21

2356 Words
Alaz direksiyonu hafif sağa kırarken hemen yanında oturan kadına baktı. Başı hafif yana düşmüş gözleri kapalıydı. Yola çıkalı 6 saat olmuştu ve Ekin neredeyse tüm yolculuk boyunca uyumuştu. Otelden çıktıklarında ilk olarak kendisine verilen paketi almış sonra da yola çıkmışlardı. Ama Ekin araba yolculuklarını sevmediğini ve midesinin bulandığını söyleyip ilaç almıştı ve bu ilaç sayesin de sürekli uyumuştu. Tekrar yola odaklanan Alaz sabah nasıl uyandığını hatırladı bu sefer de. Hoş pek unuttuğu da söylenemezdi. Başını tekrar çevirip Ekine baktı. Hiç bir şeyden habersiz uyuyordu. Gözleri hafifçe kızın göğüslerine kaydı. Bütün gece orada uyumuştu. Hiç uyanmadan. O kadar mı rahattı? Düşüncelerinin farkına varan Alaz hızla başını yola çevirdi. Kafasını iki yana salladı. Bunları düşünmemeliydi. Tanışma şekillerini artık kafaya takmıyordu. Her şey kaderdi. Onunla da öyle tanışmaları gerekiyordu. Ama Ekin görev için Alazın yanındaydı. Yine de tatil de beraber geçirdikleri üç gün de arkadaş olmuşlardı ve Alaz da buna güveniyordu. Yine de onun güzel bir kadın olduğunun farkındaydı ve her bekar erkek gibi güzel bir kadından etkilenmemek saçma olurdu. Bir an aklına Sevda düştü. Ona yıllarca duyduğu aşkın bu kadar kolay harcanmasını yediremiyordu. Onu gerçekten sevmişti. Gelecek planlamış bütün varlığını onun ayaklarına sermeye hazırlanmıştı. Şimdi onu seviyor muydu? Hayır. Sevda aklına geldiğin de tek hissettiği öfke ve nefret duygularıydı. Keşke onları da hisssetmeseydi ama yapamıyordu. Karakterin de yoktu. Çektiği acıyı onlara da çektirmek istiyordu. Alaz içinde duyduğu kine öyle odaklanmıştı ki direksiyonu tutan parmakların üzerinde naif parmakları hissettiğin de irkilerek düşüncelerinden çıktı. Şaşkınlıkla Ekine baktığın da onun yeni uyanmış yüzü ile karşılaştı. Hemen yola döndüğün de Ekin de parmaklarını onun parmaklarından çekti. " Bembeyaz olmuşlardı . Neden o kadar sıkıyordun direksiyonu? " Ekinin hafif çıkan sesi ile Alaz yutkunarak kıza tekrar bir bakış atıp yola döndü. Cevap bekleyen kıza sadece omuz silkerek önüne odaklandı. Ekin ise aldığı sessizlik ile bir süre pna baksa da üzerine gitmeyip etrafına bakındı. Adam ne düşünüyorduysa canını sıktığı belliydi. Onun aklını dağıtmak istedi. " Sanırım acıktım " Alaz duyduğu sözler ile başını hızla salladı. " Ben de acıktım. Biraz daha dayan. İleri de mola verelim " Ekin gülümseyerek onu onaylarken Alaz birden sırıtmaya başladı. Eğlenen bir ton da " Maşallah saatlerdir uyuyorsun " dediğin de Ekin kaşlarını çattı. " Midem bulanıyor yolculuklarda. Eğer ilaç almasaydım araban da kusmuk ile giderdik " Alaz kahkaha atarken " Sıkıntı değil temizlerdik. " dediğin de Ekin gözlerini kısıp " Tiksinmez misin? " diye sordu. Alaz " Tiksinirim " Diye cevap verip bir süre sessiz kaldı. Ekin de onun sessizliğine uyarken Alaz tekrar konuştu. " Ama sanırım senden tiksinmezdim. " Ekin duyduğu cevapla dudaklarını ısırıp başını cama yasladı. Nedense utanmıştı. && Ekine göre uzun geçen yolculuktan sonra Alaz nihayet beş dakikaya kadar eve varacaklarını söylediğin de rahat bir nefes alarak sabırsızlıkla etrafına bakındı. İki saat önce uyandıktan sonra geri uyuyamamış ve Alaz ile sohbet ederek yolculuğu tamamlamıştı. Geçen saatlerde sıkılmadığını ve midesinin bulanmadığını fark eden Ekin bunu düşünmeyip önünde durdukları siteye baktı. " Geldik. " Ekin önce Alaza sonra tekrar siteye baktı. Oldukça lüks görünüyordu. Kapıdaki görevli ile konuşan Alaz arabayı içeri sokup otoparka yöneldi. Sonunda indiklerin de kalacakları apartmanın girişinde birbirlerine bakıp ilerlediler. İkisinin de için de birbirinden habersiz bir heyecan vardı. İkisi de aynı şeyi sorguladı. Neden? Görev heyecanı mıydı? Yoksa sahte de olsa karı koca olarak yaşayacakları eve girecekleri için miydi? Beraber yaşayacaklaeı için miydi ya da? Alaz kapının önüne geldiğin de kendisine verilen anahtar ile kapıyı açarak gülümsedi ve " Seni kucağımda geçirmem gerekiyor kapıdan sanırım. Gelenekler böyle." diyerek Ekine döndü. Ekin ise anın da boynunun kızardığını hissederek hızla Alazın koluna vurarak içeri girdi. Alaz ise sırıtarak onu takip etti. Geniş bir hol ve sonrasında büyük bir salon vardı. Kenarda merdivenleri gören Ekin Evin dubleks olduğunu anladı. Alt katta iki oda ve bir mutfak vardı. Yavaş adımlarla evi gezen ikili üst kata çıktı. İki oda da üst katta vardı. Dizaynı beğenen Ekin Alazın beğeni dolu ıslığı ile ona döndü . " Emniyet paraya kıymış " dediğin de Ekin gülümseyerek bir odayı açtı. Sade olan odada bir yatak ve dolap vardı. Diğer odaya geçtiğin de düzenlenmiş yatak odası ile karşılaştılar. Ekin tekrar anında kızarırken Alaz elin de ki valizi dolaba çekiştirdi. " Sen bu odada kalırsın. Ben de geceleri karşı odada kalırım. Eşyalarımı buraya yerleştireceğim. Misafirlerimiz olacak. Şüphelenmemeleri gerek. " Ekin adamın açıklaması ile başını sallarken Alazın dolabı açması ile durakladı. Önden gelen Eşyaları çoktan yerleştirilmişti. Dolabın bir tarafın da kendi eşyaları diğer tarafın da Alazın eşyalaeı vardı. Ellerin de ki iki üç eşyayı da yerleştirip uzaklaşan Alaz ile Ekin dolaba yaklaştı. Çekmeceyi açtığın da iç çamaşırlarını görünce utanarak hızla çekmeceyi kapattı. Bir umut Alaza bakıp " Eşyalarımızı kim yerleştirdi? " diye sordu. En son tanıştığı ve enerjisinden memnun kaldığı Nihal olmasını istese de Alazın " Mahir " Cevabı ile yüzünü buruşturdu. Onun durumunu anlayan Alaz " Mahir utanacağın biri değil. " diyerek elin de ki paket ile odadan çıktı. Onun ardından bakan Ekin odada yalnız kaldığın da kız bir kaç saniye ne yapacağını bilemedi. Yeni evin de yeni kocası ile beraberdi. Düşünmek için bile çok yorgun olduğunu hissettiğin de arkasın da kalan yatağa doğru yürüdü. Hiç bir şey düşünmeden yatağa uzanıp gözlerini kapattı. Yol boyunca uyumasına rağmen uykuya dalması saniyelerini aldı. && Alaz kulağın da telefon odaya geri girdiğin de yatakta uyuyan kadını görünce adımlarını durdurdu. Bir kaç saniye uyuyan kadını izleyen alaz sessizce geri çıktı. Kulağın da duyduğu Ulaşın sesi ile hareketlerini hızlandırıp paketi aldı ve evden çıktı. Merdivenleri inip arabaya binerken kukaklığını taktı. " Çıktım. " " Size verilen adres yarım saatlik uzakta komiserim. " " Tamamdır" Alaz telefonu kapatıp söylenen adrese sürerken derin bir nefes aldı. Operasyonun önemli kısımları başlamıştı. Saha görevi her zaman zordu ama bu sefer hem kendi hem Ekinin csnı ortadaydı. Gerginliği atlatmıştı. Onunla rahatça muhabbet edebilmek hoşuna gidiyordu. İyi arkadaş olmuşlardı. Yine Ekinli düşüncelere daldığını fark ettiğin de başını iki yana salladı. Göreve odaklanmalıydı. Gittiğin de kiminle konuşacak neler olacak onları düşünmeliydi. Öyle de yaptı. Varacağı yere kadar sadece görevine odaklandı. Sonun da arabayı park edip kulaklığını kontrol ederek araçtan çıktı. Bagajda ki paketi alıp önün de durduğu binaya girerken hızla etrafına bakındı. Kapıda önün de beliren adam ile durduğun da tek kaşını kaldırarak konuşmadan bekledi. " Kimsin? " Karşısında ki adamın sorusu ile Alaz rahat bir tavır takınarak " Leylakları getirdim " dedi. Adam bir süre onu süzüp başını salladı ve Alaza yaklaştı. Üzerini aramaya başladığın da Alaz her yerini gereğinden fazla elleyen adama kaşlarını çatarak baktı. Sonun da " Temiz " diyerek geri çekilen adam ile içeri girerken içinden sabır çekti. Adam ellenmedik yerini bırakmamıştı. && Ekin gözlerini açtığın da başının ağrısı ile yüzünü buruşturarak yattığı yerde doğruldu. Üzerinde ki örtü de kayarken karşılaştığı yabancı oda ile kaşlarını çatarak bir kaç saniye kendine gelmeyi bekledi. Yavaşça yerine gelen hafızası ile gerilen bedeni gevşedi. Yeni evinde yeni yatağındaydı. Penceren baktığın da havanın kararmış olduğunu gördü. Kaç saattir uyuyordu. Yolculukta da uyumuştu. O kadar fazla uyumak baş ağrısı yapmıştı. Telefonunu eline aldığın da gece yarısına geldiğini gördü. Üstelik kardeşinden ve Edadan cevapsız aramaları vardı. Merak etmiş olmalıydılar. Onları geri aramayı düşünse de saat geç olduğu için uyuyakaldığı ile ilgili mesaj atmayı uygun buldu. İkisine de mesaj atıp yataktan kalktı. Halen üzerin de aynı kıyafetler vardı. Banyo yapıp rahat bir şeyler giymek istiyordu ama önce aç karnını doyurup ağrı kesici içmeyi düşündü. Odadan çıkıp merdivenlere geldiğin de kulağına gelen sesler ile bir an durakladı. Ev de birileri vardı. Kim olduğunu anlamak için bir kaç basamak daha indiğin de önce Alazın sonra Oğuz'un sesini duydu. Ekip eve gelmiş olmalıydı. Rahatlayarak aşağı indiğin de tahmin ettiği gibi tüm ekibin salonda olduğunu gördü . Onu ilk fark eden ise Oğuz oldu. " Abla uyanmışsın. " Oğuz'un sesi ile bütün kafalar ona döndüğün de Ekin bir an utanarak başını salladı ve tek boş olan Oğuz'un yanına oturdu. Tuğra başkomiser gülümseyerek kıza selam verirken bir köşede oturan ulaş da aynısını yapıp kucağında ki bilgisayara geri döndü. Yan yana oturan Mahir ve Nihal de kıza selam verirken Alaz ona bakıp hızla yüzünü inceledi. Hemen yanında sessiz kalan Feyza oturuyordu. Alaz " Aç mısın? " diye sorunca Ekin başını salladı. Hem de çok açtı. Alaz ayağa kalkacakken Nihal ondan önce davrandı ve ayaklandı. " Gelirken pizza getirmiştik. Sana da ayırdık. Isıtıp koyayım hemen. " Nihal hızla mutfağa giderken Ekin kızın arkasından minnettar bir şekilde baktı . Oğuz gülerek " Ne kadar çok uyudun öyle abla ya. Eda ablayala Emre sana ulaşamayınca beni aradılar . Çok merak etmişler " dedi. Ekin mahcup bir şekilde Oğuz'a bakıp " İkisine de mesaj attım. Çok kızmamışlardır umarım. " diye cevap verdi. Oğuz başını iki yana sallayıp konuşacağı sırada Feyzanın tok sesi salonu doldurdu. " Yanlış kişi olduğunun bir kanıtı daha " Herkes susup Feyza ya baktığın da Ekin rahatsız olarak " Anlamadım? " dedi . Feyza ise kollarını göğsün de birleştirip dik dik Ekine bakarak tekrar konuştu. " Kalabalık bir şekilde eve geldik. Yemek yedik. Gürültü yaptık. Ruhun duymadı . Güzellik uykundan uyanamadın. Her hangi bir tehlike karşısın da Alaz yani komiserim burada değilken eve biri girse haberin olmayacak ve hem kendini hem görevi tehlikeye atacaksın. " Ekin duyduklarının doğruluğu ile yutkunurken Alaz sinirlenerek Feyzanın söylemlerine karşılık vermek için ağzını araladı. Ancak Tuğra başkomiser ondan önce davrandı. " Ekin hanımın bu görev için uygun olmadığını düşünüyorsan kendi görevini düzgün yapsaydın da onun yerin de sen olsaydın Feyza " Feyza başkomiserden işittiği azar ile şaşkınca kalıp kendini savunmaya geçti. " Ama başkomiserim benim bir suçum yoktu. Bu Oğuz denen adam yüzün den sırılsıklam olup tuvalette mahsur kaldım " Tuğra başkomiser kaşlarını çatarken bu sefer Feyzanın hiç beklemediği birin den cevap geldi. Mahir derin bir nefes alıp " Görev sırasın da içmeseydin tuvalete gitmek zorun da kalmazdın Feyza " dediğin de Feyza kendini kötü hissederek " Çok heyecanlanmıştım " dedi. Ama yine de diğerlerinin onu suçlaması ve kimsenin ona hak vermemesi ile ayağa kalkarak " Ben sigaraya çıkayım " diyerek balkona çıktı. Başta kimsenin özellikle Tuğra başkomiserin Ekini istemediğini biliyordu. Şimdi neden hepsi birden onu koruyordu anlamamıştı. Her şeyden habersiz Nihal " Pizza hazır " diyerek salona girdiğin de Ekin ayağa kalkarak " Teşekkürler " dedikten sonra mutfağa yürüdü. Nihal " Afiyet olsun " diyerek eski yerine dönerken Alaz da oturduğu yerden kalktı . Ekin masaya hazırlanmış pizzasının başına otururken hemen arkasından Alaz geldi . Ekin ona bakarken adam dolaptan içecek çıkarıp iki bardağa doldurdu . Birini kıza uzatıp karşısına oturdu. " Feyzanın dediklerini kafana takma. Yıllarca eğitim almış insanlar bile ne yanlışlar yapıyor . Ki sen şimdiye kadar hiç yanlış yapmadın . İçine girdiğimiz her durumun üzerinden ustalıkla geldin. " Ekin adamın söyledikleri ile hafifçe gülümseyip bir ısırık daha aldı ve tekrar ona baktı. Onu teselli etmesi hoşuna gitmişti. Yakışıklı yüzüne bir süre daha bakıp kafasını yemeğine eğdi. " Buraya hep birlikte gelmeleri tehlikeli değil mi? " Alaz onu onaylayarak başını salladı. "Normal de evet. Zaten bu şekil de sık sık gelmeyecekler. En azından hepsi. Ama bugün de çok dikkat ederek geldiler. " " Paketi ne zaman vereceksin peki? Ben de olacak mıyım yanın da? " " Paketi çoktan verdim. " Ekin ağzında lokması ile şaşkınca " Nasıl? Ne zaman? " diye sordu. " Eşyaları yerleştirdikten sonra çıktım. Aslında çok kolay oldu. Hiç bir zorlukla karşılaşmadım. Oradan çıkarken de yeni bir davetiye kazandım " " Öyle mi? Ne zamana? " " İki hafta sonraya. Beraber gideceğiz yine . " " Anladım. " " İki hafta boyunca komşularla tanışmalı ve kendimize çevre edinmeliyiz " " Tamam " Konuşmaları bittiğin de sessizliğe büründüler . Ekin yemeğini bitirene kadar Alaz onu izledi . Ekip evden giderken bile yerinden kalkmadı. && Oğuz uykusundan yoğun bir boğaz kuruluğu ile uyandığın da yavaşça yerin de doğruldu. Karanlık odada gözlerini gezdirdi. Duvarın diğer köşesin de ki yatakta Mahir uyuyordu . Sessiz olarak ayağa kalktı ve odadan çıktı. Salona geçtiğin de bilgisayar ışıklarının verdiği aydınlık ile gözleri Ulaşı hemen bulmuştu. Oğlan pijamalarını giymiş bilgisayar başın da oturuyordu . Başını iki yana sallayıp mutfağa geçti. Dolaptan çıkardığı suyu kana kana içtikten sonra yanına bir şişe de yedek alıp mutfaktan çıktı. Ulaş " Uyku tutmadı mı? " diye sorunca bir an irkildi. Ulaş sandalyesini ona döndürüp " Korkuttum mu? " diye sordu bu sefer . Oğuz hemen başını iki yana salaldı . " Boş bulundum sadece " " Ee neden ayaktasın bakalım bu saatte ? " " Susadım " Ulaş başını aşağı yukarı sallarken eli ile koltuğu işaret etti. " Uykun yoksa gel otur. Sohbet ederiz . " Oğuz bir Ulaşa bir gösterdiği koltuğa bakıp kararsız kaldı . Aslın da çok uykusu vardı ama oğlanı kırmak da istemiyordu. Araların da ona iyi davranan tek kişi sayılabilirdi. Bir de Nihal vardı tabi. Baş komiser ise her hangi biriymiş gibi davranıyordu . Ama Feyza resmen ondan nefret ediyordu . Mahir ise . Onu çözememişti. Hem kızıyor. Hem yardım ediyordu. " Bu kadar düşünecek ne var. Geç otur " Oğuz deli gibi uykusu olmasına rağmen sessizce geçip koltuğa oturdu. Karanlık ta herhangi bir sakarlık yapıp onu sıkıntıya da sokmak istemiyordu ama itiraz da edememişti. Ulaş arkasını dönüp " Yeni bir oyun indirdim. Ama iki ikişilikti. Kimse benimle oynamak istemedi. Sen oynarsın değil mi? " derken Oğuz gözlerini aöık tutmaya çalışıyordu. Ulaş oyunu açarken salonun girişinden Mahir'in sesi duyuldu. " Ne oluyor burda? Neden uyumuyorsunuz? " Oğuz bir kurtarıcı gelmiş gibi heyecanla Mahire döndüğünde Ulaş konuştu. " Oğuz'un uykusu kaçmış beraber oturuyorduk. " Mahir kendisine hevesle bakan oğlana bakıp kaşlarını çattı. Olayı anladığın da ise gözlerini devirerek bir kaç adımda Ulaşın yanına vardı ve ensesine bir tokat patlattı. Ulaş aldığı darbe ile hafifçe inleyip başını öne eğdiğin de Oğuz şokla onlara baktı. Mahir " Seni döverim Ulaş. Zorla çocuğu oyun oynamaya oturttun değil mi?" dediğin de Ulaş " Yok komiserim. Kendisi istedi " diye yalan söyleyince bu sefer Oğuz gözlerini kocaman açarak Ulaşa bakakaldı. Mahir ise " Ulan çocuğun gözlerin den uyku akıyor. Siktirme belanı . Kapat şunları yat. " diyerek Oğuz'a döndü " Hadi sen de geç yatağa. Geliyorum ben de " dediğin de Oğuz yerin den ok gibi fırlayıp salondan çıktı. Mahir gelmeseydi uykusuz uykusuz oturacaktı . Hemen odaya girip yatağına yattığın da bir kaç dakika sonra Mahir odaya girdi. Kendi yatağına geçerken " Hayır demeyi öğrenmelisin. " dedi. Oğuz belli belirsiz bir sesle onu onaylayıp uykuya dalarken Mahir başını iki yana sallayıp yatağına yattı . Bu oğlanla çok işi vardı. &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD