradı. ‘’Öldü diyelim sonra yerine Irmak’ı istesinler sen de büyük kızın yerine küçük kızını kurban verirsin.’’
‘’Ona yüksek okul değil yüksek lisans diyorlar.’’ diyerek Nur Melek içeri girdi. Uyurken karışan saçlarını geriye attı. ‘’Kimse kimseyi zorla evlendiremez, taş devrinde yaşamıyoruz kaçıncı yüzyıla gelmişiz berdel mi kalmış artık boş boş konuşup durmasınlar.’’
Babası kızına bakarken düşünceleri karışıktı. ‘’Sen annene dua et yoksa şimdi o beğenmediğin topraklarda beğenmediğin insanlarla yaşıyor olurdun.’’
‘’Aman baba valla uğraşamam sizin saçma işlerinizle.’’ Mutfaktan çıkıp odasına geri döndü.
Üzerine crop ve mini etek giyip makyajını yaptı. Evden ayrılacakken, ‘’Nur Melek!’’ diye bağıran babasının sesiyle adımları durdu.
‘’Efendim baba.’’
‘’Üzerine kıyafet giymeyi unutmuşsun kızım.’’ Sesi fazla sertti.
‘’Cidden mi baba?’’ dediğinde annesi seslerine gelmişti.
‘’Bağırıp durma kızıma genç o tabi giyinip süslenecek.’’
‘’Bu kızı şımarta şımarta yoldan çıkardın.’’
Annesiyle babası kavgaya başladığında karmaşadan faydalanan Nur Melek evden kaçarcasına çıktı. Asansörü beklerse babasına yakalanabilirdi bu yüzden hızlıca merdivenlere yöneldi.
Alt kata indiğinde açılan kapıyla amcasını ve onu işe uğurlayan yengesini gördü. Birbirlerini görür görmez de amcası babası gibi söylenmeye başladı.
‘’Bu ne hal Nur Melek git üzerini değiştir.’’
‘’Kaç yaşında insanım bana bu kadar karışmaya hakkınız yok.’’ diyen genç kız ile Hatice yengesi konuştu.
‘’Evli kızsın sen biraz hareketlerine, giyimine kuşamına dikkat et.’’
Sözlerle gürültülü bir kahkaha attı. ‘’Altı aylıkken neyin evliliği yenge ayrıca sizin sorumsuzluğunuzun cezasını ben çekecek değilim. Gidin kendi çocuklarınızdan birini evlendirin.’’
Amcasının öfkeli eli havaya kalktığında koşarak merdivenleri indi ve apartmandan dışarı kendini attı. Sokağın başında bekleyen arabaya bindiğinde, ‘’Gazla çabuk.’’ dedi. ‘’Ev ev değil hapishane.’’
‘’Kavga mı ettin yine?’’ diye sordu Furkan.
‘’Her zamanki meseleler işte biliyorsun bu hafta okulda bitiyor iyice darlamaya başladılar.’’ Beline uzanan saçlarını eliyle geriye topladı ve bıraktı. Bıraktığında yine omuzlarına yayılmıştı.
‘’Bırakmam kızım seni başkasına.’’ diyen Furkan arabayı yol kenarında durdurup yanındakinin dudaklarından öptü. ‘’Kim sevgilimi elimden alacakmış çıksın karşıma da göreyim.’’
Genç kız gülmeye başladı. ‘’Oldu söylerim aşireti salarlar üzerine.’’
‘’Kimseden korkum yok.’’ diyen sevgilisi tekrar yola çıkıp trafiğe karıştı. Üniversiteye gelmişlerdi ama son hafta olduğu için derslere girmek yerine bahçede arkadaşlarıyla takılıyorlardı.
Genç kız Furkan’ın uzattığı sigarayı alıp içmeye başladı. ‘’Ee bütün gün burada oturacak mıyız?’’ dediğinde Senem cevap verdi.
‘’Akşam bir yerde partilesek ya!’’
Kenan elindeki telefonla uğraşırken konuşmaya dahil oldu. ‘’Akşam bir arkadaşım evinde parti vereceğini söyledi isterseniz akalım oraya.’’
‘’Bana uyar.’’ dedi Yasemin.
‘’Gidelim o zaman.’’ diyen Nur Melek sevgilisinin omzuna dayanıp sigarasını içmeye devam etti. Yere oturduğunda mini eteği iyice yukarı sıyrılmıştı ve sevgilisi elini bacağına koyarak kendince diğerlerinin görmesini engelliyordu.
Akşama kadar boş boş takılıp sonrasında partinin yapılacağı eve gelmişlerdi. Müzik sesi her yana taşarken içkiler elden ele dolaşıyordu.
Nur Melek kalabalığın arasında sevgilisinin kollarında müziğin hareketli ritmine uymuş dans ederken yüzünde geniş bir gülümseme vardı. Bedeni her kıvrılışında diğerinin bedenine sürtüyordu. Yüz yüze geldiklerinde genç adamın elleri eteğin altından kayıp poposunun üzerinde durdu ve dudakları birleşti.
Kalabalığı umursamadan hareket ediyorlardı ki içerideki herkes aynı durumdaydı. Bir süre öpüştükten sonra Nur Melek geri çekildi. ‘’Boğazım kurudu bir şeyler içelim.’’
Kalabalık koltukta kendilerine bir yer bulup oturduklarında içkilerini içerlerken bir yandan da sigara dumanı havaya savruluyordu.
Kenan yanlarına geldiğinde elindeki sigaraları uzattı. ‘’İçki içmekten ne anlıyorsunuz alın bunu için de hayatınız güzelleşsin.’’
İkisi de sigarayı ellerine aldı ama normal sigara değildi. Furkan arkadaşına bir gülüş attı. ‘’Kimden aldın lan bunu?’’ diye sordu. ‘’Polisi getirme başımıza.’’
‘’Ne polisi baba ya iç gitsin işte.’’ diyen Kenan kendisininkini yakıp derin bir nefes çekti.
‘’Daha önce hiç içmedim.’’ diyen Nur Melek elindekinin ne olduğunu anlamıştı. ‘’Bağımlı olmak istemem.’’
Kenan, ‘’Sürekli içmezsen bağımlı olmazsın.’’ derken elindekini zevkle içmeye devam ediyordu.
Genç kız bir an tereddüt etse de sevgilisinin uzattığı ateşi geri çevirmedi ve dudaklarına götürüp bir nefes çekerek yaktı. Bir nefes daha çektiğinde ilk andan biraz sersemlemişti. ‘’Bence yeterli.’’
Furkan kendisininkinden iki nefes üst üste çekti. ‘’Benim sevgilim bu kadar korkak biri değil.’’
Sözleri diğerini kışkırtmaya yetmişti ve bir nefes, bir nefes daha derken sigaranın hepsi bitmişti. Zaman geçerken algıları değişen genç kız yaptıklarının pek farkında değildi. Koltuğa tamamen yatmış, yanındakiyle gülüp duruyordu.
Eteğinin cebinden bacağına durmadan titreşim yayan telefonu çıkardı. ‘’Birinizin telefonu çalıyor.’’ dedi kahkaha atarak.
Furkan telefonu aldı. ‘’Benimki mi acaba?’’ Çağrıyı cevapladı. ‘’Alo!’’ dediğinde kelime ağzından yuvarlanarak çıkmıştı.
‘’Sen kimsin, Nur Melek’in telefonu neden sende?’’ diyen kaba sesle yanındakine baktı.
‘’Nur Melek kimdi onu istiyorlar?’’
Genç kız gülmeye başladı. ‘’Ne bileyim ben sevgilisidir işte ver adresi gelsin eğlenmeye.’’ Yattığı yerde yüzüstü döndüğünde eteği tamamen yukarı sıyrıldı ve dantelli beyaz külotu açığa çıktı.
Furkan evin nerede olduğunu tarif ederken araya saçma kelimeler ekliyor, gülüyor bazen de ne dediğini unutuyordu. Telefon elinden düştüğünde sevgilisi gibi O da koltuğa uzandı ve başları yan yana geldi. Kenan yere oturduğunda ikilinin başının yanına başını dayadı.
‘’Ortam acayip güzel baba!’’ dedi yüzünde çarpık gülümsemesiyle. ‘’Oha, şurada dans eden çıplak kız mı var?’’
‘’Nerede?’’ dedi Nur Melek. ‘’Ne çıplak kızı maymun var orada. Yok artık maymunu kim getirmiş?’’ Kahkaha attığında gözünden yaş gelmişti. ‘’Çekirdek yok mu verseydik çitlerdi.’’
Furkan elini havaya kaldırdı. ‘’Biz uçakta değil miyiz? Elim bulutların arasında bayağı da soğukmuş ha!’’
Üç genç uyuşturucunun etkisinde olsa da içeridekilerin birçoğu da içkiden kafayı bulmuştu.
Özdemir Bey telefonda saçmalayarak konuşanın verdiği adresle sonunda parti yapılan yere gelmişti. Kapı sonuna kadar açıktı. İçeri girdiğinde karşılaştığı ortamla yüzü sertleşmişti. Bir süre odalara bakıp çıktı ve en sonunda kızını gördü.
Koltuğa yatmıştı ve iç çamaşırı tamamen ortadaydı, yanında iki erkek vardı ki erkeklerden birinin eli kızının poposunda geziyordu.
‘’Nur Melek!’’ diye bağırdı ama sesi müziğin sesinde kaybolup gitti. Öfkeyle kızının yanına gittiğinde yanındakini çekip kaldırdı ve yüzüne attığı yumrukla yere savurdu. Furkan düştüğü yerde uyuşturucunun etkisinde olanın farkına varamadan uykuya geçmişti.
Nur Melek’i kolundan tutup kaldırdığında bu defa yumruk yerine tokat atmıştı. Genç kız ayakta duramadığında geri düşmüştü ama düştüğü yerde gülüp duruyordu. ‘’Fırtına mı çıktı?’’ dediğinde babası durumunu anlamıştı.
Kolundan tutup yarı sürükleyerek yarı taşıyarak arabaya oturtup eve getirdi. Odasına soktuğu kızına öfkesine hakim olamayıp bir tokat daha attı. ‘’Yapma!’’ diyen karısını geri itti.
‘’Bu kızı sen bu hale getirdin. Yüz verdin, şımarttın çıkardın tepemize ama artık bitti. Sabah kendine geldiği gibi kocasının evine gidecek.’’
Kızını odaya kilitleyip anahtarı cebine attı ve öfkeyle kapıyı çarpıp evden çıktı.
Sabaha kadar eve dönmeyip sakinleşmek için dışarıda kalmıştı aksi halde kızının canını alırdı. Gördüğü manzarayı unutmakta zorlanıyordu. Karısını dinleyip büyükşehire geldiği güne lanetler ediyordu.
Kızının okumasına hiçbir zaman karşı olmamıştı ama şimdi pişmandı. Okuyup koluna altın bileziğini kendi taksın isterken o erkeklerle bir araya gelip uyuşturucu kullanıyordu. Kızı hep mi böyleydi? Durum buysa nasıl fark edememişti? Yaşının verdiği toylukla açık kıyafetlere özendiğini sanırken daha fazlası vardı da görememişti.
Eve döndüğünde öğlen olmuştu ve karısı kendisini bekliyordu. ‘’Özdemir!’’ dediğinde kocasının eli havaya kalkıp konuşmasına engel oldu.
‘’Bunca yıl seni dinledim anadır kızının iyiliğini düşünüyordur dedim ama artık bitti bundan sonra tek kelime etmeyeceksin.’’
Salonda oturduğunda telefonunu çıkarıp Şahin Bey’i aradı. ‘’Bir hafta içinde kızımla atamın evine dönmüş olurum hazırlığınızı istediğiniz gibi yapın.’’ diyerek telefonu kapattı.
‘’Gerçekten kızını istemediği bir evliliğe mi zorlayacaksın?’’
Karısına bakışları öfke doluydu. ‘’Kırsın dizini otursun kocasının evinde en azından sağda solda kim olduğu belli olmayan erkeklerle düşüp kalkıp uyuşturucu kullanmadığını bilirim yoksa bu gidişle beni evlat katili yapacak.’’
‘’Ama…’’ diyen karısına daha sert konuştu.
‘’Tek kelime etme Güler! Ne zamandan beridir kadınlar kocalarının sözlerine karşı çıkar oldu? Bunca sene alttan aldım, yumuşak davrandım diye kim olduğumu mu unuttun?’’
Güler Hanım tek kelime etmeden sessizce oturdu.
Nur Melek kendine geldiğinde ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordu ama zihni boştu. Yattığı yerden kalkıp üzerinde açılmış kıyafetleri düzeltti. Dolabının aynasından kendini gördüğünde yüzüne dikkatlice baktı. Yanağında morarmış parmak izleri vardı. Ne olmuştu, eve nasıl gelmişti, kendisine kim vurmuştu? Hatırladığı son şey verilen sigarayı içtiğiydi.
Odasından çıkmak istediğinde kapı açılmamıştı. Birkaç kez zorladı ama yine açılmıyordu. ‘’Anne!’’ diye seslendi kapıya vurarak. ‘’Anne orada mısın?’’
Kapının kilidini duyduğunda bir adım geri attı. Açılan kapıyla babası karşısındaydı. ‘’Baba!’’ dediğinde morarmış yanağına bir tokat daha indi.
‘’Ben seni bu yüzden mi buralara kadar getirip okuttum?’’ diye bağıran babasına cevap veremedi. ‘’Erkeklerle yatıp kalkasın diye mi yoksa uyuşturucu kullanasın diye mi?’’
‘’Baba!’’ derken sesi titriyordu. Dün gece ne olmuştu? Babası mı görmüştü?
‘’Bitti Nur Melek, bu saatten sonra sakın babam var diye güvenme çünkü bitti. Eşyalarını topla memlekete döneceğiz ve sözün kime verilmişse onunla evleneceksin.’’
Son sözlerle gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. ‘’Bunu yapamazsın. Amcam sevdiği kadınla evlendi diye ben neden sevmediğim biriyle evlenmek zorundayım?’’
‘’Kes sesini!’’ diye geri bağırdı Özdemir Bey.
Yerde ağlayan kızının önünde tek dizinin üzerine çöküp yaşlarla ıslanmış ela gözlerine baktı. ‘’Bana doğruyu söyle yoksa gerçeği öğrenmek için gideceğin ilk yer hastane olur. Namusuma leke sürdün mü?’’
‘’Hayır.’’ dediğinde babası kolunu tutup sıkarak sarsmıştı.
‘’Doğruyu söyle Nur Melek.’’
‘’Yemin ederim yapmadım.’’ diyerek doğruyu söyledi genç kız. Ne kadar rahat olursa olsun ailesinin bu konudaki tutumunu bildiği için geri dönülmeyecek bir hata yapmaktan hep kaçınmıştı.
‘’Umarım söylediğin doğrudur yoksa evlendiğin günün sabahına mezarına girersin.’’
Genç kızı odasında bırakıp çıktı. Karısına bakarken öfkeden tek gözü seğiriyordu. ‘’Biletleri almaya gidiyorum dönene kadar eşyalarınızı hazırlamış olun.’’
Kapıyı çarpıp gittiğinde Nur Melek odasında gözyaşlarına boğulmuştu.