EVLİLİK KARARI

1006 Words
Efe'den Mekana vardığımızda çok kalabalıktı, Uraz ve Samet'in içeriye girmesini istemedi Ada. Onlar dışarıda beklerken bizde burada dolanıyorduk. "Neden buraya gelme gereği duyuyorsun ki, zaten işler yürümüyor mu sensiz?" "Evet, ben olmadan da yürür. Ama ben seviyorum burada olmayı, hoşuma gidiyor insanları izlemek." "Tek sebebi bu mu?" Bunu açıkça sormuştum, bugün şansımı çok zorluyordum ve Ada bundan dolayı gittikçe sinirleniyordu. "Ne demek istediğini anlamadım, açıkça söyle!" "Zengin insanların parasını almak için burada mı araştırma yapıyorsun, yani kim daha kolay kanar, kimin daha çok parası vardır diye?" "Efe, sınırları zorlayan insanları sevmem. Sen sadece yanımda dur, yeter. Beni sorgulamayı kes, bu beni sandığından fazla rahatsız etmeye başladı!" "Pekâlâ, soru sormakta suç oldu madem, susarım! İznin olursa tuvalete gidip geleceğim?" Bana baktı ters ters, cevap vermeyince bunu evet olarak düşünüp lavaboya geçtim. Cebimde duran hattı çıkarıp telefonuma taktım, daha sonra müdürümü aradım hızla, Ada fark etmeden halletmem lazımdı bu işi. Açtığında derin bir nefes aldım. "Müdürüm, dinleyin, pek fazla vaktim yok. Pek fazla delil toplayamadık, ama duyumlar alıyoruz. Şu an İsmet'in kızının mekanındayız, kumarhane. Eğer orayı basarsanız belki de delil toplama şansınız olur!" "Adresi at aslanım, sakın yakalanmayın, kendinizi koruyun. Ve eğer deşifre olacağınızı hissederseniz hemen kaçın!" O bunu derken kapının sesini duydum, biri gelince panikledim ve telefonu kapattım. Hızla adresi yazdım müdüre. Daha sonra hattı çıkarıp normal hattımı takarak lavabodan çıktım. Karşımda Ada'yı görünce kaşlarımı çattım. "İyice manyağa bağladın sen, neden erkekler tuvaletine giriyorsun, biri seni burada görse yapmadık şey bırakmaz üzerinde!" Ada bunu duyunca sırıttı, bana doğru birkaç adım atıp aradaki mesafeyi kapattı. "Çok tuhaf bir adamsın Efe, gören beni düşündüğünü sanar, ama sanki benden nefret ediyor gibi davranıyorsun. Kadınlar hisseder, bilirsin, sanırım sen benden pek haz etmiyorsun. Ama aynı zamanda da düşünüyorsun, karar veremedim, senin gerçek hislerin ne bana karşı Efe?" Nefret! Benim ona karşı tek duyduğum duygu nefretti. En az babası kadar o da pislikti, şu an burada olma sebebim de zaten bu kızdı! Tabi ona gerçek duygularımı söyleyemezdim, yalan söylemek zorunda kaldım. "Bilmiyorum, bunu bende tam çözemedim. Çözdüğüm zaman sana da haber veririm. Şimdi iznin olursa çıkalım şuradan, gören yanlış anlayacak!" "Ne anlarlar ki, bu kadar korkutan ne seni?" "Farkında mısın bilmiyorum, ama bizi erkekler tuvaletinde görürlerse seni becerdiğimi düşünecekler! Bu elbette babanın kulağına gider, o zaman olacakları düşün. Ben mezara giderim, sende sıkı disiplin bir hayat yaşarsın!" "Yani tüm derdin babamın duymasını istememen, eğer duymayacağını bilsen peki, o zaman bu dediğini yapar mıydın?" Bu kız çok arsızdı, saçından tutup sürükleyerek çıkarma isteği bir türlü çıkmıyordu içimden. "Ben herkesin kullandığı ortak malı kullanmam!" Bunu bir anlık sinirle söyledim, Ada'nın gülüşü yüzünde soldu. "Eğer bir daha bana fahişe gibi davranmaya cüret edersen seni kimseye bırakmayıp kendi ellerimle öldürürüm! Ayrıca, namusuma laf atıyorsun, ama ben bakireyim gerizekalı. İlla bunu mu söyletecektin, kendimi kimseye parayla satmadım, satmam! Evet insanları kandırıyorum, ama bunu yaparken illa kendimi sergileyecek değilim!" Biraz ileri gitmiştim, plan benim yüzümden bozulacaktı. Ada'yı çok fazla çileden çıkarıyordum, eğer devam edersem hepimizi öldüreceklerdi! "Özür dilerim Ada, sanırım seni onlardan kıskanıyorum!" Nabza göre şerbet vermek daha doğruydu. Ada bunu duyunca beni süzdü, sanki bakışlarıyla doğruyu söyleyip söylemediğimi öğrenecekti. "Kıskanma Efe, ben kendimi gerektiğinde sakınırım. Bu arada, bu kıskançlık başka bir duygudan doğar, aşk!" İlla zorla kendine aşık ilan ettirecekti. "Hislerimi bilmiyorum, konuyu kapat artık. Çıkıyoruz," dedim kolunu tutup lavabodan çıkarırken. Ada bir anda durunca ters ters baktım. Ada kolunu çekti ve bir anda elimi tuttu. "İşte şimdi böyle daha iyi," dedi ve yürümeye devam etti. Bu kızdaki özgüven çok kişide yoktu, sıkıntıyla takip ettim. İnsanlara yaklaşınca elimi çekmek istedim, ama Ada izin vermedi. El mecbur bu şekilde kaldık. Arada bir bize ters ters bakıp gidiyorlardı, kulağına eğildim. "Beni neden yanında sergiliyorsun?" "Böyle dur işte, ne kadar yakın, o kadar iyi." Ada bunları derken dışarıda ses olmaya başladı. Aniden telefonum çaldı, arayan Samet'ti, açtım hemen. "Bizim ekip geldi, her ihtimale karşı kızı çıkar oradan. Olay patlarsa bizde patlarız!" Bunu duyunca telefonu kapattım ve Ada'nın elini daha sıkı kavradım. "Baskın olmuş, hızlıca çıkacağız buradan. Arka kapıya ilerle," dedim. Ada bunu duyunca hemen peşimden koşarak geldi, sesleri duyunca kalabalık anlayıp ayaklanmıştı. Geçmekte zorlanıyorduk, daha hızlı koşmaya başladık. Biz tam arka kapıdan çıkarken ekip içeri girdi. Dışarı çıktığımızda Samet ve Uraz'ın güvenli bir yere arabayı park ettiklerini görünce onlara doğru ilerledik. Hızla arabaya bindik, Samet biner binmez çalıştırdı arabayı. "Polisleri görür görmez arabayı buraya çektik bizi görmesinler diye! Çok şükür yakalanmadınız!" "Tehlikeli bir durum olduğunu nereden anladınız, içeride ne döndüğünü bile bilmiyordunuz!" "Yanlış anlamayın Ada hanım, ama ne iş yürüttüğünüzü bilmesek bile o kadar koruma varsa bir evde tehlikeli işler var demektir. Tahmin etmek zor olmadı." Ada şüpheci tavrını bir köşeye bıraktı. "Endişe etmeyin, bu tür ihtimale karşı mekanın kayıtlarını başkasının üzerine yaptırmıştım. Beni bulamazlar, bugün uyuşturucu işi kaldı, babam şimdi baskını duyduysa beni merak edip durur." "Haksız da değil hani, kızı sürekli başını belaya sokarsa tabi merak eder." Ada bu sözlerime sadece göz devirdi. "Gereksiz sohbetlere gerek yok, eve varınca konuşuruz." Planım boşa gitmişti, gerçi belliydi böyle birşey çıkacağı, yine de bu bir başlangıçtı. Eve vardığımızda kahya karşıladı bizi. "Babanız sizi ve Efe'yi bekliyor Ada hanım, baskını duydu." Bana baktı Ada, o yürüyünce bende takip ettim. Odaya girdiğimizde İsmet dışarıyı izliyordu. Bizim geldiğimizi anlayınca arkasını döndü. Tek istediğim bunu yapanın kim olduğunu anlamamasıydı. "Biri polise ihbar etmiş bizi, oraya gelen herkesin telefonunu inceleteceğim, bunu yapanı bulup cezasını en ağır şekilde ödeteceğim." Bunu derken bana bakıyordu, şüphelense zaten beklemezdi, direkt kurşuna dizerdi beni. Sözlerine devam etti. "Ada'yı oradan sen çıkardın, ilk günden gözüme girdin. Şimdi ikiniz de oturun, konuşmamız gereken önemli bir konu var." Bunu dedikten sonra yerine oturdu. Ada gülümseyip oturunca bende karşısına geçtim. İsmet laflarına devam etti. "Ada'yı güveneceğim birine emanet etmek istedim hep. Onun güvenilir biriyle olması benim için çok önemli. Kızımı iki kez kurtardın, Ada da sana iki günde alıştı. Ben düşündüm, taşındım ve hepimiz için güzel olacak bir karar aldım. Bu en çok Ada ve seni ilgilendiriyor." Hâlâ ne döndüğünü anlamamıştım, Ada'ya bakınca hiç benim gibi meraklı durmadığını görünce onun bu şeyi bildiğini anladım, demek ki odada bir tek ben kalmıştım öğrenmeyen. İsmet son sözünü söylediğinde duyduklarım karşısında şaşırmıştım. "Seni ve Ada'yı evlendirmeye karar verdim!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD