Azad,
Gözlerinde gördüğüm derin acıya, yerim yurdum olsun sözleri de eklendiğinde benden başka çıkar yolunun olmadığını açıkca gördüm.
Ne yaparsam yapayım evliliğimizden umudunu kesmeyecekti.
İşin kötüsü gözlerime böyle yaralı ceylanlar gibi merhametime muhtaç baktıkça ben de benden ciğerimi isterse verebilecek gibi hissediyordum.
Çok mu önemliydi Cansu'yla evliliğim, ayrılsak ne kaybederdim?
Altı üstü dört senemi verdiğim hastane ortaklığım, on iki senemi verdiğim uluslar arası cerrahlığım ve PR yapmak için ailemden, memleketimden çocukluğumdan beri ayrı kalıp emek emek yükselttiğim adım yalan olurdu, hepsi bu.
Cansu'nun bana sağladığı tüm nimetleri elimin tersi ile ittiğimde Elif'le mutlu olabileceğimizi bilsem şu bakışlar karşısında bir an bile düşünmezdim ama maalesef Elif, buradayken güzeldi, yatağımdayken arzu edilesiydi.
Onu ne hayatımda, ne de İstanbul’da istemiyordum.
İkimizi de dönüşü olmayan yollara sokup hayat boyu mutsuz etmeden önce son çare olarak aslında evli olduğumu söylediğimde gözündeki, beni kahramanı olmaya zorlayan pırıltılar anında silindi.
“Ne dedin sen?”
Sesi kısıktı ama bağırsa bundan fazla etkilenmezdim. Gerçekten şu dişilik fışkıran vücudunu tekrar altıma almamak için zor duruyordum.
Altı üstü iki kere s.tiğim bir köylü kızından ne demeye bu kadar etkilendiğimi anlayamadığım için kendime öfkelenirken sertçe konuştum.
“Eliyim evli. Nikah falan çıkmaz yani sana benden.”
Deminki yaralı ceylan hızla kaybolurken dişi bir panter gibi üzerime atladı.
“NE DEMEYE DOKUNDUN BANA EVLİYSEN!”
Yakamı parçalamak ister gibi asılan bileklerini hızla kavradım.
“Dün gece halinden şikayetin yok gibiydi. Fena mı işte ikimiz de eğlend...”
Söylediklerim elbette hoşuna gitmemişti, ben de benimle ilgili umutlarını bitirsin diye özellikle pisleşiyordum zaten.
Tam istediğim gibi lafımı kesip bağırmaya devam etti.
“ALLAH’IN CEZASI PİSLİK! ŞEREFSİZ KÖP...”
Bu hızla bağırmaya devam ederse tüm konağı başımıza toplayacaktı oysa ben resmi nikah diye tutturduktan sonra kimseye gözükmeden sıvışmaya karar vermiştim bu yüzden daha fazla bağırmasına izin vermeden lafını kestim.
“Hop hop hop! Sakin ol bakalım.”
Bileklerini canını yakacak kadar sıktığımda bağırıp durmayı bırakıp nefes nefes yüzüme baktı.
“Niye günahıma girdin Azad, ben sana ne yaptım? Dün gece sana abi dediğimde karı koca olacağız, abin değilim demedin mi? Niye kıydın bana?”
Gözlerine biraz daha bakarsam yüzünü senede iki ay ancak gördüğüm karıma boşanma celbi yollamam işten bile değildi.
S.imle düşünmeye başlayan aklımı bir an evvel beynime toplamaya çalışıp konuştum.
“Böyle kendince dramatize ettiğinde olanlar değişmiyor. Bana olmazsa abime gidecektin kuma. O istemiyordu, ben istiyordum. Bu kadar bir fark için tantana çıkarmaya ne gerek var?”
Yüzüme ilk kez tiksinir gibi baktı. Ben de söylediklerimden hoşnut değildim ama o düpedüz iğrenmişti.
Bileklerini tutuşumdan kurtarırken onun için tam bir hayal kırıklığı olduğumu görebiliyordum.
“Bu kadar şerefsiz misin gerçekten? Bir kadının her şeyini aldıktan sonra abartmaya gerek yok diyebiliyor musun?”
Tek nefeslik bir gülümsemeyle benden yana sağlam kalmış umut kırıntıları varsa hepsini yok etmek için konuştum.
“Amma kafa ütüledin! Bakire değildin ya, ne demeye bu kadar uzatıyorsun?”
Lafımı bitirmemi bile beklemeden kısa tırnaklarıyla yüzümü cırmak için üzerime atılırken aklını kaybetmiş gibi bağırmaya başladı.
“GEBERTECEĞİM SENİ! NAMUSSU...”
Ellerini bu kez de havada yakalayıp arkasında birleştirirken artık ben de öfkeliydim.
“BU KADAR ÖNEMLİYSE KENDİNİ S.TİRMEDEN ÖNCE MEDENİ HALİMİ SORSAYDIN!”
Onunkinden gür çıkan sesimle suskunlaştığında bağırmayı bırakıp konuşmaya devam ettim.
“Kendi kendine İstanbul’da evlilik hayalleri kurmadan önce bir baksaydın haline! Sen kimsin yaa! Nesin sen! Bir çift memeyle kalçandan başka neyin var?”
Söylediklerimle utanmış gibi başını öne eğdi. Yumuşak bedeni benimkine değiyor, kollarımın arasında insafıma kalmış halde bekliyordu.
Onunla çok güzel şeyler yaşayabilecekken şimdi düşman gibiydik. Ben de böyle olsun istememiştim ama bana kim olduğunu yüzüne vurmaktan başka yol bırakmamıştı.
Tekrar gözleri dolduğunda derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.
Tenine işlemiş basit duş jeli kokusu içime doldu.
Normalde burnumun kılını bile oynatmayacak şu ucuz koku, Elif’in teninde baş döndürücü bir afrodizyağa dönüşüp s.ime kadar titretiyordu.
Bu yakınlığın hayrımıza olmadığına karar verdiğimde ellerini tutmayı bırakıp yüzüne soğukkanlı gözükmeye çalışarak baktım.
“İkimiz de istedik. Şimdi zorla s.mişim gibi davranma bana.”