Aradan geçen iki haftada Ayberk rahatça hareket edecek kadar toparlanmıştı. Çatışmanın olduğu gün adamlarıyla fazlasıyla karşı koymuşlardı ama düşmanları daha kalabalık ve güçlüydü. O çatışmanın içinden ölmeden kurtulması bile mucizeydi. Gerçi evde kalıp annesiyle karısının atışmalarını dinlemektense çatışmanın ortasında kalmayı yeğlerdi.
Annesinin karısına neden bu kadar kafayı taktığını anlayamıyordu. Şirin’in karakteri ortadaydı. Aynı köpekleri Tuz gibiydi. Kendisine dokunmayanı ısırmıyordu. Babası bile o tavırlarına alışmış sinirlenmek yerine görmezden gelmeyi öğrenmişti de annesi bir türlü yapamıyordu.
Odadan çıkacakken Şirin içeri girdi. ‘’Gidiyor musunuz?’’ dediğinde başıyla onayladı. ‘’Ben de geleceğim.’’
‘’Hayır.’’ diyerek kestirip attı ve kapıya doğru yürüdü.
‘’Delirtme beni. Babamın adına geleceğim.’’ Bugün büyüklerin toplantısı yapılacaktı ve Ayberk’de değişiklik yapıp babasıyla gitmeye karar vermişti. Genç kız da bu toplantıdan geride durmak istemiyordu.
‘’Şirin, evde kalacaksın dedim bitti. Ne işin var o kadar erkeğin arasında?’’ Genç adam odadan çıkıp bahçede hazır bekleyen arabaya ilerledi. Babası kendisinden önce arabaya binmişti.
‘’Geleceğim dedim.’’
Ardından gelen karısına döndü. ‘’Ben de sana evde kalacaksın dedim.’’ İkisi de birbirine bağırıp duruyordu.
‘’Sik beyinli. Sanki gitmek için sana ihtiyacım var.’’
Genç adamın duyduğu küfürle eli yumruk halini almıştı. ‘’O ağzından bir daha küfür çıktığını duymayacağım.’’
‘’Duymak istemiyorsan yaptıklarıma karışmayacaksın.’’
‘’İkiniz de bağırmayı bırakın.’’ Cavit Bey’in sesiyle susmuşlardı ama birbirlerini öldürecek kadar sert bakıyorlardı. ‘’Selçuk arayıp kızının kendisini temsil için geleceğini söyledi. Karın olsa da buna karışamazsın.’’
Ayberk karısına sertçe bakarken parmağını yüzüne doğru salladı. ‘’Orada erkeklerle olmayacak muhabbetlere girersen elimden kurtulamazsın.’’
Genç kız alaycı bir şekilde gülerek arabaya bindi. ‘’Toplantıya geleceklerin hepsini sizden daha uzun süredir tanıyorum ve onlarda beni sizlerden daha iyi tanıyorlar. Başımda gürültü etme.’’
Yola çıkıp dağ evine geldiler. Arabadan indiklerinde bahçe gelenlerle kalabalıktı. Şirin eski dostunu gördüğünde gülerek ve hızlı adımlarla olduğu yere gitti. İki erkeğin selamlaşmasından daha kaba bir şekilde tokalaşıp selamlaştılar. ‘’Görmeyeli hiç değişmemişsin.’’ dediğinde Yusuf da gülümsüyordu.
‘’Ama sen çok değişmişsin. Bu ne zayıflık üflesem uçacaksın.’’
‘’Formumu koruyorum tatlım. Hayırdır babalar ve oğullar toplantısına dönmüş burası hepiniz gelmişsiniz.’’
‘’Sen döndün. Toplantıya geleceğini biliyorduk ve geri kalmak istemedik.’’ İkisi de kahkahayla güldü. ‘’Şaka bir yana düşman büyük. Herkes tetikte. Mecburen geldik işte ama seni gördüğüme sevindim. Bir anda ortadan kaybolup gittin bir daha görüşemedik ve aramızda kalsın babanın babamı seçmemesine çok sevindim.’’
Şirin elini kalbinin üzerine koydu. ‘’Ah, oysa ben seninle evlenemediğim için hayal kırıklığına uğramıştım.’’
‘’Kesin öyledir.’’ dedi Yusuf.
Onlar güle eğlene konuşurken Ayberk öfkesini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Kahkahalarına daha fazla dayanamadığında yanlarına gidip karısının elinden tutup peşinden çekiştirerek kalabalıktan uzak bir noktaya götürdü. ‘’Bana bak kadın benim damarıma basıp durma. Evliysek ona göre davranacaksın. Erkeklerle eskisi gibi samimi olamazsın.’’
“Sana ne be? Seni ne ilgilendirir?” Gidecekken kolundan tutan el geri çekti. “Şirin, anneme ettiğin tüm hakaretlere, küfürlere rağmen karımsın diye sana saygı duyup yanında oluyorsam aynı saygıyı kocamdır diyerek sen de bana göstereceksin. Eskisi gibi erkeklerle samimi olup bana laf getirmeyeceksin. O aklını başına toplasan iyi edersin yoksa bu gidişle benim elimi kana bulayacaksın.” Bu defa çekip giden o oldu.
Genç kız arkasından bakakalmıştı. Hiç bu açıdan düşünmemişti. Rumeysa Hanım ile sürekli kavga halindeydi ama onun karakteri buydu. Özellikle kavga edeyim diye düşünmüyordu. O anlarda Ayberk’in annesini susturması bu yüzden miydi? Sevmese de karısı olduğu için mi arka çıkıyordu?
Bahçeye giren arabayı gördü ve içinden inen kızıl kafayı. Olduğu yerde sendeleyince bahçeyi çevreleyen çite tutundu. O günü asla aşamıyordu. Kalbi yine başlamıştı sıkışmaya. Gözlerini kapatıp derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştı. Ne olursa olsun duygularını açık etmeyecekti. Buradan gidene kadar kocasına aşık gibi davranacaktı.
“Şirin?” Yusuf'un sesiyle gözlerini açtı. “Ayberk yanındayken gelemedim ama sorun yok değil mi? Kocanın az çok karakterini biliyorum seni görünce eski samimiyetle öyle yaklaştım ama sıkıntıya sebep olmamışımdır umarım.”
“Hayır.” dedi başını sallayarak. “Yusuf, Yalın meselesi dile gelmesin lütfen.”
“Bilmiyor mu?” dedi dostu. Yusuf ikilinin geçmişte sevgili olduğunu bilen tek kişiydi ama neden ayrıldıklarını, Şirin’in neden çekip gittiğini bilmiyordu.
“Bilmiyor, öğrenmesin de. Eski defterleri açmak istemiyorum.”
“Sen nasıl istersen. Dile getirmek zaten bana düşmez.”
Şirin eve girdiğinde toplantının uzun süreceğini biliyordu çünkü mesele büyüktü bu yüzden gece burada kalacaklardı. Birkaç oda gezdikten sonra kocasının yerleştiği odayı bulmuştu. Sürekli içmemek için sigara taşımıyordu ama arada kocasından alıyordu. Sormadan cebindeki sigara paketini alıp bir dal yaktı. ‘’Ayberk, ben neysem oyum. Senden önce nasılsam şimdide öyleyim. Aramızda sevgi olmayabilir ama aşık olsaydık da değişmezdim yine aynı kalırdım. Senin de söylediğin gibi lakabımın altı boş değil. Yaptığım her harekette bir anlam arama ve Yusuf benim çocukluk arkadaşım. Birlikte büyüdük sayılır.’’
Genç adam karısının elinde tuttuğu sigara paketini alıp içinden bir dal çıkardı ve yaktı. ‘’Arkadaşlığınızın kökeniyle ilgilenmiyorum. Bu konulardaki sınırlarım bellidir. Sana ilk gün namusuma, şerefime laf getirme dedim. Arkandan bunlar çocukluk arkadaşı demeyecekler. Ayberk’in karısı başka erkeklerle haşır neşir diyecekler. Bunu kaldıramam. Yaptığın her aşırılığı bir şekilde görmezden gelebilirim ama bu konuda yapamam. Farkındaysan sana karışmıyorum. İstediğin gibi rahatça hareket ediyorsun ama tek bir şey istiyorum. Erkeklerle haddinden fazla samimi olma hareketlerine dikkat et diyorum. Kocan olarak bu kadar saygıyı hak etmiyor muyum?’’
Şirin bu konuda kocasının hakkını sakız gibi çiğneyemezdi. Evden istediği saatte çıkıyor sonra canı istediğinde geri geliyordu. Bir kez bile neden gidiyorsun dememiş, neredeydin diye sormamıştı. Bir hafta önce habersizce cüzdanındaki kredi kartını almış bütün dolabını yenilemişti ki aldığı kıyafetler hiç de ucuz değildi ve Ayberk fark ettiği halde tek kelime etmemişti. ‘’Peki, arkadaşlarımla sohbet ederken sesli bir şekilde kahkaha atmamaya çalışırım.’’
‘’İsabetli olur.’’ dedi diğeri sertçe. Sigarasını söndürüp üzerindeki gömleği açtı. Küçük valizden çıkardığı havluyu alıp banyoya gitti. Duş alıp yorgunluğundan kurtulduktan sonra havluyu beline sarıp odaya geri girdi.
Su damlaları kaslı göğsünden süzülüyordu. Islak saçlarını eliyle geriye taramıştı. Yeşil gözleri kirli sakalının çevrelediği yakışıklı yüzünü aydınlatıyordu. Şirin onun bu halini gördüğünde zorlukla yutkunmuştu. Sevmiyor olabilirdi ama Herkül gibi kocasına öylece arkasını dönecek değildi. Hep dediği gibi sevişip zevkini sürmek için aşık olmaya gerek yoktu. Elindeki sigarayı söndürdüğünde kocasının yanına gidip arkadan beline kollarını sarıp kaslarının çevrelediği sırtına başını dayadı.
‘’Ne yaptığını sorabilir miyim?’’ diyen genç adamla tebessüm etti.
‘’İlgilendiğim sen değilsin kaslı Herkül bedeninle ilgileniyorum. O yüzden sus ve aramıza girme.’’
Ayberk’in kahkahası odanın duvarlarına çarpıp kayboldu. ‘’Bedenim de benim ya Şirin, nasıl benimle ilgilenmemiş oluyorsun?’’
‘’Ne çok konuştun be!’’ Kollarını geri çektiğinde sarılmayı bıraktı. ‘’Yemedik ya kaslarını azıcık sevelim dedik.’’
Genç adam karısına döndü. Yüzü, fiziği güzeldi ama aşırı zayıftı. Sağlıklı bir şekilde karşısında duruyor olmasa bu zayıflığı hastalıktan bilirdi. Gerçi pek yemek yediğini de görmemişti. Çok nadirdi yemek saatinde kendilerine eşlik etmesi. Kadınların sürekli içinde olduğu diyet saçmalığından diye düşünüyordu.
Belinden tutup kendine çektiğinde dudaklarından öptü. ‘’Senin de söylediğin gibi yanımda bir kadının sıcaklığını hissedip öylece arkamı dönemem. Özellikle ıslak ve çıplakken gelip sarılmışsa.’’
Genç kız öpmesine karşılık verdi. ‘’Arkanı dön diyen kim? Sevmiyor olabilirim ama şu kasların için her daim sevişmeye hazırım.’’
Ayberk, ‘’Çok arsızsın.’’ dediği an karısını tek hamlede kaldırıp yatağa yatırdı. Zorlanmadan üzerindeki kıyafetleri çıkardı. Her yerinden istekle öptü ve aynı şekilde karşılığını aldı. Birbirlerini sevmiyorlardı ama yatakta iki aşık gibiydiler. Tutkuları büyüktü. Karısının inlemeleri artmıştı. ‘’Biraz kilo almalısın. Kemiklerini kıracağım diye dokunmaya korkuyorum.’’
Sözlerle genç kız gülmeye başladı. ‘’Bebek miyim bir dokunuşunla kemiklerim kırılsın? Kendini geri çekme de işini yap.’’ Göğsüne değen sıcak dudaklarla dudaklarından bir inleme fırladı. Eli üstündekinin penisini tutmuş okşuyordu.
Kocasının kaslarının olmadığı tek bir noktası bile yoktu. ‘’Vücut geliştirmek için özel bir şey mi yapıyorsun?’’ diye sordu merakına yenik düşüp.
‘’Hayır!’’ diyen Ayberk avucundaki popoyu sıktı.
Şirin kocasını yana itip yatağa düşürdü ve üzerine çıkıp oturdu. İçine dolan sertlikle inledi. ‘’Seninle hiç işim olmaz. Sadece kaslarını bedeninden ayırıp kendime almak istiyorum.’’
‘’Bunu yapamayacağına göre ya benimle ya bensiz. Seçimini yap.’’ Karısı üzerinde hareket ettikçe bedeni geriliyordu.
‘’Eh, mecbur sevişirken sen de bize eşlik edeceksin.’’ Kendini kocasına doğru daha çok bastırdı. Hareketleri hızlanmıştı. Sesleri artmıştı.
Orgazmın doruk noktasına ulaştığında diğeri de içinde boşalmıştı. Olduğu kucaktan yana kayarak indi ve yataktan kalktı. Sigara paketini eline alıp yatağa geri döndüğünde bağdaş kurarak oturdu. Bir dal kocasına verdi bir tane de kendi yaktı.
‘’Şirin, hadi ben erkeğim seks yapmaya siz kadınlar gibi duygusal yaklaşmıyorum da sen nasıl sevmeden bu kadar istekle sevişebiliyorsun?’’
Genç kız sigarasını içerken gülüyordu. ‘’Oradan bakınca duygusal bir kadına mı benziyorum? Aşk romanları yazıyor olabilirim ama aşkla işim olmaz. Zevk varsa keyfini sürerim bu kadar basit.’’
‘’Öncekilerde bu şekilde miydi?’’
Şirin soruyla durgunlaşsa da diğeri anlamadan hemen kendini toparladı. ‘’Evet, yakışıklı adam bulduysam kaçırmam ama endişelenme seni aldatmam. Kasların benim için yeterli.’’ Ayberk’den önce birlikte olduğu tek kişi Yalın’dı. İlkini ona vermişti ve arada aşk varken sevişmenin verdiği hazzı da iyi biliyordu. Yine de hepsi hatırlamak istemediği geçmişinde kalmıştı. Bir daha hissetmeyeceği duygulardı. Kendine yasaklamıştı.
Duş aldıktan sonra biraz hava alacağım diyerek bahçeye çıkmıştı. Bir köşede yere oturmuş sosyal medya hesabından yorumlara cevap veriyordu. Hayranlarını ihmal etmek istemiyordu.
‘’Şirin!’’ Sesle başı telefondan önünde ayakta durana çevrildi. Gitmek için ayaklandığında diğeri engel oldu.
‘’Çekil önümden.’’
‘’Benden her gördüğünde kaçacak mısın?’’
Genç kız sakin kalmaya çalışıyordu ama duyguları izin vermiyordu. ‘’Kaçma işini sen benden daha iyi becerirsin.’’
Yalın bir zamanlar sevgilisi olan kadına bakıyordu ama bakışları eskisi gibi değildi. Nefret doluydu yine de o nefretin ardında oynaşan farklı duygular vardı. Kendini affettirmek istese de bunu geçen zamanda başaramamıştı. ‘’Özürlerim, pişmanlığım, yalvarmalarım işe yaramayacak değil mi?’’
‘’Özür? Ne için özür dileyeceksin? Yaptığın piçlik için mi yoksa kendi götünü kurtarmak için beni ateşe attığın için mi?’’
‘’İkimiz de buradayız ölmedik yaşıyoruz neden bu kadar büyütüyorsun?’’
Şirin sözlerle karşısındakinin yüzüne tüm gücüyle yumruk attı. ‘’Yaşıyoruz öyle mi?’’ Ayağıyla göğsüne tekme attığında ayakkabısının topuğu hafifçe batmıştı. ‘’Bir gün ölsen bile toprak seni kabul etmeyecek. Bu kadar iğrenç bir insansın işte.’’
Tekrar vuracakken ikiliyi gören Yusuf gelip araya girmişti. ‘’Sakin olun.’’
Şirin hala bağırıyordu. ‘’Benimle konuşma, karşıma çıkma hatta yaptıklarının bedelini ödemek istersen bir tane kafana sık ve geberip git.’’
‘’Şirin!’’ diyen Yusuf engel olmasa Yalın’ın üzerine atlayıp bedenini parçalara ayırmak üzereydi.
‘’Bir gün gelecek sen de pişman olacaksın.’’ dedi Yalın. ‘’Sevmediğin kocanla mutsuz olduğun her an beni arayacaksın.’’
Genç kız acı dolu bir kahkaha savurdu. ‘’Sevgi çok mu önemli? En azından senden daha mert.’’ Arkadaşına baktı. ‘’Yusuf, bu piçi benden uzak tut yoksa öldürürüm.’’
Arkasını dönüp ikisinin yanından uzaklaştı.