14. Anlaşma

2385 Words
Korkarak , " Ben . . Ben . . " diye gevelemeye başladım . O , ağır adımlarla yanıma yaklaştı ve " Zihnini okumama izin ver . " dedi . Zaten artık benim Zoya olmadığımı biliyor . Bir şeyi saklamaya gerek yok . Sanki bu bedeni zorla almış gibiyim . O yüzden ona gerçeği göstermeliyim , sanırım . Kaçmaktan yorulmuştum . İzin vermezsem , sorunlar çıka bilirdi . Pes edercesine başımı salladım . Elini kafama koyduğunda gözlerimi kapattım . Tüm hayatım gözümün önünden geçti gitti . Hatta Alex'in beni ilk kez bulduğu yer bile aklıma gelmişti . Hatırladığım ya da hatırlamadığım , her an . Gözlerimi açtığımda o adam yorgunlukla yatağına oturdu ve derin bir nefes aldı . " İnanamıyorum . " dedi bana bakarak . Ona endişeyle baktım ve " Benim Zoya olmadığımı ,söyleyecek misiniz ? " dedim . Bana dikkatle baktı ve " Hayır söylemeyeceğim kimseye . Sır olarak kalacak ama karşılığında . . . " dediğinde sabırsızca sözün kestim ve " Karşılığında ne istiyorsunuz ? " dedim . " Zoya'nın sırrını . " dedi . Bu sefer ben derin bir nefes aldım . " Bu nasıl bir sır ki , herkes o sırrı istiyor benden . Ben Zoya değilim , onun hayatını ve yaptıklarını bilmiyorum . Ben sadece kendimi biliyorum . " dediğimde , " Bir Suikastçı , bir Prensese dönüştü . Demek Zoya öldü ve senin ruhun ve zihnin Esmeralde'nin lanetli kadehiyle buraya geldi . " dedi ve başka bir yöne baktı . " Zoya'nın sağ çıktığı bir katliam oldu . Onu ölmekten ben kurtardım . Benden sürekli kaçtı ve zihnini okuyamadım . Bu Arseliya için büyük bir utanç üstelik Seliya büyücüsü bile o katliamda öldü . Kimse ne olduğunu bilmiyor . O yüzden sen Zoya gibi davranmalısın . Onun sırrını açığa çıkarmalısın . " dedi . Bende zaten öyle yapıyorum . “ O katliam aslında bir ayindi . Öyle basit birinin işi değildi . Arkasında , çok güçlü bir büyücü vardı . Çok aradım ama bulamadım . Oraya geldiğimde herkes ölmüştü . Bir tek sen nefes alıyordun . Seni o alandan çekip çıkardım . Zihninde bir kilit vardı sanki . Tüm kapılarını kapatmış gibiydin . Kanlı ay da , Kanlı bir ayin gerçekleşti . Kanlı ay da yapılan ayinler çok tehlikelidir . Ne olduğunu bulamadık . Zoya kötüleşmeye başladı . Buraya geldiğini duyunca , çok şaşırdım . Günahın kadar sevmezdin , Adel’i . Prens Aron ile nişanlıydın , şimdi onun abisi ile nişanlısın . Neden böyle olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum ama şunu bil . Prenses Zoya , Prens Adel’i görünce çıldırdı bir süre . Seliya krallığı , Zoya’yı öldürmek için suikastçılar gönderdi üstüne . Uzaktan Zoya’yı korudum . Burada olmamalısın , Kataleya . Emin ol ki , Zoya bu teklifi asla kabul etmezdi . Zoya gibi , Adel’in de zihnini okuyamıyorum . BU çok garip değil mi ? Onunda bu ayin ile bir bağlantısı olmalı . Artık , Kral olduğundan , eskisi gibi sorgulayamıyorum onu . “ Anlattıkları , beni derinden sarsmıştı . Bu benim hayatım olmasa da , beden artık benim bedenimdi . Seliya'nın gönderdiği suikastçılara mı üzüleyim , yoksa Zoya’nın , Adel’e olan nefretine mi . Düşüncelere dalıp giderken , sessizliği bozdu yine . " Kral Adel’ e güvenmemelisin . Onunla evlenmemelisin . " dediğinde ona baktım . “ Arlond krallığı ile anlaşma yaptı . İki yıllık verginin , altınını verdi ve beni aldı . “ dediğimde hızla ayağa kalktı . “ Aşağılık . Dediğim gibi , hafızanı kaybettiğini öğrenmiş ve bu durumu kullanmış . Sana büyü yapacağım . Bu büyü sayesinde , aklından geçenleri ben dahil , başka büyücü de okuyamayacak . Seni de bu krallıktan , yakın zamanda kurtaracağım . Sabırlı ol ve bekle . Yediğine , içtiğine dikkat et . Seni öldürmek isteyen bir kralın yanındasın . “ dedi ve yataktan ayağa kalkarak , yanıma yaklaştı . Sıçak ellerini , alnımda birleştirdi . Bir şeyler mırıldanmaya başladı . Gözlerimi kapatmış bekliyordum . “ Aça bilirsin , Zoya . “ dediğinde açtım ve onun ateş gibi parlayan gözlerine baktım . Kahve rengi gözlerindeki , o parlak ateşi görünce , korkmadım değil . Hafif gülümsedi ve “ Ben ateş elementini yaratan büyücünün soyundan geliyorum . O yüzden büyü yaparken , gözlerimiz değişiyor . “ dedi . Dikkatle bakınca , son derece yakışıklı ve yapılı biriydi . Siyah saçları ve kahve rengi gözleri vardı . Boyu benden uzundu . Ah ben neler düşünüyorum . İyi ki , duymuyor , düşündüklerimi . Hafif gülümseyerek ona baktım . Azda olsa rahatlamıştım . Artık o kadar yalnız hissetmiyordum . Sırrımı bilen ve beni koruyacağını söyleyen biri vardı . Aslında sırrımı bilmesi , içimi rahatlatmıştı . Sonuçta o da bir kraldı . Hatta dört krallığı yöneten bir kraldı . Konuşması çok nazikti . Adel gibi sinirli değildi . Buradan gitmeme umarım , dediği gibi yardım eder . “ Zoya’nın gözlerinin rengi , o olaydan sonra siyaha dönüştü . Aslında onunda kahverengi gözleri vardı . “ dedi , elini çeneme koyarken . Bu hareketine nefessiz kalmış , ona bakıyordum . Bana ne oluyordu böyle . Söyledikleri umurumda değildi ve sadece ona bakıyordum . Bir eli yanağımda gezindi ve sonra aniden çekti . Paniklemiş bir şekilde , gözlerini kaçırdı . Benden uzaklaşıp , cama yaklaştı . “ Odana git Prenses . Kendini koru . Ben her şeyi yerine koymaya çalışacağım . “ dedi , boğuk bir sesle . O görmese de , saygıyla baş eğdim ve “ Teşekkür ederim . “ dedim . Yavaş adımlar ve kalbimin hızla çarpması eşliğinde odayı terk ettim . Buraya gelirken , son derece endişeli ve panik olmuştum . Şimdi omuzlarımdan , yük kalkmış gibi rahattım . İçimi bir huzur ve ismini koyamadığım bir mutluluk kaplamıştı . Bu mutluluğum , Adel’le karşılaşana kadar sürdü , ne yazık ki . . . Onu görünce , endişeli bir hal almıştım . Yutkundum ve olanları anlamaması için dua ettim . Demek Zoya’yı öldürmek istiyordun . “ Ne oldu ? Bir şey anladı mı ? “ diye sordu endişeyle , yanıma yaklaşıp , kolumdan tutarken . Gözlerimi , onun buz gibi bakan gözlerinden kaçırarak , başımı ‘ Hayır . ’ anlamında salladım . “ Ne sordu sana ? “ dedi , merakla . Çenemden tutup , ona bakmam için , beni zorlamıştı . Buz mavisi olan gözlerine , gözlerimi dikerek , “ Ne oldu da bu krallığa gelmeyi kabul ettim ? diye sordu . Bende olanları anlattım . “ dedim . Yüzünde nefreti , açıkça belli olurken “ Olamaz . “ dedi ve çenemdeki elini çekti . “ Ben odama gidiyorum . “ deyip , koşar adımlarla yanından uzaklaştım . Boş koridorlarda , koşar bir şekilde odama gidiyordum . Burası benim için hiç güvenli değildi . Bu bilgileri öğrendikten sonra , iyice endişelenmiştim . Kimseye güvenemezdim . Ama o Kral gerçeği söylüyor gibiydi . İçimden bir ses ona güvenmemi söylüyordu . Bu düşünceler içinde , nihayet odama gelmiştim . Kapımı kilitledikten sonra , üstümdeki pelerini çıkardım ve astım . Ardından kendimi yatağıma attım . Camımın kapalı olduğundan da emin olduktan sonra , içim rahatlamıştı . Güçlü olmalıyım ama nasıl yapacağımı bilmiyorum . Bir şeyler dönüyordu . Bir ayin yapılmıştı , kanlı ayda . İyi bir ayin değildi ve Zoya da o ayinin bir parçasıydı . Bu çok korkunç , bir şey . Bu yerin , peri masalı gibi güzel bir yer olduğunu sanmıştım ama öyle değilmiş . Büyünün güzel bir şey olduğunu sanıyordum ama onun da kötüsü varmış . Bu yer sandığım gibi değil . Hayal kırıklığı ile , kafamı yastığa koydum ve tavana bakmaya başladım . Sanırım , Krallıkların güzel manzaralarına aldanmamalıyım . Ya da bu bedenin güzelliği ile kendimi kandırmamalıyım . 3 yıl önce olan bir ayinin , parçasıydı bu beden . Zoya ya ne oldu ondan sonra . Gözlerinin rengi bile değişmiş . Aynadan bakarken , artık korkacağım sanırım . Bu güzel , büyüleyici siyah gözler , bir büyünün parçası . Anlattıkları beni derinden sarsmıştı . Artık ne düşüneceğimi bilmiyordum . İki elimi , alnıma koydum ve tavana bakmaya devam ettim . Delireceğim . . . Zoya'nın o büyük sırrın çözmeliyim . Ama bu çok zor . Aklımda bin türlü düşünce oluşurken , artık gözlerim kapanmaya başlamıştı bile . Sonunda , pes ederek , gözlerimi kapatmıştım . Bir boşlukta gibiydim . . . Gözlerimi açtığımda gök yüzündeydim . Kendimi Zoya değil de Kataleya gibi görüyordum ve yine yanımda Zoya belirdi . " Sırrımı mı çözmek istiyorsun ? " dedi bana sakin bir sesle . Ona döndüm ve " Evet . " dedim . Başını olumsuz anlamda salladı ve " Çözme o sırrı . Bırak sır olarak kalsın . Eğer olanları herkes öğrenirse . . . Savaş çıkar . Herkes bir birine düşman olur . O yüzden bu sırrı çözmeye çalışma . " dediğinde sıçrayarak yerimden uyandım . Rüya mıydı bu ? Yoksa gerçekten mi ben onunla konuştum . Elimi kalbimin üstüne koyduğumda , kalbim yerinden çıkıyordu . O kadar hızlı atıyordu ki , kendimi zorla sakinleştirdim . Ayağa kalkıp banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım . Ardından üstümde ki elbiseyi çıkarıp , büyülü taşların ışıklarını kapattım . Sonra yerime girip gözlerimi kapadım ve yeniden Zoya'nı düşünmeye başladım . Yine o rüyayı görmek istiyorum . Daha sorularıma cevap vermedi Zoya ve ona soracağım bir sürü soru var . Neden hayatım bu kadar zor ki benim . Daha kolay bir hayat istiyorum . Sabah kapımın tıklanmasıyla uyandım ve üstümü giyindim hızla . Koşar adımlarla kapıya yaklaşıp açtım . Karşımda Adel vardı . Yüzüme bile bakmadan , " Kahvaltı hazır . " deyip salonun kapısından çıkıp gitti . Kapımı kapadım ve banyoya girdim . Rutin işlerimi halledip , üstüme başka bir elbise giyindim . Odadan çıkıp kapıyı kapattım ve sandalyeye oturup kahvaltımı ettim . Eskiden en azından Alex'le yerdim . Ama burada iyice yalnız kaldım . Yine güne , Adel’in , moralsiz suratı ile başlamıştım . Hayır yani bir şey oldu ya da olmadı hep aynı , bana karşı . Gerçi yakında kurtulacaktım bu durumdan ama ne kadar yakın , bilmiyorum . Ona kadar göze batmamalıydım ve kendimi korumalıydım . Kral Adel’i sinirlendirmemeliyim . Bu aralar sessizce , odamda otursam , çok iyi olacak . Umarım Kral Hugo , sözünün arkasında durur ve beni kurtarır . Sanırım ilk kez hayatımda , birinin beni kurtarmasını bekliyordum . 9 yaşımdayken , hatırladığım tek şey , o karlı geceydi . Ondan önce ne olmuştu bilmiyordum . Kral Hugo da hafızama bakınca , her şey o karlı geceden başlamıştı . Hiç umudum yoktu ve sessizce ölümü bekliyordum . Zaten konuşamıyordum ama zaman kesin , düşüncelerimde son derece sessizdi . Suikastçı dağında , bir çok zorlu eğitimden geçtim . En zor eğitimde ya da sınavda bile , birinin beni kurtarmasını istemedim . Tüm ağrı ve acılara katlandım . Üstümüzde çok fazla baskı vardı . Tüm duygularımızı elimizden alana kadar , durmuyorlardı . İlk kez birini öldürdüğümde , acımamıştım bile . Kan zaten hep gördüğüm bir şeydi dağda . Benim için normal bir şeymiş gibi bakıyordum . Ama şimdi , o benle , bu ben arasında büyük bir fark vardı . Kendi bedenimi hiç korumak için çaba göstermemiştim . Sürekli yara alıyordum ama bu bedeni garip bir şekilde koruyordum . Demek ki , insan ölünce anlıyormuş , hayatının anlamını . Aynadan ruhumun görüntüsünü görünce korktum . Sandım ki , o görüntüm geri geldi . Ben hala o bedenimden nefret ediyorum . Geri gelmesini istemiyorum . Bir daha öyle görünmek de istemiyorum . Nasıl lanet bir yerdeyim ben . Hiç bir şey normal değil . Peki diyelim , normal insanların dünyasında da olsam , şuan şimdi ki , ben gibi ,mutluluğu tada bilir miydim ? Bilmiyorum . Her şey çok karmaşık . Bu düşünceler içinde kahvaltımı bitirdikten sonra , ayağa kalkıp , kapıyı açtım ve hizmetçilere , masayı toplamalarını söyledim . İşleri bitene kadar , yanlarında beklemiştim . Herkes çıktıktan sonra , kapıyı yeniden kilitledim . Adel odasında değildi . Balkondan baktığımda , bahçede görmüştüm . Yine bir umut , onun odasına yaklaştım ve kapıyı açmak için zorladım . Yine kilitliydi . Hiç unutmuyor mu kilitlemeyi ? Demek ki , bu odada gerçekten bir şeyler saklıyor . Aynısı Zoya için de geçerliydi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arlond Krallığı . . . . . . . . . . . . . Sabah olurken , sarayda bir telaş başlamıştı . Tüm yöneticiler toplanmış , Kral Maksis’in gelmesini bekliyorlardı . Konuşmalar , arar vermeden devam ediyordu . Toplantı salonuna , büyük bir gürültü hakimdi . Bunun sebebi , Büyük Arseliya krallığından gelen emirdi . Kaplılar gürültü ile açılırken , Kral Maksis , salona teşrif etmişti . Endişeli ve yorgun bir şekilde , baş köşeye oturdu . Herkes susmuş , kralın diyeceklerini bekliyordu . Ortada tartışmaları gereken , bir emir vardı . Kral eli ile işaret verdiğin de , yardımcısı , emri okumaya başladı . Bir kaç şey söyledikten sonra , asıl konuya gelmişlerdi . “ Prenses Zoya , Seliya Kralı ile olan nişanını bozacak ve geri gelecek . Arseliya Kralı Hugo onu kendi koruması altına alacak . Arlond Krallığı ile bir anlaşma imzalanacak . Arlond Krallığından , 10 yıl boyunca vergi alınmayacak . Karşılığında Prenses Zoya , Arseliya Krallığında misafir olacak ve gelecekteki , Arlond tahtı için eğitilecekti . “ Bu anlaşma iyi gözükse de müttefikleri olan Seliya Kralı ile aralarını açacaktı . Bir nişanı bozmaktan , söz ediyordu . Bu hiçte öyle kolay olmayacaktı . Yönetim oy birliği ile , Zoya’nın Arseliya Krallığına gönderilmesini , talep etmişti . Ardından , Kral Adel’e mektup yazılmaya başladı . Sandık dolusu altınlarını ve mektubu hazırdı . Arseliya Kralına karşı gelemezlerdi . O Kral , element krallıklarını , yönetiyordu . Zoya için bir şanstı bu . Daha önce kimseye böyle bir teklif gelmemişti . O yüzden kabul etmek 10 yıllık vergilerden azat olmak demekti . 10 yıl boyunca , gelişir ve altını toplarlardı . Bir sonraki yıllarda zorluk çekmezlerdi . Ve en önemlisi , Zoya kraliçe olduğunda , Arseliya Kralı ona destek olacaktı . Alacağı eğitimle belki de değişir ve iyi bir kraliçe olurdu . Saraydan 200 kişilik bir ordu toplandı . Sandıklar ve elçiler güvene alındı . Yola çıkarken akıllarda tek bir soru vardı . Zoya’yı , Seliya Kralı bırakacak mı ? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD