Donup kalmıştım.
' Deniz ben...' dediğimde cümlenin devamında ne diyeceğimi bende bilmiyordum. Deniz' de bunu fark etmiş olacak ki konuşmaya başladı.
' Rüya. Ben seni hiçbir şeye zorlamıyorum. Zorlamam da. Kendini bir ilişkiye hazır hissetmediğini biliyorum. Tek istediğim bana karşı bir hissin var mı bilmek. Tamam bir şeyleri fark ediyorum ama senden duymak önemli benim için. Tahminlerle yaşamak istemiyorum. '
Böyle diyen birine ne denirdi ki? Son derece anlayışlı ve nazik yaklaşmıştı. Aramızda olanlara rağmen.
' Var ama. '
' Devam etme. Fazlasıyla ama var aklında biliyorum. Benim için bu kadarı yeterli Rüya. Ben burdayım. Bir gün gitmeyeceğimi anlayacaksın. '
' Ya hiç anlamazsam? '
' Yine de beni sevdiğini bileceğim. Bu yeterli Rüya. Beklemek için yeterli. Ne kadar bekleyeceğim önemli değil. Şimdi söyle bakalım kedimizin adı ne olsun?'
Konuyu değiştirmesi bana iyi gelmişti. Birinin gitmeyeceğine inanmam benim için imkansız gibi bir şeydi. Ki daha önce gitmişti. Kendi ağzından duymuştum bunu. Bir kere giden bir daha giderdi. Üstelik ilki kadar zor da olmazdı gidişi.
' Kedimiz?'
' Evet bizim kedimiz. Adını sen koy istiyorum. '
' Peki, kız mı erkek mi? '
' Kız. '
Çok güzel bir kediydi. Tekir cinsiydi ve upuzun tüyleri vardı. Şu an kirli görünüyordu ama hiçbir şey güzelliğini gölgeleyemiyordu. Ayrıca kirli olmasında onun suçu yoktu. Daha annesinin yalayıp temizlemesi gereken çağdaydı. Ama birileri onu annesinden koparıp, bahçeye bırakmıştı. Kimbilir nerelere saklanmıştı korkuyla. Deniz onu buluncaya kadar neler yaşamıştı. Etraf ona ne kadar yabancı ve her şey ne kadar devasa gelmişti. Ne kolay geliyordu insanlara sokak kedisi demek, pis demek. Daha çok küçüktü ve gecenin bu saatinde yıkarsak hasta olurdu. Isıtıp kurutacak bir annesi yoktu. Minicik diliyle kendini ne kadar kurutabilirdi? Saç kurutma makinesi ise onun için oldukça korkunç bir şeydi. Daha annesinden öğreneceği ne çok şey vardı. Ama insanlar kendinde buna engel olma hakkını görmüştü. Dünyayı kendi malımız sanmaya meyilliydik. Ama hiçbirimize kalmayacaktı dünya.
' Hmm. Diğerlerinin adı Miço ve Tayfa. Hep denizle ilgili isimler. Bununda adı rüyayla ilgili olsun. '
' Nasıl istersen. '
' Hayal olsun adı. Hayalle rüya kardeş sayılır. '
' Nasıl istersen güzelim. '
' Şu lafı demesen olmaz mı? Sevmiyorum. '
' Sadece bu lafı mı sevmiyorsun? '
' Aslında bir kaç tane daha var. Aşkım, hayatım, çiçeğim, böceğim , bebeğim, bebişim , aşkitom , cicim, gülüm, aşk böceğim. Galiba liste uzunmuş. '
' Peki. Hayalim diyeceğim. Onu saymadın sonuçta. '
Yok artık ya. Hepsini tek tek saymamı beklemiyordu herhalde. Zaten o kadar tuhaf şeyler söylüyorlardı ki, insanlar birbirlerine hepsini nerden bilecektim.
' Seni zorlamayacağım demiştin. '
' Seni benimle bir ilişki yaşamak konusunda zorlamayacağım Rüya. Ama sana hislerimi ifade etmekten vazgeçmem. Şu aralar hayatımda olan en güzel şey sana olan hislerim. '
Birden içime bir hüzün çöktü. Birinin hayatındaki en güzel şey bensem o kadar güzel bir hayatı yok demekti.
' Umarım daha güzel şeyler yaşarsın. '
' Senden güzel bir şey zor bulunur Rüya. '
'Bir kere ben o kadar güzel değilim. Mesela Sedef benden bin kat daha güzeldi. '
' Önemli olan bana güzel olman. Sen sadece dışınla değil aynı zamanda içinle de güzelsin. Ve benim içinde en önemlisi bu. Ben senin kalbini sevdim Rüya. Çok güzel bir kızsın ya da bana öyle geliyor bilemem. Ama kalbin. O bence eşsiz. '
Başımı öne eğdim. Bir şey diyemiyordum ve bu benim kolay başıma gelen bir şey değildi. İltifat duymayan biri değildim. Ama o lafların gerçek olduğuna nadiren inanırdım. Hatta yıllar sonra bu ilkti. Neyse hayalim kulağa diğerleri kadar kötü gelmiyordu en azından.
' Tamam daha fazla üzerine gelmeyeceğim. Sevilmeyede alışacaksın zamanla Rüya. Yavaş yavaş. Acelemiz yok. '
' Bende bundan korkuyorum. Alışmak istemiyorum. '
' Üzgünüm hayalim. Alışacaksın. Çünkü hakettiğin şey bu. Yine de benden başkası sevsin istemem. Bugün yeterince sinir oldum. Söyle bakalım şimdi senin sürprizin ne?'
' Artık içmiyor, doydu galiba' diyerek konuyu değiştirdim.
' Söylemeyeceksin değil mi? '
' Tabi ki söylemeyeceğim Deniz. '
Deniz ' le bir süre öylece bakıştık. Ama bu diziden fırlama sahneler niye benim hayatıma giriyordu. Ambiansı bozmak için ' Çok yorulmuşum. Hiç eve gidesim yok. ' dedim.
' Uyu burada Rüya. ' dediğinde hemen ' Olmaz.' dedim. Benim tek amacım konu değiştirmekti. Ama sanki bu konu daha beter olmuştu.
' Daha önce de kaldın Rüya. İlişki dediğimde cinsel bir şeyden bahsetmediğimi ikimizde biliyoruz diye düşünüyorum. '
' Sahtekarsın. '
Deniz kalktı. Yanıma oturdu. Arkasına yaslandı.
' Neden sahtekarım?'
' Çünkü erkeksin. '
' Hadi ya! ' dedi gülerek. ' Bu nasıl bir bağlantı oluyor acaba. Bütün erkekler sahtekardır gibi bir genelleme yapamazsın. Özellikle sana yakışmaz. '
' Yoo hepsi sahtekar değil , ama sen öylesin. Çünkü bütün erkeklerde; hormonlar biraz fazla mı çalışıyor bilmiyorum ama hepinizin sekse bir düşkünlüğü olduğu kesin. '
' Bu konuda pek kadın erkek ayrımı olduğunu sanmıyorum Rüya' m. Tamam kadınların kendine hakim olmak konusunda , daha başarılı olduğu bir gerçek ama artık onlarda, neden erkekler hakim olmuyor da, biz oluyoruz kafasında olabiliyorlar. En azından bir kısmı. Buna sıkça şahit oluyorum meslek icabı. '
' Tamam sen kazandın. Bazı kadınlar da diyelim. Yine de söylediğin yalan oluyor. '
' Hayır olmuyor. ' diyerek beni kendine çekti ve başımı göğsüne yasladı. ' Olmuyor çünkü senden cinsellik beklemiyorum. Yaşamak istediğim ilişkinin temelini de oluşturmuyor. Sana karşı asla istek duymam diyemem. Desem sahtekarlık olurdu. Ya da daha beteri bir süre öylesine takılalım demek gibi bir şey olurdu. Ben sana karşı duyacağım isteğe hakim olabilirim demeye çalıştım. Çünkü önceliğim bu değil. '
' Önceliğin ne peki?'
' Şu an mesela. Bu anın tadını çıkarmak. '
Hiçbir şey söylemedim ya da yapmadım. Kedi olmasaydı elimde belki ona sarılırdım. Deniz tam bir üç kağıtcıydı. Beni ilişkiye zorlamayacağını söylemişti ama şu an yaptığı ne oluyordu acaba? Yine de ses etmedim. İçimden gelmedi.
....
' Rüya' m. '
' Aitlik eki koymak zorunda mısın?'
' Sen bana sonsuza dek Deniz diyeceksin değil mi? '
Hızla kafamı kaldırdım. Buraya girmese olmuyordu sanki.
' Sonsuzluk diye bir şey yok. Boş edebiyat yapıyorsun işte. Sevmiyorum edebiyat. '
' Herkesin sonsuzluğu kendi içindedir Rüya. Belki çok hızlı ,belki çok yavaş oldu; bu hislerimin oluşması... Ama ben hatırladığım son anda bile, içimde bir yerde yerin olacağını biliyorum. Öyle hissediyorum demiyorum bak biliyorum. Hayatımda olsan da, olmasan da bende iz bıraktığın ve daha da bırakacağın kesin. Benim hatırladığım son anda bile sen olacaksın. Ayrıca ben ruhun sonsuza dek yaşadığına inanırım. Sana hislerimde bedeni değil. Demek ki sonsuzluk diye bir şey var. '
' Kitap yazmayı düşündün mü? Gerçekten seviyorsun sen edebiyat.'
' Aslında böyle konuşan biri değilim. Beni buna yönelten sensin. '
' Vay bana. İçindeki sanatçıyı ortaya çıkardım demek ki. '
' Peki Rüya. Sen bana Deniz demeye devam et. Ve benim her söylediğimi edebiyat olarak görmeye. Zaten bende sürekli böyle konuşan biri değilim. Yarın " Naber kız , ne yaptın?" da diyebilirim. '
' Bak bu daha samimi işte. Bana bunlarla gel. '
' Daha samimi değil Rüya. Daha rahat. Ama ben rahat olamıyorum senin yanında. Çünkü bu ilişkiyi isteyen tek tarafım ve kendimi , hislerimi ifade etmek zorundayım. Ben seni bu ilişkiye inandırmak zorundayım Rüya. Ve beni buna mecbur bırakan sensin. '
Bu ne demek oluyordu şimdi? Sanki ben onu zorluyordum.
' Hiçte mecbur değilsin. Kendini mecbur hissediyorsan hissetme. '
' Peki. Bir anlaşma yapalım. Sen ne zaman benim hislerime inandın, gitmeyeceğime güvendin bende o zaman bu mecburiyet hissinden kurtulacağım. '
' Al bütün aitlik ekleri senin olsun. Çünkü öyle bir zaman gelmeyecek. '
Deniz' in yanından kalktım. Kediyi kutusuna bıraktım. Soba yanı severdi kediler. Sıcak ona iyi gelecekti.
' Ben artık gideyim. Sen rahatsız olma. Caddeden taksiye biner giderim. Sende uyu dinlen.'
' Kal işte Rüya. '
' Oldu. Koynunda da yatayım mı?'
' Bin cümle kursam yine kendi bildiğin doğru değil mi? Şu haline bak. Deli gibi yorgunsun. Ama inat ediyorsun. Üstelik beni itham ettiğin şeye inanamıyorum. Sen sarhoşta geldin bu eve. Bir kere rahatsız edecek bir şey yaptım mı? Geçer odaya yatarım. '
' Öptün ya. '
' Ben öptüm öyle mi?'
Sesi yükselmişti. Bende altta kalacak değildim tabii ki.
' Yok. Ben öptüm. Kendi ağzınla söyledin. Şimdi inkar mı edeceksin?'
' Olur mu? Ne haddime. İnkar sizin işiniz. Bu dediğine inanamıyorum gerçekten. Ben senin sarhoşluğundan faydalanıp seni öptüm öyle mi? '
Kapıya doğru yürüdü. Askıdan montunu aldı. Cebinden anahtarı çıkardı. Anahtarı bana fırlattı. Tutmadım. Yere düştü.
' Al. Kapıyı kilitler yatarsın. '
Montunu giydi.
' Nereye gidiyorsun? Burası senin evin. '
' Kimseyi taciz etmeyeceğim bir yere. Burası tekin bir mahalle değil Rüya. Yat uyu. Sabah gidersin. Merak etme yedek anahtar yok. Yine de güvenmezsen kapının arkasında bırakırsın anahtarı, için rahat eder. Anahtarı dışardaki kedi yuvasına bırakırsın çıkarken. '
Deniz tam kapıdan çıkarken kolunu tuttum.
' Gördün mü bak, gidiyorsun. '
Bana doğru çevirdi kafasını. Bedeni hala kapıya dönüktü. Ne meraklıydı gitmeye. Birde onca edebiyat yapıyordu.
' Hayır gitmiyorum Rüya. Evden çıkıyorum sadece. Senden gitmiyorum. Gitmem de. '
' Gidiyorsun. Kalıp açıklama yapmayı seçebilirdin. Ama sen gitmeyi seçtin. '
' Neyin açıklaması Rüya? Göz göre göre bana fırsatçı, tacizci muamelesi yaptın. Ben neyi açıklayayım şu anda?'
' Belki ben hatırlamıyorum o geceyi. '
Sonunda bana doğru döndü.
' Bunun en büyük yalan olduğunu ikimizde biliyoruz. '
' Yalan değil. Deniz ben çok sarhoştum. Tamam kabul ediyorum. Ne kadar sarhoş olsam hatırlarım. Zaten bir şeyler hatırlıyorum da. Ama ben neresi hayal, neresi gerçek, neresi rüya bilmiyorum. Çözemiyorum da. Sende düzgünce anlatmak yerine gidiyorsun. '
Elini yüzüme koyup yanağımı okşadı.
' Neden bunu daha önce söylemedin?'
' Çünkü tuhaf. Yani bu seni, hayal etmiş ya da rüyamda görmüş olma ihtimalimi anlatmak... Bana biraz şey geliyor. Utanç verici... '
' Sen beni hiç rüyanda görmedin mi? Ben seni çok gördüm. '
' Gördüm de. Hiç şey yaparken değil. '
Deniz bir kahkaha attı.
' Ney yaparken?'
Omzuna bir yumruk attım.
' Dalga geçme. '
' Geçmiyorum tamam sadece şey demen tuhaf geldi. Kabul et genelde her şeyi dan dun söylersin sen. '
' Sende hemen fesatlaşma. İşine geldi mi ben senin bildiğin erkeklerden değilim de , gelmedi mi hemen fesatlık düşün. '
' Rüya' m. '
' Yine başladık. '
' Hiç bitmemişti ki yeniden başlasın. Senin gibi birinin şey demesi tuhafıma gitti. Ayrıca bana vurup duruyorsun. Elin ağır. Ben artık bu yumruğun şerefine, bunu ilk ilişki içi kavgamız sayarım ona göre. '
' Çüş!'
' Kibar sevdiğim benim. '
' Dalgacı Deniz seni. Hadi yürü içeri. Kapının altından soğuk geliyor. Dondum. Ayaklarım kolay üşür benim. '
Deniz' in montunu çıkarmasına yardım ettim. Ne kadar feminist biri olursam olayım değer verdiğim insanlara bir şeyler yapmayı seviyordum. Tabi görevim olduğunu söyleyen biri için tırnağımı oynatmazdım o ayrı mesele. Deniz elimi tuttu. Koltuğa oturduk.
' En son hangi anın net?'
' Beni kucağında taşıdığın. '
Deniz kalktı ve beni kucağına aldı.
' Ne yapıyorsun? '
' Canlandırma. '
' Öpmek yok ama.'
Gülümsedi. Öyle içten öyle sıcak gülümsedi ki içim ısındı.
' Tamam yok. Böyle usulca koltuğa bıraktım seni. Senin ellerin hala boynumdaydı. Gözünü araladın. Bana baktın. Kafanı yastıktan hafifçe kaldırdın. Dudaklarıma yaklaştın. Bende yaklaştım. ' dediğinde dudaklarımız birbirine değmişti. Birden nabzım hızlandı ve dudaklarımızı birleştirdim. Öpüşüme hemen karşılık verdi. Bu böyle öptüğü sürece benim işim zordu. Dudaklarım dudaklarının arasında olmaktan çok mutluydu. Öpüşmemiz bitince aklım başıma anca geldi. Hızla kalkmaya çalıştım. Deniz' de hemen doğruldu ve bana yardım etti. Onunla öpüşürken ayaklarım yerden kesiliyordu desem saçma olacaktı. Ama koltukta uzanıyor olmam hiçbir şey değiştirmemişti. Sanki kuş gibi hafifliyordum. Ağırlığım kalmıyordu. Uçma hissi gibi bir şeydi.
' Aslında o zaman öpmeyi başlatan bendim. Bu kez sen oldun. ' dedi.
' Sus. ' dedim. Gözüm hala kapalıydı. Ama gülümsediğini anlamak için görmeme gerek yoktu. Parmağını dudaklarımda gezdirdi. Gözlerimi açtım.
' Sus dedim ama değil mi?'
' Bende sustum zaten. '
' O eline de hakim ol o zaman. Zaten çok sikimsonik öpüyorsun. '
Kahkaha attı.
' Çok tecrübeli değilim. Kötüyse kusura bakma. '
' Tecrübeli değilmiş. Sen onu külahıma anlat. '
' Rüya. Gece hayatında çalıştığım için önüme geleni öpmem gerekmiyor. Kafanda nasıl bir imaj çizdin sen öyle? Üç kızı öptüm sadece. '
' Onlar kimdi diye bir soru bekliyorsan avucunu yalarsın.'
Kimsenin geçmişini önemsemezdim. Tabii benimki de kurcalansın istemezdim.
' Yo beklemiyorum. Ama ben söylerim. İlki daha ilkokula gidiyordum. Annemle babamı görmüştüm. Böyle tartışıyorlardı. Sonra birden babam annemi çekti. Öpmeye başladı. '
' Tutkulu bir aşkları varmış. '
' Sanmam. Babam daha çok seven taraf. Annem ona daha mesafelidir. Yapısı öyle. Bize karşı öyle değil neyse ki. Sanırım babama çekmişim bu yönden. Bende sürekli aramıza mesafe koymaya çalışan birini sevdiğime göre. Neyse. Bende öyle bir şey sanmıştım öpüşmeyi. Hiç geçinemediğim bir kız vardı sınıfta. Hani öyle beğenir saçını çekersin falan. Öyle bir şey değildi. Bildiğin sinir oluyordum. Sıra arkadaşımdı ve aramızda sürekli bir çanta olurdu. Olmadığı gün nadirdir. Çünkü illa bir kavga çıkardı aramızda. Neyse işte bir gün yine böyle tartışıyorduk. Çektim öptüm kızı. Ağlaya ağlaya öğretmene gitti tabi. Öğretmen de kulağımı çekmişti. Hatta konuşmuştu benimle. Sonra ailemi çağırdı. Annem gelmişti. Kadın ne kadar utanmıştı. Ne fırça yedim eve gidince, öğretmene anlattım diye. Ama babam çok gülmüştü. Annem ona da fırça çekti tabii ki . Hepsi senin yüzünden, hareketlerine dikkat et diye. Babamda eşek sıpası diye hafiften vurmuştu şakayla. ''
Kahkahalarla gülmeye başladım. Öyle ki karnım ağrımıştı ama duramıyordum.
' Benim şiddet görmem bu kadar mı hoşuna gidiyor? '
Kahkahalar arasında zorlukla konuştum.
' Ama kabul et. Çok komik. Kıza kızıp öpmek ne?'
' İkincisi de lisedeydi işte. Üç ay falan çıktık. Sonra ben bunu öptüm tabi. Sevgilim var ya. Hormonlar da tavan o yaşta. 15 yaşındaydım galiba. Sonra kız kalktı. " Ne münasebetle öpüyorsun " dedi. '
' Oh iyi demiş. Sevgilin diye öpmen mi lazım?'
' Öyle olsaydı yine iyiydi. Meğer kız arkadaşımdan hoşlanıyormuş. Onunda sevgilisi vardı. Amacı benimle sevgili olup; ona yakın olmak, kızla arasını bozmakmış. Hayatımın travması oldu. Sevmiştim çünkü. Yani o yaşa göre... '
' Senin öpüşme hikayelerinde hep travmatik. '
' Haklısın. En çokta üçüncü yaktı canımı. '
' Onda ne oldu ki? Yıldırım düştü dersen inanırım. '
' Bilmiyorum tamamını henüz. Şimdiye kadar şiddete uğradım, tacizci damgası yedim. Daha başıma ne gelecek bilmiyorum. Tek bildiğim sabahına arkadaşım dediğinde hissettiğim kadar büyük bir bir sızıyı daha önce hiç hissetmediğim. '
' Atma. Lisede beterini yaşamışsın. Ben en azından bana Furkan' ı ayarla demedim. '
' Lisede yaşadığım hayatımı etkiledi evet. Belli bir süre için. Kızlara güvenimi azalttı desem daha doğru olur. Yani acısı yoğun değildi, zamanla geçti gitti ama dersi hala benimle kaldı. O yüzden de öyle her yaklaşan kıza güvenmedim. Hayatıma da birini almadım. Aslında bir şeyi itiraf etmem lazım. '
' Gönder gelsin. Büyük hissediyorum.'
' İstemedim de birini. Çünkü İstanbul' a ait hissetmiyordum kendimi. Hep bir gün memleketime döneceğim gibi bir hissim vardı. Kimseyi de peşimden bilmediği bir yere sürükleyemezdim. Buraya çalışmaya gelmiştim. Aslında dönem dönem başka şehirlerde de denedim şansımı. Daha geçen yaz Antalya' da çalışıyordum mesela. İzmit' e falan gittim. Yaşamak daha kolay olur mu diye. Göçebe hayatı içinde gibiyken kimseye umut vermek istemedim. '
Biliyordum işte. Herkes giderdi. Deniz' de gidecekti. Kimseye kıyamamış ama bana kıymıştı. Zaten herkese en kolayı buydu. Rüya her şeye dayanır. O atlatır. O takmaz. Ona bir şey olmaz. Hiçbir şey söylemedim. Deniz uzanıp elimi tuttu.
' Sonra sen karşıma çıktın Rüya. İstanbul evim gibi değil hala. Ama sen. Sen memleketim gibisin. '
' Benim seninle geleceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun Deniz. Kimse kimseyi kandırmasın. Ben evde oturup ,koca parası bekleyecek biri değilim. Çalışmadan duramam. Ve okuduğum bölüm ortada. Mesleğimin başkentide İstanbul. Ülkenin her şehrine hayranım, hepsini gezmek isterim ama benim doyduğum ve doyacağım yer burası. Yani bizden olmaz. '