Ben koca bir aşiretin ağası Ayaz Cihanbey, bugüne kadar yanlış bir karar vermedim. Hep ara bulucu olmaya çalıştım. Yaşım genç olabilir ama omzuma konulan yükler sayesinde, hiç bir zaman yaşımın insanı olmadım. Belkide olamadım bilmiyorum. Daha yirmibir yaşında abimin yaptığı hata yüzünden babam abimden aldığı ağalığı omuzlarıma koca bir yük olarak bıraktı. Her zaman yanımda yer alsada, yanlış karar vermişti babam. Ama ben asla yanlış kararlar vermeyeceğim diye kendime defalarca söz verdim. Kimsenin canını yakmayacağım, can yakan kötü ağa olmayacağım diye. Ama hayat bazen insana lafını yuttururmuş,
Berdan'ın ölümü feleğimi şaşırttı resmen. Ne yapacağımı, kime inanacağımı şaşırdım. Benim kardeşim bir kıza tecavüz etmeye kalkmazdı, o kadar adi şerefsiz birisi değildi. Tamam bazı kötü huyları vardı ama, bu kadarını asla yapacağına inanmıyorum. Sonuçta aynı evin içinde yaşıyoruz, ben kardeşimi gayet iyi tanıyorum, yada ben öyle sanıyormuşum. Tecavüz etmeye kalktı bende öldürdüm desede kardeşinin vurduğu belliydi. Jandarma karakolundan almaya gittiğim de gördüğüm kız nasıl yaptı bilmiyorum ama kafamı karıştırmayı başarmıştı. Giderken düşündüğüm düşünceler yerini saçma, sapan düşüncelere bırakmıştı. Tüm ağalara evleneceğim dediğimde bunu söylediğime kendim bile inanamadım. Aslında kardeşleri küçüktü ve onların başına bir şey gelmesin diye yapıyorum desem de, içime sinmeyen düşüncelerim rahat bırakmıyordu. Hele abimin Asmin'i öldürmeye çalıştığı an nedensizce korktum. Asmin'in bayıldığını anladığım an kimseyi umursamadan kucağıma alıp yukarı odama çıkarttım. Kuş kadar vücudu titriyordu. Beni öldürün derken cesareti yok olmuş ürkek kuş gibi titriyordu. Evleneceğimizi söyleyip odadan çıktım. Annemin odaya girdiğini öğrenince hızla odaya çıksam da annem çoktan Asmin'i yerle bir etmişti. İstemesem de annemede hak veriyorum. Kim isterki evladının ölümüne sebep olmuş bir gelin. Annemi odadan çıkartıp Zümrüt'e emenat ettim. Sanırım en soğuk kanlımız, vicdanlımız Zümrüt'dü ona her koşulda güveniyorum.
Akşamları Asmin uyuduktan sonra odaya giriyor, bir kaç saat durup çıkıyordum. Tabi Asmin asla görmedi. Normalde odamdan başka yerde rahat edemeyen ben mecburen bir haftadır konakta ki misafir odalarından birinde kaldım. Odaya her girdiğimde Asmin'i öldürmekle kollarımın arasına alıp sarmalamak arasında kaldım. Kendime sürekli kızıyorum neden böyle oldum diye. Kesinlikle ilk görüşte aşka inanmıyorum. Hatta aşk diye bir şey varmı ona bile emin değilken, neden böyle olduğumu bilmiyorum. Berdan aklıma geldikçe sinirlerim yerinden zıplıyor. Gencecik kardeşim toprak altına bunun yüzünden girdi. Ama bir an konakta herkesin içinde ürkek ceylan gibi duruşu, korkudan bayılması her şeyi değiştiriyordu.
Düğün günü Asmin'i o beyaz gelinlik içinde görünce kalbime bir şeyler oldu. İlk kez kalp atışım sebepsiz hızlandı. Her gelinlik giyen bu kadar güzel mi oluyordu? Yoksa bu sadece Asmin'e özel bir şeymiydi bilmiyorum. Aslında ilk başlarda elimi dahi sürmeyeceğim derken, şimdi ise sadece bir kez, sadece bir kez beraber olacağım sonrası olmayacak diyerek kendime söz verdim. Bir kereden ne olabilirdi ki, eminim ilk birlikte olduğu kişi de ben olmayacaktım. Aslında bunu düşünmek bile miğdemi bulandırsa da yapacağım bir şey yoktu. Tüm bu düşünceler için kendimi şerefsiz gibi hissetsem de, ilk kez bunu gerçekten yapmak istiyorum. Sonrası olmayacaktı nasılsa, hem nikahlı karımdı değil mi? Asmin'in yanına gitmeden Kenan'dan bir kaç kadeh hazırlanmasını istedim. Düğün boyunca içmesemde sanırım biraz içmem lazım. Yoksa başka türlü yapamayacağımı biliyordum. Normal kafayla o odaya girince Asmin'e asla dokunmayacağımı biliyorum. Günlerdir düşünsem de o kadar adi bir insan olamam, ama bazı şeyleri kabul etmenin en kısa yolu kötülükten geçiyor. Yoksa o düşünceler insanın beynini kemirip duruyor. Benim de içimde ki Asmin düşünceleri beynimi daha fazla sikmeden kurtulmam lazım. Yolu bumu bilmiyorum ama, başka bir yolda bulamıyorum.
Odaya girdiğim de Asmin'e sinirliydim, sinirim hem bu kadar masum durup, hemde kardeşimin katili olmasıydı. Hiç bu kadar duygu karmaşası yaşadığım bir anım olmadı hayatımda. Hep nettim, ya kara, ya beyaz hiç bu kadar grileşmedim. Sadece bir kez diyerek kendimi yineledim. Ne kadar çabuk olursa o kadar iyiydi. Işığın kapalı olması işime geldi, görmeden yapmam daha iyi olurdu. Böylece aklımda kalan hiç bir şey olmazdı. İlk kez nefsime hakim olamadım, ilk kez şerefsiz gibi hissediyorum kendimi. İlk başlarda her şey yolunda gidiyordu taki içine girmeye başlayana kadar. Bu kadar dar olması imkansızdı. Işığı açtığım da gördüğüm manzara ile şok oldum. Bu kız bakireymiş, nasıl olurdu böyle bir şey. Annem bile kaç kez, kardeşinin siktiği kadını karın diye koynuna mı alacaksın diye konuşurken. Şimdi Asmin'in bakire olduğu gerçeği ile yüzleşiyordum. Asmin'in yüzüne baktığım da gördüğüm manzara daha berbattı. Ben ne yapmıştım böyle, kardeşimin beceremediğini ben yapmışım.
"Asmin iyi misin sen?" diye sorsam da cevap bile veremiyordu. Allah belamı versin ben ne yaptım böyle? Üzerimi giyinip odadan kaçar gibi çıktım. Zümrüt'ün odasına gidip Asmin'le ilgilenmesini isteyerek hızlı adımlarla çıktım konaktan.
"Ağam bir şey mi oldu?" diyerek arabanın kapısını açan Kenan'a sadece bağ evine götür beni diyerek yerime oturdum. Yapmayacaktım ben böyle bir şey yapmayacaktım. Ben bu kadar aşağılık biri değildim. Hangi ara böyle bir insan olmuştum bilmiyorum. İntikam, nefsim derken kendi başımı yedim. Ben biraz önce birine tecavüz ettim. Nikahlı karım, kardeşimin katili diyerek kendi nefsime hakim olamadım. En kötüsü de bir gerçekle daha yüz, yüze kaldım. Berdan da gerçekten tecavüz etmek istediği için mi ölmüştü?
"Kenan bana acilen Asmin hakkında her şeyi öğrenmeni istiyorum. Öyle kulaktan dolma dedikodu değil. Gerçekten kim bu kız, Berdan'la olan ilişkisi neymiş, her şeyi bilmek istiyorum" diyerek yola devam ettik. Sanırım bunları öğrenmek için çok geç kalmıştım. Bağ evine geldiğimiz de Kenan araştırmak için geri döndü. Ben bir süre burada kalıp kendimden nefret etmeye devam edeceğim..
Bir haftadır bağ evindeyim, kimseyi görmek istemiyorum. Yada Asmin'in yüzüne bakacak yüzüm olmadığı için kaçıyorum. Ama kaçışın bir sonu yok, bunu da gayet iyi biliyorum. Kenan'a verdiğim görev için bugün gelecekti. Telefonda söylediği tek şey
"Ağam hiç bir şey bildiğimiz gibi değil" demişti. Zaten bir bok bildiğimiz de yoktu ki. Sadece o gün üç, beş kişinin söylemleri ile karar verilmişti.
Kenan geldiğinde hemen anlatmasını istedim.
"Ağam söylediğiniz gibi araştırdım yengeyi. Aslında söylenenler hep dedikoduymuş. Yengenin annesi Rusmuş, kadın zengin bir ailenin kızıyken, sırf İsmail'i sevdiği için Diyarbakır'a gelmiş. Olga olan ismini Oya diye değiştirmiş. Söylenenlere göre çok güzel bir kadınmış. Tabi bizim insanımız kadını asla rahat bırakmamış. Kıskançlıktan adını orospuya çıkarmışlar. Ama kime sorduysam öyle bir şey yaptığına dair kanıt yok. İsmail üç kez yer değiştirmiş bu durumdan kurtulmak için, ama her yerde aynı durum olmuş. Kadın kapanmış müslüman olmuş ama dedikodular bitmemiş." Kenan o kadar çok ailesi hakkında bilgi verdi ama benim asıl merak ettiğim şey bunlar değildi.
"Kenan bunları sonra anlat, öncelik Asmin hakkında olanlar" diyerek asıl konuya geçmesini istedim.
"Ağam yenge hakkında kimse kötü bir şey demedi aslın da liseyi bitirmiş ama sonrasında okumamış. Kardeşlerine bakmak için sanırım. Evden dışarı çok çıkan birisi değilmiş. Öyle arkadaş çevresi falanda yokmuş. Nasıl desem bilmiyorum ama oturdukları mahalladeki bakkal bir kaç kez Berdan ağanın kızı sıkıştırdığına şahit olmuş. Yengeyi hatta bir kere kurtarmış. Asmin'in öyle eve alacak biri olmadığını söyledi. Hatta kızın başını yaktı şerefsiz diyerek üzüldü. Ağam birde bunu bilmenizde fayda var. Siz İstanbul'dayken bir olay olmuştu, Berdan ağamı bir kız şikayet etmişti bana tecavüz etti diye. Tabi o zamanlar Havin hanımağam ailesine para verdi, şikayetleri geri çektirdi. Hatta kız iftira atıyor diye dedikodu da çıkardı. Kız bir kaç ay sonra intihar edip kendini öldürmüş" derken kafası yerdeydi. Ben bunu şimdimi öğreniyordum. Böyle bir şeyi benden nasıl gizlerlerdi? Duyduğum şeyler hiç hoşuma gitmemişti. Annem bunu bana nasıl söylemezdi?
"Kalk Kenan o kızın ailesinin yanına gidiyoruz" diyerek bir hafta sonra bağ evinden çıktım. Asmin'in yüzüne bakabilmem için tüm gerçekleri öğrenmem gerekiyordu.
Kenan'ın getirdiği evin önünde inip içeri geçtim. Evde sadece ölen kızın annesi vardı. Kim olduğumu söyleyip içeri girmek isteyince önce beni eve almak istemedi. Konuşacaklarım var beni dinlemeniz lazım diye ikna edip içeri girdim. Kadının anlattıklarını dinledikçe sinirden deliye döndüm.
"Benim kızımın hiç bir suçu yoktu. Kardeşin kızıma zorla sahip olmuş. Birde utanmadan karşıma gelip kızını ağa oğlu sikti daha ne istiyorsun deyip yüzüme para fırlattı. Tabi ben kızıma böyle kötülüğü yapan adamı affedermiyim, ama babası denen şerefsiz parayı görünce kızını unuttu. Deryam güzel kızım dayanamayıp canına kıydı. Hamile olduğunu öğrenince dayanamadı, ben tecavüzden olan çocuğa bakamam, zaten kimse bana inanmıyor. Sevdiğim adam bile bana inanmadı diye canına kıydı yavrum. Siz benim kızımın katilisiniz. Öldüğünü duyunca sevinçten üç gün uyuyamadım. Benim kızımın yapamadığını başka bir kız yapmış, ellerine sağlık" diyerek resmen beni yerle bir etmişti. Kendimi hep adil biri gören ben, şimdi duyduklarım karşısında hiç bir şey söyleyemiyordum.
"Yemin ederim bunların hiç birini bilmiyordum ben. Eğer bilseydim asla bunların yaşanmasına izin vermezdim. Çok üzgünüm kızınız için" diyerek evden çıktım. Söyleyebilecek bir tek kelimem bile yoktu. Acılı bir anneye ne desem boştu, hiç bir kelime teselli etmezdi. Ama o tesellisini bulmuştu zaten. Kendi ağzıyla söyledi Berdan ölünce acım azaldı diye.
Acaba bilmediğim daha neler vardı? Arkamdan başka ne işler çevrilmişti?
****
Asmin
Ayaz bırakıp gidince yatağın içinde cenin pozisyonu geçip ağlamaya başladım. Canım mı yanıyordu emin değildim. Korkudan ağlıyordum sanırım, bedenime yapılan hiç bir şey acı vermiyor, ruhum param parça can çekişiyor.
"Asmin iyi misin sen ne oldu? Abim beni gönderdi" diyerek yanıma gelen Zümrüt ablaya cevap vermedim. İyi misin sorusunun cevabı bende yoktu. İyi miydim, kötü mü bilmiyorum. Zümrüt abla beni zorla duşa soktu. Sıcak suyu ayarlayıp çıktı. Karşısında ne haldeyim hiç bir fikrim yoktu. Çıplaklığımı bile umursamadım, öylece ne dediyse yaptım. Suyun altında ne kadar kaldım bilmiyorum ama yine Zümrüt abla elinde havluyla gelip beni çıkardı. Ne konuşacak, nede bir şey yapacak halim vardı. Öyle küçük bir çocuğun anne sözü dinler gibi, her yaptığı şeye izin verdim. Üzerime pijama giydirip beni tekrardan yatağa yatırdı, çarşafları değiştirmişti.
"Merak etme ben buradayım uyu sen" diyerek saçlarımı okşamaya başladı. O an aklıma annem geldi. Güzel annem bak kızın ne halde, gökyüzüne kara bulutlar çöktü. Gökyüzün fırtınaya karıştı görülmüyor. Sanki saçlarımı okşayan annemmiş gibi rahatladım bir süre sonra uykuya daldım.
..
Bir haftadır yine odadan dışarı çıkmıyorum. Tek gördüğüm kişi Zümrüt abla ve çocuklarıydı. İki tane kızı vardı, Zühre altı, Zelal beş yaşındaymış. Babaları ölünce annesi kızlarını alıp baba evine gelmiş. Ama anladığım kadarıyla başka şansı olsa gelmezmiş. Zümrüt abla sürekli Ayaz hakkında konuşup duruyordu. O gece yaşananlar hakkında çok üzgün olduğunu, Ayaz'ın bir çok gerçeği bilmediğini söylüyordu. Aslında söylediği şeyler hiç umrumda değildi, Ayaz hakkında hiç bir şey merak etmiyorum. Ben o gece ne yaşadım onu bile bilmiyorum. Söyleyemesem de ben o gece Ayaz'ı değil Berdan'ın hayaleti ile üzerimdeydi. Hala gözlerimi kapatınca Berdan'ın evde saldırdığı an geliyor. Ayaz yok beynimde de ruhumda da. Onunla ilgili tek hatırladığım şey yüzündeki acıma ve pişmanlık. En son odadan çıkıp gitti, daha da görmedim zaten.
Zühre odama gelmiş ve saçlarımla oynuyordu. Saçlarımın rengini çok sevmiş ve sürekli dokunmak istiyordu.
"Bende büyüyünce saçlarıma kına yakacağım senin saçların gibi olsun diye yenge, çok güzeller." diyerek taramaya başladı.
"Ama ben kına yakmadım ki, kendi rengi böyle"
"Ama Havin nenem kına yakmış dedi" meraklı gözlerle. Zühre saçlarımı tararken bende ona saçlarımın kına değil anneanneme benzediğimi anlatmaya başladım. İlk kez biriyle bu kadar uzun konuştum sanırım. Zümrüt abla konuşuyor ben dinliyordum. Zaten başka gelen gidende yoktu.
Zühre ile konuşmaya o kadar dalmışım ki bize izleyen Ayaz'ı görmemişim bile, Zühre
"Dayııı sen geldin mi?" diyerek yataktan inip Ayaz'a sarılmasıyla fark ettim.
"Geldim dayıcım, sen şimdi annenin yanına git olurmu?" diyerek Zühre'yi gönderince bir an panikledim. Aslında ben bu konağa girdiğim an başıma gelecekleri biliyordum. Şimdi neden korkuyorum anlamıyorum?
"Asmin oturabilir miyim? Seninle konuşmak istediklerim var" diyerek yanıma geldi. Ben hiç bir şey söylemesem de konuşmaya başladı.
"Asmin ben o gece yaptığım şeyden çok pişmanım. İnan bana yüzüne bakamıyorum, affet bile diyemiyorum. Ben her şeyi yanlış biliyormuşum, daha doğrusu bildiğim bir şey yokmuş benim. Bu saatten sonra seni boşayamam ama rahat edebilmen için elimden geleni yapacağım. Ben bir süre burada olmayacağım, beni görüp rahatsız olmanı istemiyorum. Bir şeye ihtiyacın olursa Zümrüt'e söyle o halleder" demiş gitmişti. Sessizce dinledim ne o benim yüzüme baktı, nede ben onun. Sadece konuştu anlattı ve gitti. Bundan sonra ne olacaktı hiç bir fikrim yok...
Odanın içinde öylece kalakaldım ama dışarıdan gelen sesler hiç normal değildi. Ama bu sesler beni etkiledimi hayır..