Gidebileceğim milyon tane yer vardı. Ama döneceğim yer aynı yerdi. En kötüsüde Deniz bunu biliyordu. Şimdi ne olacaktı? Müzikte yoktu. Deniz ' in söylediklerini herkes duymuştu. Mutlaka patronun kulağına da gidecekti. Hiçbir zaman çalışanların duygusal durumları hoş karşılanmazdı. Bizimki ise bundan çok daha karışık bir durumdu. Ne kadar karışık olduğunu ben bile bilmiyordum.
Bundan sonra ne olacağı konusunda fikir yürütemiyordum. Deniz her şeyi alt üst etmişti. Ortaya çıkıp seviyorum diyecek ne vardı? Madem seviyordun Sedef ve benzeri kişilerden uzak durup, içinden içinden sevse ne olurdu?
Yaptığım patavatsızlıkların sonucuydu bu. Kesin ah almıştım, onlar çıkıyordu böyle. Herkesin yüzüne her şeyi çat diye söylemenin bedeli , yüzüme pat diye söylenen sözler olmuştu. Cumartesi günü Deniz ' e ne diyecektim. Nasıl başlayacaktım konuşmaya?
'Naber kanka?'
'Naber bacanak? '
Bak asi iç sesim güzel bulmuştu. Bacanak iyiydi. Tam olarak kime deniyordu bilmesem de... Akraba ilişkilerinde hiç iyi değildim.
' Oldu olacak kayınço falan de Rüya. Bu saatten sonra diyebileceğin iki şey var ve sen bunu bal gibi biliyorsun. Birinden birini seçmek zorundasın. '
Evet. Çok bilmiş iç sesim geldiğine göre ekibi tamamlamıştık. Cümleten delirebilirdik artık.
' Kusura bakma ama ben seninle gelmem. Artık yaşının olgunluğa ulaşmalısın. ' diyerek yine çıkıntılık yaptı. Tabi ki mantığa sımsıkı sarıldığı için delirmek ona tersti. Hala Bakırköy' deki o düşünen abi ile komşu olamadıysam zaten sırf onun yüzündendi. Sahi o adam ne düşünüyordu? Yani heykeltıraş o heykeli yaparken adamı nasıl hayal etmişti? O mutlaka biliyordu da açıklamamıştı. Galiba görenlerin yorumuna bırakmıştı. Mesela bana kalırsa ona sevdiğini söyleyen birine ne cevap vereceğini düşünüyordu şu an.
Zamanı geriye alan bir düğme olmaması çok adaletsiz bir durumdu. Gerçi olsaydı basar mıydım şu an? Deniz' in Sedef' i sevdiğini düşünürken de bu kadar mutsuzdum. Zaten ondan gitmemiş miydim? Galiba zamanı geri alabilseydikte hiçbir şey daha iyiye gitmezdi. Bu kez yeni acılar gelirdi. Ve tabi ki hiçbirini unutmadığımız için acıdan dağlar oluşurdu içimizde.
Telefonum çalmaya başladı. Deniz olamazdı değil mi? Yani arayabilecek onlarca seçenek arasından aklıma onun gelmesi sinir bozucuydu. Bence ben o tokatı kendime atmalıydım.
Sonunda bakmadan öğrenemeyeceğimi fark ettim. Ve bingo! Arayan patrondu. Hemen açtım. Kovulacaktım. Hemde telefonda. Böylece bütün dertlerim bitecekti. Maddi sıkıntı çekerdim ama bir şekilde iş bulurdum. Daha önce de bulmuştum.
' Rüya orda mısın?'
Alnıma elimin içiyle vurdum. Telefonu açıp düşünceye dalmıştım.
' Şey patron. Bir an çekmedi galiba. '
Yıl olmuş 2022 hala bu yalan işe yarıyordu.
' Neyse. Vaktin var mı?'
' Ne için?'
' Seninle konuşmam gereken bir şey var. '
' Sizi dinliyorum. '
' Buraya gelebilir misin? Müsaitsen tabi. '
Kibar adam telefonda kovamıyor tabi. Aman ne iyi. Ben daha cumartesi için kendimi hazır hissetmiyordum. Bir de bugün mü gidecektim? Neyse arka kapıdan girip Deniz' e görünmeden patronun yanına ulaşabilirdim. Bende ki bu şansla Deniz tam o anda depoya gidiyor olmazsa tabii.
' Müsaitim. '
' Tamam bekliyorum. '
' Yarım saate ordayım. '
...
Hiçbir hazırlık yapmadım tabi ki. Olduğum gibi ev haliyle çıktım. Kovulmak için süslenecek değildim herhalde.
Arka kapıdan yavaşca süzüldüm patronun odasına. Kapıyı çaldım. Açıp girdim. Suat Bey kafasını kaldırmadan konuştu.
' Hoş geldin Rüya. Nasılsın? Geç otur. '
Davet beklemeden tek giren bendim sanırım. Farkımız tarzımız tabii...
' İyiyim. Siz nasılsınız? '
' Teşekkürler. Konuyu fazla uzatmayacağım. Bugün seni dans ederken gördüm. '
Evet. Geliyordu kovulma. Tazminat verir miydi acaba? Pek umudum yoktu ama uzanıp çekmeceyi açtı. Şanslıydım. Tazminat verecekti. Ama çekmeceden bir kart çıkarıp bana uzattı. Üzerinde başka bir mekanın adı adresi vardı. Ah ne iyi niyetli patrondu. Beni başka yere önerecekti. Biliyordu tabi öğrenciyim. Sonuçta onunda kızları okuyor olmalıydı. Bu da uyardı bana.
' Burası yemekli bir yer. Alkolde var tabi. Bugün yaptığın dansı çok beğendim. Bence oraya uygun. '
' Burası kimin? '
' Benim. Yani benim sayılır. Ortağımla birlikte. Hafta içi bir günde orada dans etmeni istiyorum. Bugün dans ettiğin şekilde. Üstelik burda iki günde aldığın parayı orada bir günde alacaksın. Ortağımla mekanı canlandırmak için bir şey düşünüyorduk ne kadar zamandır. Bence bu dans harika olacak. Ama bu şekilde sakin dans etmen gerekiyor. '
' Lirik dans. '
' Ben anlamam o kadarından. '
' Teşekkür ederim ama kabul edemem. Çünkü Çağlar lirik dansla ilgili değil. '
' Peki tek başına yapamaz mısın? Bugün gayet iyiydin. '
' Bu partnerime haksızlık olur. Yani böyle bir karar vermeden önce onunla konuşmam gerekir. '
' Ara konuş Rüya. Ortağım gitarist bir çocukla görüşecekti. Ama onun fazla boş kalacağını düşünüyorduk. Benden haber bekliyor. '
Müsade isteyip kapının önüne çıktım. Çağlar' ı aradım. Bana kabul etmemi söyledi. Onun için sıkıntı olmayacağını... Çağlar' ın maddi durumu bana oranla iyiydi. Gerçi çoğunluğun maddi durumu benden iyiydi. Ben ailemden gelen parayı geri anneme gönderiyordum çok sıkışmadığım sürece. Çünkü babam dışarı kaçırdığı paranın hesabını bilmezdi. Faturalar ise aciliyeti olmayan şeylerdi ona göre. Babam arkadaşlarının onu içirip resmen soyduğunun farkında bile değildi. Çok savaşmıştım bu durumla. Sonuç iki kadehten sonra babam kim param yok dese , cebinde ne var ne yok vermeye devam etmişti. Arkadaşlarını tehdit bile etmiştim. Ama arkadaşları değişip durum değişmeyince pes ettim. Bende babam hatırlayıp bana para gönderdikçe o paraları anneme göndermekte buldum çözümü. Kabul edecektim. Bu şekilde daha fazla para gönderebilirdim.
İçeri girdim. Ve tam o anda aklıma bir fikir geldi.
' Aslında canlı müzik ve dans bir arada olsa daha etkili olur. Madem yemekli bir yer. Çoğunlukla insanlar yemek yerken bir şey izlemeyi sevse de, sadece dinlemekten hoşlanan insanlar da az değil.'
' Bildiğin canlı müzik yapan biri varsa çağır tanışıp konuşalım. Nasıl bir müzikten bahsediyorsan. '
Konuştukları gitarist çocuğun umarım çok ihtiyacı yoktu. Ama herkesle çalışamazdım. Belli bir güven ortamı olması gerekiyordu. Çünkü yeri geldiğinde prova yapacaktık. Ki prova alanım yoktu. Büyük ihtimalle evde yapacaktık. Benim komşular bu durumdan pek haz etmese de... Evime almam gerekecek birini önceden tanıyor güveniyor olmalıydım.
' Aslında var ve zaten tanıyorsunuz.'
' Kim? '
' Deniz. '
Gülümsedi. Bu imalı gülüş canımı sıkmıştı ama kendime hakim oldum. Gittikçe olgunlaşıyor muydum ben yoksa? N' ayır n' olamaz nidaları yükselmeye başladı asi iç sesimden.
' Bugün duyduğum kadarıyla gayet güzel sesi var. '
' İyi de gitar çalıyor. '
' Önce dinlemem gerekiyor Rüya. Aranızda duygusal bir şeyler olduğu çok açık. Orası beni ilgilendirmez. Tabi işe yansıtmadığınız sürece. Deniz' in de seninde iş konusunda disiplinli olduğunu biliyorum. Bu nedenle benim için uygun. Ama dediğim gibi önce dinlemem gerekiyor. '
' Beğeneceğinizden eminim ama siz söyleseniz olur mu?'
' Bu kez mümkün değil Rüya. Üzgünüm. Ama gitar çaldığını senden öğrendim. Teklif etmem zaten gerçekçi olmaz. Deniz kimden öğrendiğimi tahmin edecektir.'
Zeki çocuktu. Oysa ne gerek vardı. Şahsen benim zekam ikimize de yeterdi.
' Zaten geçen seferde her şeyi anlatmıştınız. Mesele yok. Ben gidip Deniz' le konuşayım. Size sonucu bildiririm. '
' Yalnız buradaki işi aksatamam. Deniz maalesef izin gününde çalışmak zorunda orada. Kabul ederse ikinize uygun bir güne ayarlarız ama Deniz' in iznini.'
Patronun odasından çıktım. Ben Deniz' den kaçıyordum değil mi? Bir de bu işi çıkarmıştım. Kendi tutamadığım dilimle. Ama Deniz, onunda paraya ihtiyacı vardı demek ki, doğum günü için Sedef' in yanına gitmişti. Üstelik yalnız yaşıyordu benim gibi. Bir evin bütün masrafları onun üzerindeydi. Açık öğretimde okuduğu için ailesinden para geldiğini de sanmıyordum. Zaten Deniz' le bu konuyu iyi ya da kötü bir şekilde çözecektim. Sonsuza dek kaçacak değildim. Sırf bunun için bencillik edemezdim. Hep ne diyordum ne olacaksa şimdi olsun. Yarının garantisi yok ki. Demek ki konuşmayı erteleyecek zamanda yoktu.
...
Aşağıya inip bara geçtim. Deniz beni görünce gülümsedi.
' Hoş geldin. Geldiğini görmedim. '
' Gözün kapıda gelene gidene bakıyorsun galiba. '
İşte böyle yaptıkça adım kıskanca çıkacaktı. Oysa ben sadece ondan kaçmak için arka kapıdan girdiğimin üzerini örtmek istiyordum.
' Ne demezsin? Kaç kız geldi onu sayıyorum. Bugün kısmetime kaç tane düşebilir diye hesap yapıyorum. '
' Eee kaç tane düşüyormuş. '
' Sen geldiğine göre bir tane. '
' Gelmesem kaç tane düşecekti peki? '
' Sıfır. Zaten saymakta bu nedenle kolay oluyor. Sen yoksan sonuç hep sıfır çıkıyor. Matematiğim bayağı kötüdür. Fazlası beni zorlar zaten. '
' Bu laflara düşen oluyor mu? '
' Bilmem. Düştün mü peki?'
' Hayır. '
' Demek ki olmuyormuş. ' dedi göz kırparak...
' Hemen pes etmeseydin. Başkalarında da deneseydin şansını. Belki düşen olurdu. Herkes bir Rüya değil sonuçta. '
' Gerek yok. Seni beklemiyordum. Şaşırttın beni. '
Gülümsedim. Kollarımı tezgaha koyup ona yaklaştım. Resmen alışmıştı kaçmama. Her sıkıştığımda koşarak kaçmama şahit olmuştu, nasıl alışmasın.
' Bu ne ki daha feleğini şaşırtacağım. '
Deniz' de kollarını koyup bana yaklaştı. Baya yakındı yüzlerimiz.
' Merakla bekliyorum. ' dedi gülümseyerek.
' Hazır mısın?'
' Gönder gelsin. Ne geliyorsa senden gelsin. '
Her defasında konuyu buraya çekmek zorunda mıydı?
' Deniz!' dedim uyarıcı bir ses tonuyla ve devam ettim. ' Yarın gitarınla geliyorsun buraya. '
' Anladım. Bugünkü şarkı yetmez, konser ver bana diyorsun. Sen iste kapında serenat yapayım.'
' Aslında tek şarkıda yeter ama bana söylemeyeceksin. '
' Kime söyleyeceğim?'
' Sürpriz. '
' Sana güvenmeli miyim? '
' Bu da soru mu Deniz? Tabi ki hayır. Ama yine de gitarla geleceksin. '
' Bu bir emir mi?'
' Yoo. Sadece o kadar edebiyat yapan biri olarak beni kırarsan, bütün edebiyatlar boşa gider. '
' Sen ne karıştırıyorsun yine? Rüya bak yine başka kız getirme.'
Önüne düşen saçını kulağının ardına koydum. Bu nasıl düşünceydi yalnız. Duyanda erkek satıcısı sanacaktı beni.
' Asla öğrenemeyeceksin ne karıştırdığımı. '
' Benimde sana bir sürpriz haberim vardı , demek ki sende onu öğrenemeyeceksin'
' Yemezler. '
Bir anda ciddileşti.
' Ben sana yalan söylemem Rüya. '
' Neymiş o zaman sürpriz haber? '
Beni taklit ederek ' Yemezler. ' dedi. O sırada Furkan omzuna dokundu.
' Tebrik ederim , çok yakışıyorsunuz da farkında mısın Deniz ; mekanda doğum günü var ve mekan tıklım tıklım?'
Furkan' a dönüp; ' Kusura bakma kardeşim. ' dedi. O an bende mekana baktım. Gerçekten çok kalabalıktı. Hafta sonu bile bu kadar kalabalık görmemiştim. Ve ani bir hamleyle yine tezgaha çıkıp kendimi diğer tarafa attım.
' Gençler. Çalışalım bakalım. '
Deniz sadece gülümsedi. Furkan şaşırmıştı.
' Bize yardım mı edeceksin?'
' Sakıncası mı var?'
' Bence yok ama patron ne der bilemiyorum. Sonuçta sertifikan yok. '
' Burda bekleyin geliyorum. ' diyerek ilk kez mutfak bölümünden çıktım. Koşar adımlarla patronun odasına gittim.
' Merhaba patron. Bugün barda çalışabilir miyim? Mekan çok kalabalık. '
' Kabul etmeyi isterdim. Ancak sertifikan olmadığı için polis gelirse sıkıntı yaşarız. '
' Sonuçta burada çalışıyorum. İş yoğun olduğu için kendi içkimi almaya girdim derim. Ona da karışacak değiller ya. Hem Deniz' i ikna etmem lazım. Sizin daha çok kazanmanız için. Yarın bana hak vereceksiniz. '
' İyi bakalım. Ama gözün kapıda olsun. Polis gelirse mutfağa geç. Ne olur ne olmaz. '
' Eyvallah.' diyerek odasından çıktım. Patronda kapılarla aramın iyi olmadığını anlamıştı bence. Çünkü hiç şaşırmıyordu.
Mutfak kapısından girdim.
' Evet. İzni de kaptım. Şimdi söyleyin bakalım ne yapıyorum?' dediğimde Deniz bütün ciddiyetiyle bana baktı.
' Öncelikle ciddi oluyorsun. Müşterilere ters çıkmıyorsun. Bildiğin içkileri isterseler hazırlarsın. Zaten çoğunu biliyorsun. Bilmediğin olursa Furkan yardım eder. '
' Mutfak kapısından girdim. Bu bile ciddiyetimin bir göstergesi bence. Sen ne yapacaksın peki?'
' Garsonlardan gelen siparişleri hazırlayacağım. '
' Tamamdır patron. ' diyerek işe koyuldum. İçki resmen su gibi akıyordu. Furkan' dan öğrenmiştim. ' Sen ne önerirsin?' sorusuna hiçbir zaman sert içkiler önermiyorduk. Tabi bunu votka, cin karışımına acı biber sosu atıp verdiğim adamın on dakika sonra mort olmasından sonra söyledi. Amaç sarhoş etmek değildi. Keyif almalı, içmeye devam etmeli ve sonunda iyi bir para bırakmalıydı. Şu hayatta her şey mi tezgahtı be?
Çok yorulmuştum. Barmenliğin bu kadar zor olduğunu tahmin bile edemezdim. Sürekli ayakta durmaktan öte sürekli enerjik olmak gerekiyordu. Galiba beni her dakika nazik olmakta yormuştu. Ya da ciddi olmak. O kısımdan tam emin değildim. Asılan müşterilerde işin cabasıydı. Kafasına bir şey geçiremiyordum , doğal olarak. Kibar bir dille reddetmek gerekiyordu. Furkan ' Arkadaş yeni. Sizinle ben ilgileneyim. ' diyerek fark ettiklerini devralmaya çalışıyordu ama hepsi kabul etmiyordu. Bazıları cidden yapışkandı. Deniz' in sinirlendiğini fark edip ona gülümsüyordum. Bir iki kez yanıma gelmişti. Ona sorun olmadığını , dans nedeniyle alışık olduğumu ve halledebildiğimi söyledim. Ama rahatsız ediciydi.
....
Kendimi kenarda duran sandalyeye attım.
' Kusura bakmayın ama siz alışıksınız. Oturmak ilk benim hakkım. ' dediğimde ikisi de gülümsedi.
Sonunda herkes gitmişti. Ama iş bitmiyordu. Ortalık toplanıyor. Kirliler mutfak için ayrılıyordu. Tezgahın altında kasalara konan boş şişeler, mutfağa taşıdıklarımız hepsini saydılar. Yazdılar. Depoya götürüp yerine yenilerini taşımaya başladılar. Yerimden kalktım. İki kasa alıp arkalarından yürümeye başladım. Deniz arkasını döndü.
' Sen otur Rüya. '
' Sizde yorgunsunuz. '
' Biz alışığız ama. '
Omuz silktim. Onu geçip yürümeye devam ettim. En azından biz erkeğiz dememişti. Boşları bıraktım. Furkan' a seslendim.
' Ne gidecek aşağıya? '
' Sen taşıyamazsın Rüya. Teşekkür ederiz. Fazlasıyla yardım ettin zaten. '
Yanına gittim. Elindeki kasayı aldım.
' Bu kesin gidecek. Ayrıca ben yarım iş yapmayı sevmem. '
' Tamam. Sen şuradan bira al. Onu bırak' dedi.
Elimdeki kasayla biraların oraya gittim. Bir kasa alıp üzerine koydum. İkisini birden kucakladım. Deniz halimi görünce gülümsedi.
' İnatçı. '
' Aynı zamanda meraklıyım da. O sürprizi söyleyeceksin. Bunu hak ettim. '
' Ettin. Ama söylenecek bir şey değil. İlk fırsatta gösteririm. ' dedi. Yürümeye devam ettik. Bir kaç tur daha taşıdık.
Patron barın önünde beni elimde kasayla görünce elimden aldı.
' Kıza bir de kasa mı taşıtıyorsunuz?'
' Biz dedik Suat Bey. Ama taşımak istedi. ' dedi Furkan. Yazdıkları kağıtları uzattı. Suat Bey hesaplara baktı. Kasadan parayı aldı. İçinden iki yüz lira çıkarıp bana uzattı. Furkan ve Deniz' e de. ' Bugün yeterince çalıştınız. Kalanları yarın garsonlar getirir. Hadi çıkalım' dedi. Sonra bana döndü.
' Alsana kızım. '
' Gerek yok patron. '
' Bu senin hakkın. '
' Ben sadece yardım ettim. '
' Al kızım şunu. Sen geçmeseydin garsonlardan birini çekecektim. Ona da verecektim bu parayı hemde fazlasıyla. Almazsan bir daha izin vermem. Bahar geldi gençlerin kanı kaynamaya başladı. Artık çok doğum günü , parti olur. Bakarsın seni yine çağırırım. Çalışmandan memnun kaldım. '
Aslında saat 10 'dan sonra boştum akşamları. Ama sırf parayı almam için diyordu.
' İki kasa taşıdığım için mi?' diye sordum. Durmuyordu çenem. Kim olursa olsun karşımdaki kendimi tutamıyordum. Nereden bilecekti ne kadar çalıştığımı, hiç gelmemişti ki. Patron bir şey demedi. Sadece parmağıyla bir şeyi işaret etti. Kafamı çevirip baktığımda kamerayı gördüm. Doğru ya Deniz demişti. Patron tüm mekanı kamera ile izleyebiliyordu. Parayı aldım.
'Size ne ısmarlayayım? ' diye Deniz ve Furkan' a döndüm. Furkan ellerini kaldırdı. ' Bana sadece uyku lazım. Benden bu kadar. ' dedi. Deniz bana bakıp göz kırptı. Patron vardı bir şey diyemiyordu. Bende Deniz' e tekme atamıyordum. Gündüz yeterince rezil olmuştuk adama. Aklıma geldikçe utanıyordum.
Dışarı çıkınca patron son model arabasına binip gitti. Furkan ardından bir süre arabanın güzelliğinden bahsetti. Deniz pek oralı değildi. Furkan ' Bir gün köşeyi dönsem bu arabadan alırdım.' dediğinde ikimizden de ses çıkmayınca ' Siz ne alırsınız? ' diye sordu. Aynı anda farklı motorlar söylemiştik.
' Uyum diye buna derim. Ama kusura bakmayın ben donarak yolculuk yapamam. Size iyi donmalar. ' dedi ve hayalinin aksine taksi bulmak için soğukta yollara düştü.
Deniz' le başbaşa kalmıştık.
' Seni evine bırakayım. Merak etme bugünkü konuyu açmayacağım. ' dedi. ' Sadece öğrenmek istediğim bir şey var. '
İyi gidiyordu ama son anda bozmuştu.
' Senin bana göstereceğin bir sürpriz vardı. '
' Gecenin üçünde mi?'
' Sürprizin saati mi olur?'
' Olmaz da Rüya sabah okula ve işe gideceksin. Açıkçası eve gidip uyursun diye düşünüyordum. Sürprizi görmen için benim eve kadar gitmemiz lazım. '
' Tamam. Gidiş dönüş motorin benden. Sahi kaç oldu litresi? ' diyerek eşofmanın cebinden az önce kazandığım iki yüz lirayı çıkardım.
' Koy onu cebine. '
' Benim yanımda kadın parası geçmez demeyeceksin değil mi? '
' O kadar modern olmadığım için üzgünüm ama evet geçmez. Ama kadın parası olarak düşünme. Mesele başka. Ayrıca depo dolu. Neyse uzatmayacağım çünkü inadını biliyorum. Hadi bakalım. ' dedi.
Motora atlayıp onun evine gittik. İçeri girdik. Ev ılıktı. Sobaya doğru yürüdü.
' Kovayı ben değiştiririm. '
' Bence bu kez yapmazsın. ' diyerek sobanın yanındaki kutuyu aldı. Bana uzattı. İnce bir miyav sesi geldi. İçinde minicik bir kedi vardı. Kediyi hemen aldım.
' Ama bu çok küçük. Annesi nerede? Sen işteyken annesiz mi kaldı? '
' Annesi yok Rüya. Çok aradım, uğraştım ama bulamadım. Herhalde kedi bakıyorum diye biri bahçeye atmış. '
' Yaa! Ne vicdansız insanlar var. Daha anne kuzusu bu. '
' Veterinerde öyle söyledi. Yavru kedi süt tozu aldım. Veteriner önerdi. Annesini emiyormuş daha. Neyse ki ilk bir ay anne sütü emdiği için şu an sağlıklıymış. Dört saatte bir süt tozu ver dedi. Ama çalıştığım için maalesef mümkün olmuyor. Elimden geleni yapacağım artık. '
' O zaman acele edelim. Saati bayağı geçmiş. Nerede bu süt tozu? Sen sobayı yak bende hazırlayayım. '
' Mutfakta güzelim. Soğuk diye oraya koydum. Biberonda orada. '
Hemen kediyi kutuya bıraktım. Kutunun içinde Deniz' in kalın ve yumuşak bir kazağı vardı. Mutfağa gittim. Üzerindeki tarife göre mamasını hazırlayıp biberona koydum. Odaya geçtim. Yavruyu kucağıma aldım. Çok tatlı emiyordu. Çok acıkmıştı. Deniz sobaya ateş atıp karşıma oturdu. Bir süre kediyi izledi. İzlerken gözleri ışıl ışıl oluyordu. Deniz' in merhametini seviyordum. Bütçesinden birde hayvanlar için para ayırıyordu. Umarım patron beğenirdi Deniz' i. Bence kesin beğenirdi. Bu minik kedi uğuruyla gelmişti.
' Rüya sana sormam gereken bir şey var. Yani senden duymam gereken. '
Boş bulunup ' Sor. ' dedim. Normalde kaçardım. Ama kediyi bırakıp hiçbir yere gidemiyordum şu an. Aklım o kadar kedideydi ki soracağı şeyin beni ne kadar zora sokabileceğini de düşünmemiştim.
' Bana karşı hislerin var mı Rüya? Sakın arkadaşlık falan deme. Ne anlamda sorduğumu biliyorsun. '