19. Tehlike

2764 Words
İnsanın umudu bitince , kötülük kapılarını , sonuna kadar açar . . . Bu kadının dediklerine anlam veremeden , Hugo’ya baktım . Hugo kolumdan tuttu ve , ona bakmamı sağladı . “ Beni dışarıda bekle . “ dedi . Odadan çıktığım an kapıyı kapatmıştı . İçerde ne oluyordu bilmiyordum . Hiç ses gelmiyordu . Benim asıl takıldığım konu başkaydı . Beni oğlun öldürmekle suçlamıştı . Yani Zoya’yı . Oh daha kimler vardı , o ayinde ? Kadının dedikleri , beni çok kötü etkilemişti . Zoya olduğumu bilmiyordu , tamam ama bu kişi benim . Bu gibi suçlanma ile iyice kötü hissetmiştim . Kim bilir Zoya daha ne kadar bu gibi durumlara maruz kalmıştı . Az çok anlıyordum , onun kötü birine dönüşmesindeki sebebi . Bir sırrı biliyorsun ve bir nedenden dolayı susuyorsun . Ve bunun yıkıcı sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyorsun . Tüm bu krallıklar , seni katil biliyor Zoya . Bu dünya senin düşmanın . Derin bir nefes alarak , kapıdan uzaklaştım ve balkona çıktım . Demek evliydi ve bir oğlu vardı , bir zamanlar . O da ayinin bir parçası olmalıydı . Onun dışında umarım bir şey değildi . Bu saraya büyük bir heyecanla gelmiştim ama ilk dakikasından , gelen bu mutsuzluk neydi ? Sonuç olarak orada ben yoktum . Bunu Kral Hugo biliyordu . Gökyüzündeki , beyaz bulutlara bakmaya başladım . Benim bir suçum yoktu bu olayda . Bir kaç dakika sonra , kapı açılmıştı ve o kadın hala bağırmaya devam ediyordu . O , bu krallığın kraliçesi ise , işim zor cidden . Kadını muhafızlar kolundan tutup götürmeye başlamıştı . Hugo saçlarını karıştırırken , dönüp bana baktı . Yüzünde siniri gitmiş ve mahcup bir ifade vardı . Yanıma yaklaştı ve “ iyi misin ? “ diye sordu . Başımı evet anlamında salladım ve derin bir nefes alarak , “ Oğlunuz da mı ayinin bir parçasıydı ? “ dedim . Yüzü donuklaşırken “ Evet . “ dedi fısıldar bir şekilde . “ Üzgünüm . Keşke elimden bir şey gelse . “ dedim sadece . Ne diyeceğimi bilmiyordum . “ Bu gün başka bir odada kal , yarın odanı hazır edeceğim . “ dedi . “ Hiç sorun değil . “ dedim . İkimizde bir birimize gergin bir şekilde bakıyorduk . Dilim sorun yok dese de , aslında bir sorun vardı . İstenmediğim bir yerdeydim . " Nancy oğlumuzu kaybettiğimizden sonra , kötü olmaya başladı . Hep birilerini suçladı . Bir daha karşına çıkmayacak . “ dedi . O bu sarayın kraliçesi değil miydi ? Nasıl karşıma çıkmayacaktı ? “ Anlıyorum . “ dedim sadece ve onu takip etmeye başladım . Bir kat aşağıda olan bir misafir odasına getirmişti beni . “ 1 saat sonra , kahvaltı vakti . Dean seni almaya gelecek . “ dedi , kısa boylu genç bir erkeği göstererek . Baş eğdim ve odama girdim . Kapıyı kapattım ve yere oturarak , derin nefesler almaya başladım . Acayip gerilmiştim . Sırtımı kapıya yaslayıp , bu güzel odaya boş gözlerle bakmaya başladım . Bu oda bile yüzümü güldürmeye , yetmemişti . Kötü düşünceler etrafımı sarmıştı ve bir karanlık gibi beni içine çekiyordu . Ağrıyan kafama ellerimi koydum bir süre . Fazla düşünmekten mi ağrıyordu , yoksa yol yorgunu muydum diye mi ? hiç bilmiyorum . Ama şimdi toparlanmam lazım . Kapıdan destek alarak ayağa kalktım ve üstümdeki pelerini çıkardım . Kapı çalınca , bir anda irkildim . Acaba o kadın miydi ? Diye açmaya da korkmuştum . Hayır ben suikastçıyım korkmamalıyım . Ani gelen cesaretle kapıyı açtım . Karşımda Dean’ı görünce şaşırdım . Bir saat mi geçti ? Diye düşünmeden edemedim . Baş eğdi ve konuşmaya başladı . “ Prenses Zoya sandıklarınızı getirdiler . İzniniz olursa odanıza bırakacaklar . “ Tabii . “ dedim ve kapıdan çekildim . Bir kaç kişi sandıkları odaya bıraktıktan sonra gitmişlerdi . Aynı şekilde Dean da . Kapıyı kapattım , kıyafet olan koca sandıkları açmaya başladım . Siyah bir elbise buldum ve yatağa bıraktım . Bu rengi şimdi neden daha çok sevdiğini anlamıştım . Hayatının rengiydi . . . Ardından banyoya girdim ve sıcak suyla banyo yaptım . Bedenim rahatlarken , duygularım tam tersini yapıyordu . Aklıma öyle şeyler geliyordu ki , endişelenmeden edemiyordum . Ben onlarla mı , kahvaltı edeceğim . O kadın beni öldürür yakın zamanda , buna emindim . O odanın halini görünce ,beni de parçalayacağını sandım . Çok da güzel biriydi aslında . Banyodan sonra saçlarımı iyice sıktım ve taramamaya başladım . Salık bırakırken kurumaya başlamıştı . Üstüme o siyah , kapalı ve sade elbiseyi giyindim . Ardından kurumakta olan saçlarımı , topladım . Kapım tıklanırken , son kez kendime aynadan baktım . Hiç gitmek istemiyordum , o kahvaltıya . Odamda açlıktan ölmek daha iyiydi . Resmen kapıya kadar zorla yürüdüm . Ayaklarım sürekli geri , geri gidiyordu . Kapıyı açtığımda , karşımda Dean vardı . “ Prenses Zoya size yemek salonuna kadar eşlik etmeye geldim . “ dedi , nazik bir şekilde . Gözleri sürekli yere bakıyordu . Odadan çıkıp , kapıyı kapattım ve “ Gidelim . “ dedim . Gitmek istemiyordum . O kadar mutsuzdum ki, etrafıma bile bakmıyordum . Ama çiçeklerin kokusu bir harikaydı . “ Kraliçeniz de orada mı ? “ diye sordum çekinerek . “Kraliçemiz ? “ diye sordu merakla . “ Odamdaki . . “ dedim . Gerisini getiremiyordum . “ Bir kraliçemiz yok . Kralımız ve Kraliçemiz , 3 yıl önce ayrıldılar . “ dediğinde şaşırarak ona baktım . Yani yemekte yok mu ? O kadın ? Bu harika bir haberdi . Utanmasam gülecektim ama yanlış anlarlar diye , duygularıma hakim olmalıyım . Onun Kraliçe olmamasına sevinmemin nedeni , Zoya’ya olan nefretiydi . Kesinlikle başka bir şey yoktu , bunun dışında . Yemek salonuna , altın rengi hakimdi . Etrafı izledikten sonra , Kral Hugo’ ya döndüm ve baş eğdim . Kesinlikle saygı kurallarını öğrenmem lazımdı . Eski hayatımda sürekli , kraliyet ailesi ile görüşmüyordum ki , şimdi zorlanıyordum . Ne yapmam gerektiğini unutuyordum . Sandalyemi Dean çekmişti . Teşekkür ederek oturmuştum . Yemekler servis edildikten sonra herkes çıkmıştı . Sessizliği , Kral Hugo bozmuştu . “ Bu gün olanlar için ,çok üzgünüm . Bunu telafi edeceğim en yakın zamanda . “ dedi mahcup bir şekilde . “ Sorun değil . “ dedim hafif tebessüm ederek . En azından artık sorun değildi . Sessiz geçen kahvaltının sonunda , ayağa kalkmıştık . “ Bu gün seni hocan ile tanıştırmak istiyorum . Aynı zamanda , senin koruman olacak . Çok iyi bir öğrencimdi kendisi . “ dedi yürümeye başlarken . “ Mutlu olurum . “ dedim . Yemek salonundan çıkıp , bahçeye doğru yürüdük . Burası arka bahçeydi sanırım . Kapalı büyük bir yer vardı . “ Şu yerde eğitim alacaksın . Burada hep kral olacak kişiler eğitim alır . Sende Kraliçe olacağına göre , yerin orası . Dışardan böyle göründüğüne bakma . İçerisi büyü ile genişletirdi . Yani bir saray gibi . “ Bu dedikleri beni daha da meraklandırmıştı . BU harika bir şey . Büyü cidden çok güzel . İçeri girdiğimde , içeride tek bir kişi vardı . Hızla yanımıza gelip , baş eğdi . “ Zoya bu Eric . Sana ateş elementini kullanmanı öğretecek . Aynı zamanda , her zaman yanında olacak . “ dedi . Eric sarışın ve siyah gözlü biriydi . Boylarımız neredeyse aynıydı . “ Tanıştığımıza memnun oldum Prensesim . “ dedi . Çok nazik birine benziyordu . Hugo , Eric’le bir süre konuştu . Bana öğretmesi gerekenleri , açıkladı . Birkaç dakika sonra , Eric ile eğitim salonunda yalnız kalmıştık . Birkaç kitap getirdi ve aralarından en kolay , Ateş tekniklerini ayırdı . Belirlediği teknikleri büyük bir ciddiyetle bana anlatıyordu . Hiçbir kelimesini kaçırmadan dikkate onu dinlemiştim . Anladığım kadarıyla hayal etme ve inançlı olma bu işin püf noktasıydı . Yapmam gerekeni ezberledim , birkaç dakika sonra deneyecektik . Biraz heyecanlıydım ama merak ettiğim bir şeyle duraksadım ve Eric'e döndüm . “ Ateş benim elbisemi yakacak mı ? “ diye sordum . “ Ateş sahibine zarar verecek , bir şey yapmıyor prenses Zoya . “ dedi ve ekledi . “ tüm vücudunuz ateşe dönüşse de elbisenize bir şey olmayacak . “ Bu söyledikleri bir nebze de olsa içimi rahatlatmıştı . Deneme yapacağımız alan boş bir alandı . Yakacak bir perde ya da herhangi bir eşya yoktu . İlk seferim korku ve panik ile sonuçlanmıştı . Şimdi kendimi bu duruma hazırlıyordum . Bakalım bugün beni ne bekliyor . İlk , Kral Hugo’nun bana söylediği taktiği deneyecektik . Gözlerimi kapatıp elimde bir ateş olduğunu hayal edecektim . Ama bu sefer iki elimde de olacağını . . . Bu kolaya benziyordu . Heyecanlıydım , aynı zamanda da olacaklar korkumu da tetikliyordu . Zoya bana bu güçleri kullanmamı söylemişti . Nedeni ne bilmiyordum ama bu beden artık benimdi . Onun dedikleri ile ve onun korkusu ile yaşayamam bir ömür . Tüm cesaretimi toplayıp ellerimi kaldırdım ve dikkatle bakmaya başladım . Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım . İki elimde de bir ateş yandığını hayal ettim . “ Açın gözlerinizi . “ diye seslenen Eric’in sesiyle , düşüncelerimden ayrıldım ve gözlerimi açtım . Kısık gözlerim , gördüğüm manzara ile , sonuna kadar açılmıştı . Bu gerçek olamayacak kadar güzeldi . Ellerimle ateşi hareket ettirmeye başladım . Ellerimi hareket ettirirken Ateş hiç azalmıyordu . Ellerimde hafif bir sıcaklık vardı . “ İlk kez Arnold halkından birinin Ateş kullandığına şahit oluyorum . Büyücülerin bazıları bunu büyü ile yapıyor ve o da uzun sürmüyor . “ diyerek beni tebrik etti . Zoya neden böyle bir gücü saklama gereği duydu ki ? Ben olsam herkese ilan ederdim . Gerçi şimdi bunu yapan bendim . Bu gücü saklamayacağım . Sonrasında Eric’in dediği yöntemle , ellerimdeki ateşi yok etmiştim . Bu güç harikaydı . Bu beni yormuyor de aksine heyecanlandırıyordu . Merak ettiriyordu ve bana enerji veriyordu . Ardından bir sonraki tekniğe geçtik . Diğer tekniklerde de , garip bir şekilde başarılı olmuştum . Eric , yaptıklarımı dikkatli bir şekilde gözlemleyip , not ediyordu , elindeki parşömene . Söylediğine göre çok güçlüydüm . Bir Seliya insanından bile güçlüydüm . Bu gücümün sebebi ne ? Bilinmiyordu . . . Arnold halkının gücü , çoktan körelmişti . Herkes biliyordu , Seliya halkı dışında , elementini kullanabilen biri yoktu . O yüzden , bu yaptığım , bazı şeyleri merak etmeme sebep olmuştu . Kral Hugo ve Eric de bunun sebebini açıklayamıyordu . Bunu araştıracaklarını söylemişlerdi . Umarım bir şey bulurlar . Geleceğim için iyi bir durumdu . Ateş elementini kullana bildiğimden dolayı daha fazla saygı görecektim . Gerçi şu an düşündüğüm bu değildi . Tek isteğim ve ilk yapmayı planladığım şey üstümdeki bu iftiralardan kurtulmaktı . Tüm dünya bana düşman olmuş durumda . Bundan kurtulamazsın , saygınlığı geç , gelecek diye bir şey olmayacaktı benim için . Fırsat buldukları an öldüreceklerdi beni . Öğlene kadar bir çok teknik denedik . Ateşi kontrol etmek çok kolaydı . Yemek saati gelince derse ara verdik ve eğitim alanından çıktık . Ilık havayı ve çiçeklerin kokusunu içime çektim . Etraftaki yeşillik beni kendime getirmişti . Çok iyi hissediyordum . Yavaş adımlarla saraya doğru yürüdük . Etrafımdaki büyülü manzaraya izleyerek , resmen hayatımı tadını çıkarıyordum . Sarayda farklı bir yere gitmiştik . Daha ferah bir yerdi . Sarayın 4 katında olan balkonda , masa hazırlanmıştı . Eric büyü ile yemekleri kontrol etti . Bunlar aynı Hugo’nun yaptığı büyülerdi . Kralın birikmiş işleri olduğundan dolayı , bize katılamayacaktı . Yemekte iken Ona bugün yaptıklarından bahsetmek istemiştim aslında ama olsun . Artık başka bir zaman anlatırım . Yüzüme gelen saçlarımı arkama atarak , yemeğe büyük bir iştahla başladım . Gerçi birkaç lokma ile duymuştum . Eric de yemeğini bitirdiğinde , yine eğitim salonuna gitmeye yola koyulduk . Saraydan arka bahçeye doğru yürürken , bir şey fark etmiştim . Saraydaki ve bahçedeki çiçek kokuları farklıydı . Bunun nedenini Eric’e sorduğumda , sebebinin yapılan büyü olduğunu söyledi . Kokular karışmıyordu ve her gün farklı bir koku oluyordu . Bu muhteşem bir şeydi . Büyü keşke bizim karanlık dünyamızda da olsaydı . O zaman En azından bizi mutlu eden bir neden olurdu . Alex bu dünyayı görse çok severdi . Keşke o da burada olsaydı . Bu düşünce ile içim sıkılmıştı . Derin bir nefes alıp , yoluma devam ettim . Kaldığımız yerden derslere devam ediyorduk . Büyük bir heyecanla yeni bilgiler öğreniyordum . Özellikle Arlond halkı hakkında . Şu an merak ettiğim iki Krallık daha vardı . Tessa -Toprak krallığı ve Hales – hava krallığı . Ama oralara şimdi gidersem kesin öldürülürüm . Onlar da benden , yani Zoyadan nefret ediyorlar . O krallıklara gitmek için kendi suçsuzluğunu kanıtlamalıyım . Bir düşünce son günlerde kafamı kurcalıyordu . Ya gerçekten de olan her şeyin arkasında Zoya varsa ? Bu düşünceyi ne kadar kopmaya çalışsam da , sürekli aklıma gelmeye başlamıştı ve beni rahatsız ediyordu . Sırrı öğrendiğinde beni ne bekliyordu ? Arkasından Zoya çıkarsa ben ne yapardım ? O zaman suçsuz olduğumu kime anlata bilirdim ki ? Büyük bir hayal kırıklığı yaşardım . Şimdi kendimi savunuyorum ama bu Zoya’nın bedeniydi . O ne yapmıştı bilmiyordum . Ben suçsuzluğunu kanıtlamak isterken , o karanlık yolda beni ne beklediğini bilmiyordum . . . Akşama doğru yine eğitime ara vermiştik . Ara değil de , Bu günlük dersim bittiğini bana belirtmişti . Eğitim salonundan çıkıp bahçede dolanmaya başladık . “ Eric , Sen çok şanslı birisin . Böyle güzel bir krallıkta doğmuşsun . “ dedim . Etrafına göz attı ve parlayan siyah gözleri ile , “ öyle iyi ki burada doğmuşum . “ dedi . Gurur duyuyor olmalı . Bir şeyleri mahvetmiyorlardı aksine büyüyle güzelleştiriyorlardı . “ Burası büyücü krallığı . Gücümüzü hayal dünyamızda , inancımızdan ve mutluluğumuz dan alıyoruz . Mutsuz bir büyücü , büyü yaparsa , sonucu olumsuz oluyor ya da büyü de kötü bir etki bırakıyor . Krallığımız O yüzden büyüleyici . Mutlu insanları ve güzel büyüleri ile eşsizdir . “ dedi . O bunları anlatırken bir süs havuzuna yaklaşmıştık . İçerisinde mavi ve kırmızı balıklar vardı . “ Bu havuz büyülü . İçinizden bir soru soracaksınız ve ellerinizi suya sokacaksınız . Ellerinizin yanına mavi balıklar gelirse , cevabı ‘evet’ , kırmızı balıklar gelirse , cevabı 'hayır' demektir . “ dedi . Bu dikkatimi çekmişti . “ peki cevaplar gerçek mi ? “ diye sordum merakla . “ Evet prensesim . Cevaplar gerçek .” dedi . Biraz endişeliydim ve soracağım soruyu düşündüm . Bir soru vardı aklımda ama sormaya korkuyordum . Belki de bu öğrenmem için bir şanstı . Havuza iyice yaklaştım ve içimden soruyu sormaya başladım . “ Zoya’nın sırlarını öğrene bilecek miyim ? “ dedim ve ellerimi suya soktum . Kırmızı balıklar dibe inerken , mavi balıklar ellerimin etrafını sardılar . “ Sorunusun cevabı , ' evet’ . “ dedi Eric . Gülümseyerek ona bakarken ellerimi sudan çıkardım . Cesaret edip de asıl soruyu sormamıştım . “ Bir kez daha yapabilir miyim ? “ diye sordum merakla . Eric’in Yüzündeki gülümseme çekilirken aklına bir şey gelmiş gibi oldu ve dudağını ısırdı . “ Özür diledim prensesim . Herkesin bir soru vardı . Size bunu söylemeyi unuttum . Bu soru sadece kendimiz hakkında olmalı . Başka biri hakkında olduğunda , balıklar karışıyor ve net bir cevap olmuyor . Ama size net bir cevap geldi . “ deyip , zoraki bir şekilde gülümsedi . Ah bilsen bir hakkım olacak keşke başka bir şey sorsaydım . Gerçi bu da iyiydi . Zoya’nın sırlarını bulacaktım . Biraz daha burada takılıp konuştuktan sonra saraya doğru yürüdük . Koridorda Kral Hugo ile karşılaştık . Baş Eğdikten sonra gülümseyerek ama baktım . O da iyi gözüküyordu . Eric , elindeki parşömeni günü ona verdi . Tüm gün elinden bırakmamıştı ve sonuçlarını not etmişti . Salona doğru yürüyüp , masa kurulurken , şömine yanında koltukları oturmuştuk . Hugo vakit kaybetmeden parşömeni açtı ve okumaya başladı . Yüzünde beliren gülümseme , sonuçlardan memnun olduğunu gösteriyordu . “ Seliya kralı bile , Bu yaptıklarının yarısını yapamıyor . Eşsiz bir güce sahipsin Zoya . “ dedi , gözlerime bakarak . Bu dediklerine tebessüm etsem de , aklıma Adel gelmişti . Bu biraz beni rahatsız ediyordu . Masa hazır olduktan sonra yemekler kontrol edildi . Heyecanım gitmiş , yerini yorgunluk almıştı . Yemeğimi yedikten sonra , izin isteyerek odama çekildim . Uyumak için erken bir zamanda ama daha bu gün gelmiştim bu krallığa . Ellerimi yıkadım ve banyodan çıkarak odama geçtim . Batmakta olan güneşe baktıktan sonra yatağıma girdim . Yorganı kafama çekip , gözlerimi kapattım . Bir şey düşünmeden anında yukarıda dalmıştım . . . . Bir anda üstümde bir ağırlık hissettim ve nefesim kesilmeye başladı . Gözlerimi açtım karanlıkta Bulanık görmeye başladım . Biri vardı üstümde ve elleri ile boğazıma sıkılıyordu . Biri beni öldürmeye çalışıyordu .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD