Umudun bittiği yerde , hayaller intihar eder ! ! !
Adım sesleri gelirken ben koşar adımlarla salonun , kapısının önünden uzaklaşıp yemek salonuna gitmiştim . Bir süre hiç bir şey olmamış gibi davranacaktım . İçimde garip bir his vardı . Biri Zoya’yı istiyordu . Ama o artık Zoya değil benim . Yani beni istiyorlar . Bu hayatın güzel olacağını sandım ama bir bilinmezlik içindeyim . Karanlık bir yolda , önümü görmeden yürüyorum . Eski hayatımda her zaman ne yapacağım belliydi . İş verirlerdi , gider takıp ederdim o kişiyi ve zamanı geldiğinde öldürürdüm . Hep böyle olmuştu bu . İçim bir nebze de olsa rahattım . Çünkü , takip eden , avcı bendim . Ama burada takip ediliyordum . Hiç bilmediğim kişiler tarafından . Avcı değil de , bir av gibi hissetmiştim . Av olmak da beni iyi hissettirmiyordu . O yüzden yürüdüğüm karanlık , ben yürüdükçe aydınlanıyordu . Aksi halde önümü göremiyordum . Beni uzakta , karanlığın ardında ne beklediğini bilemiyordum . Bu duygu beni delirtiyordu . Beni isteyen kişiler de , şuan o karanlığın bir parçası .
Düşünüyorum da her zaman zengin biri olmak istemişimdir . Her kızın hayalidir prenses olmak ama prenses olmanın sorumlulukları hiç o kadar kolay değil . Bunu iki günde öğrenmiştim . Zoya’nın bu güzel gözüken hayatı , hiç de kolay değilmiş . Kadeh ve zehirli şarabı unutmamalıyım .
Yerime otururken , dünkü konuşma aklıma geldi . Seliya Kralı iki yıllık altın verecekti . Karşılığında ne istediğini söylememişti . Acaba o ben miyim ? Altın karşılığında beni mi istiyor ? Aşağılık , pis kral . Yoksa zorla evlendiriliyor muydum ?
Bu düşüncelerle çatalı elimde döndürürken kapılar açıldı . Baktığımda kral ve kraliçenin geldiğini gördüm . Beni görünce ikisi de yüzlerine , sahte bir gülümseme yerleştirmişti . Yapmayın ama çok belli ediyorsunuz sahteden güldüğünüzü . Bu gün çok gergindim . Bir şeyler olacağını seziyordum .
Bende aynı onlar gibi sahte bir gülümseme yerleştirdim yüzüme ve ayağa kalkıp saygıyla baş eğdim . Kral oturmamı işaret ettiğinde oturdum . Kraliçe yanıma gelip başıma bir öpücük kondurdu ve yanıma oturup elimden tuttu .
Kahvaltımızı yaparken krala , “ Bu günde bir sürü yer gezecek miyiz ? ” dedim bu sessizliği dağıtarak . Kral başın hayır anlamında sallayıp , “ Maalesef Prensesim . Seliya Kralı geldi . Yol yorgunu olduğundan uyumaya odasına çekildi . “ dedi . Bende başımı sallayıp , “ Önemli değil başka zaman çıkarız . “ dedim .
Ama çok merak etmiştim . Acaba Seliya kralı nasıl biriydi . Zoya’nın babası çok iyi biri . Kızıyla vakit geçirmeyi seviyor peki Seliya kralı da böyle mi ? Burada olduğuna göre , nasıl biri olduğunu öğrenmem kolay olacak .
Ya Tessa ve ya Hales kralları nasıldırlar ? Onlar kesin piçe benziyorlardı . Gerçekten de kralın istediği altını vermiyor ve fırsat kolluyorlardır . Umarım Seliya kralı , altını verir de kurtulur bu krallık . Aslında çok güzel bir yer burası . Onlar gibi piçlerin burada olmasını istemem . Eğer onlar yönetime geçerse , şimdiki kral ve kraliçeye ne olacaktı ? Ya da bana ne olacaktı ? Gelecek Kraliçe seçildim . Beni kesin öldürürlerdi .
Kahvaltı bittikten sonra kraliçeyle bahçeni dolaştık . Bahçede garip beyaz saçlı insanlar vardı . İri yapılı yarı çıplak garip insanlar . Bedenlerinin üst hissesi açıktaydı ve beyaz dövmeleri vardı . Acaba beyaz dövmeleri nasıl yapıyorlar . Kraliçeye “ O insanlar kim ? O beyaz dövmeleri nasıl yapıyorlar ? ” dedim sakin bir sesle , sonunda merakıma yenik düşmüştüm .
Kraliçe o insanlara bakarak , “ Onlar Seliya halkından . O dövmeler onlarda kendiliğinden yaranıyor . Seliya halkı saflığını kaybetmeyen tek halk ve saçlarının beyaz olması da buna nedeni . ” dedi .
Bu dedikleri aklımı karıştırmıştı . “ Ama kral tüm krallıkların saflığını kaybettiğini söylemişti . ” dedim . Kraliçe hafif gülümseyerek , “ Ah o senin oraya gitmek isteyeceğini düşündüğünden öyle söylemiştir . Çok meraklı bir kızsın . Element kullanan bir halkı kaçırmak istemezsindir . ” dedi . Dediklerine başımı sallamakla yetindim . Doğru söylüyordur . Ben hayatımda hiç öyle bir şey görmedim ki . Tabi kaçırmak istemem .
“ Peki nasıl oldu Seliya halkı saflığını kaybetmedi ? ” dedim ama yanımıza bir hizmetçi yaklaştı ve kraliçeye kralın beklediğini söyledi . Kraliçe yanımdan ayrılırken bende yürüyerek oradan uzaklaştım .
Arka bahçeye yürürken bahçenin ortasında bir süs havuzu olduğunu gördüm . Biraz daha yaklaştığımda içinde iki tane büyük balık olduğunu görünce yüzümdü bir gülümseme belirdi .
Dizlerimi yere koyup oturdum ve elimi havuza soktum . İki tane balık vardı . Biri beyaz biri siyah . Ama elim değince onlara hemen uzaklaşıyordular elimden . Onlarla oynarken yanımda birinin oturmasını gördüm . Kafamı kaldırdığımda beyaz saçlı bir erkek olduğunu gördüm . Bu Seliya halkından biri olmalı .
Gri gözlü , beyaz uzun saçlar , beyaz dövmeler ve yapılı vücuda sahip biriydi . Gözleri benim geçmiş hayatımdaki gözlerimden , daha fazla gri gibiydi . Beyaza yakın bir renk . Yüzü çok sert gözüküyordu ama gözlerinde bana bakarken bin duygu geçiyordu . Gözlerini çekmeden gözlerime bakıyordu . Aslında gri gözleri bana kendi bedenimi hatırlatmıştı . Eski hayatımı hatırlatınca gözlerimi hemen ondan çektim . Şuan onu hatırlamak istemiyordum .
Ellerimi sudan çıkarıp ayağa kalktım ve ellerimin suyun , üstüme sildim . Yanından gitmek isterken elini suya soktu . Su eline toplandı ve yuvarlak bir hal aldı . Beyaz balık sürüklenerek su balonunun içine hapsoldu . Su balonunun içinde beyaz olan balık vardı . Ben gitmekten vaz geçmiştim ve hayranlıkla onu izliyordum . Balonu eline aldı ve bana uzattı . Alamam benim elimde dağılırdı . O elinde tutarken ben balona dokundum .
Yumuşaktı , bir sudan farklıydı . Elim su olmuyordu ama parmağımı , balonun içine sokup , balığa dokuna biliyordum . Balığı okşarken gülümsüyordum ve beyaz saçlı kişiye , “ Bu harika bir şey . ” dedim ona bakarak .
Bir anda elinde ki su bozuldu ve balık kucağına düşüp çırpınmaya başladı . Hızla onun kucağından alıp havuza bıraktım yeniden .
Adama baktığımda ayağa kalkmıştı ve hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı . Bu neydi şimdi . Ama hayatımın en unutulmaz anını yaşadım sanırım . Bu yaptığını asla aklımdan çıkarmayacaktım . Acaba onu nasıl yaptı . Bu Zoya’nın bedeni , belki Zoya’da alevi kontrol ede bilir . Denesem mi diye düşündüm ama yakarım şimdi elimi . O yüzden denemekten vaz geçtim . Daha burayı iyi bilmiyorum . Saflığın kaybetmemiş tek halk Seliya . Peki neden hepsi kaybetti de onlar etmedi . Nasıl korudular kendilerini . Süs havuzunun yanından ayrılıp yürüyerek yeniden saraya geldim . Yürürken yine takip edildiğimi hissediyordum . Arkama dönüp baktığımda hizmetçilerin olduğunu gördüm ve o kız da oradaydı . Mavi gözlü , sarışın .