Toplantının üzerinden beş gün geçmişti ve bugün Titanların teslimatı için toplanılacaktı. Diğer aileler konuşulduğu gibi en iyi yirmi adamını göndermişti. Şirin kocasının itirazlarını her zamanki gibi görmezden gelmiş çatışma için hazırlanıyordu.
İki silahın kurşunlarını doldurup yedek kurşunları da ceplerine attı. Spor ayakkabılarını ayağına geçirdiğinde bahçede adamlara gerekli talimatı veren kocasının yanına gitti. Gelen malları alıcıya gidene kadar korumaları gerekecekti. Çatışma çıkmasını bekliyorlardı çünkü yabancı grup geldiğinden beri olan buydu. Bütün teslimatlara bir şekilde el koyup suyun akışını kendilerine çeviriyorlardı.
‘’Motosikletle geleceğim.’’ dedi garaja ilerlerken.
Kocası arkasından yetişti. ‘’Kafayı mı yedin? Kendini açık hedef mi yapacaksın?’’
‘’Ayberk, bu işlere ne yabancıyım ne de acemi. Yöntemime karışma. Her aileden en iyi yirmi kişi dedik beni de babamın adamlarından biri say ve rahat bırak.’’
‘’Bir kere söz dinle be kadın, bir kere.’’
Şirin sözlerle güldü. ‘’Canım kocam ölüyorum aşkından.’’ Alaycı gülüşünü garaja girene kadar devam ettirdi. Motosikletine oturduğunda başında kask yerine sadece siyah bir şapka vardı.
Gaza basıp bahçeye geldi ve diğer adamlar hazır olana kadar bekledi. Hep beraber yola çıktıklarında en önde kocasının kullandığı arabanın yanında gidiyordu. Bir süre sonra yanından ikinci bir motosiklet belirdi. Yusuf’u gördüğünde yüzünde bir gülümseme oluştu. ‘’Kıskandın değil mi itiraf et?’’
‘’Senin kıçını kollamak için geldim.’’
Genç kız gülerek motosikleti arka tekerinin üzerine kaldırarak gaza yüklendi ve öne fırladı. Diğeri de aynı şekilde onu takip etti. ‘’Özlemişim seninle sahaya çıkmayı.’’ diyen adama baktı.
‘’Eski günlerdeki gibi yenilen yemeği ısmarlar.’’
‘’Anlaştık!’’ dedi Yusuf. ‘’Kocan da bu yarışa dahil olacak mı?’’
‘’Boşver o ağır abiyi. Anlatsam çocuk çocuk işler yapmayın der. Biz bize takılalım.’’
Yolun sonuna geldiklerinde tırların yanında durdular. Kaçak silah dolu kasalar tırlara yüklenene kadar etrafı kolladılar. Alıcıyla buluşacakları noktaya doğru harekete geçtiler. Tırların en önünde Ayberk vardı. İşlerde asla geri planda durmazdı. Şirin motosikletle rahat hareket edebildiği için arkadan gelip diğer adamları kontrol ediyordu.
Yolu yarıladıklarında bekledikleri misafirleri gelmişti. Silahını çıkarıp emniyetini açtı ve hızla arabaların arasından geçip öne geçti. İlk kurşunu karşı taraf sıkmıştı ikinciyi Ayberk. ‘’Şirin geride dur!’’ diye bağırdı ama karısı asla söz dinlemiyordu.
Üstlerine gelen arabalara doğru ilerlerken Yusuf’da ona eşlik ediyordu. Birbirlerine baktıklarında sadece başlarını salladılar. Aynı anda yolun iki tarafına geçip arabalardan birini aralarına aldılar ve üst üste silahı ateşlediler. İçindekiler öldüğünde araba yoldan çıkıp başka bir arabaya çarptı. Bu esnada üstlerine yağan kurşunlardan kaçmaya çalışıyorlardı. ‘’İki iki berabere.’’ dedi Yusuf.
Onlar bir arabayı hallederken diğer arabalar ilerlemişti. Ayberk bir ayağıyla gaz pedalına basarken diğeriyle direksiyonu hareket ettiriyordu ve belden yukarısı camdan dışarıda ateş edip duruyordu.
Şirin kısa bir an kocasını görmüştü. İlk defa bir çatışmadaki haline şahit oluyordu ve yeteneğinden etkilenmişti. ‘’Off fena yükseldim.’’ dediğinde Yusuf gülerek araya girdi.
‘’Kocana hayran hayran bakmayı kes de işe koyul.’’
Yolda geri dönüp diğerlerine ulaştılar. Karşı taraftan biri tır şoföründen kurtulmuş tıra çıkmıştı. ‘’Yusuf, motosikletimi al.’’ diye bağırdı Şirin.
Yusuf eski günlerin alışkanlığıyla hızla yanına gitti. Bir ayağını kendi motosikletine diğer ayağını genç kızın motosikletine koydu ve yarı ayakta durur bir posizyona geçti. ‘’Beni vurdurmadan geri gel.’’ dediğinde iki motosikleti de yolda tutmaya çalışıyordu. Şirin tırın yan kapısının altındaki basamağa atladı.
‘’Gelemezsem de cehennem ateşin bol olsun.’’ diyerek kapıyı açıp içeri girdi. Diğer adamla küçücük yerde yumruk yumruğa kavgaya tutuştular. Tır sürekli sağa sola hareket ediyordu.
Yüzüne yediği yumrukla ağzına dolan kanı tükürdü ve adama tekme attı ama diğeri kaçınmayı başardı. Uzun süren bir kavganın ardından bir şekilde adamın olduğu tarafın kapısını açmayı başardı ve tüm gücüyle tekmeyi savurdu. Adam tırdan düşüp yoldaki başka bir arabanın altında kaldı. Şirin kendi adamlarından birini çağırarak tırı sürme işini devredip motosikletine geri döndü.
Ayberk arabalardan birini yoldan çıkardığında şoför koltuğuna geri oturup biten kurşunlarını yeniledi ve tekrar eski pozisyonuna geçti. Çatışmaya devam ederken bir gözü de karısındaydı. Zor durumda kalırsa diye takip etmeyi bırakamıyordu ama Yusuf ile gayet iyi iş çıkarıyordu. Daha önce beraber iş yaptıkları belliydi. Hareketleri uyum içindeydi. Aralarındaki arkadaşlığı az çok anladığı için kıskançlık damarını geri bastırmaya çalışıyordu.
Yanına gelen arabanın camı açıldığında üzerine silah doğrultana önce davranıp ateş etti. İkinci kurşunu arabayı sürene gönderdi ve bir tane de tekerleğe. Araba yoldan çıkıp takla attı.
Bütün adamları halletmişlerdi ve teslimatı yerine ulaştırmışlardı. Yabancı grup geldiğinden beridir ilk defa bir teslimat tam olarak yapılabilmişti. Beraber hareket etmek işe yaramıştı.
İş bittiğinde genç adam karısını karşısına almış yüzündeki kanları temizliyordu. ‘’O kadar silahın arasında yumruk yumruğa kavga edecek birini bulmayı nasıl başardın?’’
‘’O kadar da farkımız olsun." dedi Şirin gülerek ve Yusuf’a baktı. ‘’Benim on üç senin kaç?’’
‘’On dört!’’ dedi kazanmanın verdiği güvenle. ‘’Hesaplar senden.’’
‘’Muhabbetinizin anlamı ne?’’ diyerek Ayberk araya girdi.
Karısı cevap verdi. ‘’Yusuf ile eski alışkanlığımız. Girdiğimiz çatışmalarda en az adam öldüren yemeği ısmarlar.’’
‘’Çocuk çocuk işler yapıyorsunuz.’’ diyen kocasıyla Yusuf’a ben demiştim diyen bir bakış atıp gülmeye başladı.
Her şey bittiğinde soluğu bir dönercide almışlardı. Şirin beş yılın sonunda ilk defa bu kadar iştahla yemek yiyordu. Yusuf ile lise zamanlarında yaptıkları hakkında konuşup gülüyorlardı. Onların çocuksu hallerinin yanında Ayberk fazla olgun kalıyordu ama karısını ilk defa böyle görüyordu. O delilik hali silinmiş, iştahla yemek yiyor ve gerçekten gülüyordu. Her konuşmasında yüzünde bir gülümseme oluyordu ama hep alaycıydı şimdiyse gerçekten gülüyordu.
Yusuf keyifle Ayberk’in yüzüne baktı. ‘’Karın var ya liseye başladığımız ilk gün müdürle kavga etti. Adam makyajla okula gelemezsin dedi bu da ona kafa tuttu sonra gitti arabasını parçaladı bununla da yetinmedi müdür odasının kapısını kırıp içeri nereden bulduysa on tane falan vardır horozu saldı. Okul panayır yerine dönmüştü. Sonra tabi disipline gitti okuldan atıyorlardı da Selçuk amca iyi bir bağışla engel oldu.’’
Şirin gülerek araya girdi. ‘’O olay öyle değildi. Önce horozları salmış sonra arabayı parçalamıştım. Arabanın tekerleklerini de söküp satmış parasıyla içmiştim. Tabi yaş küçüktü tam alışkın değildim içkiye bünye kaldırmamıştı bütün gece evde kusup durmuştum bir de annemle uğraşmak zorunda kalmıştım.’’
Ona karşılığı Yusuf verdi. ‘’Tabi baban kartlarına el koyunca sen de benim kartıma el koymuştun parasız mı kalayım, diye.”
‘’Aman kartını aldım da sanki baban anladı!’’
Diğeri kaşlarını çatarak baktı. ‘’Şirin, o kartla gidip iç çamaşırı alışverişi yapınca babamla aramda geçen muhabbeti duymak ister misin? Farklı bir cinsiyet eğilimin mi var diye odamı alt üst etmişti. Kız arkadaşıma aldım diye ikna edene kadar canım çıkmıştı.’’
‘’Sizin hiç normal muhabbetiniz var mı?’’
Şirin soruyla kocasına bakarken gözlerinin içi gülüyordu. ‘’Hunili lakabını boşuna almadım. Yaptıklarımda mantık arama.’’
Yemekleri bittiğinde hesabı ödeyen Ayberk olmuştu. Eve geldiklerinde fazlasıyla yorgunlardı. ‘’Yusuf ile ilgili tavırların değişti.’’ dedi Şirin.
Ayberk üzerindeki kıyafetleri çıkardı. ‘’Aranızdaki dostluğu gördüm de ondan.’’
‘’İyi.’’ diyen genç kız pantolonunu ve tişörtünü çıkartıp yere savurdu. Pijamalarını giymeye üşendiği için iç çamaşırlarıyla yatağa girdi. Gözlerini kapattığı an derin bir uykuya daldı. Beş yıl önce uyumayı çok seven biri değildi ama sonrasında bu değişmişti. Ne kadar derin uyursa her şeyden o kadar uzaklaşıyordu.
Genç adam karısının aksine duş alıp günün kirinden kurtuldu. Odaya döndüğünde uyuyan karısına baktı. Bugün hiç görmediği bir Şirin’i görmüştü. Genç kız yatakta dönmeye başladığında dikkatle onu izliyordu.
Uyurken olduğu yerde iki kez takla atar şekilde dönmüş ve yatağın kenarına yaklaşmıştı. Ayberk yatağa doğru bir adım attığında Şirin uyuduğu yerde tekrar dönüp yataktan yere düştü ama uyanmak yerine kendisiyle birlikte yere düşen örtüye sarılıp uyumaya devam etti. Ayağının biri hala yatağın üzerindeydi ve poposu havaya dikilmişti.
Kocası içine girdiği ruh halinden kurtulmak için düşüncelerini uzaklaştırmaya çalıştı ve yerde yatan yarı çıplak karısını kucaklayıp kaldırarak yatağa yatırdı. Evlendikleri gün karısı söylediği her sözde haklıydı. Birlikte olmak istemezse bunun için asla zorlamaz, elini bile sürmezdi ama onu bu şekilde uyurken görünce uzak durmak için ne yapardı bilmiyordu.
Yatağa yattığında çok geçmeden karısı tekrar dönüp üzerine çıktı. Penisi sertleştikçe sertleşiyordu. Karısını üzerinden indirip yatağın boş tarafına koydu ve yataktan çıkıp koltuğa yattı. Biraz daha bu şekilde yanında durursa kendini tutamayıp uyandıracaktı.
Uyumak için çok uğraşmıştı. Saatlerce dönüp durmuş bedeninde salgılanan hormonlar geri çekilsin diye beklemişti ve en sonunda sakinleşip uyumayı başarmıştı ama bu defa gördüğü rüyalar rahat vermemişti. Sabahın dördünde koltuktan kalkıp karısının yanına gitti ve dürterek uyandırdı. ‘’Ne oldu, baskın mı var? Silahım nerede?’’ diyerek uyanmıştı.
‘’Baskın var evet. Bana bastılar. Kalk sevişeceğiz.’’
‘’Anlamadım?’’ Şirin uyku sersemi karşısındakine bakıp söylediğini anlamaya çalışıyordu.
‘’Sen bu şekilde uyursan ben nasıl uyuyabilirim?’’
Genç kız gülmeye başladı. ‘’Ciddi olamazsın? Bunun için beni uyandırmana gerek yoktu, uyurken halledebilirdin işini.’’
‘’Yuh, sapık mıyım ben?’’
‘’Şu an yaptığınla pek de farklı sayılmazsın.’’ Kocasını elinden tutup kendine çekti. ‘’Ama madem uyandırdın o kaslarının hakkını verelim.’’
Kocasını öpmeye başladığında halinin farkındaydı. Uzun bir sevişme olmayacağını biliyordu. Genç adam altına aldığı karısının iki parça iç çamaşırını da çıkarıp bir köşeye fırlattı. Üzerindeki pantolonundan kurtulup doğrudan içine girmişti. Bütün gece kendini tutmuştu bu yüzden hareketleri sertti. Bedeni rahatlamak için kıvranıyordu. Çok geçmeden boşaldı ama bu sevişme yeterli olmamıştı.
Öpmeye devam etti. Beyaz göğüsleri ağzına alıp emdi. Karısının bacak arasını okşarken eline kendi bıraktığı ıslaklığı bulaşmıştı. Bu defa ağırdan alıyordu. Keyfini sürüyordu.
Şirin kocasının kaslı göğüslerini okşayıp öptü. Sertliği içini titretiyordu. Bugün çatışmadaki hali gözünün önündeydi. Çok havalıydı ve bu da hissettiği zevki artırıyordu. Bacaklarını genç adamın beline sardığında bir kez daha içine aldı. Elleri birbirine kenetlenmişti ve hareketleri belli bir ritim halindeydi. İnlemeleri odanın dışına taşıyordu ama neyseki herkes uyuduğu için duyan olmamıştı. Genç kız gelen orgazmla titrerken kocası ikinci defa içine boşalmıştı. Nefes nefese yorgun halde sarmaş dolaş uykuya daldılar.