Bugün doktor kontrolleri vardı ve birbirlerinden gizli saklı gitmek yerine beraber gideceklerdi. Hastaneye geldiklerinde Yeşim doktor ikisini beraber görünce şaşırmıştı. ‘’Beni şaşırttınız.’’ dedi.
‘’Gerçekler su yüzeyine çıkmayı severler.’’ diyen Şirin ile güldü.
‘’Lütfen bu benim için geçerli olmasın yoksa işimden olurum. Sizin yüzünüzden fazlasıyla kuralları çiğnedim.’’
Ayberk her zamanki ciddiyetiyle karşılık verdi. ‘’Dert etme Doktor açarız bir hastane geçersin başına.’’
‘’Sert oldu.’’ Yeşim doktor bilgisayardan gerekli tahlillerin isteğini yaptı. ‘’Kanlarınızı verin sonuçlar çıkınca tekrar konuşuruz.’’
Laboratuvara çıkıp kanlarını verdiler. Birer kahve alıp bahçede oturarak beklemeye başladılar. Çok geçmeden Korkut gelmiş patronuyla bir köşeye geçmiş elçi olarak giden adamların son gelişmelerini aktarıyordu. Şirin sessizce bekliyordu. Kocasının iş konusunda tavrını bildiği için karışıp sinirlendirmek istemiyordu.
Kahvesini içmeye devam ederken Yeşim doktorun koşarak hastaneden çıktığını gördü. Telaşlı görünüyordu. Kulağındaki telefonla konuşurken fazla gergindi. Geçen zamanda Doktorun hayatını az çok öğrenmişti. Hatta zamanında biraz yardımı da dokunmuştu.
Kahvesini bankın üzerine bırakıp yanına gitti. ‘’Doktor!’’ dediğinde diğeri hala telefonla konuşuyordu.
‘’Eve zorla girdi ne demek? Mahkeme kararı var. Yaklaşamaz. Aşkım nerede?’’
Telefonu kapattığında elleri titriyordu. Park yerine doğru ilerledi. ‘’Lanet arabam nereye kayboldu?’’
‘’Doktor bir sakin ol. Olgun mu?’’ diye sordu Şirin. Diğeri başını sallayarak onayladı.
‘’Zorla eve girip Aşkım’ı almış.’’ Tekrar telefonunu çıkardı. ‘’Polise haber vereceğim.’’
Genç kız telefona engel oldu. ‘’Boşver polisi. Ben halledeceğim.’’
‘’Nasıl halledeceksin? Kim bilir nereye gitti? Yerini bile bilmiyorum.’’ Arabasının olduğu yeri bulduğunda binecekken diğeri durdurdu.
‘’Bu halde araba mı süreceksin?’’
‘’Sorun ne?’’ diyen sesle bakışlar Ayberk’e döndü.
‘’Yok bir şey.’’ Yeşim Şirin’i umursamadan arabaya binip gaza bastı.
‘’Arabanın anahtarını ver.’’ diyen genç kız kocasına bakıyordu. ‘’Ayberk şu lanet anahtarı ver.’’
‘’Ne olduğunu söyle beraber gideriz.’’
Kocasının cebine uzanıp anahtarı aldı ve tek kelime etmeden arabaya binip yola çıktı. Yeşim doktorun arabasını gözden kaybetmemeye çalışıyordu. Yolları kesiştikten sonra hamile kalmıştı. Başlarda her şey yolundaydı ama kocasının kendisini aldattığını öğrendiğinde boşanmak isteyince kıyametler kopmuştu.
Olgun boşanmamak için her türlü pisliği yapmış işi birkaç kez şiddete kadar götürmüştü. Şirin durumu öğrendiğinde adamın kapısına dayanmış iyi bir dayaktan sonra boşanma evraklarını imzalatıp bir daha rahatsız edip zorluk çıkarırsa başına bela olacağını açıkça söylemişti ama boşandıktan sonra rahatsız etmeye devam etmişti.
Uzaklaştırma kararına rağmen üç yıldır kızını almaya çalışıyordu ve Yeşim doktor ile sürekli bir çatışma halindeydiler.
Yeşim doktor arabayı sürerken durmadan eski kocasını arıyordu. En sonunda telefon tamamen kapandı. Son çare Olgun’un annesini aradı. Telefon açıldığında ‘’Lanet oğlun nerede?’’ diye bağırdı.
‘’Yeşim, ne oldu?’’
‘’Ne olacak oğlun kızımı kaçırdı. Aşkım’ı nereye götürdüğünü söyle.’’
‘’Senin kızın onun da kızı. Ne var kızıyla vakit geçirmek istiyorsa?’’
Eski kaynanasının sözleriyle direksiyona yumruk attı. ‘’Ben ona babalık şansını bir kez verdim ve kızımı evine aldığı orospuların elinde oyuncağa dönmüş halde buldum.’’ Öfkeyle telefonu kapattı.
Nereye gideceğini bilmediğinden en sonunda kendi evine geldi. Evi dağılmış, bakıcıyı hırpalanmış halde buldu.’’
‘’Yeşim Hanım engel olmaya çalıştım ama eve zorla girdi.’’
‘’Sen iyi misin? Zarar verdi mi?’’
Genç kız ‘’İyiyim.’’ dediğinde Şirin eve girmişti.
‘’İlla arkandan koşturacaksın değil mi Doktor?’’ Evin dağınık halini gördüğünde derin bir nefes alıp soluklandı.
Yeşim daha fazla dayanamamış yere çökmüştü. Kızının nerede, ne durumda olduğunu bilmiyordu ve delirecekmiş gibi hissediyordu. Yerdeki oyuncak bez bebeği eline aldı. ‘’Aşkım şimdi çok korkuyordur. Bebeği de burada kalmış. O bunsuz uyuyamaz ki. Öğle uykusu vakti geldi.’’ dediğinde ağlamaya başladı.
‘’Kızını sana geri getireceğim tamam mı?’’ Şirin odalardan birine geçip Ayberk’i arayarak yardım etmesini istemişti. Korkut ile beraber geldiğinde olayın ne olduğunu ayrıntısıyla öğrenmişlerdi.
Biraz araştırma biraz etrafa salınmış birkaç haberle çok geçmeden Olgun’u bir kumarhanede bulmuşlardı ama kızı yanında yoktu. Adamı getirdikleri yerde sorguya çekiyorlardı.
Ayberk karşısındakinin dizini basamak gibi kullanıp ayağını bastı. Elindeki tesbihi sallarken ölüm karasına bürünmüş gözleri avına kenetlenmişti. ‘’Kızın yerini söyle!’’ dediğinde yüzü kanlar içindeki adamın yüzüne bir gülümseme yerleşti.
‘’Kızımı O orospuya vermeyeceğim.’’
Yüzüne inen yumruk Korkut’a aitti. ‘’Ağzından çıkan sözlere dikkat et yoksa konuşacak bir ağzın kalmayacak.’’
Olgun yumruk atana baktı. ‘’Siz kimsiniz ki bana kızımı aldım diye hesap soruyorsunuz? Yeşim’in kuyrukları mısınız? Bir de bana kadınlarla düşüp kalkıyorsun der.’’
Ayberk ayağını geri çektiğinde sağ koluna baktı. ‘’Sen de!’’ diyerek dışarı çıktı. Hastanede kaldığı dönemler adamının Doktora olan bakışlarını fark etmişti. Şimdi öfkesinin önüne geçip engel olmak istemiyordu.
Korkut cebinden çıkardığı çakıyı Olgun’un yanağına sapladı. Bağırmasını duymazdan geldi. ‘’Kızı nereye sakladın? Konuşmazsan önce dilini keseceğim sonra da yavaş yavaş bedenini doğrayacağım.’’
‘’Buradan elbet çıkacağım. Sonrasında hem sizleri hem de Yeşim’i öldürüp kızımla uzaklara gideceğim.’’
Korkut elinde çevirdiği çakının sapını sıkıca kavradığında karşısındakinin kulağını kesip bir köşeye attı. Yerde acıdan kıvranan adamın üzerine diziyle bastırdı. ‘’Söylüyor musun yoksa parça parça kesmeye devam edeyim mi?’’ Diğer kulağı tuttuğunda tam kesmek üzereyken Olgun kızının olduğu evin adresini söylemişti.
Adresi almasına rağmen kulağı kesip bir köşeye de onu attı. ‘’Bir kez daha Yeşim’e ve kızına yaklaşırsan acılar içinde kıvranarak ölürsün. Bu şehri terk edeceksin ve geri gelmeyeceksin.’’ Belinden çıkardığı silahı mendiliyle silip temizledi ve diğerinin eline tutturdu. ‘’Polise gidersen ya da Yeşim ile kızını rahatsız edersen kısacası nefesini dahi hissedersem bu silahla öldürülmüş bir ceset ortaya çıkar ve sonra cinayetten bir ömür yatarsın. Hapishanede de düştüğün koğuşta her gece seni ziyaret edecek birilerinin olacağından emin olabilirsin.’’ Silahı mendilin içine sarıp ceketinin iç cebine sokuşturdu.
Yaralı adamı olduğu yerde bırakıp dışarı çıktı. Patronu arabada bekliyordu. Şoför koltuğuna oturduğunda Ayberk’in uzattığı ıslak mendili alıp ellerindeki kanları silerek yola çıktı.
Evi bulduklarında kilitli kapıyı kırıp içeri girince Aşkım’ı evde tek başına korkmuş halde ağlarken bulmuşlardı. ‘’Aşkım!’’ diyen Ayberk küçük kıza yaklaştığında daha çok korkup ağlamaya başlamıştı.
‘’Prenses.’’ Korkut yavaşça birkaç adım atıp yere dizinin üzerine çöktü. ‘’Annene gitmek ister misin?’’ Elini uzattığında ağlayan küçük kız başını sallayıp uzanan eli minik parmaklarıyla tuttu. Aşkım’ı kucağına aldığında evden çıktılar.
Arabaya bineceklerinde Korkut’un kucağından inmemek için ağlayınca şoför koltuğuna oturan Ayberk olmuştu. Yola çıkmadan karısını arayıp bulduklarını haber verdi.
Eve doğru giderken Aşkım bu defa da ‘Acıktım.’ diyerek ağlamaya başlamıştı.
‘’Küçük çocuk ne yer? Çorba mı alalım, ne alalım?’’ diyen Ayberk ile adamı omuz silkti.
‘’Bilmiyorum ağabey. Kardeşi olan sensin ben değilim. Ne yiyip içerlerdi?’’
Genç adam biraz sert çıktı. ‘’Ne bileyim lan? Sanki ben büyüttüm. Annem büyüttü işte ikisini de.’’ Ses tonu ufaklığın daha çok ağlamasına sebep olmuştu.
‘’Ağabey bağırma.’’
Kırmızı ışıkta durduğunda küçük kızın yüzüne baktı. ‘’Özür dilerim Aşkım ama senin ne yediğini bilmiyoruz.’’ dediğinde Aşkım ağlamayı bıraktı.
‘’Süt.’’ dediğinde iki adam birbirine bir bakış attı.
‘’Ulan Korkut küçük çocuk süt içer tabi. O aklın hiç çalışmıyor.’’
Korkut iç çekti. ‘’Tabi ağabey aklı çalışmayan bir tek ben varım. Sen ilk anda demiştin süt alalım diye.’’
Bir marketin önünde durduklarında aldıkları sütü verdiler. Aşkım sütünü bitirene kadar da eve varmışlardı. İçeri girdiklerinde Yeşim kızını kucağına almış sıkıca sarılmıştı. ‘’Anneciğim.’’ derken ağlamaya devam ediyordu. Olanları üstü kapalı öğrenmişti.
Biraz sakinleştiğinde kızını odasına götürüp üstünü değiştirme bahanesiyle belli etmeden zarar görüp görmediğini kontrol etmişti. Karnını doyurduğunda bez bebeğiyle yatağına yatırıp biraz zorlansa da uyutmuştu. Bakıcısını yanında bırakıp diğerlerinin olduğu salona geldi.
Şirin dağılmış evi toparlıyordu. Yerdeki kırlenti alıp koltuğa yerleştirdiğinde Yeşim Doktora baktı. ‘’İyi mi?’’ diye sordu.
‘’Evet. Fiziksel bir zarar görmemiş ama evde canavarlar vardı deyip durdu. Tek kalınca korkmuş olmalı.’’ Gözünden akan yaşları hızlıca sildi. ‘’Teşekkür ederim.’’ Bakışları Ayberk’in üzerindeydi.
‘’Kızının yerini Korkut buldu. Elimi bile sürmedim.’’
Sözlerle Korkut ile göz göze geldiler. ‘’Teşekkür ederim.’’ dediğinde diğeri sadece başını salladı.
Şirin yerdeki son eşyayı kaldırıp yerine koydu. ‘’Tek kalabilecek misin?’’
‘’Kalırım. Tekrar gelmez diye düşünüyorum.’’
‘’Gelemez.’’ dedi Korkut kendinden emin. ‘’Yarın olmadan bu şehirden gitmiş olur. Bir daha da dönmez.’’
Yeşim biraz şaşırmıştı. ‘’Emin misin? Kolay vazgeçen biri değildir.’’
‘’Eminim. Onun gibilerle ilk defa uğraşmıyorum.’’
Ayberk oturduğu yerden kalktı. ‘’Korkut’un sözlerinden şüphe duyma. İşinde iyidir. Biz de gidelim daha fazla rahatsızlık vermeyelim.’’
Evden çıktıklarında Ayberk kendi arabasına karısıyla binip gitti. Korkut arabasına bindiğinde gitmek yerine kalmayı tercih etmişti. Olgun yaşadıklarının acısı sıcakken intikam için bugün buraya gelmezse bir daha gelmezdi.
Şirin telefonundan videoya baktı. Berrak yollamıştı. Ahmet dede ‘’Çıtır evime iyi bakıyorsun değil mi?’’ diyordu.
Kısa bir videoyla cevap verdi. ‘’Merak etme Delikanlı evine çok iyi bakıyorum.’’ Yanındakine gülerek konuştu. ‘’Akıllı olun artık ev benim. Yaramazlık yaparsanız kulağınızdan tutup atarım evden.’’
Genç adamın yüzünde bir gülümseme oluştu. ‘’Sen güldün mü?’’ Şirin olduğu yerde eğilip kocasının yüzüne baktı. ‘’Valla güldün. Aa, dudakların gülerek kıvrılmayı biliyormuş.’’
‘’Abartma kadın. Sanki hiç gülmüyoruz.’’
Genç kız olduğu yerde keyifle bacak bacak üstüne attı. ‘’Tebessüm ediyorsun ama genel olarak gülmüyorsun. Hep çok ciddisin.’’
‘’Eve gidelim göstereceğim sana gülmeyi! Ödemediğin borcuna faiz bindi haberin olsun.’’
Radyoyu açıp kanalların arasında dolaşmaya başladı. ‘’Sonrasında yine sevişmiştik borcuma saysaydın ayrıca basanlar bastığıyla kalacak çünkü müsait değilim.’’
Ayberk vitesi değiştiğinde karısının elini tuttu. Bunu daha önce hiç yapmamıştı. Her zaman elini ilk tutan Şirin oluyordu. Genç kızın yüzünde istemsiz bir gülümseme oluştu.
‘’Sen müsait olana kadar faizini işletmeye devam ederim haberin olsun.’’
‘’Tutarım aklımda.’’ Duran arabadan indiğinde soğuk havayla ürpermişti. Kaçarcasına eve girdi.
Odalarına çıktıklarında Ayberk üzerini değişirken karısı yanına geldi. ‘’Aklıma takılan bir konu var. Neden Yeşim’e Korkut’u över gibi konuştun?’’
‘’Öyle gerekiyordu.’’ diyerek kısa bir cevap vermişti. Siyah kazağını başından geçirdiğinde Şirin’i tam karşısında buldu. Yaklaştığını anlamamıştı.
‘’Yemin ediyorum bir araban ile arandaki ilişki bir de Korkut ile arandaki ilişki. Altmış yıl evli de kalsak asla ön sıraya yerleşemem. Ne yapsam bir kumamı diğer kumamın bagajına kapatıp denize mi atsam?’’
‘’Fazla merak iyi değildir.’’ Karısının yanında geçip odadan çıktı.
Genç kız arkasından koşarak gitti. ‘’Söylesen ölür müsün?’’ Ayberk’in hızına yetişebilmek için merdivenlerin tırabzanına oturup aşağı kaydı ve karşısına geçti. ‘’Ne olur söyle. Valla meraktan çatlarım.’’
‘’Benim açımdan bir sorun yok.’’ Umursamadan yürümeye devam etti.
‘’Pis kro.’’ diye bağırarak arkasından gitti. Adımlarına yetiştiğinde koluna girdi. ‘’Karı koca arasında gizli saklı olmaz biliyorsun değil mi?’’ dediğinde yemek odasına girmişlerdi.
Adımlarını durdurup karısına doğru eğilerek yüzüne yaklaştı. ‘’Bacak kadar boyunla herkesin işine karışma.’’
Şirin kenardaki sandalyeyi çekip üzerine çıktı. Kocasına yukarıdan bakıyordu. ‘’Eşitlendiğimize göre söyleyebilirsin.’’
Ayberk ailesinin bakışlarını bitirmek için genç kızın belinden tutup yere indirdi. ‘’Önce çocukluktan çık sonra karşıma geç.’’
Rumeysa Hanım oğluna baktı. ‘’Annesinin veremediği terbiyeyi sen hiç veremezsin oğlum. Uğraşma boşuna.’’
‘’Kaynana.’’ diyen Şirin az önce çıktığı sandalyeye oturdu. ‘’Seviyorum kız seni valla. Sonuçta benim için böyle bir yiğit doğurmuşsun. Ver elini öpeyim.’’ Masanın üzerine dizini koyup diğer tarafa uzandı ve kaynanasının geri çekmeye çalıştığı elini tutup öptü.
‘’Şirin, nimet konulan masaya her aklına estiğinde ayağını basma huyundan vazgeç.’’ diyen Cavit Bey ile gülerek geri çekildi.
‘’Olur dikkat ederim.’’ dedi. Bugün uysal tarafı ağır basıyordu.
Yemek yerken kocasını ara ara dürtüp Korkut’u neden övdün söylesene diyordu ama karşılık alamıyordu. Korkut‘un karakteri de kocasına benzediği için aşk gibi bir durum olabileceği hiç aklına gelmiyordu.
Yine ayağıyla dürttüğü bir anda ‘’Yeter ama kadın!’’ diye sert çıktı kocası. ‘’Bilmen gereken bir durum olsa söylerim. İlkokul çocuğu gibi davranmayı bırak.’’
‘’İyi be!’’ diyerek yemeğine döndü. Uzun süre sessiz kalmaya dayanamamış diğerlerinin duymayacağı şekilde kulağına fısıldamıştı. ‘’Reglim bitince de vermeyeceğim. Git kendini becer.’’
Ayberk tepkisiz görünse de içinden geçenleri bir tek kendisi biliyordu.