4. Bölüm: Okul

2618 Words
#Alen Hoca dersi anlatsa da benim aklım dün geceki yanlıştaydı. Bilerek yapmadığı belliydi ama -Dudaklarımı yıkayacağım!- cümlesi zoruma gitmişti. “Ay ben sana çok meraklıydım!” Kolumun dürtülmesiyle Zeynep’e döndüğümde tüm sınıfın bana baktığını görmemle Oğuz’u gebertmeye ant içtim. “Alen, kızım iyi misin?” diye soran Structure hocası Ayfer hocaya baktım. “İyiyim hocam.” diyebildim. Ayfer hoca gülümseyip “Duydum ki evlenmişsin ondan olsa bu asabiyetin.” diye dosdoğru tespitte bulunca kendimi gülmeye zorladım. “Ya hocam tutturdu ben farklı araçla okula geleceğim diye benimde sinirlerimi bozdu.” Ayfer hoca gülümsemesi genişleyip “Oğuz öyledir.” demesiyle şaşkınlıkla ona baktım. Ela “Tanıyor musunuz?” diye merakla sorunca bu soruyu benim sormam gerekir diye çirkefleşmem gerekirken Ayfer hocanın konuşmasıyla bunu sonraya bıraktım. “Evet, ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde görev yaparken en başarılı öğrencimdi. Zaten bölümü birincilikle bitirdi.” demesiyle yeni bir şey de öğrenmiş oldum. Ayfer hoca bana gözlerini dikip “Oğuz’un ödevlerini bilirim sakın ona yaptırayım deme!” diye uyarmayı da ihmal etmedi. “Yok hocam, yapmam öyle bir şey.” demekle yetinirken hoca, Ela’ya baktı. “Ela bana yolladığın ödevinde Oğuz’un dokunuşlarını fark ettim. Sana ödevinde yardımcı oldu mu?” diye sormasıyla “Ne!?” diye tepki gösteren Elçin ve Ayşe’yle de bugün göstermem gereken tepkileri başkalarının göstermesi iyice sinirlerimi bozdu. Ela “Hocam nereden çıkardınız?” diye kapalı bir cevap verince bu kızda bir şey olduğuna emin oldum. Hoca olumsuz anlamda başını sallayıp “Belki ben yanlış yorumladım. Neyse tekrar incelerim.” diyerek dersi anlatmaya devam etti. Zeynep koluma dokununca ona döndüm. “Bunda bir şey var!” Başımı sallayıp “Derse odaklanalım arada sorarız.” demekle yetinip hocaya dikkatimi vermeye çalıştım. Bir saatin ardında ders bittikten sonra Ela’yı yakalamayı planlarken önümde Engin durmuştu. “Alen konuşmamız gerekiyor!” diye sinirle konuşunca “Konu?” diye sakinlikle sordum. Alayla yüzüme bakıp “Muhteşem evliliğin!” diye tısladı. Gülerek “Muhteşemliğini aranızda konuşun!” diyerek öne doğru bir adım atmışken kolumu kavradı. “İnadıma o adamla evlendin değil mi?” diye sormasıyla etrafa göz gezdirdiğimde herkes merakla bize bakıyordu. Kolumu Engin’den ayırmak yerine dizimi karnına geçirip kolumu bıraktırmak zorunda kaldım. Engin iki büklüm olurken gülümsedim. “Birincisi; seninle ayrılalı 1 yıla yakın oldu!” diye bağırıp elimdeki kitapları masaya bıraktım. Engin’e doğru eğilip “Beni okulun içinde aldattığına herkes şahit olduğu gün seninle tüm ilişkim bitti!” diye bağırdım. Öfkem bedenimi esir ederken “İkincisi; Oğuz'la senin inadına değil yeni bir sayfa açtığım için evlendim ve onunla mutluyum!” diyerek Engin’den uzaklaşıp masadaki kitaplarımı alıp sınıftan çıkacakken son defa Engin’e döndüm. “Ha, bu arada sen dahil beni tanıyan herkes bilir ki inat uğruna bir şey yapmam! Yapacaksam yapmak istediğim için yaparım!” Sınıfa bakmadan amfiden koşar adım çıktım. Zeynep, Elçin ve Ayşe ardımdan seslense de umursamadan yürümeye ve gözüme çarpan lavaboya girip kendimi direkt boş tuvaletlerden birinin içine attım. Yorgunlukla yere doğru diz çökerken Engin’in beni aldattığı an kafamda dönüp duruyordu... ♡♡♡♡♡ #Oğuz Yemekhanede yemek yerken aklımda sadece dün gece yaşanılan yanlış vardı ama o yanlış benim ilk öpücüğüme mal oldu! “Niye dikkat etmiyorsun Oğuz!” “Oğuz iyi misin?” diye soran Leyla'yla sesli düşündüğümü fark ettim. Gözlerimi zeytin gözlere çevirip “Yok bir şey.” diyebildim. “Yoksa Alen’le bir şey mi oldu?” diye merakla sorunca telaşla “Hayır, bir şey olmadı!” diye konuştum. “Sakin ol Oğuz bir şey söylemedim.” diye dudaklarını ısıran Leyla'yla aklıma dünkü gece geldi. Ne kadar da şaşkın şaşkın bakıyordu. Belki o benden daha çok pişman olmuştur. Of! “A, Ela!” diye bağıran Leyla'yla bu konuyu sonra düşünmek için kendime söz verip Leyla’nın baktığı yöne doğru gözlerimi çevirdim. Ela bize kararsız bir şekilde bakarken gülümsedim. “Bizimle yemek ister misin?” diye sorduğumda bana uzunca bakıp daha sonra Leyla’ya baktı. “Rahatsız etmeyeyim.” dedi çekinerek. Leyla “Ne rahatsızlığı, hadi gel.” diyerek yanımdaki sandalyeyi işaret edince Ela başını sallayıp yanıma geldi. Elindeki tepsiyi alıp oturmasına yardımcı olduktan sonra “İki haftadır sen de ses soluk yok.” dedim. Ela saçını kulağının ardına iteleyip “Sana söylemiştim annem hastalandı.” deyince bu ayrıntıyı unuttuğumu fark ettim. “Kusura bakma, Nesrin teyze daha iyidir inşallah.” Başını sallayıp elime, yüzük parmağıma odaklanınca “Hayırlı olsun.” dedi. Leyla “Keşke düğüne sen de gelseydin çok eğlendik.” dediği gibi “Sade bir nikah yaptık!” diye hatırlatmada bulundum. Leyla yemeğini yiyip “Olsun sonuçta nikahtan sonra kutlamak için bara gittik.” deyince başımı olumsuz anlamda salladım. “İyi ki gelmedin annen daha önemli.” dedim. Ela başını sallamakla yetindi. Üzerinde fazla durmayıp yemeğime geri döndüm ki duyduğum sesle kaşık elimde dondu. “Kimin annesine ne oldu ki?” diye soran Alen’e dönmek yerine masada oluşan hareketlilikle Alen ve arkadaşları masaya kurulmuşlardı. Nikahta kısa bir süreliğine gördüğüm kızlar bana değil Ela’ya şaşkınlıkla bakarken Ela’ya döndüm. Ela onlara boş bakışlar yollarken derince soludum. Leyla “Tanışıyor musunuz?” diye merakla sormasıyla adının Elçin olduğunu hatırladığım kız “Evet, o bizim arkadaşımız!” diye şaşkınlıkla konuşmasıyla Ela’ya dönmem bir oldu. Ela “Oğuz sana söyleyecektim ama fırsatım olmadı.” diye savunmaya geçince şaşkınlığım daha da büyüdü. Leyla “Vay be şansa bak!” diye tepkisini koyarken Alen “Neden bize kocamı tanıdığını söylemedin?” diye sorunca Ela ona öfkeyle döndü. “Fırsatım olmadı!” diye savunmaya devam etti. Ayşe denilen kız “Alen’in evine gittiğimizde de mi fırsatın olmadı.” demesiyle Ela “Şaşkındım!” dedi. Yani kız haklı sonuçta benim gibi biriyle Alen! “O kadar önemli bir konu değil.” diyerek Ela’nın elini kavrayıp gülümsedim. “Çek o elini!” diye bağıran Alen'le bakışlarım onu buldu. Tabii elimi de çektim. “Ela benim arkadaşım!” diye uyarıda bulunca Alen ardına yaslandı. “Arkadaşın Leyla olsa bile sınırını koruyacağını konuşmuştuk yoksa evi başına yıkarım!” diye açıkça tehdit eden kadınla partiyi bir gün sonra vermemenin pişmanlığını yaşıyordum! “Pardon karıcığım!” “Bir daha olursa o pardonu alıp sokakta yatarsın!” diyerek Ela’ya baktı. “Siz ne zamandan beri tanışıyorsunuz?” diye az önce kızan o değilmiş gibi merakla sorunca “Bir yıldır.” dedim. Zeynep “Nasıl tanıştınız?” diye bana bakarak sorunca Leyla yerime cevap verdi. “Ela ayağını burkmuştu. Oğuz’da ona yardımcı olmak amacıyla hastaneye götürürken tanışıp kaynaştılar.” dedi gülümseyerek. Elçin “Ayağını burktuğun zaman sana Oğuz mu yardım etti?” diye şaşkınlıkla sorunca Ela masadan kalktı ve gitti. Ardından şaşkınlıkla bakarken “Kocacığım boynun kırılmazsa ben kıracağım!” diyen Alen’e döndüğümde Leyla “Çok mu kıskançsın?” diye sorunca hayır, inadıma yapıyor demek vardı. Alen “Şimdi bir şey söylerdim ama kocama hakaret sayılır ama o anladı!” demesiyle “Kısacası önlemini önden almazsan sonrası ağlamak kâr etmez demek istiyor karıcığım!” diye bana merakla bakan Leyla’ya açıklama yaptım. Alen gülümseyip “Bu huyuna bayılıyorum.” demesiyle başımı salladım Ayşe heyecanla “Oğuz, sen Ela’ya Structure dersindeki çizimler için yardım ettin mi?” diye sormasıyla “Bu konunun sizi ilgilendiren noktasını öğrenebilir miyim?” diye sordum. Ayşe bir an şaşırınca diğerlerine baktım. “Karım haricinde Ela'yla olan ilişkimi sorgulamaya kimsenin hakkı yok zaten kızı suçlu duruma düşürüp masadan kaldırdınız!” diye serzenişte bulundum. Alen alayla “Ben onun gönlünü alırım sen sakın merak etme!” demesiyle bıkkınca soludum. “Evet Alen, bizi pek kıymetli kocanla tanıştırmayacak mısın?” diye öfkeli ve alaycı ses döndüğümde esmer tenli, yakışıklı bir çocukla göz göze geldim. Alen Hanım’ın hayranlarından biri olsa gerek! Çocuk diğer arkadaşlarıyla izinsiz masaya kurulduğunda Alen “Oturmak için izin istedin mi?” diye öfkeyle konuştu. Alen’e baktığımda gözlerinde çıkan ateşe iki haftalık evliliğimizde de şahit olmamıştım. Çocuk bana küçümser bakışlar atıp “Hiç Alen’in tarzı değilsin!” diye öfkeyle soludu. Alen masadaki elimi kavrayıp “Benim tarzım şu an elini tuttuğum adam. Karın ağrını git başka yerde yaşa!” diye öfkeyle konuştu. Yalan söylediğini bilsem de tepkisi hoşuma gitmişti. Çocuk “Alen sana inanamıyorum!” diye kızınca “Karıma sesini yükseltme!” diye bağırdım. Çocuk bana dönüp “O benim sevgilimdi!” demesiyle şaşkınlıkla çocuğa baktım. Zeynep “Bir yıl önce!” diye savunmaya geçmesiyle bir an rahatladım. “Elimden kalmadan masamdan kalk ve bir daha seni karımın çevresinde görmeyeyim!” diye tane tane konuştum. “Hı, hı!” diye beni tiye alınca sinirle yerimden kalkıp yanına vardım. Çocuk alayla gülüp “Ne ya-“ Sözünü bitiremeden yüzüne yediği kafayla arkaya düştü. Yemekhanede uğultu oluşsa da umursamadan çocuğun yakasına yapıştım. “Alen benim karım!” diye bağırıp yüzüne yumruğu indirdikten sonra “Bir daha karımın çevresinde dolaşırsan bu kadar kolay kurtulmazsın!” diye bağırıp adamdan uzaklaştığımda Alen yanıma gelmişti. Kolumdan tutup beni kenara çektiğinde “Hadi gidelim.” diye telaşla konuştu. “Bizim değil onun gitmesi gerekiyor!” diye çocuğa dönecekken Alen “Oğuz dikkat et!” diye bağırıp önüme geçmesiyle yemek tepsisi kafasıyla buluştu. Alen’in acı çığlığı yemekhaneyi doldururken elini kafasından çekip eline baktı. “Kan!” diyerek bayılması bir oldu. Çocuğa baktığımda korkuyla Alen’e bakıp ona yaklaşacakken “Karımdan uzak dur!” diye bağırıp Alen’i kucakladığım gibi yemekhaneden çıktım. ♡♡♡♡♡ Doktorun çıkmasını beklerken öfkeyle karşımda duran çocuğa bakıyordum. Yüzünde pişmanlığın izini okusam da yaşattığı durumu değiştirmiyordu. Doktor acil servisten çıkınca telaşla yanına vardım. “Karımın durumu nasıl?” Doktor şaşkınlıkla bir an bana bakıp kendini toparladıktan sonra “Alen Hanım’ın durumu gayet iyi.” demesiyle rahat bir nefes aldım. Engin “Görebilir miyim?” diye sormasıyla yüzsüzlüğüne alkış tuttum. “Tabii.” diyen doktor bana dönünce “Bayılmıştı!” diye sordum. “Alen Hanım’ı kan tutuyor. Eli başına gidip kanı görünce o korkuyla bayıldı.” “Teşekkür ederim.” Doktor geçmiş olsun diyerek yanımdan uzaklaştığında yalnız olduğumu fark ettim. O sırada yengemin sesi kulağıma dolunca ardıma döndüm. “Kızım nerede Oğuz!?” diye gözü yaşlı sorarken amcam “Durumu nasıl?” diye korkuyla sordu. Annem “Konuşsana oğlum!” deyince sabır diledim. “Turp gibi!” diye bağırdığımda annem öfkeyle “Sen de iyice alıştın bağırmaya!” diye bana bağırdı. Allah’ım bol bol sabır! Ela’nın uzaktan geldiğini görünce “İçeriye girip Alen’i görebilirsiniz.” diyerek onlara acili işaret ettim. Amcam ve yengem giderken annem yanımda durdu. Ela yanıma gelip “Oğuz iyi misin?” diye sorunca “İyiyim.” dedim. “Alen nasıl?” diye sorduğunda “O da iyi. Kan fobisi olduğu için bayılmış.” dedim. Annem şaşkınlıkla “Ela, Alen’i nereden tanıyor?” diye sormasıyla durumu kısaca özet geçtim. Annem gülerek “Vay be şansa bak!” diyerek Ela’ya sarılıp yanağını öptü. “Aynen ben de çok şaşırdım.” diyerek tepkimi ortaya koydum. Ela “Söyleyecektim ama annemin durumu, dedenin vefatı, anı evliliğin derken kendimi karma karışık bir olay silsilesi içinde buldum.” diye açıklama yapmaya devam edince gülümsedim. “Haklısın ve o kadar önemli değil. Boş ver.” Ela sevinçle bana bakarken annem “Hadi Alen’i görmeye gidelim.” deyince başımı salladım. Ela'yla birlikte annemin ardında acile girdik. Alen’in etrafını saran kalabalığa annem katılırken uzakta kalmayı tercih ettim. Ela’da yanımda durunca onunla sohbet etmeye başladım. Ela'yla sohbet etmeye devam ederken “Kocam!” diye cıyaklayan sesle Alen’in çok iyi olduğuna görmeden emin oldum. Ela'yla Alen’e döndüğümde kalabalık açılmıştı ama Engin yatağın kenarına oturmuş Alen’e bakmakla meşguldü. “Buyur!” diye sordum. “Hadi evimize gidelim çok yoruldum.” demesiyle “Hastaneden çıkış işlemlerini yapayım sen de hazırlanırsın.” dedim. Ela, Alen’e doğru ilerleyince ben de çıkış işlemlerini yapmak için acilden çıktım. ♡♡♡♡♡ #Alen Ela, Oğuz’a aşıkmış! Ulan ben bunu nasıl anlayamadım. Odanın kapısı tık tıklanınca “Gir.” dedim. Zahide elinde yemek tepsisiyle göründükten sonra ardından Oğuz girdi. Oğuz’a alıcı gözüyle baktığım gibi yüzümü ekşitmem bir oldu. “Kesinlikle hata var!” Zahide “Neyde efendim?” diye sorunca bu aralar çok fazla sesli düşündüğüme kanaat getirdim. “Yemeği kucağıma bırak ve çık!” dedim. Zahide başını sallayıp dediğimi yaptıktan sonra odadan çıkınca Oğuz konuştu. “Karşındaki çalışanın olsa bile yaşına hürmeten biraz kibar olabilirsin!” diye kızgınlıkla soluyunca “Dün dudaklarımı çamaşır suyuyla yıkayacaktım ki aklıma cildi tahriş ettiği geldi ve vazgeçmek zorunda kaldım.” dedim. Oğuz susarken başımı yemekten kaldırıp yüzüne baktım. “Bir daha beni elini tutma mecburiyetine sokma!” diye uyarıda bulundum. “Engin senin için yanıma geldi. Elimi tutmayaraktan da cevap verebilirdin!” diye kendini savundu. “Okulda benden ve arkadaş çevremden uzak kalırsan böyle iğrenç bir durum bir daha gerçekleşmek zorunda kalmayacak!” diye kızdım. “Sen ve arkadaşların masama oturdunuz!” diye hatırlatmada bulundu. “Ela masanda olmasaydı oturmazdım!” dedim. “Ela sadece senin arkadaşın değil! Benimde arkadaşım!” diye kendini haklı bir şekilde savunsa da “Benim dolandığım yerlerden uzak dur!” dedim. Oğuz elbiselerini çıkarıp “Tamam!” diye öfkeyle soluyunca “Ve de bir daha sakın beni durdurmaya çalışırken o iğrenç dudakların dudaklarıma değmesin!” diye son bir uyarıda bulundum. “Yanlışlıkla olduğunun farkındasın değil mi?” diye kızgınlıkla sorunca “Yanlış olması olmadığı anlamına gelmez!” dedim. “Özür dilerim.” demesiyle alayla yüzüne bakıp “Aynanın önüne geçip bedeninden özür dile. Onu öyle sersefil hâle getirmişsin ki bugün doktor bile şaşkınlıkla ikimize bakıp durdu.” dedim. “Ruh güzelliği dışında hiçbir güzellik baki değildir.” “Edebi sözlerin benim içinde geçerli değildir!” dedim ve aklıma gelen noktayla gülümsedim. “Ha, bu arada Leyla için villada yaşamayı ret ettin ama o bugün en zor zamanında yanında değildi. Çok yazık!” dedim. 9fkesi büyürken “Sana çok büyük bir lütufta bulunayım mı?” diye alayla sordum. Cevap vermemesi sinirimi bozsa da villada yaşadığı patlama gibi tekrar bir patlama yaşayacağının sinyalini aldım ama umurumda değildi. “Leyla seni kullanıyor!” dedim ve Oğuz’un mavileri kopkoyu oldu. “Bunu elbet sen de göreceksin ve umarım bedeninde yaşadığın geç kalmışlığı bari hayatında yaşamazsın!” “Kes sesini!” diye bağırınca keyfim yerine gelmişti. “Sen bana emir veremezsin ama Leyla'yla yaşadıklarını bir gözden geçirmende yarar var!” diye damarına basmaya devam ettim. Oğuz bir şey demeden odadan çıkınca önümdeki yemeğe gülümseyerek baktım. “Sırada Ela var artık onun hesabını da yarın kapatırım!” Yavaşça yemeğimi yerken dışarıdan gelen kırılma sesiyle korkudan yerimden sıçradım. Telaşla yemek tepsisini kenara koyup ayağa kalktım. Kapının üzerindeki kilidi çevirip kapıyı kilitledikten sonra rahat bir nefes aldım. “Doğrular böyle acıtır!” diyerek komodinin üzerindeki telefonumu elime alıp kulaklığımı kulağıma taktım. Müziği son ses verip yemeğimi yemeye devam ettim. ♡♡♡♡♡ #Oğuz Zahide abla elimi temizlerken arada söylenmeyi de ihmal etmiyor. “O hep öyle. Takmamaya çalış.” Elini tutup onu durdurdum. Siyah gözlerini bana dikince “Leyla beni kullanmıyor değil mi?” diye titrek bir sesle sordum. Zahide abla elimi sıkıp “Kızı görmedim ama sen evli bir adamsın!” diye uyarıda bulunca başımızdaki bekçi olduğunu bir an unutmuştum. “Kusura bakma abla.” demekle yetindim. Elimi silmeye devam ederken açılan oda kapısıyla “Zahide işin bitince yemeği odamdan al!” diyerek sinirlerimi bozmaya ant içmiş kadın tam karşıma oturdu. Elimi incelerken gözü peçeteye takılıp durdu. “Kan!” diyerek gözlerinin kapanmasıyla hızlıca yerimden kalkıp sehpaya düşmeden onu tuttum. Başını koltuğa uzatıp “Artık senin sesini duymak istemediğim zaman sana kan gösterip bayıltacağım!” dedim. Zahide ablaya dönüp “Öyle yapalım değil mi? Hem sen hem de ben rahat ederiz.” dedim. “Oğlum siz gerçek evlisiniz lütfen çocukça davranışlarınızı bırakın!” diye alttan alta uyarınca son çare “Evli çiftler kavga edince ayrı yatar. Ben bugün odada o da koltukta yatacak!” dedim. Zahide abla gülümseyerek “Genellikle tam tersi olurdu.” deyince sabah onun dırdırını çekmek istemediğimden dolayı onu yatağa hiç taşıyamayacağımı haykırmak istedim. “Abla, ben tepsiyi mutfağa götürürüm. Sen de ona yatak kur.” diyerek odaya ilerledim. On beş dakikanın ardında Alen koltukta ben odamda rahat bir şekilde diyeceğim ama hiçte rahat olmadığım, karabasan misali düşüncelerimi çevreleyen sözleri aklıma geldikçe kendime öfkelendim. “Kendine gel Oğuz!” diye kendime sesli kızdım. “Leyla senin çocukluk arkadaşın seni asla kullanmaz!” Buna içten içe kendimi inandırıp gözlerimi yumdum...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD