Aynı cümle grubu içinde beni hem üzmeyi, hem kızdırmayı hemde mutlu etmeyi nasıl başarıyorsun Rüya? Öncelikle bizden bal gibi de olur. Ki bence oldu bile.'
' Yok ya. Hani zorlamayacaktın?'
' Rüya. Üçüncü, hatta benim açımdan dördüncü kez öpüştük. Bir tane de karşılık vermediğin var. Öpüşüp öpüşüp sevgili değiliz demek bana mantıklı gelmiyor. Doğru da gelmiyor. O tarz biri değilim ben. '
Aslında dediği doğruydu. Ama kabul etmeyecektim. Bir Rüya Denizer; herkese diyebilir ama hayatındaki ya da hayatında olma ihtimali olan erkeğe kolay kolay haklısın demez. En iyisi konuyu değiştirmekti.
' Ne söyledim ki o cümlede seni mutlu etti? Neye kızdığını anladık zaten. Bizden olmaz dememe. '
' Koca parası dedin ya. Demek ki sende ilişkimizde bir gelecek görüyorsun. Şimdi kabul etmezsin. Çünkü düşünmeden söyledin. Ve ben onun daha içten olduğuna inanıyorum. O cümle öyle ne güzel akıp geldi. '
' Hop! Bir dakika birader. '
Deniz kahkaha attı. Lafı nasıl çekiyordu istediği yere. Oldu olacak evlenme teklifi ettin deseydi.
' Birader? İyiymiş. Bana adım dışındaki ilk hitap sözün birader oldu. Nevi şahsına münhasır sevgilim benim. Gerçi Dalgacı Deniz ' de vardı ama o bana taktığın ilk lakap sayılır. '
Hala sevgilim diyordu. Delirmek işten değildi. Hayır şimdi küfür edecektim. Ama Deniz kalkıp bana ettiğin ilk küfür diyecek diye susuyordum. Yoksa çoktan hak etmişti.
' Ben evliliğin aşkı öldürdüğüne inanıyorum ayrıca. Yani evli ve aşık kalabilen insanlar oldukça azınlıktalar. Bence onları da kurcalasak altından alışkanlık çıkar. '
' Vay be. Dudaklarından aşk sözcüğünün çıktığını duymakta varmış. Neyse ne yapalım. Gitmeyeceğimden sonra , seni evliliğin aşkı öldürmediğine de inandırmam gerekecek demek ki. Ama tut ki sen haklısın, alışmakta o kadar kötü bir şey değil. '
İnadına yapıyordu. Başka açıklaması yoktu. Kesinlikle inadına yapıyordu. Her lafımı işine gelen yöne çekiyordu. Öyle bir cümleden tutup aşk kelimesini çekip almıştı.
' Uçma Deniz uçma. Ne evliliği ya? Daha ne kadardır tanışıyoruz ki? Senin hayalindeki meslek jet pilotu olmak falan mıydı?'
' Seni gitmeyeceğime inandırmak bir iki günde olabilecek bir şey değil. Maalesef o kadar kolay ikna edilen biri değilsin. O arada daha iyi tanımış oluruz birbirimizi. Ayrıca hemen yarın evlenelim demedim. Bunca zaman sonra bir ilişkiye başlama kararını, sırf bir kaç ay takılmak için almadım herhalde. Ayrıca ben çocukları severim ve baba olmak istiyorum. Kedileri bu kadar seven , bu kadar şefkatli birinde annelik duygusu da vardır bence. '
' Çocuk sevmek çocuk dünyaya getirmeye yeterli değil bence. Aşk ölüyor ve olan çocuklara oluyor. Etrafına bir bak. Kaç çocuk var sence sağlıklı bir aile ortamında büyümüş olan. Sonra psikologlar zengin oluyor. Dizi işine falan el atıyor. '
' Sırayla güzelim. Önce evliliğin aşkı öldürmediğine inandırayım ona da sıra gelir. Ama sonuçta 18 yaşında da değiliz. Elbet bir gün aile kuracağız. Ayrıca söylediğim cümleyi de işine geldiği gibi anladın. Doğrusunu anlatayım. Benim için İstanbul' u bırak gel demedim. Seni memleketim gibi hissediyorum dedim. Yani senin yanında memleket özlemi çekmiyorum. Ayrıca ben herkesin emekli olunca yaşamayı hayal ettiği, o küçük, şirin Karadeniz kasabasından geldim buralara. Er ya da geç sende emekli olursun. Belki o zaman gideriz. Sende istersen tabii. '
' Yuh! Çüş! Oha! On dakika içinde sevgili yaptın, evlendirdin, çocuk yaptırdın, yaşlandırdın, emekli ettin. Elin değmişken bir de öldür. '
' Bende istiyorum her şeyi adım adım yaşayalım. Sende benimle birlikte hisset. Birlikte düşünüp, hayal kuralım. Ama sen illa ki bir şekilde damarıma basıp patlamama neden oluyorsun. Her şeyi saydım işte. Sürpriz kalmadı. Bir şey demene gerek yok. Seninde dediğin gibi henüz her şey çok yeni. '
Etrafa bakınmaya başladım. Bu konuşma beni yormuştu. Sanki yorgunluğum yetmiyormuş gibi... Birden aklıma iş geldi. Patron Deniz' i dinleyecekti. Birlikte izlemek isterse ne olacaktı? Hiç gitar ve canlı müzikle dans etmemiştim. Tamam o an hayal etmiştim nasıl olacağını ama hayale kalırsa uçarakta dans ederdim. Bir şekilde Deniz' e çaktırmadan prova yapmamız gerekiyordu.
' Sevgili olduğumuzu bir şartla kabul ederim. ' dedim, birdenbire.
Neyi, neye alet ediyordum. Umarım Deniz gerçek amacımı öğrenince bir de buna delirmezdi. Sorun bende değil ondaydı. Hem benimle sevgili olmak istiyor, hemde günde bir kere patlama yaşıyordu. Sonra ben üzerimde baskı hissediyordum. Ben bu gidişle kendimle bir onu da delirtirdim. Ama kendi kaşınıyordu. Deniz şaşırdı.
' Neymiş şartın çok merak ediyorum.'
' Gitar çalıp şarkı söyleyeceksin bana, bende dans edeceğim. '
' Bunu şimdi mi yapmam gerekiyor?'
' Evet. '
Deniz saate baktı.
' Rüya. Çok isterim ama saat sabahın 5' i olmuş. '
' Usulca çal. '
' Tek sorun o değil. Sende işe gideceksin. Bütün gece çalıştın ve daha hiç uyumadın. Yorgun görünüyorsun. '
Çok yorgun olduğum doğruydu. Ama başka zamanda yoktu. Patron istemese bile göstermek iyi olurdu aslında. Sonuçta olursa birlikte sahne alacaktık.
' Ama ben dans etmek istiyorum. Dans etme isteğime saygı duymalısın. Ben dansa aşığım.'
Deniz cevap vermedi ama kalktı. Neyse ki aşığım lafıyla ilgili bir şey dememişti. Onunla bunun tartışmasını yapmak istemiyordum. Gitarını getirdi. Kutusundan çıkardı.
' İstediğin özel bir şarkı var mı? Şimdiden diyeyim senin danslara göre şarkı bilmiyorum.'
Zaten bana o lazım değildi. Ama ne olurdu? Lirik dans çoğu şarkıya uyardı ama yemek olan bir mekana da uygun olmalıydı. Sonra Deniz bana yardım ederdi. Çünkü bende müzik konusu berbattı. Yani sadece ritmi ile ilgiliydim. Hangi şarkı hangi enstrüman ile çalınır hiçbir fikrim yoktu. O yüzden gitar çaldığını bildiğim birinden seçtim.
' Yaşar' ın Kuşlar şarkısını biliyor musun?'
Deniz gitarını akort etmeye başladı. Ve şarkıyı çalmaya. Şarkı gitmeler üzerineydi. Ve ben şarkıyı seviyordum. Önce bir gözümü kapattım. Hayal ettim bir süre. Ritmi hissettim. Nakaratta dansa başladım. Artık birazda dans ederken karar verirdim. Uzun uzun çalışma şansım yoktu şu an için.
Şarkı bittiğinde ' Bir daha. ' dedim. Deniz çaldı. Ben dans ettim. Yine de içimde eksik bir şey var hissi oluşuyordu. Yorgunluğum hat safhaya ulaşmıştı. Sonunda eksik olan hareketi bulmuştum. Deniz' den bir daha çalmasını istedim. Tam ' Kuşlar ' dediğinde havaya zıpladım zarif bir şekilde. Bacaklarımın birini öne diğerini arkaya doğru açmıştım. Yere ineceğim sırada dengemi sağlayamadım. Bileğim burkuldu. Ve üzerine düştüm. Deniz hemen gitarı bıraktığı gibi yanıma geldi.
' Rüya. İyi misin?'
' İyiyim' diyerek kalktım. Deniz elimden tuttu. Koltuğa oturttu. Çorabımı çıkardı. Bileğimi ovmaya başladı.
' Ben buz getireyim. Senin aklına uymamalıydım. Bu yorgunlukla ne diye dans etmeye kalkarsın ki?'
' İyiyim ben. Ama her ihtimale karşı buz olabilir. '
Deniz buz getirmeye gidince bileğime baktım. Sıcağı ile hissetmiyordum. Ama şişecekti. Düşmeyi iyi bilirim havası atamıyordum şu an. Gerçek bir dansçı olmak istiyorsanız hem iyi yemeli, hemde düzenli uyumalıydınız ve ben son zamanlarda ikisini de yapmıyordum. Şimdi Deniz fark ederse işi de kabul etmezdi. Çünkü fazladan yorulacağımı düşünürdü.
Deniz geldi. Bacağımı buzla ovdu. Oldukça yavaş yapıyordu. Kıyamıyor gibi.
' Teşekkür ederim Deniz. Benim artık işe gitmem lazım. '
' Rüya sen motor kullanabiliyor musun? '
' Hayır. Ne yapacaktın motorunu bana mı verecektin, işe gitmem için?'
' İşe ben bırakırım. Sabahın bu saatinde yollar nasıl bilmiyorum. Ben 5 gibi çıkıyorum en geç. Ondan sonra gece 3' e 4' e kadar aç kalıyor yavru. Acaba sen gelebilir misin diyecektim, işten çıkınca. İşe gelip motoru alırdın, çıkışta ben senin evin önünden alırdım motoru. Bilsen iyi olurdu '
' Motor kullanmayı bilmiyorum. Çok seviyorum ama öğrenemedim. Denk gelmedi. Gelirim gelmesine de ,bende 9' a kadar prova yapıyorum okulda. '
' Provayı burada yapabilirsin. Müzik sistemi iyidir. Ayrıca o saatlerde sorun olmaz. '
' Provayı Çağlar ile birlikte yapıyorum Deniz. '
' O da gelebilir. İstersen tabii. '
' Ondan hoşlanmadığını sanıyordum. '
' Hoşlanmıyorum zaten. '
Anlamıştım. Kedinin aç kalmasını istemiyordu. Haklıydı. Zaten annesizdi kuzum. Bir de açlıkla mücadele ediyordu. Bir yol bulmak gerekiyordu.
' Şöyle yapalım mı Deniz? Ben 9 da provadan çıkıyorum. En geç 10' da hatta daha bile erken burada olurum. Zaten sen 5' te mama verirsin. 21:30 gibi ben gelirim. Hem provaya tek başıma devam ederim, kendi hareketlerime, hemde kedi aç kalmaz. Gece 12' ye doğru da bir daha mama veririm. Yarım ölçü. Son vasıta ile de eve dönerim. '
' Gecenin o saatinde buranın sokaklarında yalnız olmanı kabul edemem Rüya. '
' Benim için endişe etme Deniz. Ben alışığım. Ayrıca merak etme iyi kaçarım tehlike hissedersem. Kimse benim atladığım yerlerden atlayamaz. Eski jimnastikciyim ben. '
' İçim hiç rahat etmeyecek. '
' Sana evden çıkarkende otobüse binincede mesaj atarım anlaştık mı?'
' Başına bir şey gelse gelmem yarım saati bulur Rüya. '
' Deniz. Başıma bir şey gelmeyecek. Hem şöyle düşün. Ben zaten gidip evde oturan biri değilim. İstanbul' da sadece senin mahallen mi tehlikeli? Benim gezmediğim yeri yok. En azından nerede olduğumu bileceksin. '
' Normal zamanda da nerede olduğunu yazsan olmaz mı? Bir de kendini biraz korumayı öğrensen. Hiç çekinmiyorsun Rüya. Bu kadar gözü kara olmak gerçekten iyi değil. '
' Ben rapor verecek biri değilim Deniz. Beni böyle kabul edeceksin. '
' Ettim zaten. Ama sende kendine daha fazla dikkat et. Artık çocuk sahibi insansın.'
' Çocuk?'
' Hayal var ya.'
Omzuna vurdum. Bugün ne çok geçmişti bu evlilik çocuk konusu. Hepsi bana uzaktı. Ben kendi yarınımı bilmiyordum. Benden çocuğunun geleceğini planlayan biri çıkmazdı. Başkalarının çocuğunu sevmek yetiyordu.
Deniz bırakmak konusunda ısrar etti ama ona emzirmesi gereken bir çocuğu olduğunu söyledim ve evden çıktım. Eve geldim. Üzerimi değiştirdim. Ayağım ağrımaya başlamıştı. Çağlar' a bugün prova yapamayacağı yazmıştım. Buna alışık olmadığı için hemen aradı. Bende iş görüşmesi için gitmem gerektiğini söyledim. Yalanda değildi. Zaten o olmasaydı her türlü giderdim provaya.
Gün içinde işle okul arasında gidip gelirken ağrı daha da artmıştı. İşten çıkınca hastaneye gittim. Acil servisten girer girmez, ' Ayağımı uyuşturun. ' demiştim. Doktor yanıma geldi.
' Dosya açtırdınız mı? '
' Açtırdım. Şimdi şu ayağımı uyuşturur musun? '
' Hanımefendi. Çok ağrınız varsa ağrı kesici iğne yaparız. Ancak önce röntgen çekmek lazım. '
' Kırık değil. Ben eminim. O kadar ağrımda yok. Ama bir süre için uyuşması lazım. '
' Mr çekelim. Nasıl bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu bilmeden müdahale edemem. '
' Bakın benim bir saat sonra dans etmem lazım. Sporcular sprey sıkıyor ya ondan sıkın da gideyim. '
' Hanımefendi. Sizi anlıyorum ağrınız var. Ancak dans edemezsiniz. Düğününüz mü var? Ayağınıza ne olduğunu bilmeden de ilaç vermem mümkün değil. '
Sedyeden kalktım. Bugün evlilik muhabbeti bitmek bilmiyordu. Anladık evlilik çağına geliyordum , hatta bazı insanların gözünde geç bile kalmıştım. Ama evlenmek istememekte bir haktı.
' Hanımefendi nereye?'
' Dans etmeye. ' dedikten sonra doktorun arkamdan seslenmesine aldırmadan çıktım hastaneden. Kendimi bir eczaneye attım. Ama bingo! Reçetesiz ağrı kesici ilaç vermediklerini söylediler. Sadece parol vb bir kaç ilacı verebileceklerini... Birini aldım. Ve üç tane içtim. Yaptığım doğru değildi. Ama bugünü atlatmam gerekiyordu. Yarını da yarın düşünürdük artık. Sonra bir petshopa girdim. Kedi kumu aldım. Kedi şampuanı, tarak ve vitaminde aldım. Tuvalet kapları hem pahalı hemde çok büyüktü. Daha içine giremezdi. Bende bir markete girip alçak bir saklama kabı aldım. Bir süre işimizi görürdü. Zaten avuç içi kadardı.
Mekana gittim. Bara geçtim.
' Hoş geldin hayalim.'
' Deniz!'
' Efendim sevgilim. '
' Seni boğmak istiyorum. '
İyice yaklaştı.
' Boynum kıldan ince. '
Saçını çektim.
' Asıl şimdi daha çok boğmak istiyorum. Gitarını getirdin mi?'
' Sen emredersin de ben yapmaz mıyım? Senin elindeki poşetlerde ne var? Yine ne karıştırıyorsun? '
' Aferin yap. Poşetlerde ıvır zıvır var. Lazımdı. Vaktim varken aldım. Genelde ben provadan çıkana kadar her yer kapanmış oluyordu. Neyse ben birazdan geliyorum. '' diyerek patronun yanına gittim. Öncesinde aldıklarımı soyunma odasına bırakmıştım. Çıkarken alırdım. Patrona Deniz' in henüz dinleyecek kişinin o olduğunu bilmediğini söyledim. Birazdan aşağıya inecekti. ' O arada hazırlık yapın.' dedi. Deniz' in yerine garson koyacaktı. Yeniden Deniz' in yanına gittim.
' Hadi, acele et hadi. '
' Ne oluyor Rüya?'
' Şarkı çalacaksın ya. '
' Rüya' m iş saatindeyiz . '
' Ben patrondan izin aldım. Yerine on dakika birini gönderecek buraya. Hadi ama zaman daralıyor. '
' Kime çalacağımı öğrenseydim en azından. '
' Ben biliyorum ya yetmez mi?'
' Yeter sevgilim. '
' Cenaze marşı çal Deniz. Kesin elimde kalacaksın. '
' Nerede çalacağım? '
' Sahnede. Yap işte hazırlığını. '
' Rüya müşteriler var. Benim o kadar güzel sesim yok. Aksi gibi mutfakta da bir kasa domates var bugün. Kafama yemek istemiyorum. '
' Domatesin ne işi var barda? '
' Domates suyu konan kokteyller var. Onlar için alınıyor.'
' Bir şey daha öğrenmiş oldum. Ben anlamam Deniz Bey sahneye. Ayrıca hani boynun kıldan inceydi. Ben ne desem yapacaksın. '
' Peki. Ama rezil olacağım. '
Gerçekten gerilmişti. Kolay değildi tabii ki, daha önce sahne almamış birini pat diye sahneye çıkarıyordum.
' Beraber rezil oluruz. Bende dans edeceğim. '
' Sen harika dans ediyorsun. '
' Sende harika şarkı söylüyorsun. '
Deniz hazırlığı yaptı. Dj den mikrofon almıştık. Ama ayağı yoktu. Bir garson tutacaktı. Bu şartlarda bu kadar oluyordu. Patronu görünce Deniz' e başlamasını söyledim. O çaldı, söyledi. Ben dans ettim. Sabah yaptığım hareketi en sona bırakmıştım. Çünkü şu an ayağımın üzerine tekrar düşersem, kalkıp dans etmeye devam edemezdim. Parçanın sonunda hareketi yaptım. Ayaklarım üzerine indiğimde acı zirve yapmış gözüm yaşarmıştı. Müşteriler alkışlıyordu. Deniz' e dönüp zorlukla gülümsedim. Sonra dönüp patrona baktım. Gayet memnun görünüyordu. Yanımıza geldi.
' Gerçekten sesin harika. Neden böyle yeteneklerin olduğunu söylemiyorsun ?' dediğinde Deniz şaşkındı.
' Teşekkür ederim Suat Bey. '
' Sözleşmeyi yaparız. Diğer mekanımda sahne alıyorsunuz. İtiraz kabul etmiyorum. İki güne evraklar hazır olur. '
Deniz hala şaşkındı. Patron bana döndü.
' Sende çok iyiydin. Her zamanki gibi. '
' Biliyorum. ' dedim gülümseyerek. Deniz' e döndüm.
' Sende kabul edersen, birlikte bu şekilde sahne alacağız senin izin gününde. Ne diyorsun kabul ediyor musun?' dedim.
' Şaka yapıyorsun. '
' Gayet ciddiyiz Deniz. Sen cevap ver kabul ediyor musun? '
Patron ' Şartları gelin odamda konuşalım. ' dedi. Patrona bir dakika diye işaret ettim. Deniz' e baktım.
' Kabul ediyorum. ' dedi.
' Laf ağızdan bir kere çıkar sakın dönme. ' dedim ve yere oturdum. Ayakkabıyı ve çorabı çıkardım. Deniz yanıma gelmişti.
' Rüya. O bileğin hali ne? Sen kafayı mı yedin? '
' Hadi. Patron seni bekliyor. Sen şartlarda anlaş. Bana uyar zaten. '
Patronda yanıma gelmişti.
' Sen bu halde mi dans ettin? ' diye sordu.
' Merak etmeyin. İlk kez yaptığım bir şey değil. Hafta sonuna geçer. '
' Böyle olmaz kızım. ' diyerek Deniz' e döndü.
' Rüya' yı al Deniz. Hastaneye gidiyoruz.
Deniz hiçbir şey demeden beni kucağına aldı. İtirazlarımı ikisi de dinlemiyordu. Patronun arabasıyla hastaneye gittik. Sonuç; incinme. Ama ben demiştim, kırık çıkık olmadığını. Dinlemiyorlardı ki... Bandaja alıp , 10 gün üzerine basmamamı söylediler. İlaçlar verdiler. Bütün masrafları patron ödemişti. İlaçları da o aldı. Tekrar arabaya bindik. Beni arka koltuğa yatırdılar.
' Evini tarif et. ' dediğinde, ben tek kelime etmeden Deniz söze girdi.
' Size zahmet olmayacaksa benim eve bırakabilir miyiz? ' diye sordu.
' Ne münasebet. ' dediğimde Deniz arkasına dönüp bana öfkeyle baktı.
' Seni eve bırakırsam adım gibi biliyorum ki yarın işe gideceksin. '
' Herhalde gideceğim. Sende olunca gitmeyeceğimi mi sanıyorsun? '
' Gitmeyeceksin Rüya. Elindeki belge rapor oluyor. '
' İşe gitmesem ne olacak? Kareografi çalışmam lazım. '
Patron ' O rapor süresince sahnede almayacaksın Rüya. Her raporlu gibi ücretli izinlisin. Rapor bitmeden geleyim deme. İşten atarım seni. Tanıdığım kimsenin yanındada iş bulamazsın. '
' Erkek egemenliğinden nefret ediyorum. ' diye sinirle söylenmeye başladım.
' Rüya ailen burada değil. Deniz' de kalmam diyorsan benim eve götüreyim seni. Eşim misafir sever. Kendine iyi bakacağından emin olmak istiyoruz sadece. '
Tam itiraz edecektim ki bu kez Deniz konuştu.
' Nerede kalacağına sen karar ver Rüya. Ama unutma. Eğer rapora uygun davranmazsan teklifi kabul etmem. Sırf bu iş için kendini sakatladın. Seçim senin. '
' Tamam o zaman senin eve gidelim. Bende seni nasıl boğarım onu düşüneyim. '
Deniz' in evine bıraktılar. Patron Deniz' i mümkün olduğunca erken göndereceğini söyledi. Sanki çok lazımdı. Bu on gün süresince de Furkan 6' da gelecekti işe, Deniz 10' da gidecekti. Patron şu an yapabileceğinin bu kadar olduğunu söyledi. Deniz beni eve kucağında taşıdı. Sonra gittiler. Neyse ki Hayal vardı. En azından aç kalmayacaktı.
Bu kadar evlilik muhabbeti sonrası günlerce Deniz' le aynı evde kalacaktım. Bana kaderimin bir oyunu mu bu diye arabeske bağlamak üzereydim.