1
Yine boş duramadık bir hikayeye başladık. Allah utandırmasın :)
Bu hikayeye öyle çabuk çabuk bölüm beklemeyin ama . Elimden geldiğince yazıp yayınlayacağım . Ama fantastik olmayınca çok hızlı fikirler üretemiyorum :)
Haydi bismillah diyelim başlayalım.
Güzel yorumlarınızı eksik etmeyin.
Keyifli okumalar
&&
Elinde ki çantayı sımsıkı tutan Fazıl etrafına son kez dikkatle bakarak trene bindi. Bunu defalarca yapmasına rağmen bu gün içinde bir tedirginlik vardı. Vagonuna girerken son bir kez etrafına bakıp içeri geçti. Kapıyı kapatıp yerine yerleştiğinde saatine baktı. Trenin kalkmasına beş dakika kalmıştı. Kulağına dolan sesler ile insanların koşuşturarak yerlerine yerleştiğini anladı. Biraz sonra hareket eden tren ile rahat bir nefes aldı. İlk adım tamamdı. Şimdi alıcıyı bekleyecekti.
Sımsıkı tuttuğu çantayı ayaklarının dibine koydu. Siyah bir çantaydı ve çok sıradandı. Ama içindekiler bir servet değerindeydi. Derin nefesler ile akıp giden yola bakarken vagonun kapısı açıldı ve adam refleks solarak çantasını tuttu.
İçeriye giren adam ise ona kısaca bakıp kapıyı kapattı ve adamın karşısına oturdu. Adamın Kıyafetlerini şöyle bir süzen Fazıl onun serseri görünüşü ile burnunu kıvırdı. Ondan hoşlanmamıştı. Buluşacağı adamın kim olduğunu bilmediği için tereddüt ile adamı izlemeyi sürdürdü . Adam bacaklarını iki yana açmış rahat bir tavırla oturuyordu . Dağınık siyah saçları uykudan yeni kalkmış gibi görünmesine neden oluyordu. Üzerinde ki deri ceket ise yeni gibiydi.
Adam camdan dışarıya kısa bir bakış attı. Kapalı havanın sıkkınlığına ile " Bu gün Saşimi yiyeceğim " dediğin de Fazıl uzun bir nefes verdi. Buluşacağı adam buydu . Şifreyi söylemişti. Eğilip çantayı kucağına aldı. Karşısında ki adama hitaben " Ben ise Gazpacco yemeyi düşünüyorum ." diyerek çantanın fermuarını açtı. Sonra da karşısında ki adamın kucağına doğru hafifçe attı.
Adam kucağına bırakılan çantaya hafifçe gülümseyip içine baktı. Gördükleri ile gülümsemesi genişleyip cebinden bir paket çıkardı ve o da Fazılın kucağına bıraktı. Fazıl para demetinin olduğunu anladığı paketi hafifçe açıp içine baktı. Hiç bir zaman kontrol etmeden uzaklaşmazdı. Gördüğü 200 lük banknotlarla kaşları çatıldı.
" Dolar olarak ödeme yapacaktınız ." diyerek çantayı geri almaya çalıştığında serseri adam hızla ayağa kalktı.
" Türk Lirasının neyi var puşt ."
Fazıl da sinirle ayağa kalktı.
" Böyle anlaşmadık. Eğer istediğimiz ödemeyi yapmayacaksan başka alıcı buluruz . "
" Bok bulursun ."
Fazıl şaşkınlıkla adama bakarken adam tekrar konuştu.
" İşlem tamam abicim. Gelin alın bu şerefsizi ."
Fazıl gözleri açılarak karşısında ki adama bakarken " Polis misin sen ?" dediğin de, adam sırıtarak arka cebinden çıkardığı kelepçeyi salladı.
" Alaz ben canım . Narkotik şube . İş üstünde yakalandın . Hapishane günlerin hayırlı olsun ."
" Şifreyi nasıl öğrendin ?"
Fazılın gözleri korku ile açılırken vagonun kapısına doğru hamle yaptı ama o daha açamadan kapı hızla kayarak ardına kadar açıldı ve adamın biriyle burun buruna geldi. Adam ona bakarak " Bir yere mi gidiyordun ?" diyerek sırıttığın da Fazılın arkasın da kalan Alaz sesinde ki neşe ile konuştu.
" Biz seni nezarette ağırlayacaktık daha koçum . "
Fazıl yakalanmanın verdiği korku ve alaya alınmanın siniri ile kapının önünde ki adama vurmak için elini kaldırdığın da adam ondan önce davranıp Fazılın kolunu tutarak ona yumruk attı . Fazıl nevri dönerek yere yığılırken Alaz ayıplayan bakışlarını karşısına çevirdi.
" Cık cık . Size hiç yakışmadı Tuğra başkomiserim . "
Tuğra sinirle Alaza baktı.
" Bir kere işini ciddiye al pezevenk ."
Alaz omzunu silkerken vagona giren iki polis yerde yatan Fazılın başına çöktü. Adamı kelepçeleyip götürürlerken Alaz çalan telefonu ile geride kaldı. Arayan kişiyi görünce gülümseyerek aramayı cevaplandırdı.
" Aşkım "
"....."
Alaz bir elini cebine sokarak istasyona yaklaşan trenin yavaşlamasını camdan izledi.
" Bu akşam mı ? Bana uyar . Seni özledim zaten ."
"...."
" Tamamdır . Akşam görüşürüz sevgilim ."
Alaz sırıtarak telefonunu kapatıp vagondan çıktı. Trenden aşağı atlarken hemen yanında duran Tuğra başkomisere baktı. Adam kaşlarını çatmış ona bakıyordu .
" Ne sırıtıyorsun lan ?"
Alaz omzunu silkerek konuştu .
" Mutluyum . Sevda aradı. Akşam beraber yemeğe çıkacağız ."
Tuğra başkomiser yanında sessizce nefesini verdi . O kıza bir türlü içi ısınmamıştı.
" Nişanlını ne kadardır tanıyorsun Alaz ?"
Alaz biraz düşünerek durdu.
" Yedi yıl oldu sanırım. Üniversite de tanışmıştık . Açılmam iki yılımı aldı tabi ."
Tuğra ağır ağır başını salladı. Görevli memurlar yanlarına geldiğin de konuşmaları kesildi ve ekip aracına doğru yürüdüler .
Bir saatin sonun da Alaz suratı asık bir şekil de bilgisayara bakarken yan tarafında ki masada oturan Nihal sırıtarak ona baktı .
" Ne o komiserim mutsuz gibisiniz ?"
Ofisteki diğerleri Alaza bakıp gülerken Alaz asık suratı ile kaşlarını çatarak " Susun lan " diye bağırdı. Görevde ki lakayt davranışları yüzünden Tuğra başkomiser Alaza rapor işlerini kitlenmişti ve Alaz evrak işlerinden nefret ediyordu . Çünkü Alazın bilgisayar ile arası pek iyi değildi. Her ne kadar yaşının getirisi olarak arkadaşları gibi bilgisayar ile iç içe büyüse de Alazın merakı maksimum oyun oynamak ya da film izlemekten ileri gitmemişti. Bunu da bütün memurlar biliyordu. Alaza en büyük ceza bilgisayar da evrak düzenlemekti.
Alaz sinirle söylene söylene yazdığı raporların çıktısını almaya çalışırken beklediği kağıtlar çıkmayınca Nihale baktı.
" Niye çıkmıyor bunlar ?"
Nihal gülmemek için dudaklarını birbirine bastırarak yerinden kalkmadan sandalyesini sürükleyerek hızla yanına geldi ve ekrana baktı. Bir sorun görünmüyor gibiydi.
" Sanırım yazıcı da kağıt bitmiş komiserim ."
Alaz kıza bakıp " E git getir o zaman " dediğin de bu Sefer Nihal suratı düşerek sandalyesini kendi masasına çekti ve kalkarak depoya gitti.
Alaz arkasına yaslanıp dinlenirken telefonunu eline aldı. Sevda mesaj atmıştı. Akşam işten onu almasını istiyordu . Yemeğe beraber geçeceklerdi. Sırıtarak cevap yazdı.
Nihal somurtuk suratı ile kucağında bir top kağıtla geldiğin de Alaz ona sırıtarak önüne döndü.
Nihal " Gıcık " diyerek işi halletti ve geri masasına oturdu. Alaz ise sonunda çıktılarını alarak ayağa kalktı ve ıslık çalarak ortak ofisten çıktı. Tuğra başkomiserin odasının önüne geldiğin de kapısını tıklatarak içeri girdi.
Tuğra ise odaya giren adama bakıp sandalyesinde geriye yaslandı. Kendi birimine atandığından beri en ciddiyetsiz ama en başarılı memurlardan biriydi Alaz . O yüzden onu seviyordu .
" Gel Alaz . Bitirdin mi ?"
Alaz onu onaylayarak evrakları masasına bıraktı.
" İmzalar kaldı. "
Tuğra eline kalem alıp imzaları atarken " Çıkışları ver . Herkes çok yoruldu bugün " dediğin de Alaz keyifle başını salladı .
" Tamam başkomiserim ."
Alaz arkasını dönüp odadan çıktığın da Tuğra kenara koyup önüne başka bir dosya aldı. Kapağını kaldırıp içindekileri okurken derin bir nefes verdi. Başarı merdivenlerini hızlı tırmanmış ve genç yaşta rütbe almıştı. Ancak bulunduğu pozisyonda yalnızdı ve hayatında ne bir sevgiliye ne bir eşe vakit ayıramayacağı için yalnızlığı seçmişti. Herkes evine ailesine giderken Tuğra sessiz evine gitmek yerine yalnızlığı ile çalışmaya devam edecekti.
&&
Ekin karşısında ki kadına gülümseyerek başını salladı. Kadın neredeyse bir saattir konuşuyordu ve susmak nedir bilmiyordu . Ekin ise ayıp olmasın diye gülümseyerek onu dinlese de bir süre sonra gülümsemek için zorladığı yanakları acımaya başlamıştı.
" Öyle değil mi ? "
Ekin sakince başın salladı. Anlattığı konu Ekine göre saçma olsa da onu onayladı. Eğer itiraz ederse kadın bir saat daha konuşacak gibi duruyordu . Omuzlarına dökülen kahverengi saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı . Daha fazla beyni dayanamayacaktı.
" Biz bu kadar parayı boşuma mı veriyoruz ?"
En sonun da kadının tehditvari konuşması ile derin bir nefes aldı.
" İnanın sizi çok iyi anlıyorum . bir de ben konuşacağım hocayla. Müdürümüzle de konuşup bir orta yol bulacağız . Merak etmeyin ."
Kadın memnun bir şekilde başını sallayıp ayağa kalktı. Elini uzatıp sıkmasını bekledi. Ekin de ayağa kalkıp kafasını salladı ve uzatılan eli sıktı. Kadın suratında ki gülümseme ile odadan çıktığın da kendini sıkan Pelin rahatlayarak geri sandalyesine oturdu . Başı ağrımıştı. Öğretmen olarak çalıştığı özel hobi ve Sanat okulunda sürekli bu tür insanlar ile uğraşmak zorunda kalıyordu . Kapısı tıklatılıp açıldığında bakışları odaya giren kişiye döndü.
" Ekincim nasıl geçti ? İkna edebildin mi ?"
Ekin bezmiş bakışlarını Edanın üzerinden çekip önüne döndü. Eda ebruli derslerine giren öğretmendi ve öğrencilerden biri ile sınıfında sorun yaşamıştı. Bu okulda her yaştan öğrencileri vardı. Edanın sorun yaşadığı öğrenci ise sosyete kesim dedikleri gruptan birinin kızıydı. O öğrenciyi kaybetmek okul müdürünün işine gelmeyeceği için Ekin orta yolu bulmaya çalışıyordu . Yoksa müdür bey kesinlikle Edanın göz yaşına bakmazdı ve okul ile ilişiğini keserdi.
" Ettim . İki saattir kafamı şişirdi ama. Bana borçlandın ."
Eda iki elini çırparak Ekine sıkıca sarıldı.
" Çok teşekkür ederim Ekin. Bu akşam seni ve eşini yemeğe çıkarıyorum . İstediğiniz yeri seçebilirsiniz ."
Ekin gülümseyerek kızı onaylarken Eda rahatlamış bir şekilde ondan ayrıldı. Son günler de öğrencilerle çok fazla sorun yaşıyordu ama onun bir suçu yoktu. Çünkü zengin ve şımarık insanlara karşı alerjisi vardı.
" Görüşürüz ."
Eda odadan çıkarken Ekin telefonunu eline aldı. Eşinin numarasını bulup tuşladı. Kısa sürede cevaplanan arama ile gülümsedi.
" Hayatım nasılsın ?"
"..."
" Çok yorma kendini . Bu akşam dışarda yiyeceğiz. Eda ile . Plan yapma diye aradım ."
"...."
" Biliyorum canım . Evde görüşürüz . Seni seviyorum ."
"..."
Ekin aldığı bende karşılığı ile telefonu kapattı. Kenan ile üç yıldır evliydi. Onu ilk babasının şirketinde görmüştü. Okuldan çıkmış babasını ziyarete gitmişti ve babasının yeni asistanı Kenan ile tanışmıştı. Kenan uzun boylu esmer yakışıklı biriydi. Kendisinden yedi yaş büyüktü.Ekin onu gördüğün de etkilenmişti ama aşık olma gibi bir duygusu olmamıştı. Daha sonrasında ise Kenan sürekli onun karşısına çıkmaya başlamış okul çıkışlarına gelmişti. Ekin ise liseli bir kız olarak bir süre sonra Kenan'a aşık olmuştu . Üç yıllık olan evlilikleri ise çok güzel ilerliyordu. Babası düğün hediyesi olarak şu an oturdukları evi vermişti . Ayrıca Kenanın şirketteki pozisyonu da yükselmişti. Aslında Ekinin çalışmasına bile gerek yoktu ama Ekin evde oturup koca parası yiyecek birisi değildi.
" Off . Başım ."
Ekin çekmecesini açıp bir ağrı kesici aldı. Bazen bu iş ten sıkılmıyor da değildi .
&&