6

2112 Words
6 Nihal söylenerek kolundaki dosyaları tutmaya çalışırken yanından geçen memur ona gülümsedi. “ Halen yeni yardımcı atanmadı mı ?” Nihal oğlana bezmiş gözlerle bakıp başını iki yana salladı. Mahir gideli neredeyse iki ay olmuştu ve Nihal iki aydır Alaz komiserin cefasını tek başına çekiyordu . Ve aksi gibi adam iki aydır gittikçe artan bir gerginlik ile geziyordu. “ Yorgunluktan geberiyorum. Daha gün yeni başladı bir de .” Oğlan kaşlarını çatarak “ Neden bu kadar yoruluyorsun ki ? “ dediğin de Nihal sinirle konuştu. “ Alaz komiser canımı çıkarıyor çünkü . Sürekli benden bir şeyler istiyor. Asla memnun olmuyor. Daima gergin. Her neye kızdıysa artık etrafından çıkarıyor. Ee etrafında kim var ? Zavallı ben . Ne ? Neden kaş göz yapıyorsun ?” Nihal bir an yüzü beyazlayan ve kaşlarını kaldırıp indiren oğlana bakıp sustu. Neler olduğunu anladığın da ise korku ile yutkunarak yavaşça kafasını arkasına çevirdi. Bu klişe sahneyi yaşadığına inanamıyordu. Alaz kollarını göğsün de birleştirmiş tek kaşını kaldırmış ona bakıyordu. “ Acaba ne kadardır oradasınız komiserim ?” Alaz kollarını çözüp “ Duymam gerekenleri duyacak kadar .” dedi. Yanlarında olan oğlan Alaza selam verip oradan sıvışırken Alaz omuzları çökerek kıza yaklaştı. “ Sana çok mu yüklendim son zamanlar da Nihal ?” Nihal hızla başını iki yana salladı. Ama yalan söylediği bariz belliydi. Alaz gerçekten de son zamanlarda gergindi. Ve bunu çevresine yansıtıyordu. Bütün bu sinirin sebebi ise özel hayatıydı. Sevda gün geçtikçe kendisinden uzaklaşıyordu ve Alaz bunun nedenini bir türlü anlayamıyordu. Eskisi gibi her gün görüşmüyorlardı. Gün için de en az iki kere konuştuğu kız iki aydır doğru düzgün aramıyordu. Hafta da üç dört gece beraber geçirirlerdi ama bir süredir hafta da bir görüşürlerse Alaz seviniyordu. Beraber kaldıkları geceler de ise kollarında sanki bir yabancı yatıyordu. Bütün bunların sebebini sorduğun da ise aldığı cevap ise sürekli yorgun olmasıydı. Sevda Çok çalışıyordu ve sürekli yorgundu bu yüzden Alaza ayıracak vakti pek yoktu. Alaz kendini o kadar kötü hissediyordu ki geçenler de Sevdayı karşısına alıp ciddi ciddi konuşmuştu. Hatta ayrılmak isteyip istemediğini bile sormuştu. Ama Sevda kesinlikle reddetmişti. Hatta düğünü öne çekmek bile istemişti. Onun bu isteği ile Alaz uzun zaman sonra rahat bir nefes alıp sevinse de o sevinci kısa sürmüştü çünkü Sevda yine ona uzak davranıyordu . Alaz kendi kendini yiyip bitirmek yerine kızın bu durumunu düğün heyecanına vermeyi seçmişti. Yine de için de bir yerler de rahatsız edici bir his vardı . Bu his yüzünden de bir türlü rahat edemiyordu. Derin bir nefes alarak Nihale yaklaştı. Bir abi edası ile kızın omzunu tuttu. “ Son günler de bazı sorunlar yaşıyorum . Senin de canını sıktıysam kusura bakma. “ Nihal duygulanarak başını salladı. Alaz komiserini ne kadar gıcık da olsa seviyordu . Özünde iyi biri olduğunu biliyordu . Alaz kıza gülümseyip elini çekti. “ Hadi işine devam et. Sonra da bana bir kahve getir. Kahvaltı da yapmadım ben . Bşr şeyler al pastaneden . Başım da çok ağrıyor. Ağrı kesici var mıydı sen de ? Öğleye kadar şu dosyaların çıktısını da al bu gün . Tuğra başkomiser ile uğraşmayalım bir de . Sonra akşama kadar söylenir . Çekemem. Hadi kızım sen daha burda mısın ?” Alaz söylene söylene giderken Nihal gözlerini açmış arkasından bakakalmıştı. “ Yemin ederim şizofren .” && Ekin dalgın bir şekilde masasında otururken sınıfta ki kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes kendi işi ile uğraşıyor dikkatle güzel şekiller çıkarmaya çalışıyordu. Bir ara öğrencilerinden biri kendisine seslendi. Ama Ekin onu duymadı. Bir kaç kere daha ismi sınıfta yankılandı ancak Ekin o kadar dalmıştı ki bedeni orda olsa dahi aklı son zamanlarda olanlardaydı. İki ay önce okuldaki skandal yüzünde epeyi gürültü çıkmıştı . Hatta bir kaç veli çocuklarını okuldan almak istemişti ama Ekin hepsini tek tek ikna etmişti. Hoş eğer öğrenciler okuldan gitseydi Suat bey Ekinin istifasını istemişti. Şimdi bile bu okulda uzatmaları oynadığını düşünüyordu. Buradan ayrılsa maddi anlamda sıkıntı çekmeyecekti. Burası Ekin için sadece bir hobiydi. Aynı, okulun amacı gibi. Ama Ekin bu işi ve öğrencileri seviyordu. Eğer buradan ayrılırsa kendi okulunu açabilecek gücü de vardı. O yüzden Suat beyden kesinlikle korkmuyordu . Asıl dalgın olmasının sebebi ise iki aydır eşi ile olanlardı . Kenan nedense ona uzak davranıyordu . Bazen Ekin kendisi mi abartıyor acaba diye düşünse de , eşinin eski halleri aklına geliyor ve kesinlikle bir sorun olduğunu biliyordu. Kenan eskisi gibi sürekli yanında değildi. Gün içinde onu aramıyor . Bazı akşamlar eve geç geliyor, erken geldiği zamanlarda ise Ekinle sohbet etmiyor telefonuna gömülüyordu. Adamın bu durumu Ekini farklı düşüncelere itiyordu . Artık onu beğenmiyor mu diye düşündüğü bile olmuştu. Bu yüzden istemese de Kenan’dan uzak durmuştu bir süre. Ama o zamanlarda da Kenan sık sık onu yatağa sürüklemiş ve saatlerce sevişmişlerdi. Ama yine de Ekin onda farklı bir şeyler olduğunu biliyordu . Bir şeyler değişmişti. Ekin derin bir nefes alırken omzuna dokunan parmaklar ile irkildi. Gözleri parmakların sahibine çevrildiğin de ise öğrencilerinden biri olduğunu gördü . “ Hocam ?” Ekin soran gözler ile kıza bakıp “ Efendim ? Kusura bakma dalmışım . Bir şey mi oldu ?” dediğin de kız şaşkın bir şekilde “ Deminden beri telefonunuz çalıyor hocam .” dedi. Onun sözleri ile kulağına telefonunun sesi gelirken hızla çantasını açtı. Kenanın ismini görünce ise yüzünde bir gülümseme oluştu. Kıza teşekkür edip aramayı cevaplandırdı . “ Canım .” “…” Ekin duyduğu sözlerle hızla yerinden kalktı. “ Babam mı ?” “ ..” “ Sakinim ben . Hangi hastane ?” Ekin eşyalarını toplayıp sınıftan çıkarken kızın konuşmasından az buçuk olayları anlayan öğrenciler üzüntü ile arkasından baktı. && Ekin arabasına binip nasıl hastaneye geldiğini hatırlamıyordu. Güvenliği geçip danışmaya koştururken içinden sürekli dua ediyordu. Babasına bir şey olmasın . Annesini iki yıl önce kaybetmişlerdi. Şimdi ise babasının hastanede olduğunu öğrenmişti. Kenan telefonda fazla bir şey dememişti. Sadece babasının rahatsızlandığını ve hastaneye kaldırdıklarını söylemişti. Tam kendisine bakan kadına babasını soracakken omzundan tutulması ile arkasını döndü. Kenanın üzgün gözlerine bakıp korku ile çarpan kalbine yenik düştü ve gelene kadar koruduğu cesaretini kaybedip kendini boşluğa bıraktı . && Ekin hastane odasında yatıyorken kulağına anlamsız sözler geldi. Gözlerini açmadan öylece yatmaya devam ederken son olanları hatırladı. Kenanın kollarına bayıldığın da bir saat geçmeden kendine gelmişti. Babasının kalp krizi geçirip komaya girdiğini öğrenmiş ve tekrar fenalaşmıştı. Şimdi ise belli ki kendisine bir odaya almışlardı.O sıra da kulaklarına dolan sesin eşine ait olduğunu fark etti . “ Şu an gelemem .” Ekin gözlerini açacak gücü kendinde bulamazken Kenanın sesini dinlemeye devam etti . “ Ekin kendine gelmedi halen . Kendine gelse bile bu gün hatta bir kaç gün görüşmemiz zor .” Bir kaç saniye sessizlik olduktan sonra Kenanın derin bir nefes aldığını duydu . Sonra da pes etmiş sesini . “ Tamam . Ayarlamaya çalışacağım . Ama bu gün gerçekten olmaz . Ekini hastanede bırakamam. “ Kısa bir sessizlik sonrası yine derin bir oflama. Ve tekrar Kenanın sesini duydu. “ Tamam. Deneyeceğim “ “ Ben de .” Ve ses tamamen kesildiğin de Ekin adamın telefonu kapattığını anladı . Yavaşça gözlerini açtığın da, kocasını biraz ötesinde otururken buldu. Adam elinde ki telefona bakıyordu . Kısık sesi ile “ Kenan “ dediğin de adam başını ona çevirdi. “ Hayatım. Uyandın sonunda .” Kenan ayağa kalkıp yanına geldiğin de gülümseyerek Ekinin elini tuttu. “ Babam ?” Kenan üzgün bir ifade ile “ Aynı “ dediğin de Ekin gözlerini kapatarak başını tavana çevirdi. “ Üzülme Ekin . Baban zaten hastaydı biliyorsun . “ Ekin yavaşça onayladı . Babası hastaydı . Ama onu kaybetme düşüncesi canını acıtmıştı. “ Emre . Onun haberi var mı ?” Kenan yüzünü buruşturarak başını salladı. “ Evet. Şirkette ki adamı anında haber vermiş . İlk uçakla Türkiye’ye gelecekmiş .” Ekin, kardeşinin geleceğini duyunca bir an gülümsedi. Kardeşi ondan üç yaş küçüktü ve İngiltere’de yaşıyordu. Okul için gittiği ülkede kalma kararı vermiş ve ailesinden uzaklaşmıştı. Ama yine de sık sık ziyarete geliyordu . Ekin için de hissettiği özlem ile düşüncelere dalarken aklına az önce şahit olduğu konuşma geldi. Gözlerini kocasına çevirip “ Sen kiminle konuşuyordun ?” diye sordu. Kenan bir an afallayıp “ Ne ?” dediğin de Ekin “ Az önce ben uyandığım da telefonla konuşuyordun “ dedi. Kenan bir kaç saniye sessiz kalıp kaşlarını çattıktan sonra “ İş ile ilgili. Bu gün yabancı ortaklar gelmişti. Onları ağırlayacaktık . Ama baban . İşte fenalaşınca ortada kaldılar. “ diye açıklama yaptı. Ekin bir süre kocasının yüzüne baktı. İçinde bir yerde huzursuzluk hissetse de ona kulaklarını kapadı. Şu an düşündüğü tek şey babasıydı . “ Gereken neyse onu yap Kenan. Ben doktorlarla konuşacağım daha . Babamı daha iyi bir hastane ayarlarım belki . Bir sürü işim var .” Kenan yavaşça ondan uzaklaştı. Kenardaki ceketini alırken “ O zaman ben gideyim. Adamlar ile ilgileneyim . Doğru düzgün kalacak yer bulayım. Durumu da açıklarım.” dedi. Ekin adama başını sallarken kocasının kendisine yöneldiğini görüp vereceği öpücük için gözlerini kapattı. Ancak beklediği temas gelmeyince gözlerini tekrar açtı. Kenan yatağın yanında duran dolanın üstüne koyduğu araba anahtarını alıyordu. Kadına gülümseyip “ Seni ararım .” dedikten sonra hızla odadan çıktı. Ekin bir süre boş bakışlar ile kocasının çıkıp gittiği kapıya baktıktan sonra gözlerini tekrar tavana çevirdi. Sonra da yavaşça doğrulup yattığı yatakta doğruldu. Doktorlarla konuşmalıydı. &&& Ekin tabağında ki yemeği çatalı ile öylesine karıştırıyordu. Babası komaya gireli 3 gün olmuştu. Gerekli işlemleri yapmış en iyi tedavi için gerekli doktorları bulmuştu ama komada ki birine yapabilecekleri pek bir şey de yoktu. Hatta yakın zamanda beyin ölümünün gerçekleşme ihtimali de yüksekti. “ Abla ?” Ekin kardeşinin sesi ile daldığı düşüncelerden çıktığında bakışları kardeşini buldu. Hastaneden çıktıktan bir gün sonra Emre Türkiye’ye gelmişti. Oğlan babasını görüp kötüleşse de Ekin gibi kendini bırakmamıştı. Zaten anneleri yoktu. Eğer babaları da giderse iki kardeş yalnız kalacaktı. “ Bu enişte hep böyle mi ?” Ekin anlamayarak kardeşine bakarken oğlan Ekinin zıttı olan Sarı saçlarını eli ile karıştırıp boş sandalyeyi gösterdi. İki gündür buradaydı ve adamı sadece bir kere kahvaltı da görmüştü. “ Akşamları artık evine gelmiyor mu ?” Emre evlendiklerinden beri Kenanı sevmiyordu. Ve bunu göstermekten de hiç çekinmemişti. Bunun farkında olan Ekin gözlerini devirerek yakışıklı kardeşinin yüzüne baktı tekrar. “ Yabancı ortaklar burda. Onlarla ilgileniyor .” Emre kaşlarını çatarak “ Hangi yabancı ortaklar ?” diye sorduğun da Ekin omzunu silkti. “ Ben bilmiyorum bu işleri Emre sen de biliyorsun . Nerden bileyim hangisi .” Emre düşünceli bir şekilde olmayan sakalını kaşıdı. Pürüzsüz bir yüzü vardı. “ Bizim şirketin tek yabancı ortağı İngiltere’de benim çalıştığım şirket abla. Bizden de buraya gelen olmadı .” “ Belki başka ortaklarla anlaşmıştır babam . Senin haberin yoktur .” Emre başını iki yana salladı. “ Sanmıyorum . Ortaklık öyle kolay bir şey değil. Eğer birini ortak edeceksen hep beraber alınacak bir karar . Başka bir şey var bu işin için de .” Emre’nin şüpheci sesine karşı “ Bilmiyorum Emre . Sabah şirkete gider öğrenirsin .” dediğin de oğlan başını salladı. Tam da öyle yapacaktı. “ Seni aldatıyor olmasın bu pezevenk “ Emre’nin aklıma geleni sesli dile getirmesi ile Ekin gözleri büyüterek kardeşine baktı. “ Ne saçmalıyorsun oğlum sen ?” “ Bir ihtimal . Olabilir yani. “ Ekin elin de ki çatalı tamamen bırakıp “ Kenan asla öyle bir şey yapmaz . Onu sevmediğini biliyorum ama bu biraz fazla oldu Emre hı ?” dediğin de Oğlan ablasının nasıl kırıldığını fark edip geri bastı. “Her neyse . Bir süre buralardayım .” Ekin gülümseyerek kardeşine başını salladı. Onunla özlem gidermek istiyordu ama babası için üzüldüğü şu üç günde buna fırsatı olmamıştı. “ Tamam . Ben de izin alayım işten .” “ Hiç alma abla . Şirkette olacağım . Genel müdürden mail aldım . Şirkette işler değişiyor .Zaten onun için bir süre burada olacağım .” Ekin anlamayarak kardeşine bakmaya devam ederken Emre bu tatsız konuşmayı yapmak zorunda kaldığı için sıkıntı ile iç çekti. “ Babamın durumu işler değiştiriyor abla . Ortaklar bizim hissemizin derdine düşmüş . Yani anlayacağın işler karışık . Gidip ortalığı toparlamam lazım . Bu durumdan yararlanıp bizi saf dışı bırakabilirler “ Ekin duydukları ile sinirle masaya vurdu . “ Ne demek bu . Sanki babam ölmüş gibi konuşma .” “ Olanı söylüyorum ablacım . Piyasa dünyası böyle . Babamın yokluğunu fırsata çevirmelerine izin vermeyeceğim .” Ekin aynı anda hem sinirli hem üzgün hissederken Emre’nin kinaye ile “ Aslında sevgili eniştemin bu durumdan elbette haberi vardır . Sana söylememiş olması da ilginç .” dediğin de Ekin son zamanlar da hissettiği yumruyu tekrar boğazında hissetti. Kenanın bir soğuk bir sıcak davranışları onun da aklını karıştırıyordu. “ Üzülmemi istememiştir .” “ Eminim öyledir .” Ekin gözlerini kaçırırken telefonuna baktı. Ne arama ne de mesaj vardı . Dudaklarını ısırarak pencereden kararan havayı seyretti. Bu gece de yalnız uyuyacak gibiydi. Son zamanlar da olduğu gibi . &&&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD