29

1909 Words
Ayberk hastaneye girdiğinde Korkut yanında Yeşim Doktor ile bekliyordu. “Kendinden geçene kadar içmiş.” dediğinde genç kızı müdahale için aldılar. Kapının diğer tarafında kalınca sıkıntıyla olduğu yerde dönüp durmaya başlamıştı. “O piçi öldüreceğim.” Duvara yumruk attı. “Ağabey, kimden bahsediyorsan emret alıp getirelim.” Yanında duranın omzunu tutup sıktı. “O iti öldüreceğim ama kolay bir ölüm olmayacak.” Korkut, patronunun kimin kalemini kırdığını anlamasa da sessiz kaldı. Gözlerinde gördüğü öfkeyi iyi biliyordu. Geçen süre sonunda Yeşim Doktor içeriden çıkınca göz göze geldiler. Kötü haber duymaktan korkuyordu. “Alkol komasına girmiş. Tabi bir de kendi sağlık durumu var.” dediğinde duraksadı. Korkut gecenin bir vakti kapısına dayandığında gerçeklerin ortaya çıktığını anlamıştı. “Yapılacak ilk müdahaleyi yaptık şu an diyalize bağlı sonrasında da yoğun bakımda tedaviye devam edilecek. İyi ya da kötü bir şey söylemek için çok erken.” Ayberk, doktorun üzerine yürüdüğünde Korkut araya girdi. “O gün bayıldığında sen ilgilendin. İkra ile ikiniz her şeyi biliyordunuz ama söylemediniz. Ölecek olursa hepinizden hesabını sorarım.” “Şirin söylemek isteseydi söylerdi.” dedi Yeşim Doktor. “Onun hayatı, onun seçimi. Hasta gizliliği gereği söyleyemezdim.” “Bana palavra sıkma. Kanunlara uyan bir doktormuş gibi ahkam da kesme. Hilal değil mi Hilal? Bunun hesabını vereceksiniz.” Korkut tutuyor olmasa kendine hakim olamazdı. Öfkesi korkusuna karışmıştı. Genç adamın aksine Doktor sakindi. “Bağırmaya devam edecekseniz bahçeye çıkalım. Hastanenin ortasında sesinizi bu kadar yükseltmeyin ve duyulmaması gerekenleri dile getirmeyin.” “Şirin’i iyileştireceksin ve bu hastaneden tamamen sağlıklı biri olarak çıkacak.” Yeşim Doktor derin bir nefes aldı. Mesleği gereği öfkeli hasta yakınlarıyla uğraşmaya alışmıştı. “Ayberk Bey, karınızın tamamen sağlıklı olarak bu hastaneden çıkabilmesi için böbrek nakli olması gerekiyor. Her şeyi öğrendiyseniz tek böbrekli olduğunu da biliyorsunuzdur ve o böbrekte işlevini yerine getiremiyor. Kimliğini kullanmama izin vermediği için nakil listesine adını hiç ekletemedim.” “Bir böbrekle olacaksa al benimkini. Hatta ikisini de al yeter ki Şirin iyi olsun.” “İstiyorsanız gerekli tahlilleri yapabiliriz.” Tartışmanın sonu Ayberk’in kan vermesiyle bitmişti. Onu Korkut izlemişti ve patronlarının emriyle neden olduğunu bilmeseler de bütün adamları gelip kan vermişti. Bahçede sigara içerken yanında bekleyen Korkut’a baktı. “Doktorla konuş gerekli bilgileri al sonra da Kuyu Şevket’e ulaş. Bu işlerle bağlantıları var kara pazardan eminim uygun böbreği bulacaklardır. Bizimkiler olmazsa bir seçeneğimiz olsun.” “Ağabey, Allara haber verecek miyiz? Bizden önce ailesiyle uyumlu olması daha olası.” Genç adam hayır anlamında başını salladı. “Bunca yıl ailesinden saklamış. Çıkar yol bulamazsak o zaman söyleriz şimdilik aramızda kalsın.” Gece sabaha bağlanırken Şirin yoğun bakımda yaşam ile ölüm arasında gidip geliyordu. Ayberk hastane önünde iyi bir haber için bekliyordu. Okuduğu mektupta yazılanlar zihninde dönüp duruyor ve bunlara değişik intikam düşünceleri eşlik ediyordu. Sabah olduğunda Zeliha patronunun evine geldiğinde kapıyı açık ve kilidi kırılmış halde buldu. Korkuyla eve girdiğinde attığı adımlar temkinliydi. Salonda boş içki şişelerini ve yazılı kağıtları gördü. Ev tamamen boştu. Ne yapacağını bilemeyince arkadaşını aradı. “İkra, Şirin Hanım’ın evi çok karışık, kapı kırılmış ve kimse yok. Ne yapayım bilemedim. Polisi aramalı mıyım?” “Beni bekle.” diyen İkra çok geçmeden eve geldi. Patronundan kalan kağıtları gördüğünde hemen parçalayıp yaktı. “Okuduklarını unut. Sakın dile getirme.” Zeliha “Tamam.” dedi. “Sence Şirin Hanım iyi midir? Kapı kilidi de kırık.” İkra telefonunu alıp Yeşim Doktoru aradı. “Lütfen, Şirin Hanım’ın nerede olduğunu bildiğinizi söyleyin.” “Hayır demek isterdim ama maalesef burada yoğun bakımda. Durumu iyi değil.” Genç kız, Zeliha'yı evde bırakıp hastaneye geldiğinde Ayberk ile karşılaşınca öfkesiyle yüzleşmişti. Bakışları bile korkmasına yeterken bağırması korkusunu daha çok artırmıştı. Gözleri dolmuş, ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. “Karım kitapta saklıymış! Bilmece gibi konuşacağına zamanında açıkça söyleseydin önlemini alırdım.” “Söyleyemezdim. Şirin Hanım…” dediğinde öfkeli adamın bağırmasıyla havaya sıçradı. “Başlatma şimdi hanımına!” “Ağabey, biraz sakinleş.” Korkut yine araya girmiş engel olmaya çalışıyordu. İkra kaçarcasına içeri girip Yeşim Doktorun yanına gitti. “İyi olacak mı?” dediğinde sonunda ağlamaya başlamıştı. “Bilmiyorum ama durumu kötü. Kendini öldürmek için çok fazla içmiş ve bunu kısmen başarmış da. Kocası zamanında getirmeseydi daha sonra ölmüş olarak bulurdunuz.” “Benim böbreğim uysaydı keşke.” dedi genç kız gözyaşlarını silerken. “İkracığım bunun için kendini suçlayamazsın.” Diğeri hemen itiraz etti. “Ama uysaydı şimdi ölümle savaşmazdı.” Doktor anlayışla bakıyordu. “Evet ama bu yol onun seçimiydi.” “Peki, şimdi ne olacak?” “Önceliğimiz alkolün etkisinden kurtarıp hayata döndürmek sonrasında diyalize devam edecek ama bence kocası böbrek işini çözecek. Resmi yollardan olmasa da bulacak. Tavırlarından belli istediğini elde eden tiplerden.” Ayberk’in yapabileceklerine şaşırmazdı. Kendisinin bile bir gecede bu hastaneye resmi olarak görevlendirmesini yaptırmıştı. İkra olduğu yerde kıpırdandı. “Adamın bakışlarından bile korkuyorum çok sert biri.” Konuşmaları sürerken tahlil sonuçları Yeşim Doktorun bilgisayarına düşmüştü. Dikkatle incelediğinde iki sonucun çıktısını alıp fırlarcasına odadan ayrıldı. Bahçede sigara içen Ayberk’i buldu. “Tahlil sonuçları çıktı.” dediğinde bakışlar üzerine çevrilmişti. “Uyumlu iki sonuç var.” diye devam etti Doktor. “Biri İsa ismindeki adamınız diğeri de sensin.” Ayberk sigarasından bir nefes çektiğinde kalbinde ferahlık vardı. “Ameliyatı ne zaman yapacaksın?” “Önce Şirin’in alkolden kurtulması ve değerlerinin normale dönmesi gerekiyor. Böbreği verecek kişinin de tam bir sağlık halinde olmasını istiyoruz. Buna içki, sigara içmemek de dahil. Ayrıca ameliyatı ben yapamam uzmanlık alanım değil. Eğer, Şirin’in kimliğini gizli tutmaya devam edecekseniz bunun için doktoru ve hastaneyi ayarlamalısınız.” Korkut araya girdi. “Siz işin o tarafını düşünmeyin halletmesi kolay.” “Donörün kim olacağına karar verin. Ben Şirin için elimden geleni yapacağım.” Doktor yanlarından uzaklaşıp hastaneye geri girdi. Ayberk oturduğu banktan kalkarak birkaç adım attı. Elindekinden son bir nefes çekti ve cebinden sigara paketini çıkarıp hepsini çöpe attı. “Ağabey, İsa ile konuşalım. Ameliyatı kabul edecektir.” Korkut'a baktığında yüzündeki her mimik keskindi. “Benim böbreğim uymuşken başkasına mı ver diyeceğim? Erkekliğin hangi kitabında yazar bu?” Korkut patronundan gelecek tepkiye aldırış etmeden sordu. “Ağabey, haddim değil ama Şirin yengeye aşık mı oldun? Su yengeyle olanlardan sonra mutlu olmanı çok isterim.” “Ne ilgisi var? Sevmesem de karım sonuçta tabi ki sağlığıyla ilgileneceğim.” Arkasını dönüp gitti ama gerçeği içten içe biliyordu. Geçen zamanda Şirin’e bağlanmıştı. Hissettiği aşk mıydı, Su'dan sonra yeniden birini sevebilir miydi buna cevap veremese de ortada hissettiği bir duygu olduğu aşikardı. Saatler günlere dönerken Şirin kaybetmek istediği savaşı kazanmıştı. Uyandığında hastanede olduğunu görünce küçük çaplı bir sinir krizi geçirmiş, Yeşim Doktora kendisini ikinci defa kurtardığı için ağzına gelen küfürü saymıştı. Yapılan sakinleştirici ile geri uyuduğunda Yeşim Doktor Ayberk ile konuşmak istemişti. Odasında yalnız kalınca doğrudan konuya girdi. “Şirin’in şu anki durumu ameliyat için uygun. Diyalize girmeye devam ederse psikolojik olarak asla toparlanamaz ve kendini öldürmek için her yolu dener. Ameliyat olacaksa en kısa zamanda karar verilmesi gerekiyor.” Genç adam elindeki tesbihi parmakları arasında hızlıca çeviriyordu. “Doktor böbreği ben vereceğim ama Şirin bilmeyecek. Onu buraya getirenin ben olduğumu da öğrenmesin. İkra bulmuş falan de bir şey uydur işte ne de olsa gerçekleri saklama konusunda iyisin.” Yeşim Doktor imayı duymazdan geldi. “Kararınızda eminseniz birkaç test daha yapacağız.” “Ne yapılacaksa yap.” Gerekli testler yapılmış ameliyat için her şey ayarlanmıştı. Geriye iki adım kalmıştı. Biri Şirin’e durumu söylemek diğeri ameliyatı yapmak. Yoğun bakımdan çıkarılan genç kız normal odaya alınmıştı ve diyalize girmeye devam ediyordu. “Merhaba.” diyerek yanına gelen doktor her zamanki gibi kusan bir Şirin ile karşılaşmıştı. “Seninle konuşmuyorum.” “Güzel bir haberle geldim. Konuşmasan da sadece dinle. Hastanede beyin ölümü gerçekleşen bir hasta var. Aile organlarını bağışlama kararı aldı. Böbreği seninle uyumlu ve hastane içerisinde olduğu için sahte kimliğini kullanarak nakil yapabiliriz.” Genç kız umutla doktoruna baktı. “Ciddi misin? Kesin mi?” “Evet ama bana söz vereceksin. Sana emanet edilmiş bir böbreğe daha önce yaptığın gibi iflas edene kadar kötü davranamazsın. Eğer bu konuda gerçekten söz veremezsen hiç boşuna uğraşmayalım çünkü böbrek nakli bekleyen binlerce insan var.” Şirin diyalizden kurtulmanın umuduyla yaşlarla dolan gözlerini sildi. “O hatayı bir kez daha yapmam. Eski sağlığıma kavuşabilirsem yaşamak için bir sebebim var ama olmazsa bu şekilde hayata devam etmek istemiyorum.” “Ameliyata hızlıca hazırlayıp alacağız ve umarım sözünü tutarsın.” Her şey hazır olduğunda karı koca ameliyathaneye alınmıştı. Yeşim doktor ameliyat ekibinde olmasa da önce Ayberk’in yanına geldi. “Hazır mısın?” diye sordu. “Şirin şüphelenmedi değil mi?” Sözleri doktoru gülümsetmişti. “Biraz da kendini düşünsen nasıl olur? Mesela birazdan bir böbreğini senden alacağız.” “Tek böbrekle de yaşayabilirim.” “Karın hiçbir şeyden şüphelenmedi ve çok mutlu.” Ameliyat masasındaki adamı bırakıp diğer hastasının yanına gitti. Şirin’i hiç yüzündeki bu gülümsemeyle görmemişti. “İyi misin diye soracaktım ama vazgeçtim.” Genç kız tebessüm etti. “İkinci kez doğacakmışım gibi hissediyorum.” Yeşim doktor ameliyat masasında yatanın elini tuttu. “İkinci hayatını doğru yaşa ve kendine daha fazla acı çektirme.” “Aramızda kalsın mutlu olmanın yolunu bulduğuma inanıyorum. Emin değilim ama bence olacak. Hissediyorum.” “O zaman yeniden doğduğunda görüşürüz.” Yeşim doktor geri çekildiğinde ameliyat ekibi işine başlamıştı. Anestezi ilacının etkisiye bayılan Şirin’i bırakıp ameliyathaneden çıktı. Korkut ve İkra dışarıda bekliyordu. “Ameliyat uzun sürer burada beklemeyin.” dediğinde ikisi de aynı anda “Hayır!” diye tepki verdi. “Pekala, ikinizde ameliyattan sonra patronlarınıza iyi bakın bir daha sigaraya içkiye el sürmesinler.” Saatler süren ameliyat bittiğinde ikisi de farklı odada takip altındaydı. Şirin’in vücudu yeni böbreğe uyum sağlayıp normal işleyişine geri dönmüştü. Ayberk’in bedeni de olmayan böbreğin eksikliğini diğer böbrekle tolere etmişti. Her şey olması gerektiği gibi yolundaydı. Kendine ilk gelen genç adam oldu. Normal odaya alındığında Korkut yanındaydı. Ameliyat yerinden kalan ağrıları olsa da belli etmiyordu. “Şirin’den haber var mı? Durumu nasıl?” “Doktor iyi olduğunu söyledi. Böbreğe uyum sağlamış.” “İyi. Takip et yine ama anlamasın. Evdekiler nasıl? Yokluğumu çok sordular mı?” Korkut başıyla onayladı. “Evet ama hallettim. İş için bir süre il dışına çıktığımızı söyledim.” Ayberk kolayca uyanmış olsa da Şirin anestezi etkisinden pek sıyrılamamıştı. Bilinçsizce konuşuyordu. “Bastılar ulan.” dediğinde yanındaki hemşire yüzüne baktı. Söylediğini anlayamamıştı. “Bu defa yedi kez vereceğim.” Odanın kapısı açılınca Yeşim Doktor geldi. “Ayıldı mı?” diye sordu. “Hayır hocam anesteziden dolayı sayıklıyor.” “Tamam lan on kez veririm.” Sözleri anlaşılırdı ama anlamı kapalıydı. Yeşim Doktor gülmeden edemedi. “Kim bilir o bilinç altında kime ne veriyor?” İçinden delidir söylediklerine çok takılma diyordu. Geçen saatler sonunda tamamen kendine gelince söylediği hiçbir şeyi hatırlamıyordu. İkra yanındaydı. “Ne oldu?” diye sordu. “Bitti mi?” “Evet Şirin Hanım ameliyat iyi geçmiş.” Eli fistül takılı koluna gitti. Titreşimini hala hissediyordu. “O zaman bunu neden çıkarmadılar?” Asistanı hemen cevap verdi. “Yeşim Hanım soracağınızı tahmin etmişti. Böbreğin tam olarak uyum sağladığından emin olmadan çıkaramazdık dedi ama sorun yokmuş bir iki gün içinde onu da çıkaracaklarmış.” Genç kız gözlerini kapatıp bir süre öyle kaldı. “Her şey hayal gibi. Tek istediğim ölmekti ama şimdi eski sağlığıma kavuşmuş olarak yaşayabileceğim.” “Tabi içki ve sigara olmadan.” diye ekledi İkra. “Bir de sağlıklı beslenerek.” “Artık ağzıma sürmem. Diyalize tekrar girmek istemiyorum.” Bakışları pencereden gökyüzüne kaydı. Bulutsuz mavilik engin bir deniz gibiydi. İçinde yeşeren umut filizini hissediyordu. Hayatına geri dönmek için sabırsızlanıyordu ama beş yıl önceki hayatına değil, aylar önceki hayatına hiç değil. Evlendikten sonraki hayatına gitmek ve kocasıyla tekrar bir arada olmak istiyordu. Geri döndüğünde kabul eder miydi bilmiyordu sonuçta onun kendisine karşı hisleri yoktu ama denemeye hazırdı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD