Azad, Herkesten, her şeyden bıkmıştım. Cenaze için lütfetmeyen Cansu, şimdi durduk yere senenin ancak üçte birini geçirdiği Türkiye’ye gelmiş, ne zaman İstanbul’a gideceğimi sorup duruyordu. Elif, yüzüme bakmıyor, ben de karasinek gibi g.tünden ayrılmıyordum. Ondan daha alacağım vardı benim. Ne kadar itiraz ederse etsin nikahıma girmişti. İlk gece, yatağımın ayakucuna oturmuş ağlarken ıslanmış yanaklarını kurulamak için ipek gibi tenine dokunduğumda, öyle yaralı ceylanlar gibi gözüme bakıp “şimdi ne olacak Azad abi” demek yerine “bana dokunma” dese ben de sabaha kadar s.mek için cesaret bulamazdım belki. “Ben senin abin değilim, nikahımız da göstermelik değil” dediğimde gözlerinden anlık geçen ışığı görmesem, üzerine çullanacağım zaman cılız sesi ile “yapma günahtır” deyişini d