Ayakları ıslak kuma bulanmıştı. El ele yürürken Şirin kocasına takılmaya devam ediyordu. ‘’Sen biraz kılıbık mısın? Boşanalım diyorum tamam diyorsun boşanmayalım diyorum tamam diyorsun. Ne söylesem kabul ediyorsun.’’ Ayberk elini tutmayı bırakıp kolunu omzuna sardı. Kendine çektiğinde kaslı bedene dayanmıştı.
‘’Sen ne demiştin; Erkek dediğin her zaman son sözü söyler o da tamam karıcığımdır. İşte ben de buna uyuyorum.’’
‘’Öyle demiştim değil mi?’’ dedi gülerek.
Sahilden ayrılıp arabanın yanına döndüklerinde Ayberk bir şişe suyu karısına uzattı. ‘’Ayaklarını yıkamadan arabaya binemezsin.’’
Şirin oflayarak şişeyi aldı ve ayağında kumsaldan kalan kumları temizledi. ‘’Merak ediyorum bir uçurum kenarında beni ve arabanı sallandırsalar hangimizi kurtarırsın.’’
Ayberk ayaklarındaki kumlardan kurtulup arabaya bindi. ‘’Arabama el süreni yaşatmam ve o uçurum kenarında sallananlar onlar olur.’’
Genç kız, ‘’Teşekkür ederim kocacığım bilmukabele ben de seni kurtarırdım.’’ dediğinde arabanın kapısını bilerek sertçe kapattı.
‘’Yuh kırsaydın!’’ diye anında beklediği tepkiyi aldı.
Ayağını kaldırıp ön cama uzattı. ‘’Sesini kesiyor musun tekmeyi basayım mı? Hem de ıslak ayakla ne güzel iz oluşur var ya!’’
Ayberk gözleri büyümüş halde havadaki ayağı tutup geri indirdi. ‘’Yemin ediyorum bırak bindirmeyi arabamın yanına bile yaklaştırmam. Hanım hanımcık otur, etrafı kirletip zarar verme yoksa kötü olur.’’
‘’Bir gün ölürsen mezarına arabanla gömeceğim.’’ dedi Şirin ters ters.
Genç adam arabayı çalıştırıp yola çıktı. ‘’O söylediğini Korkut’a vasiyet edeli çok oldu.’’
‘’Ne arabaymış arkadaş!’’ dedi yola bakarken. Telefonu çalmaya başladığında söylenmeyi bırakıp çantasından çıkardı. Yusuf arıyordu. Çağrıyı cevaplayıp kulağına götürdü. ‘’Hayır, yatağımı kullanamazsınız.’’ dedi doğrudan ama karşıdan yükselen ses fazla ciddiydi.
‘’Şirin, Yalın öldürülmüş. Cesedini Yaman amcanın evinin önüne bırakmışlar.’’ Cevap verememişti. Hareketsiz kalmıştı. ‘’Şirin, orada mısın? Duyuyor musun?’’
‘’Evet.’’ dedi en sonunda. ‘’Kim yapmış?’’
‘’Yabancı düşmanlar. Tam ayrıntı bilmiyorum. Yaman amca çok öfkeli, annesi fenalaştı iyi değil ve onu gördüm.’’ Sesi çok güçsüz çıkmıştı. Çocukluk arkadaşını kaybetmenin verdiği hüzün kalbini sarmıştı. ‘’Ondan nefret ediyorsun ama kimi arayayım bilemedim. Arkadaşımı öyle görünce kötü oldum.’’
‘’Nasıl olmuş?’’ Şirin düşünmüyordu. Hiçbir şey hissetmiyordu. Üzülmemişti. Gözyaşı dökmeyecekti, yas tutmayacaktı.
‘’Bedeni tamamen yanmıştı ama ateşle oluşan bir yanık değil. Erimiş gibiydi. Oydu ama değildi.’’
‘’Yanına gelmemi ister misin?’’ Yalın’ın ölmesini umursamasa da Yusuf arkadaşıydı. Ona destek olmak isterdi.
‘’Onun evindeyim. Buraya gelme. Daha sonra belki uğrarım yanına.’’
‘’Tamam bekliyorum.’’ Telefonu kapattığında durgundu.
‘’Ne oldu?’’ diyen kocasına baktı.
‘’Güvenlerden Yalın öldürülmüş. Yabancı düşmanlar.’’
Ayberk’in yüzünde bir mimik bile oynamamıştı. ‘’Şaşırmadım.’’ dedi. ‘’Yusuf’a saldırdılar, bana saldırdılar ki bunu iki kez yaptılar, seni bombayla havaya uçurmaya çalıştılar ve Enes ile İkra’ya da olanları biliyorsun. Elbet bir kurban verilecekti.’’
Sadece, ‘’Haklısın.’’ diyebildi.
Apartmanın önünde arabayı durdurdu. ‘’Eşyalarını toplayıp gel, bekliyorum.’’
Genç kız bir süre hareketsiz kaldı. Düşünceleri dağılmıştı. Kocası ruh halinin farkındaydı ama belli etmiyordu. Sessizliğin ardından söylediği tek şey ‘’Zeliha’yı da getirebilir miyim?’’ oldu.
‘’Zeliha?’’
‘’Evdeki yardımcım. Sizin evde de çalışanlar var ama el lezzetini beğeniyorum. Hatta onun sayesinde kilo bile aldım. Gelirse sevinirim.’’
‘’Tamam.’’ diyen kocasıyla arabadan inip eve çıktı.
Zeliha her zamanki gibi evdeydi. Odasına girdiğinde eşyalarını toplamaya başladı. ‘’Zeliha biraz konuşabilir miyiz?’’ diye bağırdığında diğeri çok geçmeden yanına geldi.
‘’Buyurun Şirin Hanım.’’
‘’Kocamın evine geri dönüyorum ve senin de benimle gelmeni istiyorum.’’ Elindeki tişörtü valize yerleştirdiğinde genç kıza döndü. ‘’Seçim senin ama gelirsen benim için iyi olur. Oradaki çalışanların eline bir diyet listesi tutuşturacak olursam bir yerden sebebini soran çıkacaktır. Durumumu öğrenmemeleri gerek. Yardım edersen sevinirim.’’
‘’Gelirim de şimdi mi gideceğiz?’’
‘’Evet.’’
Hızlıca hazırlanıp evin kapısını kilitleyip bekleyen arabanın yanına indiler. Ayberk gelenlerin ellerindekileri alıp bagaja yerleştirdi. Zeliha arabaya oturacağında patronunun alaylı konuşmasını duydu. ‘’Tatlım kapı kenarına ayak basma, kapıyı yavaş ört ve arabayı çok sev yoksa kocam buradan uzaya fırlatır.’’
‘’Ha ha ha!’’ diye Ayberk’in sesi yükseldi. ‘’Geç dalganı bir daha bindirmeyeceğim seni arabama.’’ Şirin bilerek kapıyı yine sert kapatmıştı. ‘’Yuh be kadın! Kaç kez uyaracağım?’’
Sözlerle kapıyı açıp bir kez daha kapattığında kocası uzanıp oturduğu tarafın kapısını geri açtı. ‘’İn arabamdan!’’
‘’Yok artık! Şaka yapıyorsun değil mi?’’
‘’Arabama kötü davrananı affetmem demiştim. Dua et karımsın. İn şimdi eve neyle geliyorsan gel ama bir saat içinde gelmemiş olursan kötü olur.’’
‘’Bunu acısını fena çıkartacağım.’’ diyen Şirin arabadan inip kapıyı yine sertçe kapattı. Kocası umursamadan gaza basıp gitti. ‘’Öküz!’’ diye arkasından bağırıp gelen taksiyi durdurdu. Adresi söylediğinde neden kocasını dinleyip evine gittiğini de bilmiyordu.
Taksi durduğunda kocasının kıymetli arabası da hemen önündeydi ücreti ödeyip taksiden indi. ‘’Gerizekalı.’’ diye bağırdı kocasına ve bahçenin içine bakınmaya başladı. Gördüğü çamurlu toprağı avuçlayıp arabanın üzerine attı. ‘’Hadi şimdi götür hamama da temizle.’’
Tuz ile oynayan Tanju ikiliyi seyrediyordu. ‘’Yenge, kaç.’’ dedi gülerek.
‘’Ne oldu?’’ diyerek gelen Enes ağabeyine baktı.
‘’Eğlence var gel gel. Yengem mayına bastı.’’
Ayberk başına kaynar su dökülmüş gibiydi. Karısına attığı bakışlar ölümcüldü. ‘’Bittin kadın sen.’’ dediğinde üzerine yürüdü.
Şirin geri geri adımladı ve bir süre sonra kaçmaya başladı. Çok gidemeden kocasına yakalanmıştı. Belinden kavrayıp kaldıran güçlü kolla yere doğru baş aşağı sallanıyordu. ‘’Bıraksana lan!’’ dedi ama genç adam dinlemedi.
Çamurlu toprağın olduğu yere geldiğinde tuttuğunu yere bırakıp başını o çamura gömdü. ‘’Bir daha arabama el uzatırsan bundan beterini yaparım.’’
Şirin saçlarına bulaşan çamurun birazını eliyle sıyırdı. ‘’Canım kocam senin karınım ya bir araba için bunları yapman normal değil biliyorsun değil mi?’’
‘’Şirin, tekrar uyarmayacağım arabama iyi davran.’’ Yerden avuçladığı çamuru karısının yüzünün her tarafına sürdü. ‘’Bir daha benim gözbebeğime toz zerresi kondurursan seni pislik dolu varile kapatır sonra da lağım çukuruna gömerim.’’
Karısını yerde bırakıp arabasına gittiğinde genç kız söylene söylene oturur pozisyona geçti. Kendisini izleyen gözlerin sahiplerine bağırdı. ‘’Ne bakıyorsunuz be?’’
Tanju gülerek cevap verdi. ‘’Sana zamanında mayınlı bölge girme demiştim yenge. Kendin kaşındın.’’
Zeliha yerden kalkması için yardım etti. ‘’Kocanız hep böyle mi?’’
‘’Arabası kıymetli ondan.’’ Şirin yardımcısıyla eve girdiğinde çalışanlardan birini durdurdu. ‘’Zeliha benim özel aşçım ve sadece benim yemeklerimi yapacak. Mutfağı göster ama sakın başka iş vermeyin kötü olur.’’
‘’Tamam Şirin Hanım.’’ diyen çalışan Zeliha ile mutfağa gitti.
Genç kız merdivenleri çıkacakken kaynanasıyla karşılaştı. ‘’İtiraf et beni çok özledin.’’
‘’Bütün pisliğinle gelmişsin yine evime.’’
‘’Canım kaynanam nasıl da sevgi dolusun.’’ Gülerek yanından geçip odaya çıktı ve duşa girdi. Temizlenip geri indiğinde bahçeye çıktı. Kocası bir köşede arabayı yıkıyordu.
Bahçe koltuğuna oturup telefonundan Ayberk’in fotoğrafını çekip sosyal medya hesabında paylaştı. Altına da, ‘Canım ponçik kocam karısının arabasını kendi elleriyle yıkar.’ yazmıştı.
Dakikasında binlerce yorum birikmişti. Vakit geçirmek için yorumlara cevap vermeye başladı.
A_han; Kocanı bir gün sokakta görmüştüm. Elinde tesbih vardı. Nasıl ponçik oluyor anlayamadım?
Şirine; Çünkü kocam bana sırılsıklam aşık ve her gün Allah’a beni ona nasip ettiği için tesbih çekip şükrediyor.
9Peri9; Yakışıklı adam. Boşanırsanız haber ver!
Şirine; Kız sen evde mi kaldın? Yazık sana. Gençler yok mu aranızda Allah rızası için evlenip bu kardeşimizi bekarlıktan kurtaracak biri?
Yılyıl?; Nasıl tanıştınız? Sevgilin olduğunu hiç anlamamıştık!
Şirine; Toplanın gençler anlatıyorum. Gargamelin kazanında iksire dönüşmek üzereyken gelip kurtardı kahramanım. Sonra bir öpücük verdi ve evlendik.
P-E-R; Çocuk ne zaman?
Şirine; Otuz şubatta canım.
Normal oturmaktan sıkılınca koltukta yine baş aşağı amuda kalkar şekilde uzandı. Yorumlara bakmaya devam etti.
Emin_E; Çok tatlı ve güzelsin ama hunilisin. Kocan ağırbaşlı birine benziyor nasıl anlaşıyorsunuz?
Şirine; Anlaşamayınca sloganımız savaşma seviş!
Ay00La; Adam taş gibi kızlar ben düşüyorum.
Şirine; Kaldırmak için el uzatanı hunimle döverim. Alooo adam evli bebeğim sil ağzının sularını!
Kızıl; Bu adam benim olsun her gece uyku haram olsun…
Şirine; Sen mi adres verirsin ben mi adres vereyim? Dövmek için kullanacağım odun hangi ağaçtan olsun?
Emoş; Adamın kaslar giydiği gömleğe rağmen ateş ediyor.
Şirine; O ateşe doğru sağa sola sapmadan gelin kuzularım. Elimde şişlerle sizleri kebap yapmak için bekliyorum.
Bozkır48; Bence çok tatlı bir çiftsiniz.
Şirine; Merhaba dünyalı, bu kadar uzaylının içine sen nereden düştün?
En sonunda bütün yorumlara cevap niteliğinde yorum yazıp başa tutturdu.
Şirine; Adam benim, kasları benim, uykusuz geceleri benim. Koşanın ayağını kırarım, uçanın kanadını yolarım, bakanın gözünü çıkarırım. Tapusu ben de silin ağzınızın sularını yoksa o suda sizi boğarım.
Telefonu kapatıp koltuğun üzerine bıraktı. Biraz kıskanmıştı ama daha çok kaslarını kıskanmıştı. Dayanamayıp telefonu eline geri aldığında yaptığı yorumun altına yazılanı gördü.
TTanju; Ağabeyimi yengem kapmış olabilir ama ben hala bekarım.
Yorumun altına kızlar mesajları sıralamıştı. Profiline girdiğinde fotoğraflara baktı. Fazla genç ve havalıydı ki takipçi sayısı da az sayılmazdı.
‘’Lan Tanju!’’ diye bağırdığında karşılığını aldı.
‘’Efendim yenge!’’
‘’Sayfamda aranma keserim çükünü.’’
Tanju Tuz’u bırakıp yanına geldi. Koltuğa oturduğunda yüzünde yaşının vermiş olduğu çapkın bir gülümseme vardı. ‘’Biz de nasiplenelim be yenge.’’
Baş aşağı yattığı yerde ayağını sallayınca ayakkabısı genç adamın başına çarptı. ‘’Azıcık ağabeyini örnek al bak sevdiğinden başkasını gözü görüyor mu?’’ diyerek Ayberk’in hala uğraştığı arabasını göstermişti.
‘’Oo hoo yenge sen bu eve o arabaya kuma olarak geldin daha yeni mi anlıyorsun?’’
‘’Ah kalbim. Bu acıyı nasıl kaldıracağım?’’ dedi gülerek ve yattığı yerden takla atarak kalktı. Az önce fırlattığı ayakkabıyı ayağına giyip kocasının yanına gitti. ‘’Kocacığıımmmm.’’ derken dudaklarını büzmüştü. ‘’Tamam anladık ilk karını daha çok seviyorsun ben kuma olarak ikinci plandayım da insaf et be eve yeni döndüm hala onunla aşk yaşıyorsun azıcık da benimle ilgilen.’’
‘’Sakın bir adım daha yaklaşma’’ diyen Ayberk şoför koltuğuna oturup temizlediği arabayı garaja bırakıp geri geldi. ‘’Senin arabama yaklaşmanı yasaklıyorum.’’
Bahçe koltuklarına geçip oturduklarında kocasına sokulmuştu. ‘’Piştt.’’ diyerek elindeki tesbihi çekip aldı. ‘’Bunu sallarken ne diyorsun? Şirin gibi zeki bir karım olduğu için şükür Allah’ım mı, diyorsun?’’
Genç adam tesbihini geri aldı. ‘’Bu deliyi neden başıma musallat ettin Allah’ım, diyorum?’’
‘’Şirin Hanım!’’ diyen Zeliha elindeki tabağı getirip masanın üzerine bıraktı. Yapması gereken ara öğünü vardı.
‘’Teşekkür ederim!’’ dediğinde tabağı eline aldı. Hala kocasına dayanmış halde oturuyordu.
Ayberk yediği yemeklerle ilgili özellikle soru sormuyordu. Sebebini biliyordu bu yüzden karısının yalanları sıralayıp açıklama yapmak için uğraşmasını istemiyordu. Atıştırmalıkları iştahla yedi. Boş tabağı masaya bıraktığında kocasının yanında oturmaya devam etti.
Evden çıkan Cavit Bey gelinini görse de sessiz kalarak oğluna baktı. ‘’Güvenlerin cenazesine gelmiyor musun?’’
‘’Hayır!’’ dedi Ayberk hızlıca. ‘’Sevmediğim birinin cenazesine gidip hakkımı helal ediyorum diyecek değilim. Enes’i al yanına.’’
Babası söylenerek gittiğinde Şirin dinleneceğini söyleyerek odaya çıkmıştı. Yastığa başını koyunca hem düşünceliydi hem değildi. Yalın’ı bir gün öfkesine yenik düşüp öldüreceğini düşünmüştü ama her şey farklı ilerlemişti. Yusuf’un anlattıklarını hatırlıyordu. Ölmesine değil ama böyle kötü bir şekilde ölmesine üzülmüştü.
Günün geri kalanında odasından sadece akşam yemeği için çıktı. İlk defa bir yemek masasında kaynanasıyla tartışmadı çünkü Cavit Bey cenazeyle ilgili oğullarıyla konuşurken ikisi de sessiz olmak zorunda kalmıştı.
Gece olduğunda ve kocasıyla yatağa girdiklerinde sırt sırta yatıyorlardı. İkisi de gergindi. İkisinin de istediği belliydi ama ikisi de uzak duruyordu. Son ameliyattan kalan izleri açıklayamazlardı. Ayberk gerçekleri bildiği için görmezden gelirdi ama kendi ameliyat izini karısına açıklayamazdı. Şirin ise her şeyden habersiz yeni olan iz için bir yalan uyduramadığı için uzak duruyordu.
Aradan geçen bir saat sonunda ilk konuşan Şirin oldu. ‘’Sanki biraz bastılar gibi.’’ kocasına doğru yüzünü döndüğünde diğeri de ona doğru döndü.
‘’Biraz ama değil mi çok değil?’’
‘’Evet biraz.’’ diyen Şirin hissettiklerinden uzaklaşmaya çalışıyordu.
Ayberk arkasını dönmek istedi ama dayanamayıp karısının dudaklarından öpmeye başladı. Diğeri de karşılık vermişti. Sonra ikisi de geri çekildi. Şirin aklına ilk gelen yalanı söyledi.
‘’Sonbahara girdik ya havalar gece serin oluyor. Şimdi kıyafetleri çıkartırsak üşütüp hasta oluruz.’’
‘’Çok haklısın. Dikkat etmek lazım.’’ diyen genç adamla tekrar sırt sırta döndüler ama uyku ikisine de haram kılınmıştı.
Şirin tekrar geri döndü. ‘’Bütün kıyafetleri çıkarmak zorunda mıyız? Üstümüzdekiler kalsa soğuktan korumak için yeterli olmaz mı?’’
Ayberk’de geri döndüğünde yüz yüze geldiler. ‘’Sevişmek için tamamen çıplak olmaya gerek yok.’’ dediğinde dudakları yine buluşmuştu. Pantolonları yere düştüğünde karısının üzerine çıktı. Özgürce sevişmek isteseler de gerçeklerin açığa çıkmasını istemiyorlardı.
Şirin rahat edebilmek için örtüyü üzerlerine çekmişti. İlk gecesinde olduğu gibi kocasının diğer ameliyat izini görüp sormasını göze alamazdı. Birleşen dudaklar birbirlerine olan özlemle fazla açtı.
Elleri kocasının kalçalarına sarıldığında kendine çekti ve içine dolan sertlikle inledi. Boynunda dolanan dudaklarla inlemeleri arttıkça artıyordu. Kalbinde oluşan sevginin farkındaydı ve bu sevgi kocasının dokunuşlarını daha çok anlamlandırıyordu.
Hareket edişleri hızlandığında inlemeler çığlığa dönmüştü. Kocası içine boşaldığında nefes nefeseydi.
Yanına yatan genç adamın göğsüne başını koydu ve kulağına dolan hızlı kalp atışlarının oluşturduğu sesle uyuyakaldı.