Takip edildiğimi hissettiğimde hep o kızı görüyorum . Ayrıca Zoya’nın odasına girmek istiyordu . Yalan konuşulduğu anlaşılmasın diye yüzüme bile bakmamıştı . Kafasın aşağı salıp öyle söylemişti sözlerin . Evet bunların eğitimin almıştım . O yüzden o kızdan şüpheleniyordum . Ya mektup yazan kızda o çıkarsa ? Orman tarafa bakınca bir şeyler daha aklıma geldi .
Hızla sembolün yanına çıktım . Bura krallığın en yüksek yeriydi . Orman taraftan olan krallığa baktığımda Seliya krallığını gördüm . O zaman o not Seliya’ya gidiyordu . Gerçekten de insanlar çok güvenilmez . Benim hakkımda yazılan bir nottu ve Seliya’dan biri beni izliyor . Demek burada Seliya’nın habercileri var . Suikastçı dağında da kimse kimseye güvenmiyordu . Ama orada büyük bir bağlılık söz konusuydu . Herkes büyüklere bağlıydı . Bu zamana kadar suikastçı dağını kimse bulamadı . Sebebi suikastçıların büyük bağlılığıydı . Ama bura öyle bir yer değil . Benim bile attığım adımı not edip , başkasına gönderiyorlar .
Bu krallık çok güzel , insanları güzel , hayatları rahat ama yıkmaya çalışanlar var . Hem de krallığın içindeler . Bu krallığın temeli kırılmakta olan şişe gibi . 3 krallık toplanmış burayı mahvetmeye çalışıyorlar . Umarım her şey düzelir . Elimden gelen bir şey olursa ardıma koymam . Çünkü , bu beden bana bir hediye , bir kurtuluştu . Ölmedim hala yaşıyorum ama başka bir bedende . Bu hediyeyi haberim olmadan kabul ettim ve sorumluluklarını almalıyım . Dayanmalıyım ! Gerçek Zoya’nı öğrenmeliyim . Gerçek kimliğin bilmeliyim . Ben sahteyim , gerçeği bulmam lazım . Sırlar gerçeklerde saklı . Bu beden benim olduğuna göre , korumalıydım . Normal birinin bedeni olsa , kaçar gider , bu dünyayı keşfederdim . Ama bir Prensesin bedeni . Gittiği her yerde düşmanı olacak gibi . Her yerde tanınacak ve dünyayı keşfetme planım başarısız olacaktı . Kral bana sorumluluklarımı anlatmıştı . Benden başka bir veliahttı yoktu . Bana da bir şey olursa , Arseliya kralı , yeni kral tayin edecekti buraya . O da bu dünyanın en güçlü büyücüsünün Krallığı . AH bunlar çok zor . Aklımda tuta bilir miyim ? Bilmiyorum .
Boynumda ki anahtarı çıkarıp kapımı açtım ve odaya girdim . Ardından kapatıp kilitledim . Akşama kadar hep eğitim yapardım ama şimdi boş vaktim çok . Gardıroptan asılmış elbiselere göz gezdirdim . Hepsi siyah . Her şey siyah .
Ben eskiden leydilerin elbiselerin severdim . Rengârenk giyerlerdi . Onları öyle görünce hep kıskanırdım . Çünkü , çok güzel elbiseler giyerdiler ve onlara yakışıyordu . Ama ben hep siyahların içinde , bedenim yara bereydi . Ben o halde elbise bile giyinsem yakışmazdı .
Aynanın karşısına geçtim ve kendime baktım . Ama şimdi çok güzel gözüküyorum . Evet farklı hayat istiyordum ama her şey beklediğimden daha fazla oldu . Hala kendimi bir rüyada hissediyorum ama rüya değil . Bu bir gerçek . Uyandığımda bitecek bir hayal değil . Bu gerçek hayat . Hep hayal ettiğim hayattan , daha fazlası . Ama benim olmayan bir beden ve benim olmayan bir geçmiş . Karanlığın içinde kaybolmuş sırlar ışığı bekliyor gibiler . Işık onları aydınlatırsa kanatlanıp uça bilirler . Şu an karanlığa gömülmüş gibiyim . Elimde bir kaç ipucu , beynimde binlerce soru var . Bu soruların cevabını kendin bulmalıyım . Kimseye güvenemem . Eskisi gibi olmalıyım . Gerçek Zoya olamıyorsam , gerçek Kataleya olmalıyım . Belki o zaman bir şeyler bula bilirim .
Eski ben hiç gülmeyen , konuşmayan , ifadesiz bakan bir ben . Bu geçirdiğim günlerden sonra eski ben olmak zor olacak gibi . Keşke uyandığımda hep kendim gibi davransaydım . Aslında ben gerçek kendim gibi davranıyorum . Eski ben , kötü hayatıma , kötü bir maske takarak yaşıyordum . O maskenin altında ki yüzümü kimseye göstermeyeceğimi sanıyordum ama gösterdim . Çünkü , şaşkındım . Zehir içip de başka birinin bedeninde uyanmak her zaman yaşadığım bir şey değil di . Biraz ölüm korkusu , biraz yeni dünya şaşkınlığı , tüm duygularımı bir birine karıştırmıştı . Kafam kadar duygularım da karışıktı .
Aptallık yaptım ve gerçek beni gösterdim . Gerçek yüzümü eski dünyada gösterseydim kesin ceza alırdım . Gerçekte korkak biri gibi hissediyorum kendimi . Ama gülmeyince , herkese sert bakışlar atınca birilerinin benden korktuğunu düşünüyordum ve buna güvenerek hayatımı yaşıyordum .
Aslında ağlamak istiyorum bazen . Eski hayatıma ,yenisine ,olanlara , hala gizemini çözemediğim Zoya’ya , ölüp de arkasında Alex’i bırakan Kataleya’ya ağlamak istiyorum . Ama ağlayamıyorum . Yapamıyorum . Bir kere ağlarsam kendimi hep güçsüz hissedeceğim . Bu kocaman dünyada yalnız hissedeceğim . Derdimi kimseye anlatamam . Duvarlarımı kimseye yıkamam . Ağlamak benim için güçsüzlükten ibarettir . İsmini koyamadığım olayları kimseye anlatamam . Ayrıca kimse de anlattıklarıma inanmaz . Hatta gülüp geçerler . Onlar öyle yaparlarsa kendi içimde aşağılanırım . Birinin bana gülmesi sinirimi bozan bir şey . Sadece sinirimi değil de tüm sinir sistemimi çökelten bir şey .
O yüzden ağlamamalı ve dik durmalıyım . Her zaman ki gibi , o soğuk ben olmalıyım . Ama hayatımda o kadar değişiklikler varken , sürekli bir şeyler öğrenmek istiyorum . O yüzden bir süre bu soğukluğu Zoya’nın ailesine gösteremem . Daha öğreneceğim çok şey var .
Aynadan kendime son bir kez daha bakıp , elbiseleri karıştırmaya başladım . Hepsi siyahtı . Canım sıkılmıştı ve kendimi yatağa attım . Ellerimi karnımın üstünde birleştirip tavana baktım . Ne yapacağım ben bu dünyada . Eskiden olsa her gün birini öldürüyordum . Kaç gündür kimseyi öldürmüyorum . Çok garip geliyor bu hayat bana . Gerçekten de burası neresi anlamış değilim . Ben zehir içtim ve uyandığımda başka bir yerde , başka bir bedendeydim . Ya gerçek Zoya nerede ? O da zehir içti . Benim bedenimde mi yoksa ?
Belki de eski hayat yoktur . Ya o suikastçı hayatım bir rüyadan ibaretse ve ben uyandığımda hafızamı kaybetmiştim .
O kadar çok düşünüyorum ki , artık hayal gücümün sınırlarındayım . Kafam acıyor . Sorularıma cevap bulamayınca , kalbim sıkışıyor . Tavana bakmaktan tavan dönmeye başlamıştı sanki . Gözlerimi kırpıştırarak bir kaç saniye sonra kendime geldim . Delirmenin vakti değildi . Bulmam gereken çok şey vardı .
Kapımın tıklanmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım ve yataktan kalkıp , kapıya yürüdüm . Kapının yanında ki küçük masadan anahtarı aldım ve deliğe sokup çevirdim . Açtığımda kraliçeni endişeli bir halde gördüm .
Dudakları titriyordu . Kapıdan çekilip onu içeri davet ettim ve kapını kapatıp kilitledim . Yürüyerek yatağıma oturdu . Endişeli gözlerle bana bakıyordu . Yanına gidip oturdum ve “ İyi misiniz ? ” dedim . Bir anne diyorum bir resmi konuşuyorum . Onlarla nasıl konuşacağımı bilmiyorum . Acaba Zoya nasıl konuşuyordu onlarla .
Kraliçe en sonunda derin bir nefes aldı . Bana baktıkça gözleri doluyordu ve yüzünü diğer tarafa dönüyordu . İki elimi de uzatıp onun elini avucumun içine aldım ve okşamaya başladım . Biraz da olsa rahatlamıştı . “ Bana anlata bilirsiniz . ” dedim .
“ Zoya . ” dedi ve devam etti . “ Kızma bize lütfen . ” dedi e gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı . “ Ben neden size kızayım ki ? ” dedim merakla . Merak kat sayım artmıştı ve içimde garip bir his vardı . Kesinlikle bir şeyler oluyordu . Umarım sabah olanlarla ilgili değildi . Kraliçe en sonunda pes ederek konuşmaya başladı . “ Seliya kralı altın veriyor ama seni istiyor . “ dediğinde biraz şaşırdım ama beklediğim bir şeydi . Sabah konuşulanları duymuştum . Böyle bir şey olacağını tahmin ediyordum .
“ Yani . ”dedim sakin bir sesle . “ Baban daha karar vermedi ama Arlond’duda düşünmeliyiz . Biz emek verdik buraya , bu krallığı baştan inşa ettik ama mahvetmeye çalışıyorlar burayı . ” deyip hıçkırarak ağladı . Yine konuşmak istedi ama ben sözünü kestim . ” Kral benimle evlenmek mi istiyor ? ” dedim . Yaşlı pislik . Bu kadar iğrençlikte olmaz ki . Neyse ki suikastçıydım . İşini bitireceğim onun . Çok kolay olacak . Kraliçe başını salladı . “ Evet ” dediğinde merakla , ” Çok mu yaşlı biri ? ” dedim , bu sorulacak soru muydu ? Bilmiyorum ama merak ettim . Eğer öyleyse onu şimdi hallederim . Kraliçe hızla başın salladı ve “ Hayır genç biri . ” dedi . İşte buna şaşırmıştım . Ben onu öldürmenin planlarını yapıyordum . Ama o gençmiş . Ah ne düşüneceğimi bilmiyorum .
“ Peki beni neden istiyor ? ” dediğimde bir şey söyleyecekti ama kendini durdurdu ve “ Bilmiyorum . “ dedi ve bakışlarını aşağı çevirdi . Biliyorsun ama söylemiyorsun . “Emin misiniz ? ” dedim . Bana bakmadan başın salladı . Yalancı . Kandırıyorsunuz beni . Doğruyu söyleseniz ne olur ki . Benim işim kolaylaşır ama artık bana doğruları da söyleseniz inanmam .
“ Siz merak etmeyin . Ben... Eğer isterseniz onunla evlenirim . ” dediğimde bana sarıldı . “ Sadece nişanlanacaksınız ama seni kendi krallığına götüreceğini söylüyor . Daha evlilik olmayacak . ”dediğinde bende ona sarılıp başımı salladım . “ Düşman krallık değil . Seni severler ama dikkatli olmalısın sen yine de . ” dedi ve devam ederek , “ Her hafta yanına geleceğim . ” dediğinde ona , “ Peki kaç hafta nişanlı kalacağız ? ” dedim .
Kraliçe benden ayrılıp , bana baktı “ Sen onu isteyene kadar . Kral senin ona aşık olmanı bekleyeceğini söyledi . ”dediğinde kendimi durduramadım ve kıkırdadım . Hayatımda bu kadar saçma bir şey duymadım .
Kraliçe bana bakıp , “ Ne oldu kızım . ” dedi . Yaşlı gözlerle bana bakıyordu . “ Hiç çok düşünceli bir kralmış . ” deyip geçiştirdim . Kapım yine tıklanınca gidip açtım . Kral kapının önündeydi . İçeri girdiğinde kapını kapattım . Kraliçenin yanına gitti ve elinden tuttu . “ Annen sana olanları anlatmıştır . Eğer istemiyorsan seni zorlamıycam bu duruma . Bir çaresini bulacağım . ” derken onu durdurup , “ Ben kabul ediyorum baba . Beni merak etmeyin . Eğer orada bir şey olursa ben kendimi korurum . ” dedim hafif gülümseyerek . Karşımda düşünceli bir kral vardı . Bu eğlenceli olacaktı sanki .
Kral yanıma gelip bana sıkıca sarıldı . ” Sen bizim tek kızımızsın . Eğer onu sevmezsen bana söyle . Altınları geri verip seni yeniden buraya getireceğim . Sana bir kız hizmetçi vereceğim merak etme . Hiç bir şeyden de korkma . ” deyip başıma öpücük kondurdu .
Geri çekildiğinde bana , “ Sen hafızanı kaybettiğinden dolayı kralı da hatırlamıyorsun . Hadi gidelim seni onunla yeniden tanıştıracağım . ” dedi dolu gözlerle gülümseyerek . Demek Zoya eskiden onu tanıyordu . Aralarında ne gibi bir ilişki vardı ? Bende hafif gülümseyerek kafamı salladım . “ Olur gidelim . ” dedim . Hep birlikte dışarı çıkarken unutmadan kapıyı kilitledim . Açık bırakamam kapıyı . Hele içeri girmeye çabalayan kişiler varken dikkatli olmalıyım .
Hiç bilmediğim bir yere gidiyorduk . Sarayın bu kısmına hiç gelmemiştim . ” Burası neresi ? ” dedim . Kraliçe bana yaklaşarak , “ Toplantı salonu burası . ” dedi , kapalı çift köşeli kapıları göstererek . Kapılar , iki muhafız tarafından açıldı . İçeri göz kamaştırıcıydı . Ortada büyük yuvarlak bir kırmızı masa vardı . Etrafında siyah sandalyeler . Yerde kırmızı halı vardı . Duvarlarda kırmızı süsler . Sandalyelerin üst kısımları da ateş renginde kristal taşlarla süslenmişti .
Sandalyelerde bizim halktan ve Seliya halkından kişiler oturmuştu . Karşılıklı oturmuşlardı . Beyazlar ve siyahlar gibi . Kral masaya yaklaşırken herkes ayağa kalkıp hafif baş eğdiler . Kral işaret verdiğinde baş köşede oturan kişiden başka herkes dışarı çıktı . Ama onun arkası bize dönüktü . Yüzünü göremiyordum . Arkadan bakınca gerçekten de yaşlı gözükmüyordu . Yapılı bir bedeni vardı . Ve çok güzel dövmeleri . Kulağında tüyden yapılmış bir küpe vardı . Sadece bir kulağında vardı ondan .
Kapılar arkamızdan kapanırken o beyaz saçlı , beyaz elbiseli adam ayağa kalkıp yüzün bize döndü . Şaşırmıştım . . .
Bu o , ben bunu tanıyorum ama . Havuzun başında ki adam . Kraliçe beni dürttüğünde kendime geldim ve ona taraf yürümeye başladım .
Kraliçe onun önünde saygıyla baş eğdi . Bende onun yaptığı gibi yaptım ve yeniden gözlerimi ona diktim . Bana çok kötü bakıyordu ama . Çok sert ve soğuk bakıyordu . Ya da Seliya halkının bakışları böyleydi .
Hani bu kişi beni istiyordu . Yani Zoya’nı istiyordu , o zaman bu bakışlar ne .
Seven insan böyle mi bakar ? Hayır ! . Seven insan bakışlarında bile sevdiğin hissettirmeli ama o kişi bana duygusuz bakıyor . Bende kaşlarımı çatıp ona sinirli bakışlarımı gönderdim . Gerçekten sinirlenmiştim . Bu işin içinde bir iş olmalı .
Kral benim ona kötü bakışlarımı görmüş olmalı ki bana yaklaşarak . Onu bana tanıtmaya başladı . “ Kızım hafızasın kaybettiğinden dolayı sizi hatırlamıyor . Bu Kral Adel ” dedi bana . Hafif başımı eğdiğimde o bana soğuk ve sert sesiyle “ Hazırlan ! Akşam olmadan çıkıyoruz ! ” dedi ve yüzünü dönüp kralı masaya davet etti . Evet , sanırım beni iyi bir şeyler beklemiyordu .