1 hafta sonra...
#Zeynep
Bir haftadır Alen okula gelmiyordu ve Oğuz'la boşanacaklarını duymuştuk. Engin’i bir kaşık suda boğmak istesek de sadece bakmakla yetiniyorduk.
Elçin “Şimdi masayı Engin’in kafasına geçirsem kim beni durdurur!?” diye öfkeyle soluyunca “Alen’i bu denli sevdiğini bilmezdim.” diye söylendim.
Ayşe “Bizim aramızda olan bizi ilgilendirir ama pislik herkesi kandırdı!” diye kızgınlıkla soluyunca başımı sallamakla yetindim.
Elçin “Ama Ela’nın bir zil takıp oynamadığı kaldı!” diyerek Ela’yı hedef aldığında Ela “Üzüldüm ama yapacak bir şey yok!” demesiyle Engin bize baktı.
“Bugün en mutlu günüm!” dediği gibi Elçin “Şerefsiz!” diye bağırdı.
Engin ona hiç söylenmemiş gibi yerinden kalkıp yanımıza geldi. Ela’ya kısa bir bakış atıp gülümsedikten sonra “Alen gibi güzel bir kız Oğuz’a fazla!” dedi.
Ayşe alayla “Zaten Alen boşanır boşanmaz senin iğrenç kollarına koşacak zannetmen kadar komik bir düşünce yok!” diye söylendi.
Engin öfkeyle “Ona inanmayan eski kocasının kollarına gidecek değil!” diye bağırdı.
Elçin elini masaya vurdu.
“Alen’i aldattın ve ilişkiniz bir yıl önce bitti!” diye bağırınca Engin “Ha, hayırdır sana? Alen’in ardında dolandırdığın dedikodulara ne oldu?” diye çirkinleşti.
Elçin “En azından bir yuvayı yıkacak kadar alçalmadım ki Alen benim onun hakkında neler söylediklerimi biliyor!” diye bağırdı.
Etraftaki bakışlar üzerimizde yoğunlaşınca ayağa kalkıp Elçin’i tuttum. Diğerlerine bakarak “Sakin olun!” demekle yetindim.
Engin “Şu an ne olduğu umurumda değil sonuçta amacıma ulaştım.” diyerek masadan kalkacakken başı masayla birleşince şaşkınlık ve korkuyla başımızı kaldırdık. Gözüm sinirli Oğuz’u bulduğunda öfkeyle “Karımı tuzağa düşürdün demek!” diye bağırınca gülümsedim.
Ayşe ve Elçin masadan kalkarken Ela, Oğuz’un elini kavramıştı.
“Sakin ol.” Diyerek Oğuz'un kolunu Engin’in boynundan çekmeye çalışsa da başarılı olmadı. Oğuz, Engin’in başını masadan kaldırıp tekrar masaya sertçe indirmesiyle korkuyla ağzımdan kaçan çığlığa engel olamadım.
Elçin “Ellerin dert görmesin!” diye tezahürat yaptı.
Oğuz “Şerefsiz!” diyerek kafasını masadan çekip yumruğunu yüzüne indirdi.
Engin, Oğuz’un pençesinde kurtulduğunda “Lan şerefsiz!” diyerek üzerine saldırıp yumruğunu yüzüne geçirdi. Elçin telefonunu çıkarıp kayda alırken Ayşe “Güzelce çek!” demesiyle bu iki kızın aklından şüphe ettim.
♡♡♡♡♡
#Alen
Adliyeye gitmek için hazırlanırken içimde yaşadığım burukluğun haddi hesabı yoktu. Amcamı, yengemi ve Oğuz’u bile çok kötü hissettirdim. Gözümden tekrardan süzülen yaşı silip yatağa oturdum.
“Ben bir şey yapmadım!” diye titrek bir sesle konuştum.
Gözümden akan yaşlar hız kazanırken elimin tersiyle gözyaşımı sildim. Amcam ve yengem, Oğuz’un isteğiyle eşyaları taşımamış ama burada da kalmak istemedikleri için otelde kalmışlardı. Oğuz ise Zahide’yi yollayıp evde tek başına kaldı.
“Kesin parti verdi yine!” diye öfkeyle solurken aklımdan evden ayrılmadan önceki bakışı geldi.
“Benim alnım ak!” diye kararlılıkla söylensem de içimdeki acı beni rahat bırakmıyordu. Odamın kapısı tıklanınca gözyaşlarımı silip birkaç defa öksürdükten sonra tok bir sesle “Gir!” diye bağırdım.
Kapı açılıp içeriye Oğuz girdiğinde şaşkınlıkla morarmış gözüne ve yarılmış dudağına baktım. Kapıyı kapatıp yatağı işaret ederek “Oturabilir miyim?” diye sakinlikle sormasıyla “Senin burada ne işin var?” diye sorusuna soruyla karşılık verdim.
Hafifçe gülümseyip “Pek kıymetli karımın doğru söylediğini kanıtlamam biraz zaman aldı.” demesiyle şaşkınlıkla ayağa kalktım.
“Ne, ne?” diyerek içimde belirlenen umuda engel olamazken Oğuz yatağa oturdu.
“İnsanın aklına hiç mi arabasındaki kamera gelmez!” diye küçümsercesine sorunca öfkeyle “Sen ne saçmalıyorsun?” diye çıkıştım.
“Arabanda kamera var ya! Orada Engin şerefsiziyle olan konuşman ayan beyan ortada!” demesiyle aklıma dank eden gerçekle “Evet!” dedim heyecanla.
Kolumdan çekip beni yatağa oturtunca şaşkınlıkla ona baktım. Gözlerimin içine bakarken parmaklarını dudaklarıma değdirdi. Geri çekilmek yerine ona bakarken o konuşmaya başladı.
“İki gün önce aklıma beni arabanla okula bırakmak için arabanı övdüğün an aklıma geldi.”
Dudaklarımı okşamaya devam ederken “Arabana ulaşmam biraz zaman aldı ama ulaştıktan sonra kaydı izledim.” diyerek parmaklarını durdurdu. Gözlerime bakarak “Suçsuz olduğunu ve doğruyu söylediğine emin oldum.” dedikten sonra dudaklarıma eğilip kendi dudakları arasına alırken bu sefer bu tecrübesiz dudaklara karşılık verdim. Oğuz’u yönlendirirken belime dolanan kollarla ona çekilmiştim. Tecrübesiz olsa da hemen kavrıyor! Elimi saçlarına daldırdığımda yumuşacık saçları hoşuma gitmişti. Tabii dudakları da. Dudaklarımı emmekle yetinirken ellerimi yumuşak saçlarından ve dudaklardan ayırmak istemiyordum. Usulca dudaklarımdan çekildiğinde “Teşekkür ederim.” diyerek ondan uzaklaşacakken izin vermedi.
“Bir yıl boyunca gerçek karım olmasan da karımsın.”
“Evet!” diye sinirle konuştum.
“Benden nasıl dikkat etmemi bekliyorsan sen de et.” dediğinde haklılığı karşısında susmayı tercih ettim. Belimi serbest bırakıp “Okula gidip Engin şerefsizine hesap sorayım derken zaten o da mutluluktan dört köşeydi.” diye sinirle söylenince “Yüzün onun eseri mi?” diye sordum.
“Önemli değil ama piç etrafında dolanmaya devam edecek. Onun için artık okula beraber gidip beraber gideceğiz.” demesiyle gözlerim kocaman açıldı.
“Merak etme bir daha hakkımda karar vermedikçe bu öpücük kadar yakınlaşmayacağız!” demesiyle “Neden öptün!?” diye sordum.
Bir an şaşırsa da kendini toparlayıp “Karım benden iğrense de o benim karım!” dedi.
Sesindeki kırgınlığı es geçip “Karşılık verdim.” dedim.
Hafifçe gülümseyip “Masumluğunu kanıtladığım için!” dedi.
Evet haklıydı! Ondan birkaç adım uzaklaştığımda tekrar konuştu.
“Bir hafta bunun için ayrı kaldık. Bir iki hafta daha da sözüne inanmayan bir kocan olduğu için ayrı kalabiliriz. Böylelikle sadece okulda tek bana maruz kalırsın ben de evde keyfimce takılırım.” diye hevesle konuştuğunda saçını yolmak için pençelerimi hazır ettim. Oda kapısı tekrar açılınca pençelerimi sonraya saklamaya karar verip odaya giren amcam ve yengeme baktım. Yengem yanıma gelip bana sıkıca sarıldı.
“Kızım özür dilerim.” diyen pişman sesiyle yaşadığım o burukluk tekrar aklıma gelince gözlerim doldu.
Oğuz “Ben sizi yalnız bırakayım.” diyerek bana kaş göz yapınca hevesini aşağıda yarım bırakmanın mutluluğuyla gülümsedim.
♡♡♡♡♡
#Oğuz
Aşağıda amcalarla otururken ninem elimi tutup “Şimdi barıştınız değil mi?” diye sormasıyla gözüm bekçimize takıldı.
“Yani tam olarak değil.”
Ahmet “Bence de barışmamanız gerekiyor!” diye öfkeyle konuşunca amcam ona uyarıcı bakışlar atsa da gülümsedim.
“Bence de Ahmet çok haklı sonuçta insan kocam dediği adam ve onun ailesi sözüne inanmayıp tek çırpıda soluğu adliyede alıyorsa bu evlilik için tekrar bir düşünülmeli!” dememle Ahmet bana hak vereceğine daha da öfkelendi.
Halam “Oğuz, Alen’den hiç mi etkilenmedin?” diye sormasıyla gülmemek için kendimi zor tuttum.
“Zahide abla belki ilişkimiz hakkında birkaç tüyo vermiştir.” dememle Zahide abla başını olumsuz anlamda sallayınca “Evde hır gür eksik olmuyor Allah’a şükür.” demekle yetindim.
Yengem “Kızımdan özür diledin mi?” diye sorunca derince soludum.
“Hayır, direkt beni kapı dışarı etti ve yüzümü görmek istemediğini söyledi.”
Halam “Haklı!” deyince hangi manada söylediğini merak etsem de üzerinde durmadım.
Amcam “Alen asla yalan söylemez!” diye uyarıda bulundu.
“Kusura bakmayın ama sizin kadar kızınızı da yeni tanıyorum ve üstelik kendisi karım konumunda olduğu için bu durumu sindirmem biraz zaman almış olması gayet normal.”
Amcam susunca “Ama yine de kalbinizi, onurunuzu kırdıysam özür dilerim.” dedim.
Amcam gülümseyince ben de gülümsedim.
“Zahide bavulumu hazırla evime gideceğim!” diyen sesle “Ne!?” diye bağırdım.
Alen, annem ve babam bize doğru gelirken Alen “Hadi Zahide, kendininkini de hazırlamayı eksik etme!” diye emir buyurunca Zahide abla gülümsedi. Zahide abla odadan çıkınca “Yukarıda böyle konuşmadık!” dedim.
Halam “Ne konuştunuz?” diye merakla sordu.
Alen alayla benim teklifi anlatırken annem ve babam, bana kınayarak bakıyorlardı. Onları boş verip Alen’e baktım.
“Ya sen manyak mısın?” diye öfkeyle sordum.
“Asıl sen salak mısın?” diye küçümsercesine sorunca “Salak olsaydım arabadaki kamera benim değil senin aklına gelirdi pek parlak zeka küpü!” diye inatla söylendim.
“Eve gidince seni susturmasını bilirim!” demesiyle “İki hafta senden kurtulacaktım!” diye kızgınlıkla söylendim.
Alen, anne ve babasının yanına oturup “Sen beni istemediğini bu kadar hevesli söyledikçe rahatını bozmaya ant içtim.” dedi.
Ha, parti! Oğuz sen gerçekten salaksın!
“Ben seni çok özledim. Hasretinde sokaklarda deli divane oldum. Lütfen evimize, yuvamıza dönelim.” diye hevesle konuşsam da annem “Geçti horon havası sür eşeğini Niğde’ye.” diye alayla konuşunca “Of!” diyerek koltukta ardıma yaslandım.
Ahmet “Merak etme bir yıl sonra ablam senden kurtulacak!” diye öfkeyle konuşunca “Ben de ondan!” diye gülerek konuştum.
Ninem öfkeyle “Senin gözün Leyla’da olduğu için güzel torunumu üzüyorsun değil mi?” diye kızdı.
“Benim gönlüm Leyla’da ama torununu üzmedim!” diye sinirle konuştum.
Babam “Oğuz evliyken bir daha Leyla dersen seni ayağımın altına alırım!” diye öfkeyle konuşunca “Ninem bahsetti!” diyebildim.
Annem, Alen’e bakıp “Bu saf oğlum, Leyla aşkını dile getirirse sen bana ya da babasına söyle gerisini izle.” demesiyle öfkelendim.
“İlk öncelikle başından beri Leyla’yı sevdiğimi ve buna rağmen Alen'le evliyken ona bu niyetle yaklaşmayacağımı belirttim. Fakat Leyla’lı sözlerime ve düşüncelerime kimse karışamaz!” diye sinirle konuşup ayağa kalktım. Alen’e baktığımda bana öfkeyle bakıyordu.
“Kendi araban var. Zahide ablayla dönersiniz.” diyerek evden ayrıldım.
♡♡♡♡♡
#Alen
Zahide'yle eve geldiğimizde Oğuz terasta oturuyordu. Onunla uğraşmak istemediğimden kızlarla konuşayım dedim attıkları video ve bir saate yakın yaptığım konferans görüşmesiyle Oğuz’a bir teşekkür borcum olduğuna emin oldum ama teşekkür etmek istemiyordum! Koltuğa oturup Zahide’nin önüme bıraktığı pudingimi kaşıklarken televizyondan da kendime fantastik bir kore filmi açıp izlemeye başladım. Filmi izledikçe hem hüzünlenip hem de güldüm. Film bittikten sonra gözüm kolumdaki saate takıldığında baya geç olduğunu fark ettim. Televizyonu kapatıp yerimden kalktım. Odama doğru ilerlerken Oğuz’da mutfağa giriyordu. Onu umursamayıp odama girdim. Yatağa yönelip oturduktan sonra gözlerimi etrafta kolaçan ettim.
“Her şey bıraktığım gibi...” diyerek yerimden kalkıp dolaba yöneldim. Dolabı açtığımda Zahide’nin kıyafetlerimi eskisi gibi dizdiğini görünce beyaz saten bir gecelik alıp yatağa bıraktım. Üzerimi soyup geceliği giydim. Yatağa girecekken Oğuz odaya girdi. Bana kısa bir bakış atıp önümden yürüdükten sonra onu umursamadan yatağa yöneldim. Yatağa girip yorganı üzerime çektim.
“Ses çıkarma, uyuyacağım.” dedim.
“Üzerimi soyunacağım.” deyince ardımı döndüm. Birkaç dakikanın ardında ışıklar kapanmıştı. Yatakta hissettiğim çökmeyle “Bir gün yatak altımızda kırılmasa iyidir!” diye laf soktum. Bana cevap vermeyince “Yine ağlıyor musun?” diye alayla sordum.
Cevap gelmemeye devam edince “Ben de olsam ben de ağlardım. Sonuçta hâlin berbat ötesi!” diyerek yatakta rahatça gerindim. Yatakta hissettiğim hareketle yüzümü dönecekken Oğuz belimden kavradığı gibi beni kendisine çekti. Şaşkınlıkla ona bakarken “Bana hakaret etmeye devam edersen bu nefret ettiğin bedenimde uyuyup uyanırsın!” diye tehlikeli bir tınıyla konuşunca “Şişko!” dedim.
“İyi geceler.” diyerek beni kendisine hapsedip başını boyun girintime gömmesiyle ılık nefesimi bedenimi tesiri altına aldı. Başımı olumsuz anlamda sallayıp elimi göğsüne koyup onu itmeye çalıştım.
“Bırak!” diye bağırdığımda hızlıca beni bırakıp yataktan doğruldu. Telaşla yüzümü avuçlayıp “Çok mu korkuttun?” diye sormasıyla yüzüne baktım. Açılan oda kapısına ışıklar eklenince Zahide telaşla “Bir şey mi oldu?” diye sordu.
Oğuz elini yüzümden çekip “Yok bir şey.” dedi.
Zahide “Alen Hanım niye bağırdı?” diye ısrarla sormasıyla Oğuz boynunu büktü.
“Bir şey yapmadım!” demesiyle sinirle ona baktım. Zahide’ye dönüp “Gördüğün gibi iyiyim. Sadece kocam bana sarılarak uyumak istedi ben izin vermedim!” diyerek durumu özetledim.
Zahide gülümseyerek “Pardon, bir an bir şey oldu zannettim.” diyerek odadan çıkacakken “Işıkları kapat!” dedim.
Işıkları kapatıp odadan çıktıktan sonra “Sen de bir şey yapmadıysan yapmadım de!” diye kısık sesle bağırdım.
Gözlerini bana çevirip baktıktan sonra ardına dönüp uyumasıyla bilerek “Şişko olduğun kadar korkaksın! Daha hakkını bile savunmayıp gidip Engin’den kocam olarak hesap soruyorsun. Yine iyi kurtulmuşsun!” diye öfkeyle konuştum. Oğuz tepki vermemeye devam ederken sinirle yatağa girip yorganı kafama çektim.
♡♡♡♡♡
Bugün ikimizin de dersi erken olduğundan saat 07.00’da uyanıp hazırlanmıştık. Oğuz dün geceki davranışı için özür diledikten sonra cevap beklemeden yanımdan uzaklaşıp gitmişti. Böyle küçük Emrah tipinde takılması sinirimi bozuyordu! Daha okula gidip Engin şerefsizi ve Ela yellozuyla uğraşacaktım. Eğer Ela’nın bize bahsettiği kişi Oğuz ise haddini bildirecektim. Değilse zaten o kişinin kim olduğu umurumda değil ama tüm oklar Oğuz’u gösteriyordu. Odadan çıktığımda Oğuz'la karşı karşıya geldim. Tekrar onu alıcı gözüyle incelediğimde yüzümü ekşiterek yanından çekildim.
“Olması imkansız!” diyerek kahvaltı masasına oturduğumda tek servis açılmıştı. Zahide portakal suyumu bırakınca “Pek kıymetli kocam kahvaltı yapmayacak mı?” diye sordum.
“Aç olmadığını belirtti.” demesiyle omuz silktim.
“Keyfi bilir.”
Hunharca kahvaltımı yaparken dört gün sonra sınav haftasına gireceğimi kendime hatırlatıp bu iki günde tüm eksik not işini halletmeye karar verdim.
“Of hangisine yetişeceğimi şaşırdım!” diye isyan bayrağını çektim.
“Senin arabanla gideceğiz. Aşağıda Leyla'yla birlikte seni bekliyoruz.” diye konuşan sesle öfkeyle ona baktım.
“Leyla kendi gidemiyor mu?” diye sordum.
“Şimdiye kadar Leyla’yı okula ben bıraktım.” demesiyle alayla yüzüne baktım.
“Keriz!” dedikten sonra kahvaltıdan kalkıp çantamı alarak tam dibinde durdum.
“Tam bir kerizsin!” diye bastıra bastıra söylesem de “Aşağıda bekliyoruz.” diye sakin bir sesle konuşup yanımdan uzaklaşmasıyla sinirle ardından yürüdüm.
“Günaydın Oğuz!” diye seslenen Leyla'yla ayakkabılarımı hınçla giydim.
“Günaydın Leyla.”
Cevap veren Oğuz'la gözlerimi devirmeyi ihmal etmedim. Ayakkabımı giydikten sonra “Gidebiliriz.” dediğimde Leyla şaşırarak “Sen de mi bizimle geleceksin?” diye sordu.
“Hayır, sen bizimle geleceksin!” dedim.
Leyla bakışlarını Oğuz’a çevirdiğinde Oğuz kısa bir açıklama yaptı. Leyla bana dönüp “Anladım. Bir de yol üzerinde Eray’ı da almamız gerekiyor.” demesiyle Eray’la barıştığını anlamış oldum.
“Anlayamadım?” diye sinirime hakim olmaya çalışan bir tavırla sordum.
Leyla “Biz üçümüz beraber okula giderdik.” demesiyle kızın değil Oğuz’u öldürmek istedi. Kızın bir suçu yok! Elimin altındaki süzme salak!
“Eray taksiye ya da halk otobüsüne binip okula gelsin!” diye kızdım.
Leyla gülümsemeye çalışarak “Anlayamadım?” diye sorunca “Keriz yerine koyduğun günler geçti!” diye bağırdım.
Leyla’nın gözünde yanan kıvılcımlarla “Ne diyorsun? Anlamıyorum seni?” diye bağırdı yelloz!
Oğuz “Alen!” diye uyarıda bulunca onu es geçip Leyla’nın üzerine yürüdüm.
“Bundan sonra ben ve kocam okula gideceğiz. Sen ve sevgilin ya ortak taksi tutup gelirsiniz ya da halk otobüsüne binip gelirsiniz!” diyerek Leyla’yı duvara yapıştırdım. Kolumu duvara yaslayıp “Benim kocam ne senin ne de götünü toplayamayan sevgilinin şoförü değil!” diye bağırmamla yan dairenin kapısı açıldı. Leyla’nın annesi olan öbür şirret kadına bakıp “Kızına bundan sonra taksi parası ver!” diyerek Oğuz’a döndüm. Bana şaşkınlıkla bakmasını umursamadan kolunu kavrayıp “Gidelim kocacığım!” diye alttan alta uyarıda bulundum. Apartmandan çıktığımızda Oğuz “Sen ne yaptığını zannediyorsun!?” diye bağırdı.
“Keriz kocamın gözünü açmaya çalışıyorum!” diye bağırdım.
Mavileri kızgınlıkla koyulaşırken “Haddini bil!” diye bağırdı.
“Ya, kız resmen seni kendisine ve mıymıntı sevgilisine amele yapmış hâlen bana gelmiş haddini bil diyorsun!” diye nefretle bağırdım.
“Hakkımda karar verme! Bu seni ilgilendirmez!” diye bağırınca alayla güldüm.
“Gerçek dünyaya kapattığın gözlerini açarsan umurumda bile olmazsın keriz, salak, şiş-“
Dudaklarıma değen öfkeli dudaklarla erkek milletinin cinsel konuları ne çabuk öğreneceğine Oğuz sayesinde bir kez daha şahit olmuştum ama bu dudaklar çok güzeldi... Kollarımı boynuna dolayıp elimi yumuşacık saçlarına daldırdım. Ağzımı aralayıp dilimle buluşmasına izin verdim. Dili tepkisiz kalmasıyla ben harekete geçtim. Dilini hareket ettirdikçe kendimi ona daha çok çekilirken fark ediliyordum. İçimde oluşan kıpırtılara ket vurmak istesem de başarılı olamıyordum ve her şeyi akışına bırakmaya karar verdim...