22

2132 Words
Ekin sabah uyandığın da odasına dolan güneş ışıklarıyla yatağın da gerindi. Kendine geldiğin de hemen yanın da ki telefonunu bularak saate baktı . Henüz çok erkendi. Öğrencisinin gelmesi ne bir saat vardı. Rahat rahat kahvaltı yapabilirdi. Yataktan kalkarken gülümseyerek tekrar gerindi. Bakışları odanın kapısına kaydığın da bir nefes verdi. " Acaba kalkmış mıdır? " Bir süre kendi sorusuna cevap düşünüp odasında ki banyoya girdi. İşlerini bitirip oradan çıkarken karşısın da ki kapalı kapıya baktı. Eve geleli neredeyse on gün olmuştu. Alaz söylediği gibi geldiklerin den beri ayrı oda da kalıyordu. Geceleri yatmadan önce Ekinin odasından sabah giyeceği kıyafetlerini alıyor sonra da kendi odasına gidiyordu. İlk gün ne yapacaklarını bilemeyen ikili kahvaltılarını yapıp dışarı çıkmıştı. Sitenin bahçesin de yürüyüş yaparak çevreyi tanımaya çalışırlarken bir iki komşu ile tanışmışlardı. Onların yeni taşındığını duyan komşular ise ertesi gün ikisini evlerine davet etmişti. Orada da birileriyle tanışmışlar ve bir hafta için de çevre edinmişlerdi. Bu süre için de de Ekinin öğretmen olduğunu duyan bir komşusu oğlu için özel ders anlaşması yapmıştı. Bu gün de derslerinin ilk günüydü. " Günaydın " Merdivenden inerken Alazın sesini duyan Ekin arkasına dönerek ona baktı. Üzerin de eşofmanları vardı. Beraber kaldıkları on gün de bu adama ne giyse yakıştığını fark etmişti. " Günaydın. " Gereksiz bir şekil de adamın yanına kadar gelmesini bekleyen Ekin bunu neden yaptığını sprgulamadı. Adam tam yanına geldiğin de beraber aşağı indiler. Sessiz bir şekilde mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladılar. Bu bir rutin olmuştu. Alaz ev için de kendi işlerini kendi görmeye alışık olduğunu söylemiş ve gerçekten de bütün ev işlerin de gereğini yapmıştı. Hatta gereğin den fazlasını yapmıştı. En önemlisi ise Ekin şimdiye kadar Alazın çorabını çıkarıp bir köşeye fırlattığını görmemişti. Adam kirli sepetinin yerini biliyordu. Su istediğin de kalkıp kendisi alıyor , yediği yemeğin bulaşığını kaldırıyordu. " Öğrencin bu gün gelecekti değil mi? " Alaz çayları doldururken Ekin başını salladı. " İki saat sonra gelecek " " 9 numarada ki Fevzi Bey'in oğluydu değil mi? " Ekin ekmekleri kesip masaya koyarken yine onu onayladı. " Evet. Eşi Meral hanım ile iyi anlaştık. Umarım böyle devam eder. " Alaz masaya yerleşirken " Eder eder merak etme. Seni sevmeyecek insan tanımıyorum. " Ekin utanarak sandalyesine otururken Alaz bunun farkın da olmadan tabağını doldurmaya başladı. Adam onunla yaşamaya çok çabuk alışmıştı ve bu hoşuna gidiyordu. " Yeni işin nasıl ? " Alışabildin mi? " Alaz ağzına bir domates atarken kafasını salladı. Lisans mezunuydu ve polislikten önce okuduğu bölüm sayesin de içine karışmak istediği adamlar ona yanlarında iş teklif etmişlerdi. Tabi ki Alaz hemen kabul etmişti ve üç gündür işe gidiyordu . " Şimdilik iyiyim. Henüz görmek istediğim kişileri görmedim ama onun için zaten çok erken. " " Anladım. " Alaz hızlı hızlı kahvaltısını yapıp masadan kalktığın da tabağını lavaboya götürdü. " Akşam geldiğim de dışarı çıkalım. Sahil de bizimkiler ile görüşeceğiz " " Hepsi mi gelecek? " Ekinin nedense bunu feyza için sorduğunu düşünen Alaz sıkıntı ile ona baktı. Feyzanın Ekini sevmediğini ve bunu açıkça belli ettiğini biliyordu. " Oğuz, mahir ve Nihal " Ekin rahatlayarak gülümsedi. Oğuzu özlemişti. İlk geleceğini duyduğun da sakarlığı yüzünden onu istememişti ve bu durumdan şimdi utanıyordu. Çünkü istemediği Oğuz sırf onun can güvenliğin den endişelendiği için peşinden gelmişti. " Giyinmem lazım" Alaz Mutfaktan ççıkarken Ekin arkasından baktı bir süre. Sonra da yerinden kalktı . && Alaz şirketten içeri girerken kulağında ki küpeyi kontrol etti . Bura da her şeye hazırlıklı olmalıydı. Güvenlik ona selam verdiğin de Alaz da gülümseyerek selam verdi . Sabahın körün de pozitif olmak Alaza göre değildi ama rolü icabı etrafa gülümsüyordu. " Günaydın Alaz Bey " Alaz yanına gelen kıza bakıp başını salladı. Kızı yanına vermişlerdi . Güya işlerde ona yardımcı olacaktı ama aslın da Alaz hakkın da patronlarına bilgi verdiğini biliyordu . " Günaydın Azra " " Bu gün nasılsınız? " " Gayet iyiyim Azra. Sen nasılsın? " " Ben de iyiyim efendim. " Azra tatlı bir gülümseme ile onu takip ederken Alaz gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Yalakalıktan asla hoşlanmazdı. Beraber ofise girdiklerin de Alaz kendi masasına yöneldi. Evet Azra ile aynı odayı paylaşıyordu. Çoğunlukla boş geçen yarım günün ardından öğle yemeğin de ne yiyeceğini düşünürken Azra ayaklanıp yanına geldi. Normal de üç gündür ofise yemek söylüyorlardı. " Alaz Bey lahmacun sever misiniz? " Alaz gözleri parlayarak başını salladı. Yemek dediler mi dünya duruyordu. Azra sırıtarak " Çok lezzetli lahmacun yapan bir yer biliyorum. Ama paket servisi yok. Gitmemiz gerek. " dediğin de Alaz tereddüt ederek ona baktı. Açıkçası onunla başbaşa bir yere gitmek istemiyordu. Ama burada kimseyi de şüphelendirmemeliydi. Gönülsüz de olsa kızı onaylayarak ayağa kalktı. Telefonu ve cüzdanını alıp kapıya yöneldi. Kızla birlikte odadan çıkıp asansöre bindi. Bir kat inmişlerdi ki yanlarına , geldiği ilk gün tanıştığı Mehmet bindi. "Selam." Adamın selamına sadece başını sallayan Alaz dümdüz önüne bakarken Mehmet tekrar konuştu. " Yemeğe mi? " Alaz " Evet " deyip sustuktan sonra aklına gelen fikirle gülümsedi. " İşin yoksa sen de bizimle gelsene? " Mehmet omuz silkip " Olur " dediğin de Alaz zaferle Azra ya döndü . Onunla yalnız olmayacaktı. Kızın yüzün de herhangi bir duygu görmeyince rahatsız olup olmadığını anlayamadı . Ama çok da umrumda değildi. Günün bir an önce bitmesini istiyordu sadece. && Mahir pantalonunu giyip gömleğini üzerine geçirdi. Alttan düğmelemeye başladığın da kapı ardına kadar açıldı ve mahir hızla kafasını kaldırıp gelene baktı. Oğuz onu fark ettiğin de utanarak " Özür dilerim " diyerek ortak kullandıkları dolaba ilerledi ve kendisine giyecek bir şeyler çekti. Mahir sabır çekerek gömleğini düzeltirken Oğuz yan gözle ona bakıp kaşlarını çattı. " Sahil de buluşmayacak mıydık? " Mahir konuşmadan " Hıhım " dediğin de Oğuz üzerinde ki tişörtü çıkarıp yenisini giyerken " Sahile gömlekle mi geleceksin ? " diye sordu. Mahir anlamayarak bir üzerine bir de Oğuz'un üzerine baktı. Kaşlarını çatarak düğmeleri geri açıp gömleği üzerin den çıkardı. Dolaptan yeni bir üst çıkarırken Oğuz yan gözle adamın vücuduna baktı. Mahir zaten dış görünüş olarak iri bir adamdı ama onun kaslı vücudunu kıskanmadan edemedi. Kendi cılız vücuduna bakıp üzülürken Mahirin tok sesini duydu. " Yarın sabah benimle koşuya gel. Sonra da seni bi spor salonuna yazdıralım. " Oğuz yine utanarak gözlerini kaçırdı. " Ne alaka? " diye sorduğun da Mahir sırıtarak kapıya yöneldi. " Aynı odada kalıyoruz Oğuz . Her giyindiğim de bana ciğerci kedisi gibi bakıyorsun. Ama sadece bakarak bir şey yapamazsın. Azmetmen lazım. O yüzden sabah beşte hazır ol. Hadi Nihali fazla bekletmeyelim. " Oğuz saat beş lafını duyduğun da gözleri kocaman açılırken arkasından koşarak " Beş çok erken değil mi ya? " diye bağırdı ama Mahir bu konularda katıydı. O saatte kalkılacaktı. && Nihal Mahir ve Oğuz yan yana yürürken Oğuz birden Nihal'in kolunu tuttu. " Nihall. Çekirdek alalım mı? " Nihal gülümseyerek " Olur " derken ikisi de dönüp Mahire baktı ancak adam dümdüz ileri bakıyordu. Oğuz Nihali dürttüğün de Nihal boğazını temizleyerek " Mahir ko -" diyerek sustuğun da Mahir direkt ona baktı. Dışarı da birbirlerine asla rütbeleri ile seslenmeyecek polis olduklarını belli etmeyeceklerdi. Nihal hemen kendini düzelterek " Mahir " dediğin de adam memnun bir şekilde ona ne oldu anlamın da göz kırptı. Gerçekten yakışıklı adamdı. " Markete girebilir miyiz? " Mahir kendisine kuzu gibi bakan ikiliye başını sallayarak etrafına bakındı. Az ileride gördüğü markete doğru adımlarını yönlendirdiğin de Oğuz ve Nihal de onu takip ettiler. Üçü markete girip reyonlar arasın da ilerlerken Oğuz çekirdeklerin önün de durdu. Nihal içeceklerin olduğu yere giderken Mahir ilgisini çeken başka reyona doğru ilerledi. Oğuz tuzlu çekirdek mi alsa bol tuzlu çekirdek mi alsa diye düşünürken hemen arkasın dan bir el omzuna uzanıp onu dürttü. " Hadi birader ne düşünüyorsun al birini de çekil. " Oğuz kalın sese döndüğün de arkasın da kendisin den hem yaşça hem de kalıpca büyük adamı gördüğün de korku ile yutkundu. " Be-ben karar -" " Bebe misin lan sen. Ne kekeliyorsun? " Oğuz adamın diklenmesi ile cevap bile veremeyince öylece orada dikilip korku dolu gözlerle ona bakmaya devam etti. Ancak sabrı kalmayan adam daha fazla dayanamayıp " Lan yeter. Almıyorsan siktir git şurdan " diyerek oğuzu yan tarafa doğru itti. Ancak kuvveti yanın da zayıf kalan Oğuz'a göre fazla geldi ve Oğuz hızla hemen köşede ki rafa çarptı. Çarmanın verdiği sarsıntı ile rafta ki yiyecekler Oğuzun başından aşağı doğru düştüğün de zavallı Oğuz kollarını kafasına kaldırıp darbelerden korunmaya çalıştı. Yine sadece durduğu yer de belayı üzerine çekmişti. Gözleri dolan Oğuz kollarını aşağı indirirken Az önce kendisini iten adamın hızla o tarafa doğru geldiğini görüp hemen yana kaydı. Adam geldiği hızla rafa çarpıp yere düşerken Oğuzun tepesine dökülen mallardan daha fazlası adamın üzerine döküldü. Ne olduğunu anlamayan Oğuz başını kaldırıp karşısına baktığın da yumruğunu indiren Mahir'i gördü. Yüzün de öyle bir ifade vardı ki Oğuz kendisine öyle baksa muhtemelen korkudan ölürdü. Mahir'in hemen yanın da ki Nihal endişe ile Oğuzun yanına gelip pnu kendine çekerken " İyi misin? " diye sordu. Marketteki çalışanlar başlarına toplanmaya başladığın da Mahirin yüzüne bakan geri adım attı. En son hepsi yere düşen sersemlemiş adamı kaldırmaya çalışırken Mahir çıkışa yöneldi. " Nihal, al çocuğu gidiyoruz " Nihal ve Oğuz hızla onu arkasından takip ederken Oğuz da Nihal de Mahire hayranlıkla bakıyordu. && Alaz ve Ekin arabadan inip yürürlerken ikisinin de yüzü gülüyordu. Alaz işten gelmiş üzerini değiştirip yemek yemişlerdi. Arabadan inerken ise Alaz öğle yemeğin de yaşadıklarını anlatmata başlamıştı. " Mehmetle ben dürüm yapıp yumulmuşuz lahmacuna. Bi baktım Azra elin de çatal bıçak. Köşesinden keserek yemeye çalışıyor. Lahmacun yemeyi öneren de oydu. Yemesini biliyor sanmıştım. Onu öyle görünce içtiğim ayranı Mehmet'in üstüne püskürttüm. Adamın üstü mahvoldu. Bayağı bi özür diledim. " Ekin kahkaha atarken Alaz onun yüzüne baktı. Baştan beri onun ne kadar zarif olduğunu düşünüp durmuştu. Ama bu kadın kahkaha attığın da resmen parlıyordu. Ne yaptığını bile bilmeden Ekinin eline uzandığın da Ekin susarak hızla ona baktı. Alaz gözlerin de ki bariz hayranlıkla kendisine bakıyor ve elini tutuyordu . Ekin heyecandan neredeyse adıımını şaşıracaktı. Onun şaşkınlığını gören Alaz ise önüne dönerek " Evli çift imajı vermemiz lazım. Nereden tanıdık çıkacak bilemeyiz. Yeni evli çiftler öyle ayrı yürümezler" diyerek açıklama yaptı. Ekin sessizce başını onaylayıp onunla el ele yürürken yutkunma dan edemedi. Tuhaftı. Kenan dan sonra başka bir erkekle el ele yürümek ona fazlaca tuhaf gelmişti. Rahatsız olmamıştı. Esas tuhaf olansa buydu. Hoşuna bile gitmişti neredeyse. Başını iki yana sallayıp odaklanmaya çalıştı. " Ya bizi ekiple görürlerse. Dışarı da buluşmamız tehlikeli değil mi? " Alaz onu onaylayarak başını salladı. " Eski polis olduğumu biliyorlar. Teşkilat ile bağımı koparmayacağımı hatta teşkilatın için de olabildiğince dost edinip önemli bilgileri onlara sızdıracağımı söyledim. O yüzden sıkıntı yok. " Ekin başka bir şey söylemeden yürümeye devam ederken Alaz ona kısa bir bakış atıp " Senin dersin nasıl geçti? " diye sordu. Ekin sabahı hatırlayarak tekrar gülümsedi. " Güzeldi. Buğracan gayet yetenekli biri. " " Kaç yaşındaydı? " " Hımm. Sanırım 16 olduğunu söylemişti. " " Anladım . Gelmişler. " Ekin Alazın boşta ki eliyle işaret ettiği yöne baktığın da çay bahçesi gibi bir yerde oturan üçlüyü gördü. O tarafa doğru giderken bir an elini çekmeyi düşünse de Alazın her hangi bir hamle yapmadığını görünce o da adamın elini tutmaya devam etti. Tam yanlarına geldiklerin de Oğuz sarılmak için hamle yapınca mecburen ayrılan elleri ile Ekin bir boşluk hissetse de ona sarılan oğlana karşılık verdi. Hepsi ile selamlaşıp Alaz ile yan yana oturdukların da Oğuzun alnın da ki yara bandını gören Ekin " Alnına ne oldu Oğuz? " diye sordu. Daha Oğuz ağzını açmadan Nihal " Kafasına bebek mamaları düştü " diye cevap verince Ekin sadece başını iki yana salladı. Çünkü biliyordu . Her absürt olay Oğuzun başına gelebilirdi. Diğerleri gülerken Oğuz somurtarak arkasına yaslandı. Avcuna çekirdek alıp çitlemeye başladığın da muhabbet değişti ve garson yanlarına geldi. Hepsinin siparişlerini alıp giderken ise Mahir ve Nihal Alazdan son durum raporlarını aldı. " Yeni buluşma ne zamandı? " " Üç gün sonra " Mahir başını sallarken Ekin " Ben gelmek zorunda mıyım? " Diye sordu. Alaz ona bakıp " Malesef. Eşli bir buluşma " diye onu onayladığın da Ekin tereddüt ile arkasına yaslandı. Görevi batırmaktan, yanlış bir şey yapmaktan korkuyordu. Onun düşüncelerini anlayan Alaz kızın kucağın da duran elinin üzerine parmaklarını koyup yavaşça okşadı. " Merak etme artık. Sen bu işin de üstesinden geleceksin. Hep yaptığın gibi " Ekin bir şey demeden ona bakarken Alaz diğerlerine döndü ancak elini kızın elinden çekmesi bir kaç dakikasını almıştı. Sessiz muhabbetleri garsonun içeceklerle geri gelmesi ile son bulurken garson kızın Oğuzun yanın da durması ile Mahir hemen konuştu. " Bacım sen şu taraftan dağıt onları " ‌Garson kız nedenini anlamasa da sorgulamadan denileni yaparken Oğuz küskün bir sesle " Aşk olsun ama " diye sitem etti. Nihal yanında oturan Mahire kötü kötü bakıp " Ayıp ama " diyerek Oğuzun tarafını tutarken Mahir hiç oralı olmadan önüne konan demli çaydan bir yudum aldı. Nihal diğer yanında oturan Oğuzun kolunu okşayıp " Sen onu boşver " Diye fısıldayıp gönlünü almaya çalışırken ise karşıların da oturan üçlüyü izleyen Alaz ve Ekin birbirlerine bakıp gülümsediler.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD