"Konumuza dönelim, seninle şu işi konuşalım!" Bunu derken bir yudum aldı kahvesinden. "Şöyle ki, bizim yürüttüğümüz önemli işler var. Ben kendi işlerimi sana anlatamam, ama ayrı olarak Ada da iş yürütüyor." Bunu dedikten sonra sustu, sanki bu işlerle ilgili konuşmak istemiyordu, ama mecburdu.
"Ada kumarhanemizle ilgileniyor, ayrıca zengin insanları kandırıp servetlerinin çoğunu kendine geçiriyor, birde uyuşturucu işi var. Ne kadar kızım da olsa ben onun işlerine karışmam. Ada bu işler için yardımcı arıyor kendisine, seni uygun görmüş. Ne dersin bu işe?"
Bu kız bu yaşta nasıl bu tür işler yürütüyordu? Tepki veremiyordum, sadece düşünüyordum neden böyle yaptığını. Kumarhane ve uyuşturucuyu anlamıştım, ama zengin insanları kandırıp servetlerini ele nasıl geçirdiğini anlamamıştım. Aklıma gelen iğrenç düşünceyle yüzümü buruşturdum.
"Zenginlerin servetini nasıl alıyor, ne kadar ayrıntı alırsam o kadar iyi sonuçta."
"Onu bilmene gerek yok, sen kumarhane ve uyuşturucu işiyle ilgilen yeter. Ada zaten dün kumarhaneye giderken kaçırılmış, illa ki her gece gidecek, gitmediği zaman içine dert oluyor. Bugün de gidecek, sen sağ kolu olacaksın. Diğer iki arkadaşın da sizi korur!"
Bu deli kızla işim vardı, yere bakan yürek yakan dedikleri bu olsa gerekti. Ben bunları düşünürken o odaya girdi. Kırmızı bir elbise giymişti, onu gördüğüm günden beri dekolteli ve kısa giyiniyordu. Odaya birşey demeden girdikten sonra kendi etrafında döndü, döndüğünde sırt dekoltesini de görünce nefesim kesildi, elbiseden tasarruf etmiş gibiydi.
"Giyindim ve geldim, bu kez nasıl olmuşum? Bunu da beğenmezsen gerçekten kırılacağım baba!"
Kızın bu yaşta yemediği halt kalmamıştı, ama babasıyla konuşması 10 yaşındaki kız çocukları gibiydi.
"Yorum yapıp kırmayayım o zaman! Otur bakalım, ben biraz açıklama yaptım Efe'ye, atladığım noktaları sen anlatırsın."
"O zaman ben hiç oturmayayım, odamda anlatırım Efe'ye, şimdi çıkalım biz."
"Otur ne konuşacaksan burada konuş Ada, ayrı odalara çekilmek yok. Dünden sonra gören yanlış anladı, bari evdeyken yerinde dur!"
Demek ki Ada rahat takıldığı için babası rahatsız oluyordu. Ayrıca bari evdeyken yerinde dur demesi aklımda Ada'yla ilgili kötü düşüncelere yol açıyordu.
"Benim tavırlarıma karışmayacağına dair anlaşmıştık, neden şimdi böyle davranmaya başladın?"
"Efe, sen odadan çık ve kapıda bekle, biz biraz Ada'yla konuşalım," dedi. Başımı tamam anlamında sallayıp çıktım odadan.
Bu kız gerçekten de babasını delirtmek için uğraşıyordu sanki, ikisi de birbirini bulmuştu. Bugün bu bilgileri almam iyi olmuştu en azından, tek kârım buydu.
Ada'dan
"Kendini o adamın yanında ne kadar küçük düşürdüğünün farkında mısın Ada? Seni şu an nasıl bir kız olarak gördüğünü düşünsene bir!"
"İnsanların ne düşündüğü hiçbir zaman umrumda olmadı, sence neden şu an onun düşüncelerini önemsemeliyim?"
"Çünkü onunla evlenmek istiyorsun, böyle yaparsan asla kabul etmez, zenginlerin parasını çarpıyor dediğimde yüz ifadesini gördüm. Senin bir fahişe olduğunu düşünüyor!"
Bunu düşünmesi normaldi, ama beni en başından babam itmişti bu yola, bu yüzden ona bu konuda her zaman kırgınlığım vardı.
"Olabilir, zaten sen ona kızımla evlenir misin diye sormayacaksın, direkt evlen diyeceksin! Gerekirse ölümle tehdit et, ailesiyle et, ama onu buna ikna edeceksin. Bana ne kadar yakın olursa o kadar iyi olur. O zaman benim fahişe olmadığımı anlayacak!"
Neden onunla evlenmek istediğimi bilmiyordum, belki de gerçekten iş içindi, ya da artık evli olduğumu ileri sürüp zengin adamlarla bir sürtük gibi sevişmek istemediğim içindi. Beni bu yola babam itmişti işte, kumar ve uyuşturucu sıkıntı değildi, ama o adamların bedenimde gezinmeleri midemi bulandırıyordu.
Sevişme oluyordu evet, ama hiçbir zaman ileri gitmek istemedim, bu yüzden seks olmadı hiçbiriyle aramda. Bu kendimi savunacak birşey değildi, ama başka ne şekilde kendimi avutabilirdim ki?
"Pekâlâ, bu gece onunla bir işe çıkın, daha sonra ben onu çağırıp bu konuyu açacağım. O zamana kadar hareketlerine dikkat et, kimse senin ne iş yaptığını bilmiyor bu evde, öyle de kalsın!"
Kendisinin isteğiyle yaptığım şeyden utanan yine babamdı, onunla tartışmak bile gereksizdi. Birşey demeden odadan çıktığımda Efe'nin elleri cebinde beni beklediğini görünce gülümsedim.
"Hadi, benim odama geçelim," dedim odama ilerlerken. Onun arkamdan gelmediğini fark edince durup beklentiyle baktım yüzüne, bunu fark edince sıkıntıyla nefesini bıraktı. Beni takip etmeye başlayınca yürümeye devam ettim, odaya girdik ve kapıyı kapattım.
"Bu gece ilk işimize başlıyoruz, önce kumarhaneye gideceğiz, birkaç saat orada takılırız, daha sonra da bizim için mal satanları gizlice izleyip bakacağız. Bunları her gün yapmadıkça içim rahat olmuyor, iş sonuçta. Ondan sonra da benim özel işlerim olacak otelde, sen beni dışarıda beklersin."
"Özel işten kastın ne, yoksa otel odalarında zengin erkekleri avlamak mı?" Bunu sorarken ki yüz ifadesi benden tiksindiğini belli ediyordu. Gerçekten de beni fahişe olarak görüyordu.
"Ne demek istediğini anlamadım, açıkça söyler misin?" Ben bunu diyince bir adım atıp yaklaştı bana.
"Zengin adamlarla mı yatıyorsun biraz daha fazla para kazanmak için, bu kadarı yetmiyor mu size?"
İyi bir insan değildim, her türlü pisliğe bulanmıştım, ama bunu bu şekilde sorduğunda karnıma ağrı girdi, benden tiksindiğini belli ediyordu.
"Ben paralarını alıyorum, bu doğru. Ama hiçbiriyle yatmadım, o kadar ilerisini düşünmedim!"
"Ne kadar ilerisini düşündün, onlara vücudunu sergileyecek kadar mı?" Bunu sorduğunda kendimi tutamayıp tokat attım. Efe bunu hiç beklemiyordu, çünkü tanıştığımızdan bu yana bir gün içinde sadece ciddi olmayan Ada'yı görmüştü.
"Beni sevmiyor olabilirsin, tiksinebilirsin. Ama sakın benimle bir daha bu tarzda konuşmaya kalkışma, cesaretini başka şeyler için sakla. Emin ol, seni tek bir sözümle öldürtürüm, buradan sağ çıkamazsın, ölene kadar burada kalacaksın. Ömrünü kısaltmayı bu kadar isteme!"
Korkar diye düşünüyordum, ama o az önceki yüz ifadesini değiştirmedi.
"Öldürün, umrumda değil. Beni ne sandın sen, sus dediğinde susacağımı mı? Ben başkalarına benzemem, git babana ne söylersen söyle!"
"Tamam, kapat konuyu. Ben sana ne iş yaptığımı söylemek zorunda değilim, şimdi sus ve çık odamdan, akşama hazır ol. Arkadaşlarına da haber et, onlar da güvenlikten sorumlu olacaklar!"
Bunu dedikten sonra ona sırtımı döndüm, gitmesini bekledim, ama hâlâ bekliyordu beni.
"Hiç korkmuyor musun, ya bir gün anlayıp seni öldürmeye çalışırlarsa. Mantıklı davran Ada, yeterince paranız var, bunu yapmana gerek yok!"
"Korkmamam gerektiğini öğrendim ben, en fazla öldürürler. Babam daha sonra intikamımı alır, bunu bildiğim için rahatım!"
"İntikamını alsa ne olur, sen geri dönemezsin, hayatını bitirdiğinle kalırsın."
Geri döndüm ona, yaklaşıp gözlerinin içine baktım.
"Neden sorguluyorsun Efe, ben sanki senin umrunda mıyım?" Efe böyle diyince gözlerini kaçırdı, merakla yaklaştım ona, ama Efe yine kaçmayı seçti.
"Ben çıkıyorum, akşam görüşmek üzere!" Bunu dedikten sonra odadan çıktı, arkasından bakıp gülümsedim.
"İstesem seni kandırıp elde ederdim, dua et kıyamıyorum," dedim arkasından sessizce.