Yazarın Notu;
Canımcımlar sanırım okurken karakterler biraz karışıyor. Küçük bir hatırlatma yapayım.
*Şirin&Ayberk (en sevdiğimiz çiftimiz :D)
*İkra&Enes (İkra Şirin'in asistanı- Enes de Ayberk'in kardeşi)
*Zeliha&Yusuf (Zeliha, Şirin'in yardımcısıydı aynı zamanda İkra'nın yetiştirme yurdundan yakın arkadaşı- Yusuf da Şirin'in çocukluk arkadaşı)
*Korkut&Yeşim (Korkut, Ayberk'in sağ kolu- Yeşim de Şirin'i bulan ve iyileştiren doktoru)
~~~~~
‘’Şirin Hanım bu kadarına gerek var mıydı?’’ İkra saçlarıyla uğraşan patronuna baktı.
‘’Hanım ne kız? Canım eltim, güzel eltim, bir tanecik eltim de bana valla kaynanamla kavga edip duruyorum zaten bir de kavga edeceğim elti istemiyorum. Bu yüzden beni çok sev.’’ Saça elindeki tel tokayı geçirip tutturdu.
‘’Sizi şimdi de seviyorum ama neden beni sizin ailenizden istesinler ki?’’
Şirin genç kızın son görüntüsüne baktı. ‘’Neden istemesinler ki? İkra, ailemden uzakta yalnız acı çektiğim tüm zamanlarda sen yanımdaydın. Sırrıma ortak olup benim için elinden gelen her şeyi yaptın. Bir kez de ben senin için bir şey yapayım olmaz mı?’’ Arkadan kollarını omuzlarına sarıp aynaya yansıyan yüze gülümseyerek baktı. ‘’Sadece anın keyfini çıkar ve Enes ile sevgili olduğunuzu belli etme çünkü kaynanamın bundan haberi yok.’’
‘’Tamam.’’ dediğinde gözleri dolmuştu. Bir ailesi olmasa da bu geceyi yaşayabileceği için mutluydu.
‘’Zeliha gelecek mi? Yakın arkadaşsınız çağırsaydın onu da.’’
İkra başını hayır anlamında salladı. ‘’Aradım ama bu akşam için Yusuf’un annesi çağırmış. Düğün üç gün sonra o yüzden onun hazırlıklarına koşturuyor.’’
‘’Bu geceyi atlatalım yarına hepimizi içine alan planlarım var.’’ diyen Şirin ile odanın kapısı açıldı. Sibel Hanım içeri girdiğinde iki kıza baktı. ‘’Misafirler geldi.’’
İkra oturduğu yerden kalktığında üzerindeki elbiseyi çekiştirip duruyordu. ‘’Ben ne yapayım? Yanlarına gidince ellerini öpeyim mi? Yoksa sadece uzaktan hoş geldiniz mi diyeyim?’’
Sibel Hanım gülerek yanağını okşadı. ‘’Hoş geldin dersin zamanı gelince de ellerini öpersin.’’ Kendi kızına baktı. ‘’Ben de ailemden kız istenmesinin keyfini çıkarayım. Ne de olsa kızlarımın nasıl evlendiği malum bu keyfi hiç süremedim.’’
Şirin gülerek annesinin poposuna şaplak attı. ‘’Önce götündeki deri pantolonu çıkar ellilik çıtır.’’
‘’Elli yaşında da olsam sonuç olarak çıtırım istediğimi giyerim.’’
Salona indiklerinde misafirlere hoş geldiniz deyip oturdular. Şirin babasının yanında oturan kocasına bakıyordu. İçinden ‘Şerefsizin kasları gömleğini yırtacak.’ diyordu.
Enes’in gözü İkra’dan başkasını görmüyordu ama İkra kimsenin yüzüne bakamayacak kadar heyecanlıydı. Selçuk Bey ve Cavit Bey aralarında sıradan iş konuşmalarına dalmıştı. Sibel Hanım ve Rumeysa Hanım son kavgalarından sonra birbirlerine düşman kesilmiş olsalar da zorunlu nezaketi elden bırakmıyorlardı.
Zaman ilerleyince İkra herkese kahvelerini ikram etmişti.
Cavit Bey Allah’ın emriyle söze başladığında Selçuk Bey hayırlısı olsun diyerek sözü tamamlamıştı.
Yüzükler takıldığında Rumeysa Hanım gelininin koluna kalın bir bilezik takmıştı. ‘’İlk dakikadan ayrımcılık yapmasaydın be kaynana!’’ dedi Şirin. Kaynanası gözlerini devirse de kalabalığın içinde konuşmamıştı.
‘’Hayırlısıyla yüzüğü takmışken düğün tarihini de belirleyelim.’’ diyen Cavit Bey ile İkra’nın gözleri büyümüştü.
‘’Ama…’’ dediğinde Şirin araya girdi.
‘’Sus büyükler konuşurken sana laf düşmez.’’
‘’Çok bekletmeden bir ay içinde yapalım düğünü.’’ dedi Rumeysa Hanım.
İkra itiraz edecekken Şirin kaş göz işareti yapıp susturdu. Enes bilerek karışmıyor annesi ne söylerse usluca kabul ediyordu.
Bakışlar, ‘’Düğüne yüz görümlüğü olarak altın kemer yaptıracaksınız.’’ diyen Şirin’e kaydı. ‘’Bakmayın öyle ya dediğimi yaptırırsınız ya da vermem kızı.’’
‘’Yaptırırız.’’ dedi Ayberk karısının gözlerinin içine bakarak. ‘’Başka isteğiniz var mı?’’
Genç kız kocasına gülümsedi. ‘’Şimdilik hayır olursa söylerim.’’
‘’Beklerim.’’
Gece bittiğinde İkra evinin önünde arabasını durduğunda kendisini bekleyeni gördü. Arabadan indiğinde ‘’Sen eve gitmemiş miydin?’’ dedi nişanlısına.
‘’Gidemedim. Bütün gece yakınında durup uzak kalmak özlemimi gidermedi belki bir kahve daha ikram edersin dedim.’’
‘’Olur.’’ diyerek anahtarını çıkarıp kapıyı açtı.
Kahveleri yapıp getirdiğinde yan yana oturuyorlardı. ‘’İkra, her şey çok hızlı gelişiyor farkındayım. Yalan söylemeyeceğim seninle evlenmeyi istediğim için de bu hıza uyum sağladım ama sana ne istediğini hiç sormadım. Benden yana bir kararsızlığın var mı?’’
Genç kız elindeki kahve fincanını sehpanın üzerine bıraktı. ‘’Bu kadar hızlı olmasını istemezdim ama kimse beni dinlemiyor.’’
Enes nişanlısının elini tutup yüzüğün üzerinden öptü. ‘’Seni çok seviyorum. İstemiyorum dersen annemle konuşurum düğünü senin istediğin zamana erteleriz ama kabul edersen bana dünyanın en büyük mutluluğunu vermiş olursun.’’
‘’Ben de seni seviyorum ama ya sonra kavga etmeye başlarsak? Birbirimizi kırarsak? İstemiyoruz dersek?’’
‘’Kalbini kırarsam bunu bilmeden yapmışımdır kendimi affettirmenin yolunu bulurum ama asla istemiyorum demem bu sözü benden duyamazsın.’’ Tuttuğu eli bir kez daha öptü. ‘’Seni ikna edebilmem için ne söylemem gerekiyor?’’
‘’Evlenmek istemiyorum diyemem çünkü istiyorum sadece her şey senin de söylediğin gibi çok hızlı gelişti. Alışmam için zaman ver olur mu?’’
‘’Tamam. Sen nasıl istersen öyle olsun.’’
Kahveleri bitene kadar normal sohbetlerine devam etmişlerdi. Enes giderken nişanlısının dudaklarından bir veda busesi çalmıştı.
~~~~
‘’Babamın telefonu ne zaman arasam meşgul?’’ diyen Yeşim ile telefonun diğer ucundaki annesinin sesi yükseldi.
‘’Yanından döndükten sonra ben de kocamı çok nadir görüyorum. Arada işleri böyle eve gelemeyecek kadar yoğun oluyor biliyorsun.’’
Yeşim alaycı bir gülüş gönderdi. ‘’Anne, babamın işlerinin yoğun olması demek yine düşman ediniyor demek ki o eve gelmediği günlerin getirisini on dört yaşımda öğrenmiştim sen de iyi biliyorsun.’’ Okul çıkışı babasından intikam almak isteyen birilerinin kendisini öldürmeye çalışmasını hatırlıyordu.
‘’O zamanla şimdi bir mi kızım? Kaç yıl öncesinden bahsediyorsun. Artık o işleri baban yapmıyor.’’
Masanın üzerine serili örtünün kenarıyla oynamaya başladı. ‘’Babam başkasının emrinde sahaya çıkmasa da o işi yapanlara emir veren kişi. Yani düşman edinmesi daha kolay.’’
‘’Yeşim, senin neden o şehirde tek kalıp da buraya gelmediğini iyi biliyorum. Ailem hakkında yalan söylemek istemiyorum deyişin bahane. Sen sadece Aşkım için korkuyorsun çünkü kendi yaşadıklarını biliyorsun.’’
Genç kız bir süre sessiz kaldı. ‘’Haksız mıyım anne?’’
‘’Haklısın çünkü ben de anneyim ve senin kızın için korktuğun her şeyi ben kendi kızım için yaşadım.’’
‘’Neyse!’’ dedi Yeşim. ‘’Babamın da söylediği gibi gerçeği bulmak isteyen her zaman bulur. Burada olsam da yaşanacak bir duruma engel olamam ama kocanı görürsen söyle özledim en azından bir arayıp sesini duyursun.’’
‘’Söylerim. Seni de Aşkım’ımı da kocaman öpüyorum.’’
Telefonu kapattığında sesle birlikte kızının odasına gitti. Öğlen uykusundan uyanmıştı. Bugün hafta sonu olduğu için evdeydi ve bütün gününü kızına ayırmıştı.
‘’Hadi bakalım uykucu kendine gel de hazırlanıp gidelim.’’
Evden çıkmaları iki saat sürmüştü. Önce kızının çok sevdiği oyun parkına gelmişlerdi. Top havuzunda saatlerce sıkılmadan oynayabiliyordu. Bir saat kadar diğer çocuklarla oynamasını beklemişti daha sonra alışveriş mağazasına geçmişlerdi. İlk olarak kitapçıya girip Aşkım için yeni kitaplar almışlardı sonra da rengârenk tokalar. Biraz da kıyafet alışverişi yapmışlardı.
‘’Balıkları görmeye gidelim.’’ diyen kızıyla akvaryuma geldiler.
Saatler sonra eve yorgun halde dönmüşlerdi. ‘’Güzel kızım.’’ diyen Yeşim kızını yanına oturttu. ‘’Seninle biraz baban hakkında konuşalım mı?’’
‘’Bugün gelmeyecek mi?’’
‘’Anneciğim, işleri varmış birkaç gün gelmeyecek tamam mı?’’ Yavaş yavaş kızını uzaklaştırarak unutturmak istiyordu ama Aşkım anında itiraz etmişti.
‘’Ben babamı istiyorum.’’
‘’İşleri var ama bebeğim. Anne de bazen gece işe gidiyor sen Sıla ablanla kalıyorsun ya aynı o şekilde.’’
‘’İstemiyorum. Buraya gelsin.’’
Aşkım’ı nasıl ikna edeceğini düşünürken zil sesiyle konuşmayı bırakıp kapıyı açmaya gitti. Korkut’u görünce sıkıntıyla iç çekti. ‘’Seninle ne anlaşmıştık yavaş yavaş uzaklaştıracaktın kendini.’’
‘’Bu anlaşmayı sen kendi kendine yaptın. Ben kızımla her gün görüşeceğiz diye anlaştım.’’
Öfkeyle ‘’Benim kızım senin değil.’’ dediğinde arkadan Aşkım’ın sesi duyuldu.
‘’Baba!’’
Korkut karşısındakine aldırmadan eve girip Aşkım’ı kucakladı. Bugün gittiği yerleri heyecanla anlatıyordu. Uzun bir süre içeride sadece küçük kızın sesi yankılandı. Saat ilerleyince ‘’Artık uyku saati.’’ diyen annesiyle omuz silkti.
‘’Babamla kalmak istiyorum.’’ Yeşim kızını ikna edemeyince uyutma işi yine Korkut’a kalmıştı.
‘’Bunu neden yapıyorsun?’’ diye kısık sesle bağırdı genç kız. ‘’Korkut yalvarırım kendini kızımdan uzaklaştır. Sen onun babası değilsin ve böyle yapmaya devam edersen zarar vereceksin.’’
Korkut karşısındakinin yüzüne doğru eğildi. ‘’Peki, sen kendini benden ne kadar uzak tutacaksın?’’
‘’Çünkü sen ve ben asla biz olmayız. Bunu iyice anla ve şimdi evimden git.’’
Genç adam kavga etmek istemediği için kapıya yöneldi. Yeşim de arkasından gelmişti. Kapıyı açtığında diğer taraftakilerle göz göze geldiler.
‘’Korkut! Senin ne işin var burada?’’
‘’Yok bir şey yenge.’’ diyen Korkut kaçarcasına gitti.
Yeşim habersiz gelen misafirlerini eve aldı. Şirin, Zeliha ve İkra ile beraber gelmişti. ‘’Düğün öncesi kızlar gecesi yapalım demiştim ama zamanlama yanlış olmuş.’’
‘’İyi yapmışsınız. Kafa dağıtırız biraz.’’
Yeşim İkra ile beraber getirdikleri abur cuburları tabaklara alıp içecekler için bardakları hazırladılar. Salonda yerde oturmuşlardı.
‘’Şimdi içki olsa ne güzel olurdu?’’ dedi Şirin. ‘’Ama onun yerine kola ve şalgam suyu içiyoruz.’’
‘’Ben kola da içemiyorum.’’ dedi Zeliha. ‘’Meyve suyuyla yola devam.’’
‘’Doktor, Korkut ne alaka anlatacaksın hemen.’’
Yeşim, Şirin’in sorusuyla başını halıya koydu. ‘’Olgun’un Aşkım’ı aldığı gün buldular ya sonrasında kızım ona baba demeye başladı ve görmeyince çok huysuzlanıyor. Ne yapacağım bilmiyorum.’’
‘’Ya çok üzücü ama.’’ Zeliha’nın gözleri dolmuştu.
İkra arkadaşının omzunu sıvazladı. ‘’Üzücü de senin hissettiğin kadar değil. Şu an hormonlardan her şeyi daha farklı algılıyorsun.’’
‘’Oha!’’ diye bağırdı Şirin. Kocasının sözlerini zihninde yeni birleştirmişti. ‘’Doktor, Korkut senden hoşlanıyor değil mi? Ben bunu nasıl anlamadım? Gerçi O da kocam gibi kronun teki. Yüzlerinden ne düşündükleri anlaşılmıyor ki!’’
‘’Saçmalama.’’ diyen Yeşim ağzına bir cips attı ama diğeri konuşmaya devam ediyordu.
‘’Sen Korkut’tan yaş olarak büyüksün. Kadın büyük olursa zengin olurlar derler ama senin durumun iyi, Korkut zaten paraya para demiyor bu durumda evlenirseniz multimilyoner olursunuz. Siktir, hemen evlenin ve sonra da beni görün.’’
Yeşim göz devirdi. ‘’Yemin ediyorum delilikte level atladın. Tamam büyüğümde beş yaş çok değil. Ayrıca bizden asla olmaz. Elleri kanlı birini koca diye istemem.’’
İkra araya girdi. ‘’Çok mu kötü olur? Yol yakınken evlenmekten vazgeçeyim mi? Enes de öyle sonuçta.’’
Zeliha elindeki cipsi geri bıraktı. ‘’Ben vazgeçmek için çok geç kaldım değil mi?’’
‘’Sen hamilesin mecbur evleneceksin ama ben vazgeçebilirim.’’
Şirin İkra’nın saçını çekti. ‘’Gebertirim kız seni. Ne demek vazgeçerim? Kaynanamla uğraştıracaksın sonra beni.’’ Krakerden bir ısırık aldı. ‘’Ne varmış sanki yaptıkları işte? Ben de yapıyorum aynısını bir şey olmuyor. Hatta kocamla beraber çalışıyoruz sonrasında sevişmek daha zevkli tavsiye ederim.’’
‘’Yine de olmaz.’’ dedi Yeşim.
‘’Olsaydı güzel olurdu. Ben de kumalarımdan birinden kurtulmuş olurdum.’’ Şirin halının üstüne sırtüstü yatıp ayaklarını koltuğa uzattı. Elindeki krakeri yemeye devam ediyordu. ‘’Bana yine bastılar. Kocam burada olsaydı da azıcık kaslarını sevseydim.’’ Yattığı yerde yüzüstü dönüp yere kollarına dayandı. ‘’Korkut’a evet desene. Ne varmış elleri kanlıysa iyi çocuktur bir kötülüğünü görmedim.’’
‘’Elleri kanlı ama kötülüğünü görmedin öyle mi?’’ diyen Doktora cevap verdi.
‘’O onun işi. İşle aşkı karıştırma.’’
‘’Bu konuyu kapatalım.’’ dedi Yeşim sert bir şekilde. ‘’Sevip sevmemem önemli değil. Sizin dünyanızdan biriyle olmaz. Yaptığım tek kanunsuz iş senin durumunu gizli tutmaktı daha fazlasının imkanı yok.’’
Muhabbetleri devam ederken bir yerden sonra Zeliha ve Şirin halının üzerinde uyuyakalmışlardı. Yeşim üzerlerine örtü örttüğünde İkra ile oturmaya devam etti.
İkra bardağındaki koladan bir yudum içti. ‘’Gerçekten zor mu olur? Sen öyle söyleyince aklım karıştı.’’
Yeşim gülerek baktı. ‘’Zor olacaktır evet ama seviyorsan vazgeçme. Benim sebeplerim farklı ve en önemlisi kendimden önce düşünmem gereken bir kızım var.’’
‘’Haklısın Aşkım yönünden hiç düşünmemiştim.’’
Bir süre sonra İkra’da uyuduğunda uyanık olarak sadece Yeşim kalmıştı. Yattığı yerde düşüncelerde yüzüyordu. Korkut’a kalbini açmaya başlamıştı ama yine de olmazdı. Onun hayatına giremezdi. Bu imkansızdı.