19

1747 Words
Genç kız giyinme odasında üzerini değiştirirken kocasının tarafında duran çekmeceleri karıştırmaya başladı. Bir amacı yoktu canı sıkılmıştı. Alt çekmeceyi açtığında sayamayacağı kadar çok tesbihi gördü. ‘’Oha!’’ dedi eline alırken. Seviştikleri o sabah tesbih koleksiyonum var derken şaka yaptığını düşünmüştü çünkü hiç elinde görmemişti. Parlak olanlardan bir tanesini alıp parmakları arasında çevirerek odadan çıktı. Merdivenlerin ilk basamağını indiğinde kocasını alt tarafta görünce ‘’Tut beni!’’ diye bağırarak tırabzana oturup aşağıya kaydı. Yere düşmeden önce güçlü eller belinden yakalamıştı. ‘’Çocukça davranmayı bırak.’’ dedi. Karısının elindeki tesbihi görünce çekip aldı. ‘’Ayrıca tesbihlerimden uzak dur.’’ ‘’Gerçekten krosun.’’ Gülerek koluna girdi. ‘’Bugün sen söylenmeden kahvaltımı yapacağım ama sonrasında bana eşlik edeceksin.’’ ‘’Eşlik?’’ diye sordu genç adam. ‘’Biraz dışarı çıkıp magazin için poz vereceğiz. Hayır dersen Demir Bey söylenmeye devam edecek ben de gidip başında kalan iki tel saçı yolacağım.’’ Kolunu karısının kolundan çekip kurtardı. ‘’Saçma işlerine bulaştırma beni.’’ Yemek odasına girdiklerinde Şirin geri geri yürüyerek kocasının yüzüne baktı. ‘’Geleceksin. Kocam olarak bu da senin vazifelerinden biri. İtiraz edemezsin.’’ ‘’Hayır gelmeyeceğim.’’ Genç kızı omuzlarından tutup çevirerek düz yürümesi için zorladı. ‘’Geleceksin.’’ dediğinde geri dönmeye çalıştı ama omzundan tutan eller izin vermedi. Ayberk sandalyeyi çekip Şirin’i omuzlarından bastırarak oturttu. ‘’Gelmeyeceğim dedim uzatma ve kahvaltını yap.’’ ‘’Kavga etmeden beş dakikadan uzun konuştuğunuz oluyor mu?’’ Tanju ağabeyiyle yengesine bakıyordu. ‘’Sana ne ulan! Bacak kadar boyunla evliliğime laf atıyorsun.’’ Ayberk’in sert tavrına rağmen genç kız gülüyordu. ‘’Ah be kaynana, oğlunu büyütürken çok mu dayak attın ki bu kadar sert biri oldu? Azıcık pamuklara sarsaydın ya.’’ Rumeysa Hanım gelinine sevmediğini belli eden bakışlarıyla baktı. ‘’Keşke annen de sana biraz terbiye verseydi diyeceğim ama kendinde yok ki sana versin.’’ ‘’Anneme laf söyleme kötü olacak.’’ Önündeki peçeteyi yumruğunun içine almış sıkıyordu. ‘’Bir sabah be gözünüzü seveyim bir sabah ağız tadıyla kahvaltı yaptırın insana.’’ Genç adamın konuşmasının üzerine Cavit Bey içeri girdi. ‘’Rahat etmek istiyorsan önce karını susturmayı öğren.’’ Babasının sesiyle başı çevrildi. ‘’Ben karımı sustururum da sen kendi karını susturabilecek misin? Tek taraflı kavga etmiyorlar sonuçta.’’ ‘’Evlendin de annene düşman mı oldun?’’ Annesinin sözleriyle iç çekti. ‘’Baba ya karına engel ol ya da ben karımı alıp bu evden gideceğim.’’ Oturduğu yerden kalktı. ‘’Şirin kalk.’’ dedi. Sesi itiraza yer vermeyecek kadar emir dolu ve sertti. Genç kız kalkarken kaynanasına baktı. ‘’Kocamın sözünü dinleyeyim değil mi?’’ dedi ve yemek odasından çıktı. Ayberk de arkasından gelmişti. Bahçeye adım attıklarında çok geçmeden adamlardan biri arabayı getirdi. ‘’Bin hadi.’’ diyerek Şirin’e baktı ve arabayı kullanan adamını indirip şoför koltuğuna kendi oturdu. Yola çıktıklarında arabayı farkında olmasa da hızlı kullanıyordu. Kırmızı ışıkta sert bir frenle durduğunda öne savrulan genç kız sitem etti. ‘’Biraz sakin mi sürsen? ‘’ ‘’Bıktım kızım sizin kavgalarınızdan. Evleneli dört ay oldu ve bir günü kavgasız geçirmediniz. Ne sen alttan alıyorsun ne de annem.’’ ‘’Bizim kavgamızdan sana ne? Karışma, girme araya. Söylenir söylenir susarız.’’ Arabayı yol kenarına çekip durdu. ‘’Şirin, ben gelemem böyle şeylere. Kavga diye başlıyorsunuz ve bir yerden sonra hakaret ediyorsunuz. O annem ise sen karımsın. Hanginizin yanında dursam diğerine sırt çevirmiş olacağım ama nazımın geçeceği ilk kişi karım olarak sen olmalısın annem değil.’’ Sakinleşebilmek için bir süre sustu. ‘’Sevmeden mecbur kalıp bir evlilik yaptık. Öyle ya da böyle karı koca olduk. Boşanmak istesek ikimizi de öldürürler yine de izin vermezler. Birbirimize mecburuz. Bu yüzden ben senin ailene nasıl saygıyla yaklaşıyorsam aynısını senin de yapman gerekir.’’ Genç kız konuşacakken havaya kalkan elle susmak zorunda kaldı. ‘’Sakın bana deliyim istediğimi yaparım diyerek karşılık verme. Bunun arkasına sığınamazsın. Ne yapıp ne yapmayacağını bilecek kadar zekisin.’’ Şirin konuşmadı. Ayberk’in haklı olduğunu biliyordu. Bu evlilik ikisinden biri ölene kadar devam edecekti ve annesiyle kavga ettikçe onun ne kadar zorlandığını hep görmezden gelmişti. ‘’Nereye gidiyoruz?’’ diyebildiği tek şey buydu. ‘’Bilmiyorum.’’ dediğinde telefonu çalmaya başladı. Korkut arıyordu. Çağrıyı cevapladığında anlatılanları sessizce dinledi ve telefonu kapattığında tek kelime etmeden eve geri geldi. Şirin’in olduğu tarafın kapısını açıp elinden tutarak yanında sürüklemeye başladı. ‘’Ne oluyor?’’ dese de cevap alamadı. Evdekiler ikisini gördüklerinde Ayberk’in sessiz öfkesi karşısında geri adım atmışlardı. Odaya girdiklerinde tuttuğu kolu bırakıp bağırmaya başladı. ‘’Şirin, kafana göre nasıl hareket edersin?’’ ‘’Ne olduğunu söyle de ben de anlayayım?’’ ‘’Güvenlerin teslimatları için gidecek adamlara hangi düşünceyle engel oldun? Bütün mallar diğer tarafın eline geçmiş.’’ Şirin olayı anladığında umursamazca omuz silkti. Babasının işlerini eline alacağını söylemişti ve yapmıştı. Gitmesi gereken o yirmi adamı göndermemişti, kocasının adamlarının kendisini dinlemeyeceğini bildiği için biraz uğraştırsa da on tanesini gece sarhoş edip sabah yataktan kalkamayacakları duruma getirmeleri için fahişelerle anlaşmıştı. ‘’Benim adamlarıma da sen engel oldun değil mi?’’ ‘’Onlar da siklerine sahip çıksalardı.’’ dediği anda yaptığını kabul etmiş oldu. ‘’Şirin!’’ Bağırması gök gürültüsü gibiydi. ‘’Bütün aileler birlik olacağız dedik ama senin bu yaptığın ikimizin ailesini de ihanet eden taraf konumuna getirdi.’’ Diğeri de aynı şekilde öfkeyle karşılık verdi. ‘’Bütün suçu üstlenirim tamam mı? Yapan benim, emri veren benim. O aileye asla destek olmayacağım.’’ Karısının üzerine yürüdüğünde bağırmaya devam ediyordu. ‘’O aile ile ne derdin var söyleyeceksin! Bana elle tutulur bir sebep ver senin yerine tüm sorumluluğu üstleneyim.’’ Şirin sustu. Tek kelime söylemedi. Geçmişi kocasına anlatacak değildi ama savaş çıkacak olsa da o aileye asla yardım etmezdi. ‘’Konuş be kadın! Susmayan çenen şimdi mi kapanmaya karar verdi?’’ ‘’Deliyim ben. İstediğimi yaparım.’’ diyerek geri bağırdı. ‘’Elimdeki gücü de istediğim gibi kullanırım.’’ ‘’Bir kez daha deliyim bahanesinin arkasına saklanırsan elimde kalacaksın. Senin karşında aptal yok. O aileye olan tavrının farkındayım. Yalın piçinin de söylediği her şeyi net olarak hatırlıyorum. Aranızdaki düşmanlığın sebebini tek tek anlatacaksın.’’ Genç kız kalbindeki fırtınaları görmezden gelerek geri bağırdı. ‘’Sana hiçbir şeyin hesabını vermeyeceğim. Canım neyi nasıl istediyse öyle yaptım.’’ Ayberk kendisine engel olmaya çalışıyordu. Karısının bu umursamaz tavırları karşısında iyice çileden çıkmıştı. ‘’Verdiğin sözün arkasında duramayacak kadar karaktersiz olamazsın. Yaptıklarının sonucunu bir an olsun düşündün mü? Madem bütün dengeleri alt üst edecektin bunu evlenmeden önce yapsaydın da benim başımı belaya sokmasaydın.’’ ‘’Sensin karaktersiz! Ne hakla karşıma geçip bana hesap soruyorsun? Benim için koca bir hiçsin ötesi yok.’’ Karısının konuşmasıyla kontrolünü tamamen kaybetmişti. Eli vurmak için havaya kalktığında kendine son anda engel olup ileri gitmemek için odadan çıktı. Arabaya binip içine düştükleri durumu halledebilmek için yola çıktı. Şirin’in bu yaptığı fazlasıyla zora sokacaktı. İşlettikleri kumarhanelerden birine gelip odasına çıktı. Çok geçmeden Korkut’ta gelmişti. Patronunun öfkesi rahatça belli oluyordu. Konuşmadan beklemeye başladı. ‘’Ne konuşulduğunu anlat.’’ diye gelen emirle sessizliğini bozdu. ‘’Yaman Bey çok sinirli. Toplantıda yengemin tavrından rahatsız olsa da birliği bozmamak için sustuğunu ama bu yapılanın ihanet olduğunu söyleyerek diğer aileleri ayaklandırıyor. Bir yolunu bulamazsak çok geçmeden yeniden güç savaşı çıkacak.’’ ‘’Ben bu kızla boşuna mı evlendim?’’ diye bağırdı Ayberk. ‘’Düşman ensemizden tutmak üzere ama biz birbirimizi bitirmek için uğraşıyoruz.’’ Çalan telefonu bağırmasını bastırdı. Ekranda gördüğü isimle sakin kalmaya çalışarak telefonu açtı. ‘’Efendim Selçuk Bey.’’ dedi. ‘’Duyduklarım doğru mu? Karına neden engel olmadın?’’ Öfkeden titreyen eli telefonu sıkıca kavramıştı. ‘’Benim karım sizin kızınız ve o emir verdiği adamlarda sizin adamlarınız bana hesap soracağınıza gidin adamlarınıza sahip çıkın.’’ ‘’O gücü elimde tutmak için gerekirse Şirin’i senden alırım. Bunu bil ona göre hareket et.’’ ‘’Karıma uzanan el babasına ait olsa da acımadan keserim siz de bunu bilin ona göre hareket edin.’’ Telefonu kapattığında öfkeyle duvara savurdu. Masanın üzerindeki her şeyi yere saçtı. Sakinleşmeye çalıştıkça daha çok sinirleniyordu. ‘’Korkut, evi koruyan adamlara söyle Şirin dışarı adımını atmayacak. Engel olamazlarsa canlarını alırım.’’ ‘’Tamam ağabey.’’ Korkut telefonu elinde dışarı çıktı. İçeride yalnız kalan genç adam öfkeyle bir sigara yaktı. Karısı hepsini bir çıkmaza sürüklemişti. Bunu yapmasının nedenini bir türlü anlayamıyordu. Yalın’ı kendisi de sevmiyordu ama işi babası yürütüyordu oğlu değil ve düşman karşısında birlik olmak için anlaşmışlardı. Evliliği de güç savaşı çıkmadan gücü eline alacak kişi belli olsun diye yapmışlardı. Bu yaptığıyla her şeyi yerle bir etmişti. Yaman Bey diğer aileleri yanına çekmeyi başarırsa evli olmalarının bir anlamı da kalmayacaktı. Aklına gelen düşünceyle sigarası elinden yere düştü. Şirin tüm bunları evliliği bitirebilmesine yol açmak için mi yapmıştı? Doğru buysa fazla akıllıca davranmıştı. Babasını ikna etmek için bundan daha iyi bir yol bulamazdı ki güç olmayınca kendi babası da artık karışmazdı. Bunun olma ihtimali neden rahatsız etmişti? Bir deliden kurtulacağı için sevinmesi gerekmez miydi? ~~~~ Şirin kocası gittikten sonra tekrar odadan çıkmamıştı. Tüm bunları yaparken anlaşmanın bilincindeydi ama Güvenlere kendi elleriyle yardım edemezdi. Bunu yapamazdı. Tek suçlu Yalın olsa da öfkesi bütün ailesine sıçramıştı engel olamıyordu. Babası aradığında gelecek yeni azarı dinlemek için telefonu açtı. ‘’Ne var baba?’’ der demez telefonu kulağından uzaklaştırmak zorunda kaldı. ‘’Şirin, sen ne halt ettiğini sanıyorsun?’’ ‘’Bağırma. Her zamanki gibi canım ne istediyse onu yaptım.’’ ‘’Öyle mi?’’ dedi babası. ‘’Kulaklarını aç beni iyi dinle. Seni Titanlara en güçlü aile onlar diye gelin olarak gönderdim ama diğer üç aile birleşirse hepsinin karşısında güçlerinin bir önemi kalmaz. Öyle bir durumda elimdeki gücü kaybetmemek için gerekirse seni başka bir aileye gelin veririm.’’ Sözlerle afallayan genç kız yatağın kenarına oturdu. ‘’Baba sen ne söylediğinin farkında mısın? Eşyaymışım gibi istediğinde bir aileye verip sonra canın isteyince alıp diğer aileye veremezsin. Kafayı mı yedin?’’ ‘’Madem canının istediği gibi hareket ediyorsun sonuçlarına da katlanacaksın.’’ ‘’Elinden geleni ardına koyma kocamdan asla boşanmayacağım.’’ Telefonu kapatacakken babasının sesi yükseldi. ‘’Göreceğiz.’’ Cevap vermeden telefonu kapatıp sırtüstü yattı. Eli kalbinin üzerinde kendini teselli etmek için pış pışlıyordu. Bunu hiç düşünmemişti. Bu yaptığı boşanmasının önünü açmıştı tabi sonrasında babası başka biriyle evlenmesi için zorlardı ama Ayberk ile tüm ilişkisi biterdi. Buna sevinmesi gerekse de kalbi sızlamaya başlamıştı. Neden böyle olmuştu? Bu soruya cevap veremiyordu. Bu fırsatı kullanabilirdi ama aksine engel olmak için ruhu şimdiden çırpınmaya başlamıştı. Yalın’a öfkesi o kadar büyüktü ki kendi elleriyle yardım edememişti. Anlaşmaya rağmen bunu yapamamıştı. Odanın kapısı kırılırcasına açıldığında Cavit Bey içeri girdi. ‘’Nasıl bir insan kendi ailesine ihanet eder?’’ ‘’Benim gibi deli olan bir insan.’’ dedi umursamazca ve yattığı yerden kalktı. ‘’Eğer, yaptıklarının sonuçları düzeltilemezse ve baban kapıma gelirse seni alıp götürmesine asla karşı çıkmam.’’ Şirin duygularını ustaca bastırıp deliliğine sarıldı. ‘’Karşı çıkarsan hatırım kalır. Hatta istersen hemen şimdi eşyalarımı toplayıp gidebilirim. Sonuçta oğluna karşı hissettiğim tek şey koca bir hiç.’’ Cavit Bey tehditkar bakışlarını savurup odadan çekip gitti. Telefonuna gelen mesajla yine kimin azarlayacağını düşünerek eline aldı. Bir annesi kalmıştı muhtemelen oydu. Mesajı okuduğunda dudaklarından çıkan çığlığa engel olamadı ve sonunda gözyaşları yağmur olup aktı. ‘Yeniden bir araya gelmemiz için bütün yollar açılmaya başladı. Bu defa seni çok mutlu edip geçmişi unutturacağım. Kömür saçlım.’
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD